fon müzik olarak
duman - kolay değildir dinlenebilir yazıyı okurken;
https://www.youtube.com/watch?v=kd3VbrGBEVg hayatım boyunca gittiğim hiçbir maça herhangi bir kız arkadaşımı götürmedim.
sevgili olsun, normal arkadaş olsun, istemedim.
bunun belli bir sebebi de yoktu, belki daha rahat küfretmek, belki de sorumluluk almamak o kalabalık içinde...
geçen sezon ilk defa, kız arkadaşımı maça götürme niyetiyle hareket ettim.
mart 2016, memleketin en kanlı zaman dilimlerinden birisi...
ertelenen fenerbahçe derbisi için uzak diyarlardan istanbul'a geldik,
daha bismillah, uçaktan indikten 1-2 saat içinde istiklal'de patlama oldu.
kardeşim ve arkadaşlarımla kadıköy - moda civarları bir yerde kahvaltı yapmaya gittik...
bismillah,
bomba ihbarı geldi. fırladık, uzaklaştık.
hayatım boyunca abiliğin verdiği sorumlulukla en çok kardeşim üzerine titredim.
ben kızdım, ben sövdüm, ama başkasına dokundurtmadım hiç.
o gün yaşadığım gerilimi hiç belli etmesem de, kıçımdan akan teri ben bilirim.
maç sevdasına kız arkadaşımı kilometrelerce getirmiş, istanbul'da bulunan kardeşime de bilet ayarlamıştım.
stat çevresini bilenler bilir, 5 metrelik kaldırımlarda yüzlerce adam göt göte ilerler.
fünye çekildiği an orayı tahmin edin.
kısacası, götüm yemedi, maç planını iptal ettim,
evde sakin sakin hep beraber içelim diye karar aldık.
çok geçmeden, maça doğru tff erteleme kararını açıkladı...
***10 aralık 2016...
sıradan bir lig maçında görev yapan çevik kuvvet,
yine sıradan bir akşam,
sıradan bir görev sonrasında evlerine gidecekti.
şerefsizler izin vermedi.
gece, sıradan değildi.
ne acıdır ki,
tamamen eğlence, kafa dağıtma, deşarj olma olarak görülen futbol maçları artık
ölüm tehlikesinden dolayı şüpheyle karşılanıyor.
25-26 yaşında gençler maçlara giderken 10 kere düşünüyor.
aileleri "oğlum boşverin, evden izleyin" diyor.
sadece stat etrafında ya da içinde asayişi sağlayacak olan,
üstelik istanbul'un göbeğinde görev yapan polisler, askerler...
evlerinden çıkarken aileleri ile helalleşiyor.
ister seyirci ol, ister devlet görevlisi,
gençlerin ölüm tehlikesi söz konusu, bir futbol maçında.
ne acı amına koyayım...
***gündüz
dağ 2 filmine gittim.
internete düşmesini beklemeden gidip sinemada izleyin. para verin.
bu filmi çekenler para kazansın. bu emek karşılıksız kalmasın.
ki daha iyileri yapılsın...
belki biraz filmin etkisi ile, biraz da memleketin içinde bulunduğu durumdan dolayı bu psikolojiyle yazıyorum bu satırları.
geçmişi askeri liseye dayanan, sonradan sivil olmuş,
ama hep arada kalmış bir kardeşiniz, bir abiniz, bir arkadaşınız olarak yazıyorum bu satırları.
suçluları biliyorum, suçlulara bunca yıl çanak tutanları biliyorum.
polisi, askeri perde arkasında harcayanları da, tetiği çekenleri de görüyorum...
gencecik insanların hayatlarını mahveden her türlü ideolojinin anasını sikeyim.
bakın, ayrım yapmıyorum.
sikik bir futbol maçını bile güvenle izleyemediğimiz şu yıllarda, buna ortam hazırlayan herkesin allah bin türlü belasını varsın,
şayet hala bir yerlerdeyse...
kınamak, lanet etmek, bela okumak bayağı geliyor artık.
onlarca vatan evladını kaybettikten sonra, ne söylense boş geliyor.
kalanların başı sağolsun.
ne diyelim...