• 1
    kendi açımdan galatasaraylı profilim 4 senelik o şampiyonluk döneminin 3. senesinde özellikle oluşmaya başlamıştır. annemin galatasaraylı, babamın ise beşiktaşlı oluşu sonucu annemin ailede bir de fenerbahceli olsun baskıları sonucu çocukluk dönemimi fenerbahceli olarak geçirmiştim. herkse anlatırım bunu hiç de gocunmam. o zamanki galatasaraya bir çocuk olarak bile sempati duymamak imkansızdı elbette. hayal meyalde olsa suat'ın 90da kafayla juventus'a attığı gol sonrası yok arkadaş ben galatasaraylıyım dediğimi hatırlarım. elbette ki uefa kupası ile bu olay tavana vurmuştur. ancak bu taraftar profiline tahammülsüz demek ne kadar doğrudur bilmem. en azından kendi açımdan.. 6 yıllık canaydın facasını, 6 kasımları, tromsö'leri yaşayanlar arasında bu taraftar profili de vardır.
  • 2
    1995-1996 yılı şampiyonu galatasaraya fark atarak fenerbahçe olmuştur, ve o zaman sekiz yaşında bir ilkokul öğrencisiyim. maçlar bitmiş, şampiyon belli olmuş, yeni yeni oturmaya başlayan taraftar kimliğim ile sorgulamaya başlamışım, "acaba ben galatasaraylıyım diye mi şampiyon olamadılar". çocuk aklı işte, ben galatasaraylı olmasam, takımın şampiyon olacağını düşünüyorum. diyorum ki kendi kendime, tutmayacağım ben takım falan ama ne çare, sevgi bu sonradan kazanılan, dur deyince duran bir şey değil ki. o yaşa kadar ne anne, ne baba ne de etrafımdaki bir kul galatasarayı desteklememiş, taraftarlık ne demek bilmemiş insanlar. tam ben bu sorulara cevap araken 1996-1997 sezonu şampiyonu oluveriyor galatasaray, zaten sarı kırmızı aşkı bebeklikten var, artık her şey sarı her şey kırmızı oluyor. derken efsane başlıyor, üst üste gelen dört şampiyonluk, her birinde evdekilerden gizli sevinme isteği, bir bayram havası. yıl 2000 yaş 12 hala çocuğuz tabi, herkes eve kapanmış o geceki maçı bekliyor. bütün gün planını yapmışsın maç izleyeceğim, final bu kaçmaz, kupa zaten bizim hakkımız diye.eve bir geliyorsun, ev dolu. senin futboldan anlamayan ebeveynlerin, kendileri gibi bir dolu insanla beraber oturmuş dizi izliyor, ağlamaklı oluyor yüzün. saat geldi maç başladı o topa vuruldu, ve sen dizi izliyorsun. kendinden nefret ediyorsun. destek olamadığını düşünüp kendini yiyorsun. sonra birden dizi reklem veriyor, müthiş bir hızla kumandaya uzanıp açıyorsun maçı. işte benim değil ailemin galatasaray sevgisinin şekillendiği an bu andır. taffarele gelen her topta yüreklerin ağza gelmesi, unutulan dizi, konuşacak tek konunun olması. maç bitene kadar sımsıkı tuttuğum yastığım.
    ikibinlerde çocuk olmak suç muydu? bilemem ama var olan sevginin şekillenmesi için kupalara gerek yok. galatasarayın en büyük * başarısında çocuk olmak yerine kophenhag da maçı canlı izliyor olmayı kim istemez ki.
  • 3
    sevgi değil sempatidir. anası atası fenerbahçeli olup, kendisi de fenerbahçeli doğmuş ve aslında fenerbahçe taraftarı olması gereken bir sürü terbiyesiz ve seviyesiz insanın galatasaray taraftarı olmasına neden olmuş sempatidir. tribünlerimizde hala devam etmekte olan küfür kafir ve kavganın temel sebebi bu uefa kupası ile şekillenen galatasaray sempatisidir.. galatasaray sevgisi olan insan bu şiddet ve küfür sağnağının içerisinde olmaz..
App Store'dan indirin Google Play'den alın