1
16 ocak 1964 tarihinde baba gündüz'ün isteğiyle galatasaray'atransfer olan unutulmaz sağ acık.başta milli takım olmak üzere ,gaziantepspor bursaspor, kocaelispor olmak üzere birçok anadolu kulubünde teknik direktörlük yapmıştır.abdul kader keita'nın imza töreninde formasını ona emanet etmiştir.
--- alıntı ---
çoğunuz hatırlayacaktır. 1980-81 sezonunda ankaragücü altı 1. lig takımını eleyerek türkiye ve cumhurbaşkanlığı kupasını evine götürürken bir ilke de imza atmış, hatta bu başarıyı taçlandırmak isteyen zamanın devlet başkanı kenan evren, sonradan çok tartışılan bir kararla ankaragücü’nün 1. lig’e alınmasını sağlayan bir kararın öncülüğünü yapmıştı. ‹şte o sırada ankaragücü’nün başında kendi deyimiyle "bir delikanlının genç kıza duyduğu aşk kadar" galatasaraylı olan yılmaz gökdel bulunuyordu.
ankaragücü’yle ulaştığı başarı yılmaz gökdel için ilk değil. teknik direktörlük yaptığı dönemde, bugün türkiye liglerinde fırtına gibi esen gaziantepspor’u 1. lige ilk kez çıkaran da o olmuş. kısa süren parlak kariyerinin temelinde ise galatasaraylılık ve bu camiada geçen yılları var. yılmaz gökdel bugün 63 yaşında. futboldan kopmuş, ticaret hayatına atılmış. kendisiyle akmerkez’de buluşuyoruz. karşımızda futbolla geçen yılların etkisiyle olsa gerek, hala genç ve dinamik, esprili ve sevecen biri var. teknik direktörlerin futbolculara kendilerini kabul ettirebilmeleri için gerekli şartlardan biri olan "babacanlık", her halinden belli oluyor. gökdel, 1950’li yılların ortalarına dönüyor sohbet başlarken. 16 yaşına geldiğinde talebe lisansıyla süleymaniye’de futbola başlamış. sarıyer, beykoz derken, 16 ocak 1964’te galatasaray ile sözleşme imzalıyor ve hala unutamadığı, kendisi için milat olan o günü anlatıyor. "beni gündüz kılıç istemişti. hemen sözleşme yapıldı, ancak askere alınmıştım. o zamanlar asker futbolcuların kendi takımlarında oynamasına izin yoktu. ‹ki yıl boyunca galatasaray’la sözleşme imzalamama rağmen oynayamadım. kulüp ankara’da bana bir oda tutmuştu. izin günlerimde o otelde kalıyordum. ve nihayet askerliğim bitti ve çok özlediğim formama kavuştum"
yılmaz gökdel’in galatasaray günleri böyle ilginç bir geçiş döneminin ardından başlıyor. "isfendiyar’ın ardından tutunmak zor olacaktı" dediği galatasaray’da, beş yıl boyunca sağ açıkta oynamış. daha sonra ümit milli ve a milli takım’da görev alıyor. gökdel’in bu 5 yıl boyunca hiç unutamadığı bir anısı var. gülerek anlatıyor bizlere:"fenerbahçe maçına çıkacaktık. gündüz ağabey beni bir kenara çekti ve ‘gerçek galatasaraylı olabilmen için bu maçta çok iyi oynaman gerekiyor’ dedi. maça, müthiş bir hırsla çıktım. gol atmak için olağanüstü bir çaba gösterdim ama atamadım. 1-1 bitti maç. çok üzgündüm, gol atamadığım için. ama ertesi gün gazeteler benden bahsediyordu. tümü, bana 5 yıldız vermişti değerlendirmelerinde. gündüz ağabey, yanıma geldi ve ‘işte şimdi gerçek galatasaraylı oldun. gol atmadan da böyle oynayarak olunabiliyormuş!’
galatasaray’ın öğrettikleri
gökdel, galatasaray’da futbol hayatını sonlandırmış. ama hiçbir zaman camiadan kopmamış. ali uras yönetiminde bir yıl süreyle galatasaray’da altyapıyı koordine etmiş. "galatasaraylı olmak, ahlaklı olmaktır. galatasaray’la oynasam da yenebilmek için uğraşırım. zira galatasaray bana bunu öğretmiştir" diyecek kadar da profesyonel ve etik bakışa sahip olan gökdel’in ilerleyen zaman içinde mevcut futbol anlayışına olan eleştirel yaklaşımı, çok sevdiği mesleği ile arasına mesafe girmesine neden olmuş.
metin oktay diyoruz. "onu anlatmak için ayrıca görüşmek lazım. metin ağabeyle oynamak çok ayrı bir zevkti. o güzel günleri şimdi elden ele dolaşan bir kaç siyah beyaz fotoğrafla çoğaltıyoruz. metin oktay’ın şimdiki nesillerce bilinmesini çok isterdim. zira sadece futbolcu değildik, bir yaşam tarzıydı bizim için futbol".
45 yıllık deneyim
45 yıl dile kolay geliyor. oysa kendi deyimiyle "futbolun tüm ünitelerinde" geçirilmiş yıllar söz konusu. ‹nsan düşünmeden duramıyor nitekim; niye birikimlerinin en yoğun olduğu dönemde herşeyi bir tarafa bırakıp köşeye çekilir insan? bilgi ve deneyimini paylaşmaktan vazgeçer? bu sorunun cevabı gökdel için çok net. fiöyle diyor gökdel: "gelişmeye çalışan ülkelerde ihtisasa hürmet yoktur". gökdel, futbolun içinde geçen yıllar boyunca ulaştığı tecrübeyi şöyle özetliyor: "çalıştırdığım takımın sadece maç kazanması bana yetmiyor. aslında bu bir ülke meselesi olarak görülmesi gereken bir iş. türkiye’de oynanan futbolun sorunlarını tartışmamız gerekir. daha doğruya nasıl ulaşabiliriz? daha güzel futbolu nasıl oynayabiliriz?"
ancak, oluşmuş bir ezberin içinde, futbolun nasıl olmasına dair bütün kurulumu bozuluyordu. kulüp yapılanmalarını, istikrarı ve altyapı gibi alanları doğru inşa etmeyi, gelişmiş bir toplum olabilmenin özellikleri olarak görüyordu gökdel. "başarılıyım diyebilmeniz için istikrar göstermeniz gerekir. daha büyük iddiaların peşinden gitmek istiyordum ve sürekli olarak bana ‘tamam haklısın’ diyorlardı. 2004’ün (uefa kriterleri) geldiğini görüyordum. bu deneyimi, birikimi aktardım da üstelik. kimse hayır demedi şimdiye kadar ama sözlerinin arkasında da durmadı insanlar. dolayısıyla yoruldum artık. çok savaştım ama dört yıldır iyice uzaklaştım".
gökdel ile konuşmamızın sonlarına doğru geldiğimizde, içindeki futbol heyecanının hala dimdik ayakta olduğunu ve bir gün tekrar yeşil sahalarda görebileceğimizin mesajını da almıştık.
--- alıntı ---
http://www.galatasaray.org/...ajlar/haber/4289.php
*
--- alıntı ---
çoğunuz hatırlayacaktır. 1980-81 sezonunda ankaragücü altı 1. lig takımını eleyerek türkiye ve cumhurbaşkanlığı kupasını evine götürürken bir ilke de imza atmış, hatta bu başarıyı taçlandırmak isteyen zamanın devlet başkanı kenan evren, sonradan çok tartışılan bir kararla ankaragücü’nün 1. lig’e alınmasını sağlayan bir kararın öncülüğünü yapmıştı. ‹şte o sırada ankaragücü’nün başında kendi deyimiyle "bir delikanlının genç kıza duyduğu aşk kadar" galatasaraylı olan yılmaz gökdel bulunuyordu.
ankaragücü’yle ulaştığı başarı yılmaz gökdel için ilk değil. teknik direktörlük yaptığı dönemde, bugün türkiye liglerinde fırtına gibi esen gaziantepspor’u 1. lige ilk kez çıkaran da o olmuş. kısa süren parlak kariyerinin temelinde ise galatasaraylılık ve bu camiada geçen yılları var. yılmaz gökdel bugün 63 yaşında. futboldan kopmuş, ticaret hayatına atılmış. kendisiyle akmerkez’de buluşuyoruz. karşımızda futbolla geçen yılların etkisiyle olsa gerek, hala genç ve dinamik, esprili ve sevecen biri var. teknik direktörlerin futbolculara kendilerini kabul ettirebilmeleri için gerekli şartlardan biri olan "babacanlık", her halinden belli oluyor. gökdel, 1950’li yılların ortalarına dönüyor sohbet başlarken. 16 yaşına geldiğinde talebe lisansıyla süleymaniye’de futbola başlamış. sarıyer, beykoz derken, 16 ocak 1964’te galatasaray ile sözleşme imzalıyor ve hala unutamadığı, kendisi için milat olan o günü anlatıyor. "beni gündüz kılıç istemişti. hemen sözleşme yapıldı, ancak askere alınmıştım. o zamanlar asker futbolcuların kendi takımlarında oynamasına izin yoktu. ‹ki yıl boyunca galatasaray’la sözleşme imzalamama rağmen oynayamadım. kulüp ankara’da bana bir oda tutmuştu. izin günlerimde o otelde kalıyordum. ve nihayet askerliğim bitti ve çok özlediğim formama kavuştum"
yılmaz gökdel’in galatasaray günleri böyle ilginç bir geçiş döneminin ardından başlıyor. "isfendiyar’ın ardından tutunmak zor olacaktı" dediği galatasaray’da, beş yıl boyunca sağ açıkta oynamış. daha sonra ümit milli ve a milli takım’da görev alıyor. gökdel’in bu 5 yıl boyunca hiç unutamadığı bir anısı var. gülerek anlatıyor bizlere:"fenerbahçe maçına çıkacaktık. gündüz ağabey beni bir kenara çekti ve ‘gerçek galatasaraylı olabilmen için bu maçta çok iyi oynaman gerekiyor’ dedi. maça, müthiş bir hırsla çıktım. gol atmak için olağanüstü bir çaba gösterdim ama atamadım. 1-1 bitti maç. çok üzgündüm, gol atamadığım için. ama ertesi gün gazeteler benden bahsediyordu. tümü, bana 5 yıldız vermişti değerlendirmelerinde. gündüz ağabey, yanıma geldi ve ‘işte şimdi gerçek galatasaraylı oldun. gol atmadan da böyle oynayarak olunabiliyormuş!’
galatasaray’ın öğrettikleri
gökdel, galatasaray’da futbol hayatını sonlandırmış. ama hiçbir zaman camiadan kopmamış. ali uras yönetiminde bir yıl süreyle galatasaray’da altyapıyı koordine etmiş. "galatasaraylı olmak, ahlaklı olmaktır. galatasaray’la oynasam da yenebilmek için uğraşırım. zira galatasaray bana bunu öğretmiştir" diyecek kadar da profesyonel ve etik bakışa sahip olan gökdel’in ilerleyen zaman içinde mevcut futbol anlayışına olan eleştirel yaklaşımı, çok sevdiği mesleği ile arasına mesafe girmesine neden olmuş.
metin oktay diyoruz. "onu anlatmak için ayrıca görüşmek lazım. metin ağabeyle oynamak çok ayrı bir zevkti. o güzel günleri şimdi elden ele dolaşan bir kaç siyah beyaz fotoğrafla çoğaltıyoruz. metin oktay’ın şimdiki nesillerce bilinmesini çok isterdim. zira sadece futbolcu değildik, bir yaşam tarzıydı bizim için futbol".
45 yıllık deneyim
45 yıl dile kolay geliyor. oysa kendi deyimiyle "futbolun tüm ünitelerinde" geçirilmiş yıllar söz konusu. ‹nsan düşünmeden duramıyor nitekim; niye birikimlerinin en yoğun olduğu dönemde herşeyi bir tarafa bırakıp köşeye çekilir insan? bilgi ve deneyimini paylaşmaktan vazgeçer? bu sorunun cevabı gökdel için çok net. fiöyle diyor gökdel: "gelişmeye çalışan ülkelerde ihtisasa hürmet yoktur". gökdel, futbolun içinde geçen yıllar boyunca ulaştığı tecrübeyi şöyle özetliyor: "çalıştırdığım takımın sadece maç kazanması bana yetmiyor. aslında bu bir ülke meselesi olarak görülmesi gereken bir iş. türkiye’de oynanan futbolun sorunlarını tartışmamız gerekir. daha doğruya nasıl ulaşabiliriz? daha güzel futbolu nasıl oynayabiliriz?"
ancak, oluşmuş bir ezberin içinde, futbolun nasıl olmasına dair bütün kurulumu bozuluyordu. kulüp yapılanmalarını, istikrarı ve altyapı gibi alanları doğru inşa etmeyi, gelişmiş bir toplum olabilmenin özellikleri olarak görüyordu gökdel. "başarılıyım diyebilmeniz için istikrar göstermeniz gerekir. daha büyük iddiaların peşinden gitmek istiyordum ve sürekli olarak bana ‘tamam haklısın’ diyorlardı. 2004’ün (uefa kriterleri) geldiğini görüyordum. bu deneyimi, birikimi aktardım da üstelik. kimse hayır demedi şimdiye kadar ama sözlerinin arkasında da durmadı insanlar. dolayısıyla yoruldum artık. çok savaştım ama dört yıldır iyice uzaklaştım".
gökdel ile konuşmamızın sonlarına doğru geldiğimizde, içindeki futbol heyecanının hala dimdik ayakta olduğunu ve bir gün tekrar yeşil sahalarda görebileceğimizin mesajını da almıştık.
--- alıntı ---
http://www.galatasaray.org/...ajlar/haber/4289.php
*