• 4
    yaz ayları yaklaştıkça 21-32 yaş arası her 10 türk erkeğinin 7'sinin ayın 1'inde kayıt olduğu, tahmini olarak da ayın 5'inde devam etmeyi bıraktığı salondur. bu salonlara kayıt olunurken arkadaşlar arasında; "hocu iradeli olup salonu bırakmıyoruz, yemeklerde öğleni hafif geçiriyoruz, akşam sadece salata, meyva, yoğurt, 7'den sonra da yemek yok, alkolü de kestik mi tamamdır baba" yemini edilir. bu ritüel mart'tan temmuz başına kadar belirli aralıklarda devam eder, sonra da "sıcaklar bitsin, ekim'de direk başlıyoruz" diyerek noktalanır.
  • 5
    bu salonlar genellikle bünyelerinde bir de fitness bölümü barindirirlar. günler örnegin $öyle gecer:

    önce bir 10-12 dk. ko$u bandinda isinirsin, sonra 1.5 saat hayvanlar gibi pompalarsin (agirlik cali$irsin, pompalamak kaslari $i$irmekten gelir), son 1/2 saat'te ise tekrardan bir ter idmani yaparsin ve bunu düzenli bir $ekilde 3-5 ay devam ettirir ve yediklerine dikkat edersen, saglikli ve sportif bir bedene sahip olursun.

    dipnot. yazildigi gibi kolay degil, göt (güven, özveri, tecrübe) ister. *
  • 11
    yaz geldi, havalar ısındı, deniz mevsimi açıldı. magazin haberlerinde bikinili hatunların, kaslı er kişilerin boy gösterdiği mevsimdeyiz artık. üç tarafı denizlerle çevrili, yaz aylarında turist akınına uğrayan akdeniz ve ege'ye sahip güzel ülkemde deniz mevsimi açıldı haliyle. kimileri için kırmızı alarm durumu verildi, kimisi de oldukça sakin. tişörtler çıkacak, göbekler göz önünde olacak artık. işte bu anda, kimi yurdum delikanlısı ciddi ciddi düşünmeye başladı; "ulan götü göbeği büyüttük yine, nasıl gideceğim şimdi sahile?"

    hemen bir flashback ile geçen yazdan bu yaza kadar geçen süreyi inceleyelim:

    - - - - - flashback - - - - -

    2009 yazı, kumsaldasın sevgili türk erkeği. güzel kız geçiyor bak, çek göbeği içine. çek, çek, çek. hah, çok güzel; tut şimdi nefesini. aslanım benim, biraz daha kassan baklavalar belli olacak. bütün yaz böyle geçti. e kış geldi. giy üzerine kocaman kazağı. amaaan koy gitsin, kim farkedecek göbeği. havalar biraz ısınsın spor salonuna gidersin, kurtulursun kilolardan. vücut da şekle girer hem, yazın da sahilleri kavurursun o kaslı vücutla. koçum benim, var mı senin gibisi. ah, göbek kaşındı. kaşı şimdi onu, tatlı tatlı kaşınıyor bak. ooohh, rahatladın değil mi? maç var televizyonda, kap cipsle birayı. koy ayaklarını sehpanın üzerine. kaloriymiş, koyarım kaloriye. hem havalar ısınsın salona gideceksin daha. aslanım benim, kaşı göbeğini birkez daha.

    - - - - - flashback - - - - -

    evet, bir yıl bu sözlerle geçti. yaptığın tek spor, bir önceki yaz güzel bir kız gördüğünde karnını içeri çekmekten ibaret olunca, hiçbir şey hayal ettiğin gibi gitmedi değil mi? kış boyunca kaşıdığın göt kocaman oldu; göbek ise artık senden bağımsız hareket ediyor. bu yazıyı okuyanlardan en az biri bu durumdadır, inanıyorum. "sen nesin godik, sanki rambo vücudu var sende" deme hakkınız da var, ses edemem.

    şimdi efendim, kendinize bugüne kadar defalarca söz verdiniz, bu kez kesin gideceğim, vücudumu geliştirmem şart dediniz. ama sizi gazlayan bir unsur olmadığı için sürekli bu durumu ertelediniz. lakin artık ertelemeyi durdurma vakti geldi. biliyoruz ki, iyi bir fiziksel görünüm fazladan özgüven demek. giydiğiniz şeyi üzerinizde en şık haliyle taşıyabilmeniz demek, bunların yanında gayet iyi bir beden sağlığı demek. şimdi böyle güzel etkileri var bu işin. bu salonlar boşuna kurulmadı kamil.

    düşün şimdi, okuldan yahut işten çıkmışsın. hoca sana takmış, patron bir yığın iş yıkmış, katılman gereken toplantılar, hazırlaman gereken sunumlar var. şitresten kafayı yemek üzeresin yani. yıllarca okuyup, şişe dibi gözlük takma hakkı kazanarak bilim insanı olmuş amcalar ve teyzeler diyor ki; spor vücuttaki mutluluk hormonunu harekete geçirerek kişinin kendini iyi hissetmesini sağlıyor, stresi azaltıyor. ben demiyorum, her halta el atan bilim adamları diyor bunu. benim ne şişe dibi gözlüğüm var ne de onlar kadar araştırma yapmışlığım.

    e şimdi durum buyken, bütün bıkkınlığınla çıktığın o stres yuvalarından eve gelip, eşofmanını üzerine geçirip havlunun birini de çantana tıkarak salon yolu tutmak seni cezbetmiyor mu? düşünsene abicim, hem şitresini atacaksın hem de hoş bir görüntü yakalayacaksın. yaz gelecek, göbeğiyle büyük derdi olan türk erkeklerinin arasından adonis kasını göstere göstere geçeceksin. kızlar peşinde kuyruk olacak. hafif bronzlaşmış tenin, baklavaları daha da belirginleştirecek. kız milleti kölen olsun o anda. seni gören yurdum gençleri de "hocu, kesin spora başlıyoruz, herife bak götürdü bütün kızları laağğnn" diye ağlayacaklar.

    girdiğin bir mağazada "dar kesim gömlek istiyorum" demenin keyfini yaşayabileceksin. giydiğin gömlek, tişört üzerine tam oturacağından bütün üçgen halin de ortaya çıkacak. mağazada çalışan bayan görevliler sana yardımcı olabilmek için birbirleriyle yarışacaklar. girdiğin yeni ortamlarda bile dikkat çekecek, kızların gözdesi olacaksın. kızlar sana hayran hayran bakarken, erkekler sana kin dolu gözlerle bakacak. hepsi o gittiğin salon sayesinde olacak. erteleme şu işi daha ne bekliyorsun.

    kendini geliştirmek için harcadığın büyük efor sayesinde güçlü bir kalp kasın, düşük nabzın, sağlam bir homeostasin olacak. sağlık tavan yapacak yani. check-up sonrası doktor seni kıskanacak "boşuna para verdiniz, hiçbir sorununuz çıkmadı ehere mehere" diye de klasik doktor esprisi yapacak. sen yüzünde gülümsemeyle hastane kapısından çıkarken, gittiğin o vücut geliştirme salonunun sana kazandırdıklarını düşüneceksin.

    bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 1: vücut geliştirme salonlarını sevin, sevdirin.
    bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 2: ağacı sev, yeşili koru, ayıyı öp. *
    bu yazıdan çıkarmamız gereken anafikir 3: hayat güzel olsun.

    (işbu entry, yurdum gencini vücut geliştirme salonlarına gitmeye teşvik amacıyla yazılmıştır. entryde bahsi geçen kişi, kurum ve olaylar tamamen hayal ürünüdür.)
  • 13
    kağıt üzerinde yaz mevsimine giriş yaptığımız, karpuz kabuğunun denize düşmeye başladığı şu günlerde müdavimlerin mutlak hakimiyetine geçen; dileyenin rahat, geniş geniş ve keyfince sporunu yapabileceği kıvama gelen güzide mekanlar.zira 1 mart tarihi itibarı ile salonlara "yaz geliyor" diyerek giriş yapan kalabalıklar hafiften plajlara doğru harekete geçmiştir.
  • 14
    kaslı abi yetiştirme merkezi. bu kaslı abilerden biriyle yaşadığım diyalog:

    kaslı abi: - dostum, ara verdiğinde ortak set yapalım mı?
    ben: - tabii, ara verdim şimdi.

    sonrasında benim taktığım 20 kilo çıkartılır ve kilo baremi 80'e takılır. seti ben alırım, yine 20'yi takarım. sonra abi alır yine 80'i takar. "hay arkadaş nerden denk geldi" derim.
  • 17
    birkaç saat önce ilk deneyimimi gerçekleştirdiğim yer. 45 dakika civarı çalıştırıldım hoca eşliğinde. lan tam bu muymuş diye başladım fakat 10x2 diye kolay gözüken setlerden sonra 45 dakika'da pestilim çıktı.

    ilk girdiğinde de insan tribe giriyor arkadaş. vücut konusunda kademe atlamış arkadaşları görünce, herkesin sanki sana alacı gözle baktığını sanıyosun. ama hiçte öyle olmadığını kavrıyorsun dakikalar ilerledikçe.

    velhasılı kelam girdik bir yola. allah sonunu hayırlı etsin diyorum.
  • 24
    2009 sonlarından 2014 ortasına kadar haftada 5-6 gün, günde 2-3 saat yer geçirdiğim mekan.

    2014-2015 yılları arası askerdeydim. 2015 yılında doktor gözetiminde antidepresan ilaçlar kullanmaya başladım yaklaşık 1 sene kadar. bu sürede gerek ilaçların gerek de yoğun iş hayatının etkisiyle bir türlü salona gitmek istemedim. bir sene kadar sonra ilaç tedavim bitti, ardından da bir iş değişikliği oldu. gece vardiyasında çalıştığım 3 aylık dönemde öğleden sonra uyanıp hemen işe gitmeden salona gidebildiğim bir dönem oldu. sonra normal çalışma düzenine geçtik ve arkası geldi. bugün şimdiki işimdeki 5. yılımı doldurdum.

    bu 5 yıllık sürede totalde 5 ay belki gitmişimdir. gidebildiğim dönemlerde de hem kilolarım, hem yorgunluk, hem de iş stresi yüzünden bir türlü eski keyfi alamadım. tüm bunlara rağmen salona gidebildiğim dönemde bir de odaklanma problemleri ve can sıkıntısı problemi yaşadım salonda. zaten son bir yılda da pandemi diye bir bela girdi hayatlarımıza, tamamıyla alt üst oldu...

    özlüyorum be o güzel günleri. vücudum güzel olmasa da sağlıklı hissettiğim, bam güm ağırlıklar etrafında güzel makara çevirdiğimiz, kafamı yirmi dakikadan fazla süre de bişeylere verebildğim...
App Store'dan indirin Google Play'den alın