20 yaşındayım ve şu ana kadar çok mutlu olduğum anlar, günler olmuştur.fakat cumartesi gecesi yaşadığımı ''mutluluk, coşku, sevinç'' gibi kelimelerle açıklayamam.
bu seneki 39 maçın yükünü, yapılan şerefsizlikleri, futbolun adaletsizliğini üst üste koyarak gittik kadıköye.yapılan her türlü pisliğe karşı en güzel cevabı o sahada o kupayı kaldırarak vermeliydik.
bu faktörleri üst üste koyunca maç sırasında kalbimin dayanamayacağını düşündüm.5-6 gün boyunca maç günü saat 18:59'a kadar diken üstündeydim ki maç başlamadan lig tv kameraları fatih hocayı çekene kadar...
hoca o kadar emin bir bakış attı ki sahaya, aklıma uefa finali geldi.ve bu maçta istediğimiz şeyi alacağımıza emin oldum.maç sırasında çok rahattım aklımdan aksi bir sonuç dahi geçmedi.hele bir de muslera'nın o 'taffarelvari' kurtarışıyla neredeyse 63.dakikada iniyordum güven park'a. :)
o son düdük çaldığında galatasaray 18.şampiyonluğunu almıyordu sadece.kapkara olmuş bir futbol ülkesinde bembeyaz parlayan bir şehir gibiydi.adaletsizliği, şerefsizliği alın teriyle söndürmüş gibiydi.o takım kadıköy'de orta sahada kutlarken bu şampiyonluğu ben kendimden geçiyordum, tüm sezonun stresi çıkıyordu adete içimden.
tek tek isimlere girmek istemiyorum.sadece imparatorumuza sesleneceğim.hocam sen çok büyüksün çook! bizi bir daha bırakma lütfen.bugün şampiyonluk töreninde seramoniye tüm florya çalışanını çağırırken ki o ifaden yüzlerce kupaya bedeldi.
seni babam gibi seviyorum.umarım okuyorsundur bu yazdıklarımı.
http://a8.sphotos.ak.fbcdn.net/...679_1564886049_n.jpg