13 kasım 2008 galatasaray kayserispor maçı

• 26

  gol pozisyonunda bizimkiler topu boşta bulmasa korkarım kayserspor kalecisi de topla beraber kaleye girecekti. son dakikaya kadar beklemiştik, başka türlü sonuçlanamazdı o atak zaten.
• 27

  ömer çatkıç kılıklı süleymanunun maçın 50. dakikasından itibaren zaman geçirdiği, son dakikada topla beraber gol olduğu maçtır aynı zamanda.
• 28

  tribün olarak son yılların en kötü performansının gösterildiği maç. doluluk değil sorun, eski açık ve kapalı yine doluydu. ama herkeste bir sinir, bir gerilim. tamam derbiyi kaybettik, takım kötü falan ama sahada desteklenecek 11 aslan parçası var. kime bu sinir? 5 dakika protestoyu da anlarım ama kalan 85 dakika ölüm varmış korku varmış, ilk görüşte sevgilim oldun tezahüratları falan yok böyle birşey. bunlar deplasman tezahüratıdır geçen hafta saraçoğlu'nda söylenir, haydarpaşa'ya yürürken söylenir, zaten söylendi de. kimseye tribün dersi verecek değilim ama bunları söylemek kendini tatminden başka nedir? dakika 85, maç 0-0 metin oktay tezahüratı. bir öne geç, maçı sağlama al sonra yaparız zaten tepkimizi. oynanan kötü futboldan ziyade tribünleri bu akşam böyle görmek beni çok daha üzmüştür.
• 29

  çok yakın arkadaşımın ablası sayesinde maçı kapalı alttan takip ettim. 5 dakikalık protestodan haberim olmadığı için futbolcuların seslerini duymam oldukça garibime gitti sanki halı sahada arkadaşların maçını izler gibiydim.
  
  karda kışta takımını yalnız bırakmayanların kötü futbolla kaybedilen bir derbi sonrası takımı protesto etme hakkı vardır. bu sessiz protestoyu yadırgayan da gözükmüyor ama olsun bu böyle biline.
  
  maça bakıldığı zaman objektif düşünmek gerekirse kayserispor kaybetmeyi haketmedi ama grup liderliği adına alınan bu galibiyet de sevindirici. maçı izlerken bir ara hangi takım galatasaray şaşırdım diyebilirim. gerçek galatasaray rakibi kendi sahasında beklerken, rakibinin aralarında paslaşmalarına izin verirken diğer sarı kırmızılı ekip rakip sahada 4-5 kişiyle basıyordu kardeşim. bu nasıl iş söyler misiniz? bir ara yarı sahamızdan çıkmakta zorlandık. sürekli topu ileri şişir geri dönsün. galatasaray çok yumuşak top oynuyor ve top rakipteyken rakibi hiç rahatsız etmiyor. atağa çıkarken de usta ayakların yaratacağı "sihir"e güveniyor. bu gerçekten çok can sıkıcı. rakibi nerdeyse maç boyunca kendi sahalarına sıkıştıramadılar. arda turan'ın oyuna girmesiyle galatasaray biraz hareketlendi de sonlara doğru golü buldu.
  
  mehmet topal'ın tekrar sahalara dönmesi sevindirici. doğru yerlerde doğru hamleleri yapıyor. 90 dakika sahada kalması da kondisyonu ve maç eksiği açısından iyi oldu ancak hücuma çıkışlarda biraz zayıf kaldı. bunu da maç ve antrenman eksiğine bağlamak lazım. bu takımda barış özbek ve emre güngör ile banko olması lazım.
  
  ağır bir yenilgiden sonra sahanda ligin dirençli bir ekibini yenmek moral açısından çok önemliydi. zor da olsa başardılar. genel manada galatasaray keyif vermedi ama fortis türkiye kupası'nda liderlik için önemli avantajı yakaladı. istediğini aldı.
  
  edit: mehmet topal 80 dakika sahada kalmış. uyarısı için androm'a teşekkürler.
• 30

  maç sonrası olaylar; http://tinyurl.com/6jg3rc
  servet çetin; http://tinyurl.com/6no2l7
• 31

  maçı tribünlerde izleyip 22.30 sularında eve vardığım ve hiç bir kanalda özetlerini göremediğim maç. fenerbahçe maçı olsa bütün kanallar en az 2 defa gösterirdi özetleri.
• 32

  aydın yılmaz' ın 90 ncı dk. golüyle 1-0 üstünlüğümüzle sona ermiştir.
• 33

  kapalı alttan halı saha maçı izler gibi izlediğim ve mehmet topuz un her düşüşünde bize çok yakın olması dolayısıyla "gerizekalı, salak, haha" diyerek dalga geçmeme neden olan maç. kapalı alt o kadar yakınmıydı sahaya demekten kendimi alıkoyamıyorum.