303
--- alıntı ---
üçüncü adamı savunmak imkansızdır, evet imkansız... bunun ne demek olduğunu açıklayacağım. pique'nin bana pas atmak istediği anı hayal edin. ancak ben çok agresif bir oyuncu tarafından markaj altındayım. öyleyse pique'nin topu bana atamayacağı ortada; bu bariz. eğer uzaklaşırsam, markaj yapanı da yanımda götüreceğim. sonra, messi derine gelir ve ikinci adam olur. burada pique birinci adam, messi ikinci adam ve ben üçüncüyüm. çok uyanık olmalıyım değil mi?! daha sonra pique ikinci adama yani messi'ye pası atar ve beni marke eden oyuncu topun oynandığı alana doğru hareketlenerek markajımdan ayrılır. messi de topu pique'ye geri gönderir. işte tam bu anda ben tamamen demarkeyim ve pique hemen topu bana gönderir. eğer beni marke eden oyuncu topa odaklandıysa, o an boşta olduğumu fark edemez ve ben artık üçüncü adam olmuşumdur. işte üstünlüğü elde ettik ve bunu savunmanın bir yolu yok. işte bu hollanda ekolü, johan cruyff... işte bu hollanda ekolündeki üçgenlerin evrimi... "
"üçüncü adamı aramak; örneğin, orta sahada topa sahipken, her zaman pas atılabilecek boşta bir oyuncuyu bulabilmektir. bunun da sebebi savunmada rakip hücumculardan sayıca bir fazla olmak ve bu fazlalığı bir şekilde öne doğru kaydırabilmektir. diyelim ki; top puyol'da ve rakipten bir oyuncu ona müdahale edene kadar topla ilerliyor. eğer puyol'a müdahale edecek oyuncu beni marke eden kişiyse, bu durumda üçüncü adam benim. eğer puyol'a müdahale edecek oyuncu iniesta'yı marke ediyorsa, o halde üçüncü adam iniesta. işte biz bu şekilde sahanın her alanında rakibe üstünlük sağlamaya çalışıyoruz... üçe-iki üstünlüğü kovalarsın ve üçüncü adamı bulduğunda o da daha ileri çıkarak tekrar bir üçe-iki kovalar. işte böyle ilerliyoruz.
--- alıntı ---
üçüncü adamı savunmak imkansızdır, evet imkansız... bunun ne demek olduğunu açıklayacağım. pique'nin bana pas atmak istediği anı hayal edin. ancak ben çok agresif bir oyuncu tarafından markaj altındayım. öyleyse pique'nin topu bana atamayacağı ortada; bu bariz. eğer uzaklaşırsam, markaj yapanı da yanımda götüreceğim. sonra, messi derine gelir ve ikinci adam olur. burada pique birinci adam, messi ikinci adam ve ben üçüncüyüm. çok uyanık olmalıyım değil mi?! daha sonra pique ikinci adama yani messi'ye pası atar ve beni marke eden oyuncu topun oynandığı alana doğru hareketlenerek markajımdan ayrılır. messi de topu pique'ye geri gönderir. işte tam bu anda ben tamamen demarkeyim ve pique hemen topu bana gönderir. eğer beni marke eden oyuncu topa odaklandıysa, o an boşta olduğumu fark edemez ve ben artık üçüncü adam olmuşumdur. işte üstünlüğü elde ettik ve bunu savunmanın bir yolu yok. işte bu hollanda ekolü, johan cruyff... işte bu hollanda ekolündeki üçgenlerin evrimi... "
"üçüncü adamı aramak; örneğin, orta sahada topa sahipken, her zaman pas atılabilecek boşta bir oyuncuyu bulabilmektir. bunun da sebebi savunmada rakip hücumculardan sayıca bir fazla olmak ve bu fazlalığı bir şekilde öne doğru kaydırabilmektir. diyelim ki; top puyol'da ve rakipten bir oyuncu ona müdahale edene kadar topla ilerliyor. eğer puyol'a müdahale edecek oyuncu beni marke eden kişiyse, bu durumda üçüncü adam benim. eğer puyol'a müdahale edecek oyuncu iniesta'yı marke ediyorsa, o halde üçüncü adam iniesta. işte biz bu şekilde sahanın her alanında rakibe üstünlük sağlamaya çalışıyoruz... üçe-iki üstünlüğü kovalarsın ve üçüncü adamı bulduğunda o da daha ileri çıkarak tekrar bir üçe-iki kovalar. işte böyle ilerliyoruz.
--- alıntı ---