3
aynı isimli şarkının sabah sabah radyoda denk gelmesi üzerine aklıma düşen efsanevi pankart. sarı ve kırmızı iki kumaş birbirine dikilmiş, üzerindeki yazı da ya dikimdir ya da düz fırçayla boya. akıllara kazınan o meşhur fotoğrafında olduğu gibi her daim güç bela demirlere tutunmaya çalışıyor, sağında solunda başka pankartlar, davullar, üzerinde mahşeri kalabalık ve meşaleler; kıyamet kopuyor neredeyse. orada demirlere güç bela tutunarak mesajını veriyor, kısa ve net...
şimdilerde kalmadı. ne öyle pankartlar, ne öyle sevgiler...
tribünlerde pankartlara özel dizayn edilmiş yerler var. parası neyse verip ya komple baskı alıyorsun ya da ozalitle şablon yapıp içini boyuyorsun. pankartların kenarında özel delikler bile var, plastik cırtcırtla sabitliyosun. maç bitimi kesiyorsun cırtcırtı katlayıp eve, bir sonraki maç sıfır hasarla yine aynı yerde...
19 ağustos 2021 randers fc galatasaray maçının ertesi sabahındayız. daha ağustos ayında takım bas bas bağırmaya başlamış "bu sene bizden olmayacak" diye. sahada oynanan şeyi futbola benzetmek neredeyse imkansız. doksan dakika kafayı başka bir yere çevirmeden izlemek bile zorluyor. yine de işimizi gücümüzü ayarlayıp bir şekilde izliyoruz.
herkes gazeteci olmuş, herkes futbol duayeni olmuş, herkes duyumcu olmuş. bülent timurlenk gibi "kaybedince twitter'a kazanınca instagram'a" demeyeceğim ama sade bir taraftarlık kalmadı artık. kulüplerin el altından beslediği sosyal medya uzmanlarıyla yürüyen bir savaş da cabası. bir yandan da en sıradan taraftarın bile kendini ispat için ya kulüpten bir tanıdığı var ya da iyi bir yalanı...
kartın kıyısında köşesindeki parayla uçak bileti alabilir miyiz, bizim aşı kartıyla hes kodu alabilir miyiz, havaalanından başakşehir stadı'na nasıl gider geliriz hesapları ağır basıyor artık herkes gibi teknik-taktik konuşmaktan. zaten herkes o kadar hakim(!) ve o kadar yoğun(!) ki sudan çıkmış balık ürkekliği oluyor...
dijital baskı, halkalı delikten cırtcırtla sabitlenmiş şekli güzel pankartlara inat; yaşasın kenarından bağlandığı demirlere güç bela tutunan eski usül pankartlar...
şairin dediği gibi, ya sen ya hiç...
--- alıntı ---
ya sen ya hiç, bana aşkın lazım
ya sen ya hiç, beni anla canım
ya sen ya hiç, gel öldür razıyım
ya sen ya hiç, sensiz anlamsızım
--- alıntı ---
şimdilerde kalmadı. ne öyle pankartlar, ne öyle sevgiler...
tribünlerde pankartlara özel dizayn edilmiş yerler var. parası neyse verip ya komple baskı alıyorsun ya da ozalitle şablon yapıp içini boyuyorsun. pankartların kenarında özel delikler bile var, plastik cırtcırtla sabitliyosun. maç bitimi kesiyorsun cırtcırtı katlayıp eve, bir sonraki maç sıfır hasarla yine aynı yerde...
19 ağustos 2021 randers fc galatasaray maçının ertesi sabahındayız. daha ağustos ayında takım bas bas bağırmaya başlamış "bu sene bizden olmayacak" diye. sahada oynanan şeyi futbola benzetmek neredeyse imkansız. doksan dakika kafayı başka bir yere çevirmeden izlemek bile zorluyor. yine de işimizi gücümüzü ayarlayıp bir şekilde izliyoruz.
herkes gazeteci olmuş, herkes futbol duayeni olmuş, herkes duyumcu olmuş. bülent timurlenk gibi "kaybedince twitter'a kazanınca instagram'a" demeyeceğim ama sade bir taraftarlık kalmadı artık. kulüplerin el altından beslediği sosyal medya uzmanlarıyla yürüyen bir savaş da cabası. bir yandan da en sıradan taraftarın bile kendini ispat için ya kulüpten bir tanıdığı var ya da iyi bir yalanı...
kartın kıyısında köşesindeki parayla uçak bileti alabilir miyiz, bizim aşı kartıyla hes kodu alabilir miyiz, havaalanından başakşehir stadı'na nasıl gider geliriz hesapları ağır basıyor artık herkes gibi teknik-taktik konuşmaktan. zaten herkes o kadar hakim(!) ve o kadar yoğun(!) ki sudan çıkmış balık ürkekliği oluyor...
dijital baskı, halkalı delikten cırtcırtla sabitlenmiş şekli güzel pankartlara inat; yaşasın kenarından bağlandığı demirlere güç bela tutunan eski usül pankartlar...
şairin dediği gibi, ya sen ya hiç...
--- alıntı ---
ya sen ya hiç, bana aşkın lazım
ya sen ya hiç, beni anla canım
ya sen ya hiç, gel öldür razıyım
ya sen ya hiç, sensiz anlamsızım
--- alıntı ---