1
içiçe geçmiş, futbolun olmazsa olmaz elementleri. şampiyon olacak bir kulubün başarısı bu dört elementin başarısıyla doğru orantılıdır. gelin bu yitik şampiyonluğun (bkz: 2008 - 09) sezonun bu 4 element açısından genel bir değerlendirmesini yapalım. ona göre üzülelim üzüleceksek.
futbolcu: önce teorik açıdan ele alalım. futbolcuların öncelikle birbirleriyle uyumları önemlidir. bir futbolcu bir arkadaşına pas atarken arkadaşının pas atacağı yere otomatikman gitmiyorsa bu takımın pişmesine daha çok uzun var demektir. zeki futbolcuların uyum süreleri daha kısadır. bir futbol takımındaki oyuncuların üç özelliği önemlidir: fizik kondisyon (buna teknik adam kısmında değineceğiz.), pas uyumu ve teknik düzey. teknik düzey zaten yıllar içinde kazanılan bir özellik. 9-15 yaşlarında kazandıkları özelikler üzerine futbolcular geleneksel olarak uzmanlaştırılır. hızlı oyuncular daha hızlı, teknik oyuncular daha teknik ve fizikli oyuncular daha fizikli olma konusunda uzmanlaştırılır. işte bu yüzden hızı iyi olan sabri'nin şutları dağlara taşlara gider, fiziği iyi olan emre aşık servet çetin bize hala popescu arattırır ve tekniği iyi olan sergen yalçın gibi futbolcular kıçlarını kaldırıp ikili mücadeleye girmezler. umarım galatasaray alt yapısından gelen futbolcular bu üç özelliğin optimum uyumundan çıkan futbolcular olurlar. kişisel yorumum arda turan ve semih kaya'nın teknik ve fizik özellikleri dışında özellikleri olduğu ve o konuda çalışmış olmaları. tek tek oyuncu özellileri bir yere kadar getirir bir takımı. uyum bir takımdaki esas anahtardır. sivasspor'un medya ve federasyon dışındaki tek özelliği takımın 3 senedir aynı takım olmasıdır. bizim 4 senelik başarımız takımın 5-6 senelik takım olmasıydı.
teknik adam: bir futbol takımının başına teknik direktör getirildiğinde bu teknik direktörün kredisi her şeyin önündedir. ancak bu da bir yere kadardır. aragones'in sezon sonu kovulacak olması bunun en önemli göstergesidir. bir yönetim ya da başkan bir teknik direktörü işe alırken samimi olmalıdır. amaçları hisselerin değer kaybetmesi ve ortada kalan hisseleri satın alma istekleri midir yoksa başarı mıdır? eğer başarıysa isimli bir teknik direkörle en az 5 yıllık sözleşme imzalanmalıdır. bunun en güzel örneği alex ferguson ve karımız arsenalin hocası arsen wenger'dir. bu iki teknik direktör de felsefelerinin futbolcular tarafından kabul göreceğini bilmekteler zira futbolcu gider ama o teknik direktör kalır ve futbolcu bu gerçekle yaşar. eğer teknik direktör sallantıdaysa futbolcu teknik direktörü harcamakta bir sakınca görmez (milan'da fatih terim ve ligimizdeki sayısız td). teknik direktör böyle bir garanti aldığında üzerindeki baskıdan kurtulur ancak teknik direktör de sadece takıma ve başkana karşı sorumlu olmadığını, taraftara karşı sorumlu olduğunu da bilmelidir. eğer istediği bir transfer gerçeleşmiyorsa bunu kamuoyuna duyurmalıdır, ya da istifayı anında basmalıdır. kendisine aşırı güven mahvına sebep olacaktır (bkz: skibbe). bir takıma geldiğinde onun kültürünü iyi anlamalıdır. deplasman beraberliğini başarı olarak gören bir teknik direktör galatasaray'da çalışmamalıdır. yine (bkz: skibbe) ve inatla söylüyorum (bkz: gerets). teknik direktör işe başladığında kondüsyonu iyi ayarlamalıdır ya da iyi çalıştığı bir kondüsyoner tutmalıdır. son 10 sezondur galatasaray'a gelmiş teknik direktörler kasım ayındaki düşüşün nedenini bir türlü çözememişlerdir. yedek oyuncuları soğutmamalı (bkz: volkan yaman) onları her an oynayacaklarmış gibi hazır etmelidirler. artık günümüz futbolunda bir takımın bir değil on taktiği olmalıdır. rakiplerin kendilerine güvenlerinin arttığı ve daha kaliteli teknik direktörler buldukları dönemde "bizim takım sadece pres yapar" ya da "yakın durup pas yapar bunaltır" klişelerinden kurtulunmaldır. unutmamk gerekir ki hun'ların kazandıkları zaferlerin tek büyük nedeni hareketli olmalarıydı. göçebelik bir elastikiyet sağlamıştır ve bunun neticesinde bükülmüşlerdir ancak kırılmamışlardır.
yönetim: yönetim daha önce de belirttiğim gibi samimi olmalıdır. savaş durumlarında ülkeleri en iyi idare etme şekli ne yazık ki demokrasi değildir. diktatörlüktür. futbol devamlı bir savaş dünyasıdır. bir başkan yönetim kurulunu seçerken başkanlık egosunu taşıyan brütüslerden uzak durmalıdır. ancak öncelikle samimi olmalıdır. futboldan anlıyorsa teknik direktör diploması alıp kulübeye geçmelidir aksi takdirde futboldan, takımdan ve teknik direktörden elini ayağını çekmelidir. açıkça söylüyorum menejerlik sistemi ya kalkmalıdır ya da teknik direktöre tıpkı başka ülkelerde olduğu gibi menejer denmelidir. kendi ekibiyle beraber transfer yapmalıdır ve sadece başkana hesap vermelidir.
taraftar: taraftar açıkça söylüyorum bir futbolcu o takımın formasını giyerken o futbolcuyu yuhalamamalı ıslıklamamalıdır. taraftar fanatiktir. gördüğü tek şey forma olmalıdır. nasıl ki makama saygı duyuluyorsa galatasaray'ın sağ bek'ine de sol açığına da sadece makamından ötürü saygı ve futbolda özellikle sevgi beslenmelidir. çünkü aslolan formadır. o formanın değeri futbolcu tarafından bilinmiyorsa formanın bir suçu yoktur. dün mondragon'u ıslıklayanları görmedik mi? bugün özleyenlere nasıl açıklama yapabilir mondragon'u ıslıklayanlar!? açıkça söylüyorum taraftar ali kıran baş kesen onu gönderen buna istifa diye bağıran olmamalıdır. bir galatasaray taraftarı olarak hayatta en mutlu olacağım olay fenerbahçe teknik direktörlerinden herhangi birinin üç aydan fazla görev yapmamasıdır. bilirimki teknik direktör kovmak başkanları istifaya davet etmek sigarayı bırakmak isteyip isteyip bir dal daha yakmakla eş değerdir. bütün emekler boşa çıkar. taraftarın görevi desteklemektir. üzüntüsünü içine atmaktır en ağır yenilgilerden sonra canları sağolsun demektir. taraftarlık kolay değildir. kimse kolay olduğunu söylemedi. aşk kolay değildir emek ister cefakarlık ister fedakarlık ister. taraftar çamurda yürüyerek fedakar olmaz. zehirini içine akıtarak olur. korsan ürün vs fasıllarına girmiyorum bile. en canlı örnek: kimse hacettepe maçında yenen 2. golde hasan şaş'ı suçlamasın. hasan şaş'ı ıslıklayarak o topu kaybetmesine galatasaray taraftarı neden olmuştur. golü galatasaray taraftarı atmıştır.
bu 4 öğe en optimum şartta olursa o takım futbolu içeride ve dışarıda domine eder.
futbolcu: önce teorik açıdan ele alalım. futbolcuların öncelikle birbirleriyle uyumları önemlidir. bir futbolcu bir arkadaşına pas atarken arkadaşının pas atacağı yere otomatikman gitmiyorsa bu takımın pişmesine daha çok uzun var demektir. zeki futbolcuların uyum süreleri daha kısadır. bir futbol takımındaki oyuncuların üç özelliği önemlidir: fizik kondisyon (buna teknik adam kısmında değineceğiz.), pas uyumu ve teknik düzey. teknik düzey zaten yıllar içinde kazanılan bir özellik. 9-15 yaşlarında kazandıkları özelikler üzerine futbolcular geleneksel olarak uzmanlaştırılır. hızlı oyuncular daha hızlı, teknik oyuncular daha teknik ve fizikli oyuncular daha fizikli olma konusunda uzmanlaştırılır. işte bu yüzden hızı iyi olan sabri'nin şutları dağlara taşlara gider, fiziği iyi olan emre aşık servet çetin bize hala popescu arattırır ve tekniği iyi olan sergen yalçın gibi futbolcular kıçlarını kaldırıp ikili mücadeleye girmezler. umarım galatasaray alt yapısından gelen futbolcular bu üç özelliğin optimum uyumundan çıkan futbolcular olurlar. kişisel yorumum arda turan ve semih kaya'nın teknik ve fizik özellikleri dışında özellikleri olduğu ve o konuda çalışmış olmaları. tek tek oyuncu özellileri bir yere kadar getirir bir takımı. uyum bir takımdaki esas anahtardır. sivasspor'un medya ve federasyon dışındaki tek özelliği takımın 3 senedir aynı takım olmasıdır. bizim 4 senelik başarımız takımın 5-6 senelik takım olmasıydı.
teknik adam: bir futbol takımının başına teknik direktör getirildiğinde bu teknik direktörün kredisi her şeyin önündedir. ancak bu da bir yere kadardır. aragones'in sezon sonu kovulacak olması bunun en önemli göstergesidir. bir yönetim ya da başkan bir teknik direktörü işe alırken samimi olmalıdır. amaçları hisselerin değer kaybetmesi ve ortada kalan hisseleri satın alma istekleri midir yoksa başarı mıdır? eğer başarıysa isimli bir teknik direkörle en az 5 yıllık sözleşme imzalanmalıdır. bunun en güzel örneği alex ferguson ve karımız arsenalin hocası arsen wenger'dir. bu iki teknik direktör de felsefelerinin futbolcular tarafından kabul göreceğini bilmekteler zira futbolcu gider ama o teknik direktör kalır ve futbolcu bu gerçekle yaşar. eğer teknik direktör sallantıdaysa futbolcu teknik direktörü harcamakta bir sakınca görmez (milan'da fatih terim ve ligimizdeki sayısız td). teknik direktör böyle bir garanti aldığında üzerindeki baskıdan kurtulur ancak teknik direktör de sadece takıma ve başkana karşı sorumlu olmadığını, taraftara karşı sorumlu olduğunu da bilmelidir. eğer istediği bir transfer gerçeleşmiyorsa bunu kamuoyuna duyurmalıdır, ya da istifayı anında basmalıdır. kendisine aşırı güven mahvına sebep olacaktır (bkz: skibbe). bir takıma geldiğinde onun kültürünü iyi anlamalıdır. deplasman beraberliğini başarı olarak gören bir teknik direktör galatasaray'da çalışmamalıdır. yine (bkz: skibbe) ve inatla söylüyorum (bkz: gerets). teknik direktör işe başladığında kondüsyonu iyi ayarlamalıdır ya da iyi çalıştığı bir kondüsyoner tutmalıdır. son 10 sezondur galatasaray'a gelmiş teknik direktörler kasım ayındaki düşüşün nedenini bir türlü çözememişlerdir. yedek oyuncuları soğutmamalı (bkz: volkan yaman) onları her an oynayacaklarmış gibi hazır etmelidirler. artık günümüz futbolunda bir takımın bir değil on taktiği olmalıdır. rakiplerin kendilerine güvenlerinin arttığı ve daha kaliteli teknik direktörler buldukları dönemde "bizim takım sadece pres yapar" ya da "yakın durup pas yapar bunaltır" klişelerinden kurtulunmaldır. unutmamk gerekir ki hun'ların kazandıkları zaferlerin tek büyük nedeni hareketli olmalarıydı. göçebelik bir elastikiyet sağlamıştır ve bunun neticesinde bükülmüşlerdir ancak kırılmamışlardır.
yönetim: yönetim daha önce de belirttiğim gibi samimi olmalıdır. savaş durumlarında ülkeleri en iyi idare etme şekli ne yazık ki demokrasi değildir. diktatörlüktür. futbol devamlı bir savaş dünyasıdır. bir başkan yönetim kurulunu seçerken başkanlık egosunu taşıyan brütüslerden uzak durmalıdır. ancak öncelikle samimi olmalıdır. futboldan anlıyorsa teknik direktör diploması alıp kulübeye geçmelidir aksi takdirde futboldan, takımdan ve teknik direktörden elini ayağını çekmelidir. açıkça söylüyorum menejerlik sistemi ya kalkmalıdır ya da teknik direktöre tıpkı başka ülkelerde olduğu gibi menejer denmelidir. kendi ekibiyle beraber transfer yapmalıdır ve sadece başkana hesap vermelidir.
taraftar: taraftar açıkça söylüyorum bir futbolcu o takımın formasını giyerken o futbolcuyu yuhalamamalı ıslıklamamalıdır. taraftar fanatiktir. gördüğü tek şey forma olmalıdır. nasıl ki makama saygı duyuluyorsa galatasaray'ın sağ bek'ine de sol açığına da sadece makamından ötürü saygı ve futbolda özellikle sevgi beslenmelidir. çünkü aslolan formadır. o formanın değeri futbolcu tarafından bilinmiyorsa formanın bir suçu yoktur. dün mondragon'u ıslıklayanları görmedik mi? bugün özleyenlere nasıl açıklama yapabilir mondragon'u ıslıklayanlar!? açıkça söylüyorum taraftar ali kıran baş kesen onu gönderen buna istifa diye bağıran olmamalıdır. bir galatasaray taraftarı olarak hayatta en mutlu olacağım olay fenerbahçe teknik direktörlerinden herhangi birinin üç aydan fazla görev yapmamasıdır. bilirimki teknik direktör kovmak başkanları istifaya davet etmek sigarayı bırakmak isteyip isteyip bir dal daha yakmakla eş değerdir. bütün emekler boşa çıkar. taraftarın görevi desteklemektir. üzüntüsünü içine atmaktır en ağır yenilgilerden sonra canları sağolsun demektir. taraftarlık kolay değildir. kimse kolay olduğunu söylemedi. aşk kolay değildir emek ister cefakarlık ister fedakarlık ister. taraftar çamurda yürüyerek fedakar olmaz. zehirini içine akıtarak olur. korsan ürün vs fasıllarına girmiyorum bile. en canlı örnek: kimse hacettepe maçında yenen 2. golde hasan şaş'ı suçlamasın. hasan şaş'ı ıslıklayarak o topu kaybetmesine galatasaray taraftarı neden olmuştur. golü galatasaray taraftarı atmıştır.
bu 4 öğe en optimum şartta olursa o takım futbolu içeride ve dışarıda domine eder.