• 1
    bir başka açıdan bakıldığında doğumlarına yaklaşık 50 yıl olan çocuklardır bunlar.
    büyük ihtimalle içinde çip bulnmayan futbol topları onlara çok ilkel gelecek ve türk telekom arenayı eski bulacaklardır.
    bunlardan bir tanesinin benim torunum olması ise çok muhtemeldir.

    ek:entrynin böyle alakasız durmasının nedeni,1. sıradaki yazının silinmiş olmasıdır.başlık başa kalmış yani (u: (:)
  • 2
    (u: beklemektir, sabırla yazıp entryi bitirmiştim. gerçi, depodaki bir entrynin sıkılıp kendini sözlüğe atmasıydı o durum. böyle kısaca geçiştirilecek bir durum değil.)

    çocukluk denen şey aslında okula gitmeyle başlar. okula gidene kadar evde, annenin dizinin dibinde, en fazla kapı önünde yalnız kalırsın. ama okula gidince işler değişir. önceden sadece ailenin izin verdiği, seni götürdüğü yerdeki çocuklarla arkadaşlık edebilirken, okula gidince birdenbire bambaşka bir dünya olduğunu fark edersin.

    70'lerin galatasaraylı çocuğu olmak, mesela bir sınıfta tek başına kalmak demekti.
    fenerbahçelilere karşı galatasaraylı ve beşiktaşlıların aynı takımda oynaması demekti. hatta öyle ki, bazen dışarıda kalan fenerbahçelilerle bizim takımı tamamladığımızı bilirim. o kadar azdık. ha, beşiktaşlılar bizden de azdı, orası ayrı.
    hatta kfy kurucularından hakan zat var, duymuşsunuzdur, benim ortaokul arkadaşımdır. bana yıllar sonra: "seni nasıl galatasaraylı bıraktık biz, hayret" demişti. sanki ona sorduk a.q.
    herkes fenerbahçeliydi yahu. bu konuyu başka başlıklarda da yazmıştım. mesela medya niye fenerli. şimdiki medya yöneticileri benimle akranlar, hepsi fenerliydi zaten ben yaştakilerin. bu durum 90'ların galatasaraylı çocuklarıyla değişecek, yani en az 10 yıl var önümüzde.
    evden izinsiz maça gitmek istersin, birlikte gidecek adam bulamazsın. mesela lisedeyken okuldan kaçıp boreo ile bir balkan kupası maçına gitmiştim, 1000 kişi gelmiş maça yahu. biri de ben. hiç bir arkadaşım gelmemişti. maçın yazısı : http://www.captano.net/...-balkan-kupasi-maci/
    yani; 70'leri galatasaraylı çocuğu olmak yalnız olmak demekti.

    elbette, herkesin fenerli olmasının sebepleri var. galatasaray'ın 3 sene arka arkaya şampiyon olduktan sonra, 14 sene şampiyonluk için beklemesi gibi. o zamanlarda çok arkadaşım galatasaray'ı bıraktı. demek ki yeterince sevmiyorlardı. hiç bir zaman aklıma bile gelmedi galatasarayı bırakmak.
    galatasaray namusumdur.

    her sene çeşitli alaylara maruz kalmak ne demektir, bu sene bütün genç galatasaraylı'lar da anladı, keşke hiç buna fırsat olmasaydı. ama bir yandan da bir övünç kaynağı olabilir taraftarlık açısından, en zor gününde galatasaray'ın yanında olmak, hiç vaz geçmemek.
    etrafımdaki galatasaraylılara bakıyorum da, hiç biri galatasaray'ı bırakmaktan falan bahsetmiyor, herkes bu durumdan nasıl çıkılabileceğini araştırıyor. etrafımdakiler dedim, taksiciler, berberler, bakkallar gibi arada bir maç skorlarına bakan yalandan galatasaraylı'lardan bahsetmiyorum elbette.
    70'lerin galatasaraylı çocuğu, bu sene yaşanan sıkıntıları yıllarca üstünde taşıdı, öyle bakınca daha iyi anlarsınız.

    bir de sadece galatasaraylı olmakla değil de genel olarak taraftar olmanın getirdiği durumlar vardı. mesela forma meselesi. o devirde forma ne arar yahu, ne orijinali, her hangi bir forma bulabilmek bile zordu. ben daha 7 ya da 8 yaşındayken peder bir seyahatten getirmişti parçalı forma. şort ve konçuyla birlikte.
    ve forma elbette orlondu. hani o iplerin kalınlarından anneler kazak örüyorlar. terlersin kaşındırır, terlemezsin kaşındırır. ama fark etmezdi ki, mahallede havandan geçilmezdi.

    maça gitmek hep büyük sorundu, hem de nasıl. ne maça gitmesi, herhangi bir yere gitmek bile zordu yahu, büyükler için bile. her yerde silahlar, bombalar patlardı.
    13-14 yaşına kadar pederle, sonrasında izinsiz, kaçak olarak kendim gitmeye başlamıştım maçlara. işte sorunlardan biriyle daha karşı karşıyayız galatasaraylı olarak. çünkü galatasaray taraftarı sabahlamaz, kapalının ortası için gecenen cenke tutuşmazdı. öğlen taksimde polislerle birlikte inönü'ye inerdi. eğer o grupla maça gitmeyeceksen, ortalıkta sarı-kırmızı atkıyla pek görünmemen gerekirdi. kışın tamam, montun içinde saklarsın da, mayısta nerene saklycan.

    sonraları çocukluktan gençliğe geçip de, cenk edenler arasına katılınca, zaten sokakta gezdiğim kıyafetlerle maçlara gitmeye başlamıştım, bu sorun ortadan kalkmıştı kendiliğinden. şimdiki ultraslan reislerinin böyle giyinmeleri biraz da eski alışkanlıklarından olabilir.

    velhasıl kelam.

    70'lerin galatasaraylı çocuğu olmak beklemektir, sabırla.
  • 6
    14 senelik ızdıraptan önceki arka arkaya 3 şampiyonluğu görmektir. (71-72-73)

    brian birch zamanını bilmektir. o zamanki takımın oyuncuların hayvan gibi fiziksel güce sahip olduğunu ve bu şekilde sahaya çıktığında rakibini ciddi şekilde hırpaladığını görmektir.

    kalaslarla futbolcuların idman yaptığına şahit olmaktır.

    kaynak;

    (bkz: babam)

    yoksa biz nerden bilelim 80'lerin sonunda doğup, 90'ların başında çocuk olmuş adamız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın