• 4
    http://gss.gs/773043

    kendini anarko sendikalist olarak tanımlayıp, ense traşına takmış yazar.

    hayır yani en başta anlamadığım şey anarko sendikalizm'i ense traşı ile nasıl bağdaşlaştırdı bilemedim, bir süredir düşünüyorum hâlâ çözmüş değilim. sonra, neyse ya üstad biliyordur bir şeyler deyip o konuyu kapattım. fakat yine de takıldığım en büyük şey "...veya dış görünüşlerine hiç önem vermem" deyip satırlar dolusu ense traşı eleştirisi getirmesiydi.

    tamam, biz yine de ense traşı üzerinden devam edelim... ense traşının olmaması problemlerin olduğunu gösterir. kabul, mutabıkız. rijkaard'ın ve hagi'nin ense traşında komple tribünün kadınları saçlarını tarar, erkekleri sakal traşı olurdu... mübarek enseleride oldukça kalındı. rijkaard kıvırcık olduğu için ense traşı pek dikkat çekmezdi ama hagi'nin enseside tam şaplaklıktı hani hee... saygımız olmasa yapıştırırdık çaaaaaaat diye... adnan polat'ın ve adnan sezgin'in ense traşına hiç girmiyorum bile... ve eminim ki, abdurrahim albayrak'ın da ense traşı fatih terim'den farksızdır.

    işler rayına oturmamış, belli, göz var izan var, bir sahaya bakıyoruz bir fatih terim'in ensesine... bir de fatih terim'in berberi var ki o konuya da girmemek gerek... adam aylardır ensesi kalın biri gelecek, bütçeyi doğrultacağız diye bekliyor... madem o konuya girdik, berberin çırağına da girelim madem... okullar açıldı çocukcağız fatih terim'den bahşiş alamadan okula gitmeye başladı. haftalardır gözü yollarda... fatih terim gelsede 50 lira bahşiş atsa, jöle alsam, saçlarıma sürsem, kızlar beğense... yani herkesin derdi başka... fatih terim'de "ulan şu işleri bi düzeltsemde berbere gitsem iki muhabbet etsem..." derdinde... ama adam haklı... şimdi gitse berberin çene düşük "yaaa hocam n'oluceek bu cimbom'un hali..." demesinden korkuyor olsa gerek...

    son dönemlerinde can'ım skibbe'nin de ense traşı çıkıyordu ama o'nun durumu herkes tarafından malum... adamın altına dinamit yerleştirdiler, memleketine memleketine kadar uçtu, berberi ziyaret edeyim demek için gittiğinde "yaaa hocam bu ensenin hali ne..." serzenişini duydu... o dinamitten sonra bir daha iflah olamadık zaten o ayrı konu... muhtemelen almanya'daki berberin ahı tuttu... siz misiniz ulan bu adamın ensesini bu hale getiren heee!

    http://www.soccerway.com/...tive/12353914830.jpg

    aylık 250 bin euro fena para değil valla... ama o kadar para cüzdana sığmaz herhalde yani... ya da çok mu cimrileşti bu adam! o kadar para alıyor berber parasından mı korkuyor acaba nedir bu ensenin sırrı bilemedim ben... yıllık 3 milyon euro eder! vay beeee

    yine de düşündüm de adamın evine uğradığı yokki berbere uğrasın... aha yukarıdaki kirli sakallı skibbe'den sonra hatta az daha zorlarsak onun öncesinden beri ense traşı oldukça düzgün ama bir türlü iflah olamayan adamlar geldiler gittiler, berberleri zengin ettiler...

    o'da 2. gelişinde berberleri zengin etmemişti, zira rahmetli özhan abi'nin tüm kulüp çalışanlarına bit pazarından ilk pazarlıkta 140 liraya satılan ama pazarlık sertleştikçe 20 liraya kadar fiyatı düşen çin malı traş setlerini dağıttığı haberlerini de duymadık değil o dönemde...

    çinliler nasıl becerdi dünya ekonomisini sanıyorsunuz teeeey...

    neyse, konuyu bağlamayı denedim ama böyle kalmasında fayda var.

    selamlar, hörmetler.
  • 7
    çok özel durumlar dışında nickaltı yazarlığından pek hazetmiyorum.

    yalnız bu çok başka olmuş http://gss.gs/868175

    "muhlis akarsu yakılır mı kardeşim,
    hrant öldürülür mü,
    yazıktır."

    ne kadar yalın, ne kadar iç acıtıcı, ne kadar sersemletici olabilir kelimeler daha?

    sen ve senin gibi insanların varlığı umut oluyor bana. hayatta tutunacak bir el daha verdiğin için teşekkürler...
  • 9
    bundan 15 sene kadar önce merakıma yenik düşüp ve tüm ciddiyetimi takınıp abimize nick'inin anlamını sormuştum. üşenmeden samimi bir yanıt vermiş ve kelimesi kelimesine demişti ki ilk kısmı olan "zizon", yeni ahit'teki bazı ayetlerin arasında bağlayıcı kelime olarak kimi zaman rastlanan, ama tam anlamına o dönemlerde bir türlü rastlayamadığı için kendisinin bir tür takıntı yaptığı, meçhul bir kelimeymiş. o dönemlerde ve öncesinde arama tarama imkanlar kısıtlıydı tabi, haklıdır... bu arada nick'inin ikinci kısmı olan "kovac" ise her ikisi de futbolcu kovac biraderlere olan sempatisi yüzündenmiş, burası yeterince net.

    velhasıl, aradan geçen zamanda ben akademisyen oldum deli deli işlere girdim amk. geçen gün bizans imparatoru vii. konstantinos'un (hük. 913-959) tarım kitabı geoponika'yı okurken sanırım bu kelimeye rastladım, "zizanion" olarak geçmekte ve antik yunan yemek tarifi ve tarım yazarı paksamos'a (hatta peksimetin mucidi olduğu söylenir) atıfla 2.43'te tam olarak şu şekilde tanımlanmış: "zizanion adı verilen karaçayır/delice otu, buğdayı öldürür ve ekmeğe karıştırıldığında yiyenlerde körlüğe neden olur." kitabın ingilizce versiyonunun (2011) çevirmen ve editörü andrew dalby ise ilgili dipnotta ve kitabın giriş bölümünde şunları yazmış: "zizanion (karaçayır/delice otu => lolium temulentum) gibi, ibrani kutsal kitabı'nın (tanah) mö 3. yüzyılda tercüme edilmesinden önce antik yunanca'da bilinmeyen, özellikle de bu kutsal kitaba ait bazı kelimeler vardır. zizanion'un kelime kökeninin de yakın doğu olduğu anlaşılır ve antik yunancaya geçmesi (paksamos'un döneminden sonra), yunanca yeni ahit yoluyla olmuştur." aşağıdaki linklerden de teyit ettim bu arada, bu ifade yeni ahit'te bir tür metafor olarak, hristiyan topluluğun içinde rol yaparak gizlenen sahte inananları tanımlamak (buğdayı bire bir andıran ama aslında zehirli bir tahıl olduğu için) için mecazi olarak kullanılmış.

    https://www.biblestudytools.com/...ek/kjv/zizanion.html
    https://biblehub.com/greek/2215.htm

    canım abime sevgilerle :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın

Güvenlik hatası! (Ref)