7357
ingilizcede şöyle bir deyiş var: fool me once, shame on you; fool me twice, shame on me.
beni bir kere kandırırsan, bu senin ayıbın; beni iki kere kandırırsan, benim.
bir kişinin sizi iki kere kandırmasına izin vermezsiniz yani. ihtiyatlı olursunuz o insana karşı, aynı numarayı yutmazsınız. eğer 2. kere kanıyorsanız aynı kişiye, bu artık sizin ayıbınızdır. bizim durumdaki gibi aynı.
taraftarların sevmediği futbolcuyu takımdan gönderme gücü her zaman var. hiçbir kulüp taraftarını bütünüyle karşısına almak istemez. ama söz konusu galatasaray olduğunda, bu "başı yenen" adamlar hiçbir zaman galatasaray'a gerçekten zarar verenler, yeteneksizler, kötü oynayanlar olmamıştır. fikirlerimizi, taraflı olduğu aşikar adamların haberlerine göre şekillendirmenin; algılarımızın yönetilmesine izin vermenin ceremesi hep bunlar.
genel tabloya baktığımızda oldukça çarpık bir durum var. eğri oturup doğru konuşalım, servet çetin'i bile adam akıllı yiyememiş insanlarız. öte yandan, lincoln top sektiriyor, melo dil çıkarıyor, musleranın elleri küçük, jardel koşmuyor... takımda nifak! kahrolsun ofsaytta bekleyene pas vermeyen galatasaray topçuları!
son hedefimiz de sneijder elbette. galatasarayda yetenekli, takımı taşıyan, takır takır top oynayan, şiir gibi bir adam var. üzerine oynanacak, o allahın emri. karısından-ailesinden-bindiği arabadan girerler adamın, terbiyesinden, agresifliğinden, maç başı ücretinden çıkarlar. lugano, belöz, volkan gibi topçular öte yandan, sonuna kadar tepelerde taşınır. "tabii takımını sahipleniyor, biraz hırslı bir çocuk :)" "yani baktığınızda, agresif bir adam, ama saha dışında pamuk şeker gibi :)". çünkü sakattı, çünkü küfür yedi, çünkü ayağına taş değdi, çünkü aslında öyle demek istemedi... yanına da iki kıytırık göz boyama eleştirisi, oldu bitti. senelerdir her yedikleri halta bir kulp bulunanlar bir tarafa, bizimkiler diğer tarafa.
hakemin yakasına yapışılır mı? elbette yapışılmaz. ceza alsın, en ağır cezayı alsın ki caydırıcı olsun. ibret-i alem olsun hakeme saygısızlık yapacaklara.
(oldu. adam eliyle yuvarlak yaptı, parmağını soktu soktu çıkardı. yetmedi tükürdü. çıkarken de anasına sövdü. )
sahaya yabancı madde atmak çok yanlış. kapatın gitsin. holiganlara ders olsun.
(adamlar stadı benzin döküp yaktı. nasıl bir rahatlık geldiyse üstlerine, birleşip store yağmaladı.)
kasıklarını tutmuş ceza alsın.
(taraftara dönüp kasıklarını tuttu salladı, çünkü sakat. stadı terketti çünkü küfür yedi. milli maçı bırakıp izinsiz gitti, ama aslında izinliydi. melo'nun üstüne atladı, yine kasıklarını tutup salladı... ama onlar halka değil, fil.)
kendimi bildim bileli bu böyle. değişen hiçbir şey yok. belki daha da açıktan yapmaya başladılar, göstere göstere.
şimdi sneijder sinirlenmiş, hareket yapmış, yakışmamış, ceza almalıymış.
agresif futbolcu sevmeyenler şu tarafa ayrılsın bir. galatasaray futbolcusu kat'iyen öfkeyle hareket edemez, kimseye de sövemez diyenler... hagi dünyanın en sakin adamı değildi. arsenal maçı youtube'da var. birisi ısrarla taciz ettiğinde dönüp yumruğu çakabilecek bir insan gönlümün efendisi, hakeza dünya kupası finalinde materazzi'ye kafa atan zidane.
bir sporcunun diğerine vurması, hareket çekmesi, küfür etmesi yanlış mı peki? yanlış. hareketin cezası neyse, olduğu gibi çekilmeli. amaaa...
bütün bunlar adaletin işlediği bir yerde geçerli. aynı kusurlu hareketi yapan herkesin eşit ceza aldığı, meşruluğunu yitirmemiş bir ortamda. tek taraflı işleyen adalet diye bir şey yok arkadaşlar. işlemiyordur o. benim futbolcum, benim takımım keriz mi? 1 kere denedik, 2 kere denedik, 15 kere denedik. biz çekelim de cezasını, örnek teşkil etsin. varsa yoksa "galatasaray'a verilen ceza milat olsun". olmuyor işte nesine zorluyoruz? milat olacak diye dünyanın bütün cezalarını biz mi çekelim?
bir kere kandırıldık, onların ayıbı, iki kere kandırılırsak bizim ayıbımız.
not: sneijder'in fotoğrafını spor medyasına armağan ediyorum. ve medyanın bu hareketle onore olması gerektiğini düşünüyorum. koskoca sneijder.