söylenecekler söylendi, herkes içinde
kini döktü mü? (mustafa balbay gibi mi oldum ne?) o zaman ben de bu yazıyı okuyacakları meseleye farklı bir boyuttan bakmaya davet ediyorum.
günlerdir herkesin kafası allak bullak. cemal nalga olayı, yiğit şardan'ın istifası... efes pilsen avrupa'dan kupa getirdiğinde bile basketbola yönelmeyen kamuoyu nazariyeti, günlerdir galatasaray basketbol şubesi ile alakadar.
bizim sözlükte de tepkiler bir kişide yoğunlaştı:
zizonkovac .
bakıyorum bakıyorum, daha önce sözlükte hiç görmediğim insanlar, zizonkovac'a tepkilerini sunuyorlar. ne güzel. e be kardeşim, zizonkovac olmasa sen bu sözlüğe ne zaman uğramayı düşünüyordun? hele bir ünle, başka başka konularda düşüncelerini bir göster de ondan sonra zizonkovac'a sırayı getir.
şimdi, zizonkovac'a gösterilen bu tepkilerin tamamının, ama istisnasız hepsinin diğer yazarlarla iletişime geçip özelden mesaj atarak "yaa ben de çok kızgınım o adama, slm nbr?
*" deme maksadı gütmediğine beni inandırabilir misiniz?
zizonkovac'ın düşünceleri demokratiktir. hak verirsiniz, vermezsiniz; ben karışmam. aynı şekilde ben de hak vermedim. ama demokratiktir işte, isterse "polat istifa etsin, fred çakmaktaş göreve gelsin, barney moloztaş'ı da teknik direktörlüğe getirsin." bile diyebilir.
peki verilen tepkiler demokratik midir? kesinlikle... herkes katılmadığı bir görüşe tepki verebilir, burası demokratik bir ortamsa.
ama işte demokratik olmayan birşey var:
insan . insanın duyguları o kadar da demokrat olamıyor. şayet zizonkovac'ın canına bir gün tak ederse, sözlüğe anket doldurmak harici hiç bir katkıda bulunmamış kimi insanların "tepki göstereyim" derken sıçıp batırmalarından bıkarsa, ve bu sözlükten giderse...
ister kabul buyurun, ister reddedin, sözlüğe en fazla katkı sunan adamlardan biri artık bizimle bilgi paylaşmayacak demektir. futbol tarihi konusunda, abartmıyorum, yer yer ders niteliğindeki bilgilerini futbolun doğuşuna kadar dayandıracağı süreç duracaktır. diğer spor dallarını saymıyorum bile.
hayrolsun, 2003'te kapatılan galatasaray spor kulübü'nü adnan polat yeniden kurmuştu da ben mi o esnada uyuyup kalmıştım? nedir adnan polat'a tavır alan birini minik mavi balina ile bile eşdeğer tutmanın sebebi? wade888'e bu kadar tepki gösterilmiş miydi? işte bu noktada sözlüğün çok değiştiğinden dem vuran yazarların veryansınları aklıma geliyor.
ha, doğru... liseden beri tarih dersleri iflahımızı kesmişti, değil mi? ben de ne adamım ya, ne işim var ikinci dünya savaşı'nda pilot kalemlerin işleviyle filan? açsam ya bir-iki allah ne verdiyse xvideos bağlantısı, üstüne bir de pes sıvarım, ohh! gel keyfim gel. sözlüğe neşeli entryler yazmanın önünde hiçbir engel neyim kalmıyor.
sevgili dostlarım; işin bir de bambaşka bir boyutu var. sözlük içi demokrasiden bahsettik, ama gördüğüm, görürken kendimden utandığım bir durum var.
bir yazar arkadaş bir başlık açıyorsa ve fikirler senin hoşuna gitmediğinde "
bsg dedirten başlıklar " diyebiliyorsan, sen en kibar ifade ile saygısızsın.
hele ki bunu zizonkovac gibi senden yaşça büyük birine yapıyorsan... hayır, yanlış tahmin! sözlük formatından bahsetmeyeceğim. ahlak normlarından da söz açmayacağım. en başta türk örf ve ananelerine ters düşüyorsun. bence bunu yapabiliyorsan okuduğun okulu hemen bırakmalısın. çünkü 15-20 liralık bir klavyeyle bu yaştaki birine bsg çekecek kadar ucuzsun ve en başta aldığın aile eğitimine, ya da kimsesiz büyüdüysen o yurt günlerine, yani en masum çağlarına ihanet ederken canavarlaşıyorsun.
işte bu satırların yazılmasındaki asıl amaç budur. zizonkovac'a tepkiler artar, büyüdükçe büyür, kendisi sözlüğe bir daha uğramaz, hatta eski yazılarını dahi siler. ne gam? ben de zizonkovac'tan tarih ile ilgili birşeyler öğrenmeyiveririm. ne çıkar? fakat koskoca adama küfürler edilmesini içime sindiremiyorum, fevkalade üzüldüm bu tutumdan.
hani burası seviyeli bir ortamdı? hani fenevbahçe kelimesi ile bile alay etmeyecektik? ne oldu bize?
sevgili yazar arkadaşlarım; isterseniz ofsayt verebilirsiniz, isterseniz
sutoglan başlığına "acilen uçurulması gereken yazar" diye yazarak kelle isteyebilirsiniz. hatta bizzat zizonkovac bile bana büyük bir tepki gösterebilir; ihtimal...
fakat görülmesi gereken bir gerçek var: bu gidiş gidiş değil. yazdığımız yazıları yollarken "ne yazdım acaba ben?" diye hiç düşünüyor muyuz? nerede kaldı bizim seviyemiz? ben de bu işler böyle devam ettikçe tepkimi her şekilde göstermeye devam edeceğim; söyleyeceklerim bunlar.
not: zizonkovac benim arkadaşım değildir, hiç bir muhabbetim yoktur, kendisi daha öncesinde de özelden mesajlaşmayla arasının olmadığını bir yazısında belirttiği için bir muhabbete girme çabam da yoktur.