2012 senesinde galatasaray'a transfer oldugu sirada takimimizda halihazirda elmander, milan baros, necati ates ve sercan yildirim vardi. bunlarin uzerine, yabanci oyuncu sinirlamasi da dusunuldugunde yapilabilecek bir hamleydi. uzerine burak yilmaz da gelince takimimiz santrafor bollugu yasadi. o kadar ki, sercan'i sutladik, necati "ben burada forma sansi bulamam" diyerek gitti ve fatih terim, nedenini bugun de tam anlayamadigim bir biçimde milan baros'u fiili olarak kadro disi birakti. umut da sezona beklenmedik sekilde iyi bir baslangic yapti. super kupa finalinde (bkz:
12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı) fenerbahçe'yi attigi iki gol ve yaptirdigi bir penalti ile yikan isimdi. zaman icerisinde formasini burak yilmaz'a kaptirsa da ligin ilk devresini muthis bir istatistikle tamamladi. takimda kendisinden daha iyi iki-uc santrafor varken forma rekabetine zevk, galatasaray'a fayda katti. devre arasinda drogba da gelince takimin dorduncu santraforu durumuna geldi. elmander'in sakatligi vs de etkili olunca az da olsa forma sansi buldu ve schalke deplasmaninda attigi golle falan akillarda kaldi.
iste dogru umut yonetimi budur. takimin 3., 4. santraforu olmasi. tabii uygun bir maliyetle. sen umut'u takimin direkt oyuncusu yaparsan, uzgunum ama zaten sampiyonluk beklemeyeceksin. bu mumkun degil. ona da, bize de haksizlik.