• 301
    maçtaydım, gayet güzel oynadık. donk, lemina, adem ve mariano'yu çok beğendim. emre akbaba gayet akıllı oynadı. çok kaçırdık, gereksiz kaçırdık ama tribündekiler de dahil kimse üzülmedi maç sonu. böyle oynarsak şampiyon oluruz net kere net.

    alanyaspor gayet iyi takım, bazen iyi top yaptı ama genel olarak sahada alanyayı ezen bir galatasaray vardı. linnes ve feg aksadı. inşallah sarrachi iyileşir de forma şansı bulur. tribünden o kadar çok belli oluyor ki solak bek eksikliği, gerçekten inanılmaz. iyi oynamasına rağmen hazır olmayan onyekuru da çok şanssızdı. önümüzdeki malatya maçında da şans bulacak. fenerbahçe maçında da 11 çıkacak duruma gelir umarım. jesse de bariz özgüven eksikliği var. oynadıkça ritm bulur diye düşünüyorum. çok üst düzey olamayacak belki ama hızlı oyuncular her zaman fark yaratır bu ligde. seneye de gerekirse kiraya verilir ispanya 2. ligine mesela. hiç kolay değil bir anda 1. ligdeki düşme potansındaki bi takımdan büyük bir takıma gelmek.

    hakemin kim olduğunu bile bilmeden maça geldim o yüzden bi önyargım yok ama alanyaspor daha 10. dakikadan itibaren oyunu soğutmaya başladı. bariz kartlık hareketlerine kart göstermedi. marafona'nın 96. dakikada kart görmesi ise ayrı bir komedi. avrupa'lı bir hakem oyunun 50. dakikasında atmıştı kendisini. offside nedeniyle iptal edilen gol doğru geldi sanki. onda bi hatası yoktu.

    son olarak da muslera'ya değineceğim: her daim taffarel'den sonra geliyordu efsaneliği bana göre ama artık sezar'ın hakkını sezar'a vermenin zamanı geldi... kendisi galatasaray tarihinin en iyi kalecisidir artık gözümde. iyi ki varsın nando <3

    dip not: maçtan sonra store'a gidip bu sezonki formayı geç de olsa edinip arkasına adettendir ''10 hagi'' yazdırma duygusu... paha biçilemez...
  • 302
    sonucunda olabilecek en güzel şekilde elendiğimiz, ziraat türkiye kupası çeyrek final ikinci maçı.

    hafta içi mesai çıkışı, istanbul'da bir kış günü ve bulunduğumuz turnuvalar arasında en önemsizinin 2-0'lık mağlubiyet sonrası rövanş maçı... tüm bu etkenlere rağmen tribünü bugün çok beğendim, ilk paragrafı tribündeki renktaşlara yazmak istedim. iç sahada bu sezonun* ilk yarısında hissettiremediğimiz o baskınlığımızın yavaş yavaş yeniden yerine geldiğini gösteren bir maç oldu, tribünün payı da bunda büyük.

    ikinci tebrik oyuncu grubumuza ve teknik heyetimize... fatih hoca ve ekibinin devre arasını çok verimli kullandıkları belli oluyor. sezonun ikinci yarısının başladığı günden beri ilk yarıya oranla ne yapmaya çalıştığı çok daha belli bir takımız. yapmak istediğimizi de henüz mükemmel seviyede olmasa da yapabiliyoruz. ligin en az gol yiyen takımıydık, gol atmada sıkıntı çekiyorduk. ilk yarıdaki sıkıntımızı şimdi üçer üçer, dörder dörder atarak aştığımızı gösteriyoruz.

    oyuncu grubumuzda ilk yarıya göre en büyük değişim takımdaşlık ve aidiyet hissiyatı olarak görülüyor. bu maçta da bunu çok net hissettik. nicelik olarak oyuncu grubumuzda çok değişim yaşamadık, nitelik olarak da aslında gece ve gündüz kadar fark yok. fakat dün gece sahada mücadele eden takım, gerçek bir takımdı. ikinci yarının en sevindirici gelişmelerinden biri de bu oluyor. bu hissiyatın ve bağın artarak devam etmesini diliyorum, takım olmadan şampiyon olamazsınız.

    adem, ömer ve emre skora katkı yapmaya, özgüven kazanmaya devam ediyorlar. hatta işler öyle duruma geldi ki onyekuru, belhanda, falcao, andone gibi isimlere ben şu anda ilk 11'de yer açamıyorum. bu çok mutluluk verici. hiç beklemediğimiz yerlerden, en ihtiyacımız olan zamanda çok iyi katkı aldık. bu isimlere yine bu sezon da donk'u ekleyebiliriz. hocanın özellikle onyekuru'ya nasıl yer açacağını merakla bekliyorum.

    feghouli, mariano ve seri sezonun ilk yarısına göre çok ama çok daha faydalılar. sahada olmak, şampiyonluk kazanmak isteyen feghouli bu lig için çok üstün bir futbolcu, yavaş yavaş o moda giriyor. mariano da bu maçta birkaç maçtır sürdürdüğü harika performansına devam etti. seri için bu maç çok iyi geçmemiş olsa da genel performansındaki ilerleme gözle görülüyor.

    elenmemiz bir bakıma sevindirici oldu. özellikle de 3-1 kazanarak elenmemiz. alanyaspor ligin en dişli takımlarından biri. çok gol kaçırdığımız halde toplam skorda eşit olarak elendik ve alanyaspor'u yüksek ihtimalle sivasspor'la zorlu iki maç yapmaya gönderdik. hem sivas hem alanya deplasmanına gidecek ekibimiz için bu eşleşme fazlasıyla olumlu. ayrıca diğer yarı final eşleşmesinin trabzonspor - fenerbahçe olduğunu da hesaba katarsak, ligde doğrudan rakibimiz olan dört takımı doğrudan birbirleriyle gerilim, aksiyon dolu yorucu iki maç yaparken izleyeceğiz. biz bu sırada fikstürümüz zorlaşsa da tek kulvara odaklanacağız. özellikle fenerbahçe - trabzonspor eşleşmesini sabırsızlıkla bekliyorum...

    bizde bu kupadan 18 tane var, biraz diğerlerinin kazanmasının hiçbir zararı yok. olumlu futbol oynadık, elenmemize de en olumlu yanından bakmalıyız. artık tek hedef var, o da 23. oyun kalitemizin ve ligdeki puanımızın her hafta artarak devam etmesini diliyorum. yolun sonunda umarım şampiyon oluruz ve bu maçta elenmemizi de o şekilde kutlarız.
  • 303
    haftalardır kolay fikstür ile kolay takımları yenip seri yaptı diyenleri korkuttuğumuz maç. şampiyonluk için umutlarımı kat kat arttırdı çünkü alanyaspor gerçekten sistemi olan sert bir takım, bu sezon alanyaspor'un bütün maçlarını izlemiş biri olarak bu kadar aciz duruma düştükleri maç hatırlamıyorum. maalesef ilk maçta verdik turu, yine de akşam 1 gol daha atsak turu geçiyorduk hatta 5-1, 6-1 bile olabilirdi, o baskıyı o isteği rakibe hissettirdik. bize yakışan da eleneceksek böyle bir oyunla kazanıp elenmek olmalı.
  • 304
    bende oynanan oyun ve mücadeleden memnun olanlardanım. hakem denen ancak hakemlikle yakından uzaktan ilgisi olmayan şahıs lehimize hiç bir karar vermese bile sadece ve sadece rakibin oyunu soğutmasına, durdurmasına izin vermese turu çok rahat geçeceğimizi hemen herkes gördü. yılı çifte kupayla kapatmak bu sene kısmet değilmiş diyerek artık tüm enerjimizi lig şampiyonluğuna vererek hedefe kilitlenme zamanı.
  • 305
    elini kolunu sallaya sallaya kale önüne kadar gelen alanya beni ilerisi için tedirgin ediyor açıkçası. seri'nin hayalet gibi dolaşması ve emre'nin 2. forvet gibi oynaması nedeniyle orta sahamız bomboş. muslera-marcao-donk ile kale önünü savunabiliyoruz ama keşke bir adet daha donk'umuz olsaydı da orta sahaya koyup lemina'yı tamamen ileri atabilseydik.
  • 306
    mario lemina isimli, takımımızın neredeyse dörtte biri olan futbolcuyu kaybettiğimiz maçtır. elenme ihtimalimizin yüksekliği göz önüne alınmış olsa ve o maçta kendisine ekstra yük bindirilmeseydi bugünkü sakatlığını konuşmuyor olacaktık. belki de ligi kaybettik bu sakatlık yüzünden, hiç tadım yok ve keyfim fena halde kaçık. çok yazık oldu, çok...
  • 307
    "başarı her zaman kazanmak demek değildir, kaybettiğinde de kazanırsın aslında" diye bir cümle okumuştum bir vakitler bir yerde... çarşamba gecesi ziraat türkiye kupası çeyrek final rövanş maçında galatasaray, deplasmanda 2-0 kaybettiği maçın rövanşında alanyaspor'u 3-1 yendi ama turu geçemedi ya, maç sonu sahadaki futbolcular üzülürken onların destekçisi tribünlerde ya da televizyon başındaki taraftarlar ise "helal olsun size" diyordu gönül rahatlığı ile. galatasaray uzun zamandır beklenilen "galatasaray gibi galatasaray" oyununu izletmişti onlara da, ondan razıydı böyle elenmeye sarı-kırmızılı taraftarlar... müzede türkiye kupasından bol miktarda bulunuyordu, bir tane daha olsa göz çıkarmazdı ama sahadaki on bir topçunun da formalarını sırılsıklam ederek elenmeleri kimseyi de üzmemişti...

    elenmek demişken, oldum olası şu "deplasman golü" muhabbetinden hiç hazzetmemişimdir. zaten fifa ve uefa'nın da bu kuralı kaldırmak yönünde çalışmaları olduğunu biliyorum. ingilizler zaten lig kupasında deplasman golü diye bir şeyi çoktan lügatlarından silmişler, "gol goldür, nerede atılırsa atılsın" demiş adamlar... alanya kendi sahasında 2 gol atmış ama galatasaray onlara kendi sahasında 3 gol attı, galatasaray deplasmanda atamadı, alanya deplasmanda 1 tane attı... üçe üç işte... ve kural o kadar saçma ki, iç sahada bir tane yediğin anda iki tane atmalısın eşitlik için... hal böyle olunca da takımlar gol yememeye oynuyor, eee hani futbolu yönetenler bütün kurallarını seyirciler daha fazla gol izlesin diye değiştiriyordu? deplasman golü kaldığı müddetçe, savunma yapmak hep biraz daha öne çıkacaktır...

    alanya'daki ilk maçta yaptığı rotasyon sonrası "fatih terim kupayı önemsemiyor" diyenleri sustururcasına galatasaray teknik direktörü ali sami yen'deki maça en iyi onbiri ile çıktı ki rövanşta turu atlayabilmek adına ikinci devrenin en gözde oyuncusu mariano'yu da malatya lig maçında kaybetti. tek hedef vardı, turu geçmek ve bu uğurda maça baskılı başladı galatasaray ve 9. dakikada ömer'in ortasında emre akbaba ile "erken golü" buldu. maçı uzatmak için "yemeden" atılacak bir gol, tur için de iki gol gerekiyordu artık ve galatasaraylı oyuncular bir nebze de olsa rahatlamıştı, ne de olsa geriye 80 dakika kalmıştı. rakip alanyaspor ise savunma yaparak istanbul'dan mutlu dönemeyeceğinin farkında olup, gol için yüklenmeye başladı muslera'nın kalesine. özellikle fernandes ve campos gibi "ayakları temiz" oyuncularıyla savunmayı zorlarken, bammou ve bakesetas ile de golleri kaçırıyorlardı ya da marcao olsun, linnes olsun son andaki müdahaleleriyle skorbordun değişmesini engelliyordu. yine o anların birinde mariano'nun kaptırdığı topta hızlı gelişen alanya atağında bu sefer bammou linnes'ten hızlı olunca, muslera'ya topu ağlardan çıkarmak kalıyordu.

    yine dönmüştük başa, galatasaray'ın yine üç gol atması lazımdı yarı finale çıkması için. bir tanesini hemen attı sarı-kırmızılılar seri ile ama hakem yerde yatan adem için ofsayt bayrağı kaldırdı. "kaleciyi engelliyormuş", ne alakaysa... oysa bir kaç sene evvel beşiktaş-fenerbahçe derbisinde ülkenin en "şöhretli" hakem triosu kuralı unutmuş ve fenerbahçe 79 cm ofsaytla beşiktaş'a golü atmıştı... üstelik orada golü atan ofsayttaydı, burada golü atan "temiz", ofsayt dedikleri oyuncu yerde yatmaktaydı...

    seri'nin golü sayılmasa da galatasaray turu geçmeye niyetliydi, tekrar var gücüyle saldırdı rakip kaleye de adem'le, seri'yle, feghouli'yle uzaktan ya da ceza sahasından yakalığı pozisyonları gole çeviremedi...

    soyunma odası dönüşü ise tamamen galatasaray'ın "domine" ettiği bir 45 dakika seyrettik. erol bulut'la birlikte iyi bir takım oluşturan ve ligin zirve takımlarından olan alanyaspor, deyim yerindeyse köşeye sıkışmış boksör gibi sadece kendisini korudu, hucüm filan hak getireydi. ilk maçı yazarken bahsetmiştik, "topun da canı var, top da isteyecek" demiştik, bu seri de meşin yuvarlak alanya'nın yanındaydı, belki de maçın kırılma anı sayılabilecek 48. dakikada ömer'in pasında onyekuru'nun vuruşu direkten dönüverdi... gol olsa, devamı daha erken gelirdi... geldi de, beş dakika sonra kazanılan penaltı vuruşunda adem büyük yine kalecinin sağına attı da, marafona dersine hazır değildi, ters köşeyi tuttu. taraftarın desteği ve kazanma inancı ile galatasaray iki gol daha atmak için yükleniyordu misafir kaleye de o anlarda özellikle feghouli "kısmetsizdi"... önce mariano'nun pasında "iki adımdan" topu çizgiden geçirmek için dürtemedi, sonra seri'nin sert şutunu kurtaran kaleciden dönen topu "acemice" auta attı. ve bitime on dakika kala altı pas içinde emre akbaba'nın şutunu ayaklarıyla çelen marafona belki de turu takımına getiren kurtarışı yapıyordu.

    "bu kadar emek boşa mı gidecekti?" diye düşünmeye başlarken belhanda'nın asistinde adem sahneye çıkıp, galatasaray'ın üçüncü golünü atmasın mı? uzatmalarla birlikte on dakika daha tur ümidi yeşeriverdi. olur muydu? çabalandı, denendi, çok istendi ama olmadı... olsun, böyle oynasınlar da canları sağ olsun...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...emiz-alanyaspor.html
  • 308
    bize kelebek etkisi yasatmis mac.

    sonuna kadar gidip sampiyon olundugu takdirde toplam 1 milyon dolar kazanilan turkiye kupasi'nin ceyrek finali ilk turunda 2-0 maglup olduktan sonra rovansta mario lemina ust uste oynadigi maclar ve sakatlik gecmisi goz onune alinarak dinlendirilseydi, muhtemelen bu mactan dort gun sonra oynadigimiz malatya macinda sakatlanmayacakti. dolayisiyla 23 subat 2020 tarihinde orta sahasinda gustavo ve emre'nin oynayamayacagi fenerbahce'ye karsi forma giyip takimimizin orta sahada ustunluk kurmasini saglayacak ve buyuk ihtimalle 21 sene sonra kadikoy'den galibiyetle donmemize katkida bulunacakti. bu galibiyetle ersun yanal'in kariyeri sonlanacak, belki de ali koc'un da istifa sureci baslayacakti. gelecege dair finansal olarak tum umitleri bu sene kazanacaklari bir sampiyonluga pamuk ipligiyle bagli fenerbahce camiasi ise tipki besiktas gibi gayriresmi iflas aciklayacakti.

    bir turkiye kupasi macinda bir futbolcumuzu dinlendirseydik yukaridaki senaryo olabilirdi. simdi ne olacak bekleyip gorecegiz.
  • 312
    hoca her zaman her kupaya değer verir. boş yere hocayı savunacak biri değilim ama ilk maçta rotasyonla çıkıp hem kendi as oyuncularını dinlendirdi, hem rakibi fazla kasmayarak önündeki fenerbahçe maçına daha az yorgun çıkmasını sağladı. fener maçına daha diri çıkan alanya, şampiyonluk yolunda en önemli rakiplerimizden birine çelmeyi taktı mı? taktı.
    hoca iki farklı skorla kaybedeceğimizi eminim hiç düşünmemiştir. berabere bitiririz, en kötü 1 gol yeriz rövanşta telafi ederiz diye düşünmüştür benim fikrim ki ilk maçtaki kadroyu gördüğümde ben öyle düşünmüştüm. ceza sahası dışından vurulan o şut gol olmasa şu an başka şeyler konuşuyor olurduk eminim. ama hoca ilk maçtaki skora rağmen takımı ona göre hazırladı ve kupayı hem hoca, hem oyuncular, hem de bizler o maçta ne kadar istediğimizi gösterdik. dolayısıyla lemina’nın bu maçta oynamış olması, bana göre olmazsa olmazdı. sakatlanmasının suçunun bu maça atılması bana doğru gelmiyor. 26 yaşında pl’den gelmiş adamın haftada iki maç yapmasından daha doğal bir şey yok. sakatlanma sebebini başka sebeplerde arayabiliriz ama bence haftada iki maç yapmamız bunun sebebi değil. eğer öyleyse de bu durumda bir gariplik var demektir.
  • 313
    (bkz: her şerde bir hayır vardır)

    iyi ki elenmişiz yahu. durduk yere iki adet antalyaspor karşılaşması, üzerine potansiyel bir derbi takımın ritmini, formunu, gidişatını bozabilirdi. bu kupanın da açık ara kazananı konumundayız, bir sezon feda edecek kredimiz kesinlikle vardı. onu da burada kullandık işte. sakatlık yaşanma riski de cabası, ki görüldüğü üzere fatih terim bu noktadan sonra pek rotasyona da gitmiyor, bir iki kişi dışında neredeyse as kadroyu çıkartıyordu.

    ayrıca bu turnuvada trabzon-fener eşleşmeleri her iki taraftan da zayiat verilmesine sebep olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın