ali ece o kadar güzel anlatmış ki bu başlık altında paylaşılması gerektiğini düşündüm.
---
alıntı ---
galatasaray’ın yeni transferi sneijder’a ‘pahalı’ demek en lüks arabalardan birini alırken ‘çok pahalı’ demek kadar garip! beş yıl önce real madrid’in 27 milyon euro’ya bonservisini aldığı sneijder, inter’e de 15 milyon euro’luk bonservis ücreti karşılığı satılmıştı. sneijder’i satan, daha doğrusu satmak zorunda olan, inter’in konjonktürü farklı. yılların har vurup harman savuran milano devi, mourinho sonrası sürekli hayal kırıklığı yaratınca (tıpkı 2010 model inter’in kare asının diğer üçlüsü eto’o, maicon, kaleci cesar örneklerinde olduğu gibi) wesley sneijder’in finansal yükünü de kaldıramaz hale geldi.
inter’in bu sezondan itibaren önümüzdeki beş yılda mutlaka şampiyonlar ligi’nde yer alıp gelirlerini artırıp giderlerini de düşürmesi gerekiyor. ve şampiyonlar ligi’ne hemen katılma hedeflerinin önündeki en büyük engel uefa’nın ‘finansal fair play’ kuralları!
galatasaray için ise sneijder ‘yeni hagi’ etkisine yakın bir kalitede, fark yaratacak bir yatırım. iki ayağını da aynı derecede ustalıkla kullanabilen, duran toplarda neredeyse hagi kadar mahir, mesafe tanımaksızın şut atıp zaman zaman ikiden fazla gözü varmışçasına isabetli kilit paslar verebilen bir oyuncu daha ucuza alınabilir mi? belki… ama tıpkı lincoln örneğinde olduğu gibi saha dışındaki etkenler o oyuncunun sneijder gibi istikrar ve profesyonellik sembolü olmasına engel teşkil etmez mi? sonuçta sneijder futbola ne kadar yetenekliyse hayata karşı da o kadar yetenekli bir yıldız.
‘hollanda’nın beckham’ı’ değil tam tersi!
sneijder’ı dar magazinsel kafayla değerlendirenler sadece eşinin ünlü olmasına bakıp, “ama sneijder, hollanda’nın beckham’ı” diye kestirip atma hatasına düşüyorlar. işin aslı ise çok farklı: beckham değil evlenirken, tuvalete giderken bile kameralara oynayan, özel hayatını son kuruşuna kadar satan bir ‘baharat yıldız’... sneijder ise aksine magazin kameralarından hiç hoşlanmayan gerçek bir aile adamı. ikinci eşi yolanthe ile evlenirken italya’nın en sakin ve merkezden uzak yerlerinden olan tuscony’i tercih etmesi bir yana, futbol dışı hayatını spot ışıklarından uzaklarda tam anlamıyla ‘sıradan vatandaş’ edasıyla yaşamasıyla aslında beckham’ın anti-tezi tadında bir adam.
hayat kurtaran ‘örnek vatandaş’
hollanda milli takımı’nın 28 yaşındaki kaptanı, inter’de forma giyerken takımın birçok arkadaşı gibi como gölü kıyısındaki sessiz, gösterişsiz, şehir merkezine uzak bir evde yaşadı. sık sık ailesiyle dolaşmaya çıkan wesley sneijder, bir keresinde kaza geçiren bir bisikletçinin hayatını kurtardı.
bir arabanın çarptığı bisiklet sürücüsünün hemen yardımına koşan ve çağırdığı ambulans gelene kadar yaralının başından ayrılmayan sneijder daha sonra hastaneyi defalarca arayıp, “elimden geleni yapmaya hazırım, haber verin yeter” diyerek o günkü antrenmandan izin almış bir adam.
‘fahri hintli’ sneijder
wesley sneijder’ın en iyi arkadaşı hollanda ya da italya’nın tom cruise’u değil! sneijder, amerika ya da londra gibi global dünyanın gözde mekanlarından çok hindistan’ı tercih eden mütevazı bir yıldız... bilakis, van basten’den sonra, bizzat büyük usta van basten’in tanımıyla hollanda futbol tarihine ‘2. utrecht kuğusu’ olarak geçen sneijder’ın en yakın arkadaşlarından biri de hindistan sinemasının önemli oyuncularından abhishek bachchan. futbola biz türkler kadar meraklı olunmayan hindistan’da birçok hayranı bulunan sneijder, bizzat bachchan’ın daveti üzerine hindistan’ı ziyarete gitmişti. twitter’da wesley sneijder’ı izleyen okuyucularımız oyuncunun en fazla konuştuğu kişilerden birinin bizzat abhishek bachchan olduğunun da farkındadır.
kılıbık değil tutkulu âşık
ilk eşi ramona streekstra’dan 2009 ocak ayında ayrılan sneijder, 2010 temmuz’unda ispanyol asıllı hollandalı aktris ve televizyon sunucusu yolanthe cabau van kasbergen’le evlendi. ülkemizde, daha sneijder gelmeden önce saçma sapan tartışmalara sebep olurken, oyuncuya son derece ‘yakışıksız’ bir ‘kılıbık’ yakıştırması yapılmaya çalışıldı. sebebi malumunuz wesley sneijder’ın inter’deki kaptanı zanetti ve eşi yolanthe’nin etkisiyle mezhep değiştirmesi olarak lanse edildi.
işin aslı burada bir kez daha salt reyting uğruna her türlü değeri ayaklar altına almaktan çekinmeyenlerin ikiyüzlülüğünü daha net gördük. müslüman bir hanımla müslüman olmayan damat evlendiğinde, bir de üzerine sünnet olduğunda, o damadı aslanlaştırıp yere göğe sığdıramayanlar, protestan’ken âşık olduğu eşi uğruna katolik olan sneijder’a sanki hıristiyanlığın bir mezhebinden diğerine değil de satanistliğe geçmiş gibi bel altı vurdular. zamanında hasan şaş abinin jeneriklere giren tepkisinden hareketle cevap verelim: “yabancı damat bizim kız için din değiştirince süper, sneijder eşi için mezhep değiştirince oooooo!”
mourınho ve cantona’nın has yıldızı
hollanda milli takımı tarihinin en golcü orta saha oyuncusuna yapılan futbol dışı bel altı müdahaleler, yakın tarihte global futbola böylesine önemli damga vurmuş bir futbol sanatçısına çok büyük bir haksızlık. türkiye’de sneijder’a ‘kılıbık’ diye bel altı vurmaya çalışanları edirne’yi geçince kaç kişi tanır?ama alaska’dan avustralya’ya futbol deyince akla gelen ilk 10 isimden ikisi cantona ve mourinho’nun söyledikleri, sneijder konusunda çok daha değerli olmalı.
uzun süre manchester united’la arasında transfer spekülasyonları tavan yapan sneijder’ın yeteneklerinin en büyük kefili bizzat manchester united tarihinin en büyük yıldızı eric cantona... “sneijder, bana en çok beni hatırlatan, izlemeye asla doyamayacağım bir oyuncu” diyen ‘kral’a da inanmıyorsanız, dünya tarihinin en büyük teknik adamlarından mourinho’ya kulak verelim: “her takımıma bir sneijder lazım. büyük bir yıldız olmasının yanı sıra tarihi üçlemeye imza atan inter takımımdaki diğer oyuncuları tamamlayan, onlardan maksimum verim almamı sağlayan bir numaralı aktör sneijder’dı.”
peki o zaman mourinho neden sneijder’ı çalıştırdığı real madrid’e aldırmadı? çünkü zamanında sneijder, mourinho gelmeden çok önce, madrid devinden kovulmaktan beter edilmişti!
‘sert hoca’yla daha verimli bir yıldız
mourinho, van marvijk ve van gaal, sneijder’ın beraber çalıştığı en disiplinli ve amiyane tabirle en ‘sert’ üç hoca. mourinho yönetiminde inter şampiyonlar ligi, italya serie a, italya kupası şampiyonluklarıyla ‘tarihi üçleme’sine imza atarken, italyan devinin fark yaratan oyuncusu sneijder’dan başkası değildi. hollanda van marvijk yönetiminde 32 yıl sonra 2010’da dünya kupası finaline çıkarken de takımda belirleyici yüzde 51 fark yaratan oyuncu sneijder’ın ta kendisiydi.
euro 2012 elemelerinde tüm takımlar baz alındığında takımı için en çok gol pozisyonu (28) yaratan oyuncu ‘sniper’ lakaplı sneijder’dan başkası olmadı. van marvijk’in son üç maçı olan euro 2012’de hollanda’nın en fazla gol tehlikesi (3 maçta 19) yaratan oyuncusu yine sneijder’di. keçiboynuzu dibinden çıkan bir tutam bal tadındaki bir turnuva performansı sergiledi. van marvijk’ın yerine göreve gelen van gaal’in ilk icraatı da van bommel’in yerine sneijder’ı takım kaptanlığına getirmesi oldu.
real madrid’e transfer olduğunda, hollanda futbol tarihinin ‘en yüksek bonservis bedeli ödenen ikinci oyuncusu’ olan sneijder’dan, fatih terim’in tatlı-sert teknik adamlık tarzı (zamanında hagi örneğinde olduğu gibi) maksimum verim alabilecek bir teknik adam-futbolcu ilişkisi vaat ediyor.
mourinho sonrası iki buçuk sezonda beş ayrı teknik direktörle çalışan inter’in yeni hocası stramaccioni’nin onu ısrarla oynatmak istemesine rağmen yönetimden aldığı emir üzerine sneijder’ı kesmek zorunda kaldığını da not düşelim.
form geçici ‘sneijder klası’ kalıcı
sneijder’ın inter’de en son 25 eylül 2012’de oynanan bir maçta forma giymesi “ne kadar hazır ki? paslanmış mıdır?” sorularını da akıllara getiriyor. ancak söz konusu sneijder gibi özel yetenekler olunca, “form geçici, klas kalıcıdır” futbol atasözü daha bir anlamlı hale geliyor.
o zaman da akıllarımıza 2009 ağustos’unda inter’e gelir gelmez yarattığı pozitif etki düşüyor. o günlerde mourinho’nun ısrarla real madrid’den inter’e alınmasını istediği özel yetenek, satış anlaşması yapılır yapılmaz milano’ya uçmuş ve ayağının tozuyla inter formasını giymişti. üstelik de milano derbisinde! madrid’deki kramponlarının aynısını bulamayan sneijder, amsterdam’dan ayağına uygun özel krampondan sipariş etmiş, ancak maç saatine yetişmeyince oyuncunun yardımına mourinho koşmuştu. sneijder, mourinho’nun talebi üzerine inter malzemecisinin milano’nun altını üstüne getirerek bulduğu özel kramponları giydi. derbide inter, ezeli rakibi milan’ı perişan ederken sneijder sahanın yıldızlarından olmuştu.
özel adamla özel ilişki
yine mourinho’ya göre, inter’in ‘tarihi üçleme’ efsanesine imza attığı dönemin kilit olaylarından biri de sneijder’a verdiği özel izindi. bir şampiyonlar ligi maçı öncesinde mutsuz olan hollandalı oyuncuyu ve ailesini bizzat kendi aldığı biletlerle ibiza’ya üç günlük tatile yollayan mourinho, dönüşte kendisine, “çok teşekkür ederim, sizin için ölmeye bile hazırım” diyen sneijder’ın altı kilit asistiyle şampiyonlar ligi’ni kazanacaktı.
zaten ‘mourinho tatili’ sonrasında sneijder, şampiyonlar ligi grup maçlarında dinamo kiev karşısında coşmasa, inter değil ‘şampiyonlar ligi şampiyonu’ olmak gruptan dahi çıkamayacaktı. önce maçı berabere getiren golün asistini yapan sneijder, bizzat attığı galibiyet golüyle de inter’i ipten almıştı!
sonrasında ise hollanda formasıyla kaldığı yerden devam eden şimdilerin hollanda kaptanı, 2010 yazında güney afrika’da attığı beş golden sonra bu harika performansını herkesten önce mourinho’ya borçlu olduğunu açıkladı.
kariyerinde düşüş mü var?
bugüne kadar sneijder’ın kariyerindeki düşüş noktaları, real madrid’den satılması ve mourinho sonrası inter’de aynı başarıyı sergileyememesi olarak gösteriliyor. işin aslı real madrid’den satılmak için tıpkı hagi örneğinde olduğu gibi önce real madrid’de oynama başarısını göstermek gerekiyor! inter’de mourinho sonrası sneijder’ın gerçekten düşüş gösterip göstermediği ise son derece tartışmalı ve görece... inter tarihinde sadece bir sezon hem serie a hem italya kupası hem de şampiyonlar ligi’nde şampiyon oldu, bu başarıda da mourinho’dan sonra en büyük pay sahibi sneijder’dan başkası değil. sonrasında iki buçuk yılda beş ayrı teknik adamla çalışmak zorunda kalmak her oyuncuyu etkiler. gerçekten performansı düşen varsa o da mourinho sonrası inter! o kadar düşüş yaşayan takımda en iyi oyuncuların bile form grafiğinde düşüş yaşamaması imkânsız. ayrıca sneijder’ın inter’de en az forma giydiği sezon olan 2012-13’te bile beş maçta da klasını konuşturduğunun altını çizmek gerek.
inter’deki son istatistikleri
yedi yaşında başladığı futbolu çocuk yaştan itibaren kendisinden büyük yaştaki insanlarla oynayarak geliştirdiğini söyleyen sneijder, en zor şartlarda ayakta kalmayı başardı. 26 eylül 2012 günü serie a’da inter’in deplasmanda chievo’yu 2-0 yendiği maçta son kez takımının forması giyen 28 yaşındaki maestro, maça 3-5-1-1 dizilişinde tek santrfor milito’nun arkasında ‘9.5 numara’ mevkiinde ilk 11’de başlamıştı. ancak 23’üncü dakikada geçirdiği sakatlık sonrası 26’ıncı dakikada yerini cassano’ya bırakmak zorunda kalmıştı. oyundan çıkarken topla 17 kez buluşmuş ve yüzde 100’lük pas isabeti oranı sergilemişti.
üç gün önce (23 eylül 2012) inter’in milano’da kendi sahasında siena’ya 2-0 yenildiği maçta takımının en iyi ismi sneijder’dı. 4-3-2-1’de santrfor arkası ikilide maça başlayan sneijder, 118 kez topla buluştu ve yüzde 85 isabetli pas oranıyla oynadı. üç çalım attı, bir top kaptı, 10 şut çekti. 16 eylül’deki torino deplasmanında inter 2-0 kazanırken, 66’ıncı dakikada yerini cassano’ya bırakan sneijder, 60 kez topla buluştu, yüzde 88 pas isabetiyle oynamıştı.
galatasaray’ın derdine ‘acil ilaç’
oynadığı az sayıdaki maçta inter’in cassano ve guarin’den sonra maç başına ortalamada ofansif açıdan en yaratıcı oyuncusu olan sneijder, taktik açıdan da galatasaray için yaraya ‘acil ilaç’ olabilecek kapasitede. türkiye süper ligi’nde ‘hücumda isabetli pas dalında' ilk 10’da tek bir oyuncusu dahi olmayan galatasaray’da son maçlarda ‘rakip ceza alanına top gönderme’ konusunda da büyük sıkıntılar yaşanıyor. hâlihazırda süper lig’de ceza alanına en fazla isabetli top gönderme konusunda sıkıntı çeken bir galatasaray söz konusu. sarı-kırmızılardan bu dalda tüm lig performansında ilk 10’da sadece amrabat yer alıyor. ve malumunuz amrabat bir süre daha afrika uluslar kupası maçları nedeniyle formasını giyemeyecek. galatasaray belki de hagi’den sonra tarihindeki en yetenekli oyuncunun transferini gerçekleştirdi. konjonktür açısından ise fatih terim-yönetim tartışmalarının gölgesinde geçen kasımpaşa yenilgisinden sonra sneijder’ın alınması sadece taktiksel açıdan değil zamanlama açısından da çok değerli olabilir!
muslera (!) çok mutlu değildir!
şimdilik galatasaray cephesinde bu transferden biraz mutsuz olacak tek isim varsa o da kaleci muslera’dan başkası değil! çünkü serie a’da tüm kaleciler gibi muslera’nın da korkulu rüyası olan 2’inci utrecht kuğusu’nun lazio kalesine attığı frikik muslera’nın halen aklında! ama muslera türkiye’de en azından sadece antrenmanlarda sneijderzede olacak!
---
alıntı ---