• 31
    ömer üründül'ün yorumlarıyla zevk kattığı maçtır. ayrıca maça dair bilinmesi gereken bir diğer husus da, ömer abimize maçın zevk vermemesidir. yüzyıllar sonra bulunacak olan galatasaray sözlük fosillerinden elde edinilecek bu maça dair bilgiler içerisinde en mühiminin bu girinin olacağını düşünmekteyim. ömer abi sevmemiş abi bundan ötesi olabilir mi?..
  • 33
    güzel futbol için büyük bir beklenti ile izlemeye oturduğum bir maçtı. ama olmuyor işte, bu kupada bir acayiplik var. adam gibi futbol yok.

    bir kere bu nasıl danimarka böyle, her zaman rakiplerinin dikkat ettiği, her an oyunun içinde kalan bir takımdı eskiden. bugün maçın başından beri hiç yoktular. satış maç olsa böyle oynanmaz, herkes anlar şikeyi. hiç yakışıyor mu danimarka’ya.

    hollanda, sanırım danimarka’yı çok ciddiye almıştı maç öncesinde, aslında haksız da sayılmazlar. ama danimarka’yı çözünce daha rahat üstüne gitmeye başladılar. özellikle elia ile. çok net anladım ki, hollanda kanat adamı yetiştiren bir tarla. overmars, robben, babel (ve aklıma hemen gelmeyen onlarcası) diye sağlam bir liste var. kader keita’da hollandalı olabilirmiş aslında, yakışırdı. hatta öyle ki, hollandalı olmayıp orada oynayan şahane kanat adamları da var, ilginç. stoch, rommedal bunlara örnek olur.

    hoşuma giden kareler de oldu maçta. cruyff’un elini kaldırıp “napıyosunuz lan” dercesine sahaya bakışı, platini’nin futbolculuğundan kalma fırlamalığıyla maçı izleyişi, yanına gelen zidane’a hararetli hararetli bir şeyler anlatması güzel görüntülerdi.

    bir de kendi kalesine gol atan danimarkalı poulsen’in gülmesine takıldım. ne gülüyosun lan! sen topa vurdun o top da arkadaşına çarptı, ne şanssızsın di mi? bir daha izle bakalım, o topa öyle kafa vurulur mu? istersen golü top sırtına çarpan agger’e yazsınlar. terbiyesiz.

    vuzuzela, jabulani, kötü futbol derken kafayı yedik be!

    http://captano.blogspot.com/...a-danimarka-2-0.html
  • 34
    bu hollanda farklı diye düşündüren maç.

    futbolseverlerin ekran başına geçtiklerinde belki de şu ana kadarki maçlar içinde en çok zevk almayı bekledikleri karşılaşmaydı hollanda – danimarka maçı. ne de olsa bir tarafta ülkemizin gözbebeği portakallar vardı. oysa göz ardı edilen bir şey vardı ki hollanda’nın bert van maarwijk’in yönetiminde farklı bir anlayışa bürünmesi, elemelerde 8 maçta sadece 17 gol atıp sadece 2 gol yemesiydi. yani bu maçta çok fazla gol olacağını düşünmek bir yanılgıydı.
    maçın başında da bu görüşü haksız çıkarırcasına temposuz bir oyun vardı. hollanda da bu bölümde tutuk gibiydi. danimarka’nın gayet iyi alan kapattığı görülüyor ve pozisyonsuz bir maçın bizleri beklediği anlaşılıyordu. sneijder maça pas hatalarıyla kötü başladı, van der wiel ise ileri yardırmalarıyla dikkat çekti. hollanda ilk yarının ortalarında kendine gelir gibi olup ilk pozisyonunu yakaladı. danimarka da ilk atağında rommedahl’ın ortasında ilk yarı boyunca hollanda savunmasını zorlayan bendtner ile cılız bir kafa vuruşu yaptı. ilk yarı ortada bir maç olduğunu gördük.

    ikinci yarının henüz ilk dakikasında van persie defansın arkasına çok güzel sarkıp güzel bir orta yaptı ve ters bir vuruşla gol geldi. her maç gibi bu da zevksiz bir maç gibi gözüküyordu bu dakikaya kadar. ikinci yarıda van der vaart’ın yerine giren elia mükemmel bir oyun ortaya koydu ve maçı tek başına izlenir kaldı 67. dakikadan itibaren. hızlanması ve hızı sayesinde bir çok atak gerçekleştirdi. hollanda’nın defansı maç boyunca çok iyiydi elemelerdeki gibi. son dakikalara girerken de gol geldi, elia’nın da büyük payı vardı. golden sonra da bir pozisyon çizgiden çıktı ayrıca.

    hollanda robben’in eksikliğinde böyle bir galibiyet aldı ve grubun favorisi olduğunu gösterdi. defans kurguları gerçekten çok sağlam ki jong’un da buna büyük katkısı oluyor. kuyt çok etkili olamadı genel olarak sol kanat etkinliği sağlanamadığı dakikalarda fakat elia girip de sol kanadı coşturduktan sonra kuyt da her zamanki yeri olan arka direkte golünü attı. danimarka ise ikinci yarıda bendtner çıktıktan sonra hiçbir varlık gösteremedi hatta şut bile çekemedi. gruptan çıkmak istiyorlarsa bendtner’siz de iyi oyun ortaya koymaları lazım fakat ben pek şansları olduğunu düşünmüyorum.

    dikkat çekenler:
    gregory van der wiel: defansif anlamda iyi olmasının yanı sıra ilk yarıdaki dikine topla bindirmeleriyle çok dikkat çekti.
    dirk kuyt: iki bölüme ayırmak mümkün aslında kuyt’ın performansını. elia öncesi ve sonrası. elia sonrasında çok dikkat çekti.
    eljero elia: turnuvada şu ana kadar en çok dikkat çeken genç oyunculardan biri. oyuna girdikten sonra rakibin sağ kanadını tek başına felç etti, harika bir oyun oynadı hızlı oyuncu. geleceği çok parlak gibi gözüküyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın