• 1151
    2003/04 sezonundan itibaren ikinci grup aşamasını kaldırıp, yerine son 16 eleme turunu oynatan organizasyon.

    2019/20 sezonunda ilk defa son 16'ya kalan takımların tamamı ilk 5 ligden oluşmuştur. (almanya, ispanya, ingiltere, italya, fransa)

    aşağıda sezonlar ve ilk 5 dışındaki takımları bulabilirsiniz:

    2003/04 - 3 takım
    lokomotif moskova (rusya)
    sparta prag (çekya)
    fc porto (portekiz)

    2004/05 - 2 takım
    psv eindhoven (hollanda)
    fc porto (portekiz)

    2005/06 - 4 takım
    psv eindhoven (hollanda)
    benfica (portekiz)
    ajax (hollanda)
    glasgow rangers (iskoçya)

    2006/07 - 3 takım
    celtic glasgow (iskoçya)
    psv eindhoven (hollanda)
    fc porto (portekiz)

    2007/08 - 4 takım
    fc porto (portekiz)
    olympiakos (yunanistan)
    celtic glasgow (iskoçya)
    fenerbahçe (türkiye)

    2008/09 - 3 takım
    panathinaikos (yunanistan)
    sporting (portekiz)
    fc porto (portekiz)

    2009/10 - 3 takım
    fc porto (portekiz)
    olympiakos (yunanistan)
    cska moskova (rusya)

    2010/11 - 2 takım
    shakhtar (ukrayna)
    kopenhagen (danimarka)

    2011/12 - 5 takım
    apoel (güney kıbrıs)
    fc basel (isviçre)
    cska moskova (rusya)
    zenit (rusya)
    benfica (portekiz)

    2012/13 - 4 takım
    celtic glasgow (iskoçya)
    shakhtar (ukrayna)
    fc porto (portekiz)
    galatasaray (türkiye)

    2013/14 - 3 takım
    zenit (rusya)
    olympiakos (yunanistan)
    galatasaray (türkiye)

    2014/15 - 3 takım
    shakhtar (ukrayna)
    fc basel (isviçre)
    fc porto (portekiz)

    2015/16 - 5 takım
    benfica (portekiz)
    zenit (rusya)
    gent (belçika)
    psv eindhoven (hollanda)
    dynamo kiev (ukrayna)

    2016/17 - 2 takım
    benfica (portekiz)
    fc porto (portekiz)

    2017/18 - 4 takım
    fc porto (portekiz)
    fc basel (isviçre)
    shakhtar (ukrayna)
    beşiktaş (türkiye)

    2018/19 - 2 takım
    fc porto (portekiz)
    ajax (hollanda)

    2019/20 - 0 takım

    ilk 5 lig dışında olan ülkelerin son 17 sezonda çıkardıkları son 16 turu takımı sayısı:

    16 - portekiz
    6 - rusya
    6 - hollanda
    5 - ukrayna
    4 - türkiye
    4 - iskoçya
    4 - yunanistan
    3 - isviçre
    1 - çekya
    1 - danimarka
    1 - güney kıbrıs
    1 - belçika

    takımların listesi:

    11 - fc porto
    4 - benfica
    4 - psv eindhoven
    4 - shakhtar
    3 - zenit
    3 - celtic glasgow
    3 - fc basel
    3 - olympiakos
    2 - cska moskova
    2 - ajax
    2 - galatasaray
    1 - sporting
    1 - lokomotif moskova
    1 - dynamo kiev
    1 - fenerbahçe
    1 - beşiktaş
    1 - glasgow rangers
    1 - panathinaikos
    1 - sparta prag
    1 - kopenhagen
    1 - apoel
    1 - gent

    not: portekiz, rusya ve arada hollanda'nın gruplara 1. torbadan girdiğini belirtmek isterim. özellikle portekiz ekipleri nerdeyse tüm sezonlarda seribaşı olarak katılıyor, bu ciddi bir avantaj. örneğin bu sezon seribaşı olsaydık psg yerine belki kızılyıldız çekerdik. ha yine yenemezdik belki, fakat 5-0 gibi sonuçlar ortaya çıkmazdı. neyse konumuz o değil.

    makas konusu çok tartışılıyor sözlükte, hocaya laf atanlar oluyor. bu bilgileri gözden geçirin derim. iki tane şampiyonlukla hemen avrupa şampiyonluğu hedefleyen taraftarlar bi baksın, 52 defa ilk 5 lig temsilcileri dışında takım girmiş son 16'ya. 03/04 sezonunda porto şampiyon olmuş. onun dışında tek tük yarı final gören takımlar var, ki bunlar da üstün başarı sayılıyor ülkelerinde. biraz haddimizi bilsek iyi olur. işin kötü yanı, bize şampiyonlar ligi şampiyonluğunu hayal etmeyi de fatih hoca öğretti, şimdi ondan dolayı da eleştirilir, 'madem alamıyorsun, neden hayal ettiriyorsun' diye.
  • 1153
    (bkz: #2819791)
    üstteki entry'ye ekleme olarak ilk 5 lig dışındaki liglerin temsilcilerinin çeyrek final, yarı final ve final katılımlarını da araştırdım.

    çeyrek final:
    03/04 1 porto (portekiz)
    04/05 1 psv (hollanda)
    05/06 1 benfica (portekiz)
    06/07 1 psv (hollanda)
    07/08 1 fenerbahçe (türkiye)
    08/09 1 porto (portekiz)
    09/10 1 cska moskova (rusya)
    10/11 1 shakhtar (ukrayna)
    11/12 2 apoel (güney kıbırs) / benfica (portekiz)
    12/13 1 galatasaray (türkiye)
    13/14 yok
    14/15 1 porto (portekiz)
    15/16 1 benfica (portekiz)
    16/17 yok
    17/18 yok
    18/19 2 ajax (hollanda) / porto (portekiz)

    ülkeler:
    7 - portekiz
    3 - hollanda
    2 - türkiye
    1 - rusya
    1 - ukrayna
    1 - güney kıbrıs

    takımlar:
    4 - fc porto
    3 - benfica
    2 - psv eindhoven
    1 - galatasaray
    1 - fenerbahçe
    1 - shakhtar
    1 - cska moskova
    1 - apoel
    1 - ajax

    ------------------------------------------------------

    yarı final:
    03/04 1 porto
    04/05 1 psv
    18/19 1 ajax

    ülkeler:
    2 - hollanda
    1 - porto

    takımlar:
    1 - fc porto
    1 - psv eindhoven
    1 - ajax

    -------------------------------------------------------

    finale kalan tek takım ise 03/04 sezonunda şampiyonlar ligi şampiyonu olan fc porto
  • 1157
    eto'o, gekas, robinho, adebayor, papis cisse gibi diğer tüm ligler için yok hükmündeki dedelerin fark yaratıp yıldız olduğu süper ligten geldiğimiz için; kendimizi orayla kıyasladığımız, antrenmanımızı, taktiğimizi, transferimizi oraya göre yaptığımız sürece hiçbir zaman başarılı olamayacağımız lig.

    finansal makas eskiden de vardı. figo, zidane, beckham, ronaldo'lar havada uçuşuyordu. açılan makas, taktik ve futbolun felsefesi ile alakalı. ve bu makas sadece city, psg, barcelona ile değil, orta sıra bundesliga ve premier lig takımları ile bile açılıyor. çünkü bu takımlar oyunun her anının, sahanın her santiminin dizayn edildiği bir taktik savaşı verirken biz ayak tenisi ve hırs-mücadele-gs ruhu ekseninde dolaşıyoruz hala. ülkedeki her kurum gibi güzide takımımız galatasaray da dünyayı 20 yıl geriden takip ediyor.

    bu yıl kurduğumuz kadro kendi standartımızda real'in yukarda bahsettiğim kadrosundan farksız. ama bir farkla. "yıldızlar topluluğu" deyiminin tek başına artık hiçbir işe yaramadığı bi dünyada kuruldu. bu yüzden sahaya çıktığımızda rakiplerimizle aramızda 2000 km yada 500 milyon euro değil de 3 ışık yılı var gibi görünüyor.
  • 1158
    1955 yılında şampiyon kulüpler kupası olarak çıktığı yolculukta günümüz itibarı ile dünya futbolunun zirvesi olmayı başarmış olan organizasyon. seksenlerden doksanlara geçerken yaşanan futbolun ekonomik değişimlerinin ortaya çıkardığı gereksinimler doğrultusunda şampiyonlar ligi bir marka proje olarak ortaya çıktı. ve günün sonunda dünya kupasının dahi pabucunu dama atıp en tepeye yerleşti...

    o mavi ekranda yıldızlı topun yavaş yavaş belirip koronun marşı girmesiyle bile heyecanlandığımız bu organizasyon rekabetçi ve üst düzey bir spor yarışması olmasının yanı sıra çok büyük bir ekonominin döndüğü bir pazar. yapılan düzenlemelerin de en argo tabirle para parayı çeker mentalitesiyle açıklanabilir türden olması aslında normal bir olay.

    sadece lig şampiyonları arasında oynanan eleme usulü bir turnuvadan bugün bazı liglerin dördüncüsüne kadar uzanan bir katılımcı yelpazesine sahip bir lig haline geldi zaman içinde. ekonominin başarıyı çektiği, başarının ekonomiyi sırtladığı bir döngünün içinde yıllar geçtikçe kendi kendine evrim geçirmeye devam ediyor bu düzen. iyi sporcular iyi teknik adamlar para ediyor. para eden sporcular ve teknik adamlar bir araya gelip kupa kaldırıyor. o kupa da daha fazla parayı çekiyor. daha fazla parayı alan takımlar da para eden sporcu ve teknik adamlara yatırım yapabiliyor. bu da başarıyı tekrarlamalarına imkan veriyor. özellikle rus ve arap sermayedarların futbola ilgi duymaya başlamasıyla birlikte ekonominin futbolunun önüne geçtiği bir gerçek. şampiyonlar ligi de bu dönüşümü doğru noktadan yakalayıp avrupa'nın kendi hayran kitlesi olan liglerini bile sollamayı başardı. ingiltere milli takımlar bazında türkiye'den hallice olmasına rağmen bu pazarlama işlerine kafa yorması sayesinde bugün avrupa kupaları denen olayda söz sahibi olabiliyor.

    şampiyon kulüpler kupasından şampiyonlar ligi'ne geçişte ilk önce elemeler sonrası 8 takımın yer aldığı iki grup formatı düşünüldü. amaç hem maç sayısıyla birlikte gelirleri arttırmak hem de tek maçlık süprizleri ortadan kaldırmaktı. 1993'teki galatasaray- manchester united eşleşmesinde yaşanan süpriz bunun da yeterli olmadığını gözler önüne serdi ve seribaşı sistemi getirildi. daha sonra yıllar içinde kademeli olarak katılımcı sayısı arttırıldı ve sonunda mevcut 32 takım 8 gruplu sisteme geçildi. bu süreçte bazı ülkelerin daha fazla sayıda takımla katılması gündeme geldi. böylece ülke puanı denen hadise ortaya çıkmış oldu. aslında adil bir sıralama sistemi olsa da zaman içinde "büyük balıkları" koruyan bir sistem haline dönüştü ve makasın açılması denen hadiseye ön-ayak oldu.

    bu değişim içinde zayıf takımları korumaya yönelik tedbirler farklı zamanlarda farklı şekillerde alındı. şimdilik en sonuncusu eleme turlarında uygulanan şampiyonlar yolu muhabbeti oldu. bu tarz tedbirler zayıf takımların ağzına bir parmak bal çalarken resmin geneline baktığında onların daha üst turlarda görünüp güçlülerle karşılaşması ile aslında güçlü takımların işi biraz daha kolaylaştırılmış oldu.

    bugün avrupa liglerini büyüklüğünden küçüklüğüne doğru sıralayan şey avrupa kupasına katılma kontenjanı sayısıyla ligin büyük takımları arasındaki oran. daha açık yazmak gerekirse avrupa kupası kontenjan sayısı büyük takım sayısından fazla olan lig en büyük lig. kim ne derse desin avrupa kupaları ödül sistemi ve çeşitli yan gelirleriyle bugün avrupa futbolunun en büyük ekonomik pastası. ve gruplada boktan bir sezon geçirip rezil olarak dönmek bile takımları ihya edebilecek kadar bir gelir kazanıdırıyor aslında.

    premier lig mesela, big 6 diye tabir edilen 6 büyük takımı var. avrupa kupalarına toplam 7 kontenjanı var. italya'da 7 kız kardeş muhabbeti var ve avrupa kupalarına 7 takım gidiyor. almanya'da bayern var, hadi dortmund'u da yazdık, çok zorladık schalke'yi yazdık belki. ama 7 tane avrupa bileti var. ispanya'da aynı türkiye gibi barcelona-real madrid rekabeti lokomotif durumda ama 7 tane avrupa kupası kontenjanı var. fransa, gerçi aynı mentalitede değil belki ama en fazla 4 tane büyük takım sayabilirsin. ona rağmen ilk 7 avrupa kupalarına bir şekilde gidiyor.

    bu şu demek aslında. ingiltere'nin bir büyük takımı sezon sonunda iyi kötü bir avrupa kupası bileti alacak demek. italya için de durum benzeri. bunu şampiyonlar ligi'ne tahvil edersen daha sezon başı topa değmeden gelecek sezon şampiyonlar liginde olma ihtimalin %66. bugün real madrid'in, barcelona'nın, bayern münih'in ligi 5. bitirme olasılığı bir balığın denizde boğulması ihtimalinden belki yüzde 1-2 puan yüksektir. daha sezon başlarken önümüzdeki sezonu hatta bir sonraki sezonu da şampiyonlar ligi gelirini göz önüne alarak planlama imkanı var adamların. ispanya ya da almanya'da vasatın biraz üstü bir kadro kurduğunda zaten seneye şampiyonlar ligi biletin olduğunu biliyorsun...

    peki türkiye'de durum ne?

    galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş zaten mahşerin üç atlısı. trabzonspor var, son 3-4 yıldır başakşehir var. arada her sene anadolu'dan ilk 5'i zorlayıp araya giren en azından bir takım var. minimum 6 takım etti. elde 5 tane bilet var. türkiye kupasında bir süpriz olursa kaldı 4 bilet. minimum 6 rakibin içinde ilk 4'e girmen gerekiyor. onu geçtik, şampiyonlar ligine geldik. lig şampiyonu doğrudan gruplara kalıyor, ikinci de eleme turlarından katılıyor. orada da şampiyonlar yolu falan derken karşına kimin çıkacağı muamma... pratikte şampiyon olma ihtimali olan 3 takım var ve ortada tek bir doğrudan katılım hakkı var. bugün galatasaray, fenerbahçe ya da beşiktaş için sezon başı transfer yaparken öbür sezon şampiyonlar liginde olma ihtimali %33. rakibin eğer geçmiş sezonu şampiyon tamamlamış üzerine kadrosunu korumuşsa %33'ten aşağılara doğru gidiyorsun. bu da orta vadede bile şampiyonlar ligini dikkate alıp plan yapmanı imkansızlaştırıyor. buna ligin kendi dinamikleri ve şampiyon olmak için en kaliteli takımı kurmanın değil oyunu kuralına göre oynamanın falan gerektiğini de düşününce bu oran iyice düşüyor...

    bu da neyi getiriyor? gerek maddi anlamda, gerek vizyon ve düşünce tarzı açısından sezonluk planlamalara yöneliyor türkiye'deki "büyük" takımlar. bugün "başarı" ya da "model" diye tabir ettiğimiz olay devinim içinde belli bir standartla devam eden döngülerden ibarettir. kısa vadeli bir başarıyı satın alarak sağlayabilirsiniz. orta-uzun vadede başarı için kısa vadeli başarıyı tekrarlayıp belli bir birikim yaparak onu bir döngüye sokabilecek hale gelmeniz gerekir.

    kısa vadeli başarıyı ya rastlantısal bir kadro-teknik ekip başarısı/uyumuyla yakalayabilirsiniz. ya da parası neyse vererek. bazen kadronun yarısı kariyer sezonunu oynar, rakibin türlü sorunlarla oyalanırken aradan sıyrılırsın, sezon başı "kim ulan bu" denilen hocanın taktiği acayip şekilde işe yarar. bu zaten rastlantısal bir olaydır, tekrar olur mu diye benzerini yapmak kumardır.

    diğer seçenek parası neyse verip almaktır. iyi bir teknik direktör, iyi bir kaleci, iyi defans, iyi orta saha, iyi forvet. bir anda kulüp bir sermayedarın eline geçmiştir, antreman tesislerindeki fışkiyelerden su değil petrol fışkırmıştır, kulüp başkanına büyük büyük dedesinden miras kalmıştır. ya da türkiye şartlarında en geçerli olan senaryo, başkan yarın yokmuş gibi borç harç bir kadro kurmuştur. büyük maddi açıklar verip risk alarak kurulan kadro da zaten en iyi ihtimalle o sezonu şampiyon tamamlayıp ertesi sezon mantara bağlayacaktır. ki o sezonda bile işte kağıt üzerinde şampiyonluk şansı %33'tür.

    kaldı ki futbol bu. olur ya iki futbolcu sakatlanır, biri form tutamaz, o olur bu olur falan filan; tüm o yatırımın ve borç harcın göte girmesi çok olasıdır ki zaten türkiye'deki kulüpleri iflasın eşiğine sürükleyen de biraz bu durumdur...

    hal böyle iken hiçbir türk takımı şampiyonlar ligi'nde bir sezonluk süprizden öteye kolay kolay gidemez. mevcut durumda zaten belli bir maaş/bonservis seviyesinin üzerindeki futbolculara parası yetmez. onun bir altındaki isimlere bile çoğu zaman parası yetmez. onun da altına indiğin zaman evet fark yaratacak isimlere rastlamak mümkündür ama ikna edebilmek için piyasadaki fiyatların üzerine çıkmak gerekir. bu isimlerle evet o sezonu, belki gelecek sezonu kurtarmak mümkün olur. ama işte verilen yüksek maaşlar/bonservisler gün gelip de değişiklik gerektiği zaman gerçek piyasa maliyetinde satış yapıp zarar yazılmasına ya da daha kötüsü elde kalıp maaş yükü olarak olası yeni transferin önünü kapatmasına sebep olur... bu da o başarıyı tekrarlamayı imkasız kılar...

    eğer usanmadan hala okuyorsanız içinizden ucuz, genç, potansiyelli gençlere yönelelim falan diyorsunuzdur. onları da sistematik olarak ikna edebilmek için de en azından orta vadede bir standart yakalamış olmanız gerekiyor. 17-18 yaşında patlamaya hazır ve avrupa kupasında da sansasyon yapabilecek bir genç yeteneği sadece bir sezonluk (o da 6 maç falan işte) avrupa kupası garantisi ile kolay kolay ikna edemezsiniz. o durumdaki bir genç futbolcunun "top class" bir takım öncesi alıp alabileceği en büyük risk "iyi bir kadro olduk ligi 3-4 sene kapatırız"ın garanti olduğu bir takıma gitmektir.

    ve bu durum türkiye'de hiçbir zaman mümkün değildir...

    peki ya altyapı? özkaynak?

    o işler de bize biraz uzak işler aslında. 1 sene sonra nerede ne halde olacağı belli olmayan bir milletiz. bir organizasyon kuracaksın, doğru kişileri koyacaksın, tesis vereceksin, devamlı arama tarama yapacaksın. tüm bunları yapsan bile jenerasyonlara bağlı rastlantısal kadrolar hariç a takıma 2 senede 1 tane adam çıkarabilmek için tüm bunu yapmayı göze alacaksın. arada başkanlar değişecek, hocalar değişecek, ekonomi dalgalanacak falan ve kimse bu organizasyona dokunmayacak? kimse kimseyle zıt düşmeyecek?

    yazarken bile yoruldum, o iş bize pek gelmez...

    hiçbirini yapamadık bari hoca getirelim, elindeki neyse verim alsın falan di mi?

    jupp derwall taşlarla sopalarla kovalandı bu ülkede.

    jindrich trpisovsky'yi kürdan yapıp dişlerini temizlerler adamcağız farkında bile olmaz....
  • 1159
    ne yazık ki son 2 sezondur çok kötü geçirdiğimiz avrupa sahnesinin en büyük organizasyonu. sebep aramak istersek çok buluruz. birini suçlamayı istersek çok fazla kişiyi suçlarız. ama ben bunları yapmak taraftarı değilim. suçluyu cezalandırmak sadece bu sezonu telafi ettirebilir. ama yapılan hataları değerlendirmek ve onlara çözüm getirmek bir daha bu kadar rezil bir avrupa performansı sergilememizi engeller. bu çözümlerden en önemlisi kesinlikle artık futbolcunun ismine değil yeteneğine para yatırmak olmalı. dünya futbolunda tonla genç yetenek var. seri, nzonzi gibi ismi olan ama takıma hiçbir katkısı olmayan isimler yerine kendini kanıtlamaya çalışan isimlerle oynamak şu durumda bütün taraftarın isteyeceği şeydir. umarım ocak ayında yatırımlarımızı buna göre yaparız.
  • 1160
    hedefiniz final,yarı final,çeyrek final değilse iyi bir oluşumla pek ala son 16 ya kalınabilecek organizsyondur.makas açık olayı artık tadını kaçırdı. makas hep açıktı yendiğimiz real madridde tarihin en iyi oyuncuları vardı. peki nasıl yendik? kendimiz ürettik sistemi kurduk. ama avrupa klüplerinden farkımız şu biz hiçbir zaman istikrarı önemsemedik. önemli olan bir kere çeyrek final oynamak değil öyle olunca mevcut durum ortaya çıkmakta. önemli olan her sene gruptan çıkmak.çıkamayınca kupa 2’de yarı final felan görmek. ayrıca iyi yönetildiğimiz sürece ben gruplarda 6-0 yenilmeyi hiç kalmamaya yeğlerim. klüplerimiz avrupada başarısız olduğundan sponsorluklarımız diğer klüplere göre çok düşük gelir getiriyor.süper ligin rezilliğinden izlenmeyişi de tüy dikiyor.türk klüplerinin adam akıllı tek gelir kaynağı şampiyonlar ligi aslında. ve bazı arkadaşlar katılmayalım katılmazsak birkaç sene iyi olur diyor. abi peynir ekmekle mi yediniz aklınızı siz? şampiyonlar liginden ayak bastı paramız puan alamamış halimiz ön elemelerden türk takımların geçmesi neredeyse imkansız olduğundan diğer tüm gelirlerin toplamı kadar belki daha fazla. şimdi siz bunu elinizin tersiyle iterseniz ne olur? anadolu takımından hallice olursunuz. aklımız başımıza gelir tabi gelir ama yine buhran dönemi sonrası başarılardan sonra hemen bi gaza gelip yıldız dedelerimizi alıyoruz yok clde gol atar parası çıkar felan.olmuyor işte öyle o işler. istikrar yakalayamıyoruz öyle olunca. hal böyle olunca da 2 senede kazandığımız başarılarla 5 sene karın doyuruyoruz.türk klüpleri hep sezonluk düşünüyor. 5 senelik 10 senelik planları yok. sezonluk planlarla yola çıkılıyor. o sezon eskaza başarı gelirse de bütün gelir gaza gelip saçma sapan futbolculara yatırılıyor. aldığımız parayı işlememiz lazım.bize borsadan hisse almak lazım. eski lüks araçlar değil.
  • 1163
    türkiye süper liginde yer yar alan takımlar arasında bu prestijli turnuvaya em çok katılan, en çok başarılı olan türk takımı şanlı, şerefli galatasaraydır. mazisinde bir çok gurur dolu an yaşatan takımımız malesef son 4 katılımında hüsran dolu sonuçlar almıştır. ve bu son 4 katılımımda yaptığı 24 maçta sadece tek bir (rakamla 1) galibiyet almıştır. o da lokomotiv moskovaya karşı garry rodriguesin yıldızlaştığı 2018-2019 şampiyonlar ligi sezonu ilk maçı. bu son dönem başarısızlığın altindan galatasaray’a hem kalite hem kulübe bağlılık konusunda yetersiz kadroların oluşturulması veya nispeten iyi kadroların yanlış teknik direktörlerin eline düşmesi sebebiyle gerçekleştiğini düşünüyorum. biz 2019-2020 sezonunu ilk yarısının sonuna kadar ki tüm süreçte defaatle hata yapan fatih terim bu kötü gidişatı sonlandırmak noktasında en çok güvendiğim isimlerin basında geliyor. ama tek bir şartla artık hatalarından ders alıp kendini güncellemesi (hem mantalite hemde ekip olarak) ve galatasaray formasının kıymetini bilen oyuncuları kulübe kazandırıp adaletli forma dağıtarak futbolcular arasındaki rekabetten başarılı bir galatasaray yaratması.
  • 1164
    ben bu ligin sosyal medya hesaplarina gıcık olmaya başladım. ne zaman birisinin doğum günü olsa, ne zaman birisiyle ilgili haber olsa videoda biz gol yiyoruz. cristiano ronaldo ile ilgili paylaşımlar yaparlar biz gol yeriz, neymar ile ilgili paylaşım yaparlar biz gol yeriz, ulan giovanni van bronckhorst ki kendisi sol bek onunla ilgili paylaşımda bile biz gol yiyoruz. bu ne lan!
  • 1165
    2019/2020 sezonunda son on altıya kalan takımların kupadaki başarılarına dair bir grafik hazırlanmış: https://i.redd.it/va140hf3goh41.png

    grafiğe göre arap sermayeli takımlar psg ve manchester city bütçelerine kıyasla en başarısız takımlar olarak göze çarparken real madrid ve barcelona son 20 yılın en başarılı ekipleri beklendiği gibi.

    kaynak: reddit
  • 1166
    (bkz: #2868134) bu entry'den yola çıkarak galatasaray için tabloyu oluşturdum. fatih terim'in 2. dönemi ve 3. dönemi arası cidden çok karanlık kulüp için.

    97/98 grup aşaması
    98/99 grup aşaması
    99/00 grup aşaması
    00/01 çeyrek final
    01/02 son 16
    02/03 grup aşaması
    03/04 grup aşaması
    04/05 -
    05/06 -
    06/07 grup aşaması
    07/08 -
    08/09 -
    09/10 -
    10/11 -
    11/12 -
    12/13 çeyrek final
    13/14 son 16
    14/15 grup aşaması
    15/16 grup aşaması
    16/17 -
    17/18 grup aşaması
    18/19 grup aşaması

    bu süreçte 10 kez gruplarda elenmişiz, ikişer son 16 ve çeyrek finalimiz var.
  • 1167
    2018 - 2019 futbol sezonu ve 2019 - 2020 futbol sezonunda galatasaray futbol takımının bu ligden elendikten sonra ligde esmeye başlaması tesadüf mü? bence değil.

    11 aralık 2018 galatasaray porto maçı ile bu lige veda eden çocukluk aşkımız geri kalan lig maçlarında sadece 5 beraberlik alarak şampiyonluğunu ilan eder. daha önceki süreçte ise 4 beraberlik ve 4 mağlubiyet almıştır. bir sonraki sene 11 aralık 2019 paris saint germain galatasaray maçı ile bu lige veda eden adanmış hayatların umudu geri kalan maçlarda şimdilik 1 beraberlik ve 1 mağlubiyet almış ve 8 maçlık bir galibiyet serisi yakalamıştır. daha önceki süreçte ise 5 beraberlik ve 3 mağlubiyet bulunuyor. elbette bütün puan kayıplarını bu lige bağlayamayız ama çok yıpratıcı bir lig olduğu gerçek.

    bu ligde başarı için farklı şeyler lazım belli ki. bizde de şuan onu sağlayacak durum yok. onu sağlayacak durumu oluşturmak da sadece bizim kulüp ile alakalı değil. ülkenin futbola bakış açısı tamamen değişmeli. o da çok zor maalesef.
  • 1171
    1992-93 sezonundan itibaren uygulanmaya başlanan grup aşamalı sistemde, bugüne kadar türk takımlarını gruplardan çıkarabilen teknik direktörler şunlardır;

    2000-01-------mircea lucescu-------galatasaray----------------çeyrek final (2 gruptan da çıkmıştır)
    2001-02-------mircea lucescu-------galatasaray----------------son 16
    2007-08-------arthur zico------------fenerbahçe----------------çeyrek final
    2012-13-------fatih terim------------galatasaray----------------çeyrek final
    2013-14-------roberto mancini------galatasaray----------------son 16
    2017-18-------şenol güneş----------beşiktaş--------------------son 16
  • 1172
    avrupada külüpler bazında katılım gösterilen en büyük turnuvadır. ne yazık ki sistem mentalitesinin türkiye'de yeterince gelişim gösterememesinin bir sonucu olarak henüz başarı alınamamış olmasına karşın, türkiye'den en fazla katılımcısı galatasaray'ımızdır. galatasaray'ımız başında en çok maça imparatorumuz fatih terim çıkmış olup; tarihte türkiye adına yaşanılan üç çeyrek final'den ikisi galatasaray'ımza, diğeri de ezeli rakibimiz fenerbahçe futbol takımı'ına aittir.

    edit: rouhie ve bir yazar uyarısı ile çeyrek final sayıları düzeltildi.
  • 1173
    şimdiki ismi olan şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale türkiye'den galatasaray 2 kez ulaşma başarısı göstermiştir. birisi lucescu ile 2001 yılı, öteki fatih terim yönetiminde 2013 yılıdır.

    önceki ismi şampiyon kulüpler kupası'nda ise galatasaray'ın steaua bükreş'e elenerek veda ettiği bir yarı finali bulunmaktadır.

    düzeltme: tur bilgisi.
  • 1175
    ilk provasi şampiyon kulüpler kupası 1991-92 sezonunda yapilmis ve bu kupada son sekize kalan takimlar 4’erli 2 gruba ayrilarak finalistleri belirlemişlerdir. plani sunan glasgow rangers ve real madrid olsa da, arka planda silvio berlusconi’nin olduğu soylenir, zira kendisi şampiyon kulupler kupasi’nda yapisal değisikliğe gidilmesi gerektiğini 1980’lerin sonundan itibaren dile getirmeye başlamistir.

    1992-93 sezonunda oynanmaya başlanan şampiyonlar ligi, pazarlama ve finans acisindan 3 çok önemli değişiklik getirmiştir: birincisi sponsorlarin maç maç belirlenmesi yerine "ana sponsorlar" uygulamasina geçilmiştir. ikincisi yayin haklarinin her tur için ayri satilmasi yerine her ülkede tüm turnuva için paket olarak satilmaya başlanmasidir. üçüncü olarak da ‘şampiyonlar ligi’ markasi yaratilmiş, bunun logosu, topu, marşi vs kararlarlaştirilmiştir.

    ilk sezonunda kulüplere toplam 15 milyon pound dagitan sampiyonlar ligi, kisa surede buyuk bir ivme yakalamiş ve örneğin 1999 yilina gelindiginde sadece kupayi kazanan takimin (manchester united) aldigi para 15 milyon poundu bulmustur. günümüzde uefa’nin gelirlerinin yaklaşik %80’i sampiyonlar ligi’nden gelir. ironik olan şudur ki bir uefa organizasyonu olan şampiyonlar ligi zamanla büyük kulüpler lehine uefa’nin ve ulusal federasyonlarin güç kaybetmesine yol açmiş, kendisini yiyecek bir avrupa süper ligi tartismalarini da alevlemiş olmuştur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın