souness büyük bir adamdı ve gerek kulüpteki pozisyonu, gerek karizması ve gerekse icraatın ilk olması sebebiyle bayrak dikme hikayesi bizim için oldukça hoş bir anı olarak tarihteki yerini aldı.
yekta kurtuluş yukarıda saydığım üç faktörden hiçbirine yatkın değil. hatta kulübe borçlu sayılır ve önce kendisini profesyonel bir çalışan olarak bence kanıtlamalı. bu yüzden de bir deli cesareti ile tribünlere oynamak yerine bence biraz daha sağduyulu davranmalı. artık 90'ların ortasında da değiliz hem, nasıl ki avrupa genelinde sporda şiddet o günlerden bu yana azaldı ise sanırım eksilenler bizde toplandı ki ülke olarak daha agresif bir futbol kamuoyu oluşuyor günden güne. insanları iyice kışkırtan, nefretle dolduran güncel olaylar da cabası...
hem kan çıkardı, hem de bence hiç hoş olmazdı... statlarında şampiyonluk kutlamış olmak yeterince acı verici zaten, "rakibe gol atmanın" veya "düşmanı nakavt etmenin" de bir etiği, usulü, uygun olanı var. tek bir zamanda tek bir şey yeterli bence.
hem kupa kaldır, hem bu olay rakibin stadında olsun, hem orta yuvarlağa bayrak dik, hem rakip takımın kaptanını domalt... yeter yani, amerikan filmi mi bu :/
bir de "souness bayrak dikti diye sevinenlerin yekta'yı eleştirmesine ne demeli???" gerçekten mantıksız bir argüman. sanırım yukarıda gayet güzel açıkladım gibi oldu sebebini...
(u: sözlükteki "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" türündeki çıkışlardan nefret ediyorum. futbolcuların başlığındaki entry sayısı üzerinden düz mantık çıkarım yapmak ile yarışır, o derece... he amk tutarsız ve dengesiz yazarlarız biz, bir tek "sizler" görüyorsunuz gerçekleri...)