euro 2020 de yavaş yavaş etkinliğini göstermeye başlamış, yeni futbol sezonlarında bazı kulüpleri de etkileyerek bir akıma dönüşebilme potansiyeli olan bir diziliş başlangıcıdır.
bu anlamda, futbolcu kalitesinden bağımsız olarak, biraz tez-antitez yönünden ne şekilde olabilir konuşalım istedim.
öncelikle her üçlü savunma dizlimi aynı olmayacağı gibi, aynı dizilişte olsa bile anlayışın farklı olabileceği durumları da göz ardı etmediğimi bilmenizi isterim. euro 2020'den bir örnekle 3-4-3 gibi bir oyunun nasıl tıkanabildiğini anlatayım istiyorum.
almanya'nın turnuvaya, biraz da mecburiyetten, 3 4 3 gibi bir dizilişle başladığını görüyoruz. ilk maçta
* fransa'nın 4-3-3'ü karşısında bu dizilişin zaaflarını gördük biraz. neydi o zaaflar?
https://gss.gs/C9e.png bir kere 4-3-3'teki öndeki 3 lünün özellikle iki kanat forveti kendisini biraz içeriye attığında karşı 3'lü savunmanın sağ ve sol stoper oyuncularıyla eşleşmesi. üstelik bu iki kanat forvetin beklerini kovalama ihtiyacı hissetmemesi. çünkü 4-3-3'ün orta sahasında oynayan iki iç oyuncusu ile beraber bekleri, 3-4-3'ün kenar beklerini karşılayabilir durumda oluyor. bu sayede hatırlarsınız mbappe gayet solid bir performans ile tamamladı almanya maçını.
haa peki üçlü savunma gördük, yapıştıralım 4-3-3'ü gibi bir durum mu söz konusu? hemen karşıt örneğini de yine turnuvadan verelim.
https://gss.gs/j3q.png ukrayna-hollanda maçının
* saha içi dizilişleri. tamam hollanda almanya gibi 3-4-3 gibi bir dizilişi değil daha klasik 3-5-2 dizilişini benimsemiş. ancak mantık aynı. yine tek kanat bekini ukrayna'nın 4-3-3 ünün orta sahasında yer alan sağ iç ve sol iç oyuncularıyla destekli bek takibi ile zayıflatması beklenirdi. ancak hollanda sağ kanat beki dumfries, ukrayna sol beki mykolenko'yu darmadağın etti. çünkü maçı izleyenler de fark etmiştir ki zinchenko sol iç oyuncusu gibi oynamadı. mykolenko da en iyi maçlarından birini çıkarmadı. ki zaten sheva bu durumu fark etmiş olacak ki hemen akabinde makedonya maçında
* zinchenko'yu sol iç oynama görevinden azat edip biraz daha on numara gibi oynattı. makedonya'nın kadro kalitesi tartışılır elbette ama onlar da keza 3 lü savunma oynamaya çalışan bir ekip.
biraz da 3 lünün nispeten üstünlük sağladığını gördüğümüz maçları konuşalım. örneğin 4-2-3-1 (ki birkaç sene öncesine kadar moda olan bir diziliştir). bunun en klasik olanını elbette portekiz gösteriyor. bu diziliş bazen bizim gs'nin de oynadığı 4-1-4-1'e evrilse de temelde 2 li -tercihen- box to box oyuncu ile savunma önünde kalan 3 lünün yaratıcı işleri yapmaya çalıştığı ve nokta santrforu olan bir dizilim. portekiz bunu iki çakılı orta saha ile icra ediyor.
https://gss.gs/s0H.png her ne kadar 4-1-4-1 gibi görünse de aslında carvalho ve danilo'nun stoperlerin önünde kaldığı klasik bir 4-2-3-1 bu. dizilişin problem yaşadığı nokta, almanya maçında
* açıkça gördüğümüz gibi, oyunu iyi çevirebilen bir 3-4-3 takımına karşı beklerin yalnız kalması. eğer 4-2-3-1 'in kanatları savunma performansı veremez ise çok rahat bir şekilde bekleri ekarte edebiliyorsunuz 3-4-3 ile. ki portekiz'in ön 3 lüsü (bernardo-jota-bruno) savunma olarak katkı vermek ilk tercihleri olan oyuncular değil. hoş portekiz 4-2-3-1 gibi oynasa da fernando santos hocam 2 li ön liberoya kalın diğerleri oynasın dediği için ne bernardo'nun ne bruno'nun ne de jota'nın tam olarak nerede oynadığı belli olmadı şu ana kadar. o da ayrı mevzu...
keza ingiltere de şu ana kadar -tam da portekiz gibi- 4 2 3 1 oynayan ama yine 2li önliberosunu defansın önüne çakan ve öndeki hareketli 3 lüden bir şeyler bekleyen bir oyun oynuyor. onlar da ilk maçta 4 lü savunma oynayan hırvatistan'a karşı
* nispeten iyi gözükürken yine 3 lü oynayan iskoçya karşısında
* etkili olamadıklarını görüyoruz. bunun tek sebebi diziliş değil elbette. anlayış, oyuncu performansları, uyum vs gibi çok faktör sayılabilir. ama iyi uygulanmış dizilişlerin de doğası gereği birbirine üstünlük sağladığı, avantajlı/dezavantajlı olduğu yönler çok çarpıcı...