• 24
    çoğunlukla içinde iddaa acıları barındırır.

    maç: 24 ekim 2015 palermo inter maçı
    olay: ev arkadaşımın kuponundaki son maç. inter'in kazanması lazım ve skor 1-1. zaman geçtikçe çocuk delleniyor. icardi oyundan çıkarken kaptanlık pazubandını takım arkadaşının koluna takmak için koşuyor ve arkadaşım sigarayı yutmama sevep olan o cümleyi kuruyor:

    "bırak amk bırak, kendi takar!"

    ahahahah. biraz önce de guarin'in şutunu doksandan çıkaran palermo kalecisi için "amk kalecisi, pembe pembe takımda oynuyor hello kitty gibi" dedi. ölüyorum gülmekten.
  • 23
    (portekiz türkiye maçından önce rıdvan ve güntekin maçı ve elbette ronaldo' yu değerlendiriyorlar)
    güntekin onay: hocam ben dikkat ediyorum ronaldo dışarı doğru çalım atıyor. hakan balta içeriyi boş bırakır onu dışarı döndürme...
    rıdvan (lafını keserek): valla ben sana bişey söyliyim mi güntekin. ronaldo hakan' ı birebirde yakalarsa içinden de geçeeer, dışından da geçer.

    rıdvan: sen malaga maçını izledin mi?
    güntekin: hocam maçı ben anlattım.
    rıdvan: ben de sesini kısıp izledim.

    rıdvan: lahm çalım atmaz mı?
    güntekin: yani hocam öyle çok...
    rıdvan: sen şimdi lahm' a çalım atamayan oyuncu mu diyeceksin yani?
    güntekin: topla gider de mesela bir figo gibi çalım atmaz
    rıdvan: maradona ile messi' yi de koy üzerine istersen!

    (bilgin gökberk abimizin gazetedeki köşesinde yazdığı hayali bir diyalog)
    platini: beşiktaş-atletico maçı ne olur?
    bilgin: beşiktaş, beşiktaş gibi oynarsa kazanırmış, otoriteler öyle diyor
    platini: peki ya atletico, atletico gibi oynarsa?

    güntekin onay: melo'nun sarı kartı var ve çizgiden öne çıktığı için ikinci sarıdan atılabilirdi
    rıdvan dilmen: fırıncılara söyle bari ekmek de vermesinler.

    ömer üründül' ün bir beşiktaş maçı sırasında ''vaduz' un sağ beki quaresma korkusundan ileri çıkamıyor'' yorumuna karşılık şöyle bir yorum yapmıştır bilgin gökberk: ''o takımın sağ beki ileri çıkamadığı için o takımın adı vaduz. vaduz' un sağ beki senede iki kere filan ileri çıkıyordur, onda da akrabaları birbirinin arıyordur 'bak bizim çocuk ileri çıktı gördün mü' diye.''

    ve final... biri anlatsa inanmam ama kendim bizzat şahit oldum tv' de buna;
    can bartu: böyle oynanırsa bir bo..... yav az daha bok diyorduk.
  • 26
    3 haziran 2002 türkiye brezilya maçının bir oda dolusu insanla 37 ekran bir televizyondan takip edildiği internet cafede hasan şaş'ın golü sonrası heyecanlı bir abimizin gol sevinci olarak televizyonu kaldırıp sokağa atması, devre arasında daha önceden cafeye tamir için bırakılmış ve o gün teslim alınacak bir tv kartının apar topar kasalardan birine takılıp ikinci yarının daha da küçük bir ekrandan hiçbir şey yaşanmamış gibi izlenmeye devam edilmesi. rivayete göre akşam üzeri teslime gelen müşterinin gözü önünde kartın kasadan sökülüp geri iade edilmesi ve adamcağıza "test ediyorduk" şeklinde alan söylenmesi.

    o değil de neydi o internet cafe yılları ya...
  • 20
    yer kocaeli
    mekan da doğu kışla gençlik parkı
    şuradan http://gss.gs/3vl görüldüğü üzere, biz sol tarafta arkadaşlar arasında oynanan halı saha maçını izlemekteyiz, sağ tarafta ise bizim izlediğimiz halı saha maçına oranla biraz da profesyonel olduğu belli olan bir maç oynanıyor. maçı izlemeye aileler falan gelmiş, atraksiyonlu olaylar dönüyor yani. oturduğumuz yerden ara sıra dönüp diğer maça da bakıyoruz. maç başladıktan belli bir süre sonra sessizliğini bozan, yaşları muhtemelen 5-7 arasında değişen 3 küçük kızın hoplaya zıplaya yaptıkları tezahurat ise hafızalarımızda gülümseten bir anı olarak kalıyor:
    -en büyük babaa, bizim babaa*.
  • 9
    televizyonda rijkaard'ı görünmesiyle, ben, annem, ve olaya renk katan ablam arasında geçen bir diyalog,

    annem: bu galatasaray'ın hocası değil mi?
    ben: evet o.
    annem: adı neydi bunun?
    ben: frank rijkaard!
    annem: iyimiş bu adam herhalde.
    ben: çok iyi anne! barcelona'yı çalıştırdı en son, çok başarılı oldu, gelebilecek en iyi hocalardan birini getirdik.
    ve ablam sahnede
    abla: o kadar mı kötüydü durumunuz?
    ben: pardon?
    abla: durumunu diyorum, o kadar mı kötüydü?
    ben: ??......??
    ablam: hani durumu kötü öğrenciye en iyi hoca tutulur ya!
    ben: ne diyim ben sana...

    * *
  • 15
    beşiktaş'ın emektar malzemecisi süreyya soner'in bir efes cup maçı anısı.

    --- alıntı ---

    antalya'da galatasaray'la oynayacağımız bir kupa maçından önce taraftarlardan biri, tribünden yedek kulübesine bağırmaya başladı. tigana, sergen, tayfur, okan buruk, ben yedek kulübesindeyiz. tigana'ya " sen, işe yaramazsın." dedi. sergen'e "sen, git atlarız izle.", okan'a "galatasaraylı'sın sen, git orada oyna.", tayfur'a "yaşlandın sen, git evinde otur."dedi. baktım, sıra bana geliyor. adamın yanına gidip, "rahat dur, yoksa seni attırırım." dedim. "ulan bıyıklı, sen hiç konuşma. 15 senedir maçlara geliyorum, hep yedeksin!" dedi. ben, affalladım. "nerede oynadığın bile belli değil. bir sene olur, iki sene olur, kiralık da göndermiyorlar. senin torpilin nereden?" dedi. kulübedeki herkes, gülmekten ağlamıştı o gün!

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın