resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 226
    gereginden fazla profesyoneldir.futbolun yonetimi ile ilgili sorulan sorulara verdigi cevaplar adnan polat`i elestirirken sarfettigi ''galatasaray bir ticari kurum degil,futbol klubudur'' soylemiyle celisir gibi gelmistir.listesindeki abdurrahim albayrak ismi acaba yonetiminde fazla profesyonellik sevmeyen futbolculara gereken ayari vermek icin midir diye merak edilendir?
  • 228
    "bu takımda arda'dan başka yıldızlar da gelecek, yıldızsız galatasaray olmaz. ben helvacı kadar cesur değilim, kazanmadığımız bir seçimden önce kimseyle anlaşamam. ama arkadaşlarım araştırmalara başladılar. galatasaray’ın adına yakışan kadro kurulacak. benim inancım şu, kendinizi üç metreden atlamaya alıştırırsanız 2 metreyi rahat geçersiniz."

    umut var gibi...
  • 234
    son derece idealist galatasaray baskan adayi. adam gercekler üzerine konusuyor, adnan polat ve digerleri gibi hayal satmiyor. kurumsallik icin cok sert tedbirler alacagi asikar. umarim hedefledigi noktaya getirebilir kulübü. röportajindan anladigim; umutlu ve sabirli olmamiz gerektigi. zirt pirt sacmasapan medya organlarina konusma yapmayacagi cok acik. profesyonel olamayanlara 2. bir sansi taniyacagini sanmiyorum zira 'sabirsiz bir adamim' ifadesi bunu gösteriyor. adam gercek bir is adami, bunca yasina kadar edindigi tecrübeleri galatasaray'in menfaatleri icin kullanacagina hic kuskum yok. babadan degil kendinden zengin ne de olsa...

    umalim da mankemeden hayirli bir sonuc ciksin kulübümüz adina...
  • 242
    önceki görüşlerimin aksine galatasaray başkanlığı yapacak bir fikri istikrara sahip olmamasının yanında galatasaray'ı da yeteri kadar tanımamaktadır. güçlü bir yöentim kurulu vaadetmiştir ama herkesin de gördüğü gibi 1-2 isim dışında güçlü bir konsensüs sağlanmış bir yönetim kurulu ortaya çıkaramamış ve oluşturamamıştır. profesyonellik, kurumsallaşma, galatasaraylılık duruşu vb. vaadlerinin aksine bana göre bunların hiçbirini bünyesinde bulundurmayan abdurrahim albayrak'ı yönetim kurulu listesine almıştır. diğer yönetim kurulu üyelerini tam olarak tanımadığım için bir şey diyemeyeceğim ama albayrak'ı kabul edebildiğine göre diğerlerinden de pek bir ümidim yok. "futbolda işi profesyonellere bırakacağım" vaadinin aksine futbol branşının kilit bir mevkisinde bülent tulun'u görevlendireceğini belli ediyor. başka bir açıdan baktığımızda kendisinin istikrarlı bir vizyonu yok kanımca. zira herşeye rağmen galatasaray'a ne kadar zarar verdiği belli olan adnan polat'ın yönetimden indirilmesini söylememiş, yargının seçim konusunda vereceği karar hakkında " hukuk bizi buraya götürürse mevcut yönetime destek veririz ve onlarla yola devam ederiz" demiştir. bu sözün vahimliğini belli etmek açısından benzer bir soruda seçimdeki bir rakibi olan mehmet helvacı'nın " eğer böyle bir şey olursa seçime gitmek için başka bir yol var, bunlardan ilk akla geleni hazır olan 2000 imzayı devreye sokarız, galatasaray'ın bunu kaldırabilecek ne zmanı var ne durumu" cümlesine benzer veya bu anlama gelen bir cümle söylemiştir. ayrıca şansal büyüka 'nın her fırsatta bülent tulun ve abdurrahim albayrak reklamı yapması ve inan kıraç'ın da ünal aysal'a desteğini açıkça belli etmesi benim hiç hoşuma gitmiyor. mehmet helvacı'nın 'brütüs'lükte bile , yani kendi görüşünde bu kadar uzun süre istikrar göstermesinin aksine ünal aysal'ın verdiği temel vaadlerden bu kadar kısa süre içinde ödün vermesi kendisinin uzun vadede de her şeyden ödün verebileceği anlamına geliyor bana göre. fikrim şudur: şu durumda galatasaray'ın ihtiyacı olan başkan profiline sahip olmayan başkan adayıdır. eğer kim o zaman? diyorsanız; mevcutlar arasında mehmet helvacı, mevcut olmayanlar arasında haluk ulusoy. çünkü bu kişiler duruşlarında istikrarlı ve galatasaray'ı ünal aysal'dan daha iyi tanıyan kişiler . iyi veya kötü... galatasaray'ın şu anda sağlam duran ve istikrarlı bir fikriyata sahip bir başkana ihtiyacı var. dün iki başkan adayını da dinledim ve mehmet helvacı'nın ünal aysal'a göre olaya daha hakim olduğu açıkça belli oluyor. kimsenin adamı felan değilim bir galatasaraylı olarak galatasaray için en iyisini istediğim için böyle söylüyorum ve bu değerlendirmeyi yaptım. ki ben bir hafta öncesine kadar ünal aysal'ı destekleyen, mehmet helvacı'ya gıcık olan biriydim. ama artık değildim tabi ki... ne diyelim hayırlısı olsun...
  • 245
    işi çok zor olan başkan adayı. adnan polat'ın iki lafından biri mali yapıyı şöyle yaptık böyle düzelttik şeklindeydi ama son mali genel kurulun ardından nasıl düzelttiklerini ne hale soktuklarını herkes görmüş oldu. 500 milyon tl'nin üstünde borç yükü ile rekora koşan bir galatasaray.
    tabi rahat 15 yıldır (faruk süren'den beri) galatasaray'ın mali yapısı ve borçları üzerinde bir spekülasyondur gider. kimse bilmez neyin ne olduğunu. bir takım rakamlar açıklanır, telaffuz edilir ama herkes başka bir rakam söyler. şu anda farklı bir durumyok açıksası. ünal aysal'ın yerinde olsam seçildiğimde ilk iş olarak mecvut mali durumu anlama anlama adına pwc veya deloitte tarzı kimsenin itiraz etmeyeceği uluslararası bağımsız bir denetim kuruluşuna a'den z'ye kulübün tüm tablolarını hatta son 10 yıldaki tüm harcamaları denetlettriri ve rapor halinde web sitesinden yayınlarım. gazetelerde çıkan habere göre 40 milyon dolarlık kısa vadeli futbolcu ödemesi 30 mayısa kadara yapılması lazım. bir sürü futbolcu gidecek; oların alacaklarını veremek lazım.. bu kadar parayı ve kaynağı nasıl yaratacaksın? en az 10 transfer belki daha fazlası lazım...
    tüm gelirlerin geleceğe dönük temlik edildiğ, hatta şirket birleşmesi için alınan kredinin bir kısmının dahi futbolcu transferine kullanıldığı söyleniyor. adnan polat ve ekibinin 4-5 yılda kulübü getirdiği nokta mali ve idari ve her açıdan bir enkaz. bütün branşlarda sportif başarısızlık, kulübün itibarının ve imajının iki paralık edilmesi, medya, federasyonlar, hakemler ve rakipler nezdinde tamamen kale alınmama durumu, iktidar karşısında da yalaka bir kulüp.
    ünal aysal umarım bunların altından kalkabilir. zira sadece futbolda değil hem erkek hem bayan basketbolunda galatasaray'ın hakkı yenmeye devam ediyor. aziz yıldırım ve fenerbahçe hem medyada hem de federasyonlarda gücü eline aldı. bütün bunlara dur diyecek dik ve şahsiyetli bir başkan ve yönetim kurulu gelmesi lazım.
  • 246
    listedeki liseliler ağırlıklı oluşumdan, mali kongrede ibra edilmemiş yönetimin bir üyesi olan emir sarıgülü listesine almasından ve asıl listesine yazdığı abdürrahim albayrakın kendisinin haberi olmadan yedek listeye kaydırılmasından vb. olaylardan ötürü listesini kendisinin hazırladığı izlenimini vermediği için olur da başkanımız olursa kulübü de kendisinin yönetmeyeceği yönünde çekingelerim var. galatasarayım için en hayırlısı ne ise o olsun tabi..
  • 247
    samimi bulmadığım başkan adayı. sırtını inan kıraç'a dayamış, kendi kafasında bir ekip kurmuş öyle takılıyor gibi geliyor. bir yandan mehmet helvacı'nın çalışmalarına didinmesine bakıyorum, bir yandan bu adama bakıyorum; ortada bir tezatlık söz konusu. sanki seçileceğinden çok emin. başarılı olcakmışız hissi uyandırmıyor. mehmet helvacı şu ana kadar beni daha çok umutlandırdı ve heyecanlandırdı. eğer seçilirse yanılmış olmayı dilerim.
  • 248
    milliyet gazetesin'den murat sabuncu'nun yazısı;

    ‘temettüden para kazanmam ileride ne tip avantajlar sağlayacağımın delili’
    galatasaray’ın başkan adaylarından ünal aysal aig hisseleri operasyonunda sadece temettüden para kazandığını söyleyerek, “bu benim ileride galatasaray'ın yönetiminde galatasaray'a ne tip avantajlar sağlayabileceğimin delili” dedi
    ünal aysal dendiğinde camianın aklına gelen ilk konu aig hisselerini üzerinize almanız. sonra da satmanız. bu süreçte para kazanmanız eleştiriliyor. ne kadar para kazandınız?
    galatasaray ile benim bir alacak verecek hesabım olmadı. böyle bir kontratım da olmadı. ben galatasaray'ın talebi üzerine hareket ettim. galatasaray aig’den kendi hisselerini geri almak üzere bir anlaşma yapıyor. bu anlaşmanın da 60 milyon dolarlık bir cezai müeyyidesi var.
    bu anlaşmayı niçin yapıyor hisseleri geri almak için değil o hisseleri alırken içinde c hissesi diye adlandırılan altın hisse var. esas o hisse geri alınmak isteniyor. çünkü galatasaray zaten hisselerini piyasaya açmış; firmaların, insanların elinde dolaşıyor o hisseler. o hisseleri alsa dahi tekrar piyasaya satacak. galatasaray'ın hedefi o c hissesini alıp kulübü rahatlatmak. çünkü boyunduruk altında tutuyor o c hissesi. galatasaray’ın o zamanki yönetimi bu c hisseyi alabilmek için bu hisseleri de almak zorunda olduğundan bana dedi ki, ‘sen aig'nin elindeki hisseleri al ben alamıyorum. sen al bu c hissesini kurtar. beni şu 60 milyon dolarlık yükten de kurtar. bu hisseler sende bir sene kalsın’. bu süreçte bana galatasaray'ın verdiği tek taahhüt bir sene sonra bu hisseleri geri alabilme taahhüdü. ben aynı fiyattan bu hisseleri bir sene sonra satın alacağım. bana verilen taahhüt buydu.
    ben de buna dayanarak gittim o hisseleri aldım. bir sene sonra da kulübe döndüm dedim ki ‘bu hisseleri alıyor musunuz?’ kulüp bana dedi ki ‘bizim paramız yok biz c hissesini de aldık rahatladık’.
    sadece altın hisseyi alıp gerisinin sizde kalmasını mı istediler?
    c hissesi zaten alındığı gün değerini kaybetti. galatasaray'ın kafasındaki demokles’in kılıcı kalktı. dediler ki bizim paramız yok biz bu hisseleri almak istemiyoruz. alamıyoruz yani sende bir müddet daha kalsın. paramız olunca alacağız. bende 1.5 sene daha kaldı o hisseler. yani o dönemde o hisselerin değerleri yükselebilir, düşebilir piyasada artık normal bütün hisse senedi alan-satan insanlar gibi ben de gs hisselerinin riskleriyle başbaşa kaldım. bir senelik sürede doldu.
    bu arada galatasaray camiasında abramoviç dedikodusu çıktı. adam kulübü alacak diye. bunun üzerine ben döndüm yönetime, ‘bu hisseleri alacaksanız alın bakın 2.5 sene oldu almayacaksanız ben piyasada satacağım’ dedim. aynı dönemde bunun üzerine özhan canaydın, fatih altaylı'ya, ‘bu hisseleri ünal satmak istiyor, iade etmek istiyor alır mısın?’ diye soruyor. ama o günlerde şansımıza 23 milyon dolardan 37 milyon dolara çıktı hisselerin değeri.
    dedim ki ‘özhan piyasa değeri 37 milyon dolar olmuş 23 milyon dolara nasıl satarsın sen?’ dedim ki ‘ben bunu piyasada açık satarım kârını kulübe veririm ben almam benim hakkım ama almam. sen de buradan benim içeri vermiş olduğum diğer borçları anaparayı ve temettülerimi ödersin. senden bugüne kadar bir kuruş temettü de almadık. bunları ödersin’. herkese ne temettü ödeniyorsa o temettü. fazla veya eksik böyle bir şey yok. bunlar hakikaten satıldı 10 tane alıcı ihaleye girdi, 37 milyon dolar para alındı. aynı gün bu para kulübe gitti. ki kulüp burada taraf bile değil. ama buna rağmen kârı ben kulübe gönderdim. kulüp bu kârın içinden bana olan 2.5 senelik temettülerini ödedi. bu temettüler bütün piyasaya ödenen temettülerin aynısıydı. bir kuruş fazlası bir kuruş eksiği değil.
    bundan dolayı bana kişisel prim ödenmedi. benim o güne kadar ödediğim futbolcu ve diğer yardım paraları vardı. 6-7 milyon dolar onu ödedi. kendisine de kulübün o günkü şartlarda 6-7 milyon dolar para kaldı, durduk yerde.
    yani kulüp özetle bu işlemi yapmış olmakla 23 ile 37 arasındaki 14 milyon dolar parayı kâr etti. artı c hissesini geri aldı. bu iş de böyle kapandı. bana ödenmiş olan temettü zaten ben almasaydım piyasaya ödenecek temettüydü ekstra bir şey ödenmedi. kulüp buradan sadece kârlı çıktı ve bugün de o hisseler zaten piyasada. kulübe de dönmüş değil.
    para kazandınız yani.
    ben galatasaray'dan para kazandım ama hak ettiğim temettüleri aldım. ama ekstra bu kontrattan dolayı para kazanmadım. kayıp da edebilirdim. galatasaray temettüleri kendisi dağıtıyor. ‘ben dağıtmayacağım’ deseydi ben de temettü almayacaktım. çünkü benim gibi 100 tane, 1000 tane yatırımcı aynı paraları aldı. hisseler bende olduğu için temettü bana ödendi kanunen ödenmesi gereken bir paraydı.
    ama ben ona rağmen aldığım temettünün bir kısmını içeri altyapıya teberru olarak da verdim. burada temettü gelirinin galatasaray'ın cebinden çıkmadığını belirtmek istiyorum.
    benim getirdiğim kârdan ödedi o temmettüyü. ben 14 milyon dolar kârı getirince o kârın içinden hem temettüsünü ödedi hem diğer paraları ödedi yani galatasaray 14 milyon dolar kârla çıktı bu operasyondan.
    bu benim ileride galatasaray'ın yönetiminde galatasaray'a ne tip avantajlar sağlayabileceğimin delili. bana ‘paraları nasıl kazanacaksınız’ diyorsunuz, para böyle kazanılır.

    ‘inan kıraç’a siz başkan olun dedim’
    galatasaray’da başkanlığa sizi inan kıraç’ın motive ettiği biliniyor. nasıl gerçekleşti bu?
    inan kıraç galatasaray’ın gönüllü entelektüeli. her sorunda 50 senedir inan kıraç muhakkak devreye girmiştir. sadece konuşmamış, çalışmış bir isim. seveni var sevmeyeni de var. çünkü başarılı insanlar her zaman doğru anlaşılır değildir. galatasaray’ın her sorununda muhakkak bunu araştırıp soruşturup buna bir çare bulmaya çalışan insanlardandır. bu çerçeve içinde inan kıraç benimle de bir sürü insanla da görüştü. benimle konuşması dertleşmesi biraz farklı oldu. benim ona tavsiyem oldu. galatasaray’ın başına artık bir “ağabeyin” gelmesi lazım. en iyi de bu çerçevenin içine sen sığıyorsun. gel galatasaray başkanlığına aday ol. bana vermiş olduğu cevap şu oldu: “evet ağabeylik benim mesuliyetimdir. ben senelerdir bunu yapıyorum. yaşım, şu anki mesuliyetlerim, eğitim vakfındaki durumum böyle bir şeye müsait değil. böyle bir görevi benim yüklenmem doğru bile olmaz. bunu sen neden yüklenmiyorsun madem böyle düşünüyorsun.”
    sohbet böyle kaldı ben olurum olmam demedim. ondan sonra bir te-levizyon programında inan kıraç kendisi bu görüşünü eldiven giymeden açık gönüllülükle ki hasta olduğu bir gündü ona rağmen çıktı bu görüşünü ifade etti. ondan sonra vesayet gündeme geldi ve sonra ortam kirlendi. benim çıkıp aday olmam cesaret gerektiren bir şeydi.

    ‘galatasaray’da hiçbir başkanın içeride parası kalmadı’
    galatasaray’ın 2010 yılı sonu itibariyle 440 milyon liralık bir borcu olduğu gözüküyor. 1 milyar tl’lik temlik var. haziran sonu temmuz başı gibi 60 milyon dolarlık ödeme yapması gerekecek. başkan olursanız bu ekonomik durumdan nasıl çıkacaksınız?
    bizden öncekilerin tasarrufları hakkında kritik yapmak istemiyorum. ama şunu söyleyeyim. bunlar geçen senenin sonundaki rakamlar. mayıs başındayız. bu rakamlar daha değişik. 4 ayın rakamları audit edilmemiş. bizim bunları yeniden toparlamamız lazım. resmin tamamını görmemiz lazım.
    yani daha fazla bir borçtan bahsediyorsunuz.
    evet bu kaçınılmaz zaten. eşyanın tabiatına da uygun. girdi de yok. sadece çıktılar var.
    galatasaray’ın başına kim gelirse gelsin iyi bir audit yapmalı. kulubün ekonomik gücü uzun vadeli başarının ilk adımı olarak programlanmalı. sportif başarısızlık varsa bunun kökeninde kurumsal ve ekonomik başarısızlık var. ortada nakit akış tablosu yok. bundan kastım ödeme programınız var ama o programın karşısında nakit girdisi programınızın olması lazım. o yok. içeriden talep ettik bunları bize iletilmedi. net bir tabloyu yakalayamadık henüz. içeri girdikten sonra bunu kendimiz araştıracağız.
    yönetime almayı düşündüğünüz isimlerden adnan öztürk ile bir süre evvel konuşmuştum. bana “şu anda yeni yönetime kim gelirse gelsin onların şahsi kefaletleri de veriyor olması gerektiğini” söylemişti. bu noktada sizin ve yönetimin nasıl bir kefaletini öngörüyorsunuz?
    çok arkaik bir sistem bu. 100 seneden beri süregelen dönemde bu böyle yapılmış. adnan kardeşimin de bir geleneğe, teamüle göre bunu söylediğini düşünüyorum. o günden bugüne rakamlar çok büyüdü. 1 milyon, 3 milyon, 5 milyonlar vardı.yönetim kuruluna gelip oturacak kişilerin böyle bir şeyi gözden çıkaracağı rakamlar bunlar. bugün 400 milyon liradan bahsediyoruz insanların alın teriyle senelerdir çalışarak kazandıkları parayı bir günde başkalarının işlemiş olduğu tasarruflardan dolayı riske etmesi bana mantıklı gelmiyor. bu tip kulüplere gelenler 3, 5, 10 karşılamak durumunda kalabilirler. bu da eşyanın tabiatında var. ama yönetimdeki arkadaşlarımdan bunu istemem.
    peki siz birey olarak böyle bir kefalet verecek misiniz?
    aynı şey benim için de geçerli, mantıklı değil ki bu. galatasaray’a başkanın vermesi gereken düzgün bir yönetim. varlıklarının doğru dürüst yönetilmesi. cebinizden 300 -400 milyon doları ya da lirayı koymak lüksünüz olmaz. hiçbir galatasaray başkanının ya da yönetim kurulu üyesinin içeride 3 milyon, 5 milyon para bıraktığını da görmüyorum. böyle bir şeyin ilk kez bizden talep ediliyor olmasını da yadırgıyorum. seçimden önce böyle bir beklenti varsa yanlış beklentidir. parayı verecek başka birisi varsa onu seçsin arkadaşlarım. seçim öncesi vaat edip seçim sonrası yapmayacak adam değilim.
    parasıyla hareket eden değil projesiyle hareket eden başkan olacağım diyorsunuz yani.
    realist olan da bu. para çabuk gider. bilginiz projeniz bunun arkasında duracak enerjiniz yoksa siz oraya 1 milyar da koysanız o da biter.

    izlenim
    akmerkez’de bir ofis. şifreyle açılan bir odanın kapısından içeri giriyorum. masasının başında gömleğiyle oturuyor. ben içeri girer girmez ceketini giyiyor. “misafirlerimizi böyle karşılarız” diyor. hemen arkasında fırtınalı bir denizde güç bela giden bir gemi tablosu. “ayvazovski mi?”. hayır değil. ama başkanlığına talip olduğu takımın içinde bulunduğu durumu iyi anlatan bir tablo. odadan boğaz görünüyor. her yerde deniz ve denizcilikle ilgili bir obje var. yelkenliler, dürbünler, halatlar... kendisi de eski kürekçi. “ekip olarak iş yapmayı en iyi kürek çekerken öğrenirsiniz” diyor. aklıma gelen ilk soruyu soruyorum:
    “o kadar beyefendi görünüyorsunuz ki zaman zaman sert bir mizaç isteyen kulüp başkanlığı için ideal isim misiniz?” gözümün içine bakıyor: “elimde kadife eldiven var ama içinde çelik bir el.” bu basmakalıp bir cümle mi yoksa gerçekten masaya yumruğunu vurabilecek bir isim mi? bunu zaman gösterecek. ancak bugünlere getirdiği şirketi özellikle enerji alanında önemli yatırımlar yapmış “büyük bir şirket”.
    geçmişte zaman zaman “yumruğu masaya vurmuş” olmalı. geçmiş yönetim üzerine çok konuşmak istemiyor. “geleceğe bakalım” diyor. rakipleri hakkında da “sadece başarı dilerim yorum yapmam” tavrında. “parası olan kulübü kendi maddi gücüyle ayağa kaldıracak başkan” olmayacağını çok net söylüyor. iddiası “iyi bir yönetici, takım kaptanı” olması. geçmişinde iş hayatında yakaladığı başarıyı kulüp başkanı olarak da hayata geçireceğine inanıyor. ünal aysal ile geçirdiğim birkaç saat sonundaki izlenimlerim böyle.
  • 249
    yaklaşan seçim öncesi son divan kurulunda konuşmasını yapmak için bekleyen başkan adayımız. önce mehmet helvacı konuştu. turgay kıran da konuşmasını bitirdiğinde sıra kendisinde olacaktır.

    kendisi yüksek ihtimalle seçimi kazanacaktır ve futbol takımının başında getireceği hoca da bellidir.

    (bkz: fatih terim)

    ekleme : seçilirse galatasaray tv şifresiz olacaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın