• 2
    http://spielverlagerung.com/...ntonio-contes-3-4-3/

    3lü savunma ile kullanılan taktiklerden 3-4-3'ü mükemmele yakın icra eden conte'nin chelsea'si için çok güzel bir analiz yazısı. genel olarak top sizdeyken zamanlamanın ve saha içinde oyuncuların baklava şeklinde birbirine yaklaşmalarının oyunu kolaylaştırdığını belirtmiş. zamanlamaya bağlı olarak ve dizilişin de faydası ile boş alandaki oyuncuyu bulmanın önemi de vurgulanmış. savunmada ise orta dörtlünün kenarlarının geriye gelerek beşlemesi ve formasyonun 5-4-1'e dönerek alan kapatmanın kolaylaştığından bahsedilmiş. tabi sahip oldukları oyuncuların kendilerine has özellikleri ile taktiğe bazı eklentiler de mevcut. hazard'ın serbestliği, pedro'nun defans arkası koşuları, anlatılmasına gerek olmayan kante, azpilicueta'nın back özelliği sayesinde hücumu genişletmesi gibi.

    konuyu galatasaray'a getirecek olursak; tudor'un oynatmak istediği futbol diziliş olarak birebirken, oyun anlayışı daha farklı geliyor bana. tudor daha topa sahip olan, topu kaybettiğinde en kısa sürede geri kazanmak isteyen bir oyun oynatmak istiyor. conte ise daha dikine giden, ani çıkışlarla sonuç arayan bir takım görüntüsünde. bundan kontra atak oynuyorlar demek istemiyorum tabi ki de. ama bana tudor'un anlayışı klopp gibi şok pressler uygulatan bir yapıda gibi geliyor. liverpool'a çok büyük sempatisi olan biri olarak bu sezon tüm maçlarını izledim sayılır. o yüzden rahatca benzer yanlar olduğunu söylemem mümkün. liverpool gibi keskin oynamıyoruz henüz ama gidişat o yönde gibi. tabi liverpool 2017 başından beri baya tökezledi.

    analizi okuduğumuzda kendi oyuncularımızla chelsea'nin oyuncularını eşleştirdiğimizde ve klopp tarzı bir oyun oynak istediğimizi düşünecek olursak kendimce bir kaç sonuç çıkarıyorum.

    1-geri üçlüden biri mutlaka back özellikli olmalı. carole olur ya da yerine aklıma gelmeyen biri olur fark etmez. hücumda oyunu genişletmek ve savunmada kaymaları yaparken üçlüden birinin back gibi rol alacağını düşünürsek zaten gerekliliği açığa çıkıyor. 3lü defans yapan tüm takımlara bakarsak bu tarz bir savunmacı yer aldığını görebiliriz.

    2-orta alanın göbeğinde oynayan iki oyuncu da hem savunmada hem de hücumda katkı vermeli. herkes kante'nin top çalmalarından bahsediyordu ama artık hücuma katkıları da ortada. matic ise fabregas ile değişerek oynuyor. maç ve form durumuna göre conte tercih yapıyor sanırım. biz de bunu selçuk hücum yönünde pas ile verebilir. ama fiziği 90 dakika hem hücumda hem de savunmada aktif olmaya yetecek mi belirsiz. tolga ise savunma için gereken katkıyı zaten veriyor. istatistiklerde maç başına rakipten top çalma 3,3. bu oran selçuk için 1,3 ve de jong için ise 1,2. evet selçuk'dan bile az de jong. ama ne tolga'dan ne de de jong'dan yeterli ofansif katkıyı alamadık şimdiye kadar. tolga'dan ümidim hala var ama.

    3-orta dörtlü kenarları çalışmaktan bıkmayan adamlar olmalı. ağır işçi olmak külfet değil, zevk olmalı onlar için. şimdiye kadar bu göreve yasin'i iyi adapte ettik. eldeki oyunculardan sabri, linnes, rodrigues bu işleri yapabilir gibi duruyor. tabi linnes pek gözüne giremedi henüz tudor'un.

    4-ileri üçlüde ise yine pres gücü yüksek oyuncular olmalı ki hücuma katılan orta dörtlü kenarları yerini alabilmesi için zaman kazandırılsın ve kısa sürede top geri kazanılabilsin. bunu podolski ve sneijder yapmaya çalışıyor. ne kadar etkili tartışılır. bu ikiliye bruma ekleniyor ve bruma artık bu konuda daha bilinçli gibi. ancak mevcut sistemde sneijder ve podolski yerine eren ve rodrigues daha verimli. bruma içe kat ederek hücum ederken, rodrigues çizgiye yapışarak geniş alan yaratılmasına katkı da sağlıyor. ayrıca bu ikilinin press gücü daha da yüksek.

    eldeki kadro ile şu an oynadığımızdan daha iyi oynamamız bence mümkün. ama sezon sonu podolski'nin gideceği, defansa ve orta alana birer katkı yapılacağı düşünülürse tudor bence yukarıdaki konulara dikkat ederek oyuncu seçecektir. yönetim oyuncuları kendisinin seçmesine izin verirse tabi. scout ekibi ile hummalı bir çalışma yapmasını ve takıma en uygun yerli yabancı fark etmez oyuncuları kazandırır umarım.
  • 3
    euro 2020 de yavaş yavaş etkinliğini göstermeye başlamış, yeni futbol sezonlarında bazı kulüpleri de etkileyerek bir akıma dönüşebilme potansiyeli olan bir diziliş başlangıcıdır.

    bu anlamda, futbolcu kalitesinden bağımsız olarak, biraz tez-antitez yönünden ne şekilde olabilir konuşalım istedim.

    öncelikle her üçlü savunma dizlimi aynı olmayacağı gibi, aynı dizilişte olsa bile anlayışın farklı olabileceği durumları da göz ardı etmediğimi bilmenizi isterim. euro 2020'den bir örnekle 3-4-3 gibi bir oyunun nasıl tıkanabildiğini anlatayım istiyorum.

    almanya'nın turnuvaya, biraz da mecburiyetten, 3 4 3 gibi bir dizilişle başladığını görüyoruz. ilk maçta* fransa'nın 4-3-3'ü karşısında bu dizilişin zaaflarını gördük biraz. neydi o zaaflar?

    https://gss.gs/C9e.png
    bir kere 4-3-3'teki öndeki 3 lünün özellikle iki kanat forveti kendisini biraz içeriye attığında karşı 3'lü savunmanın sağ ve sol stoper oyuncularıyla eşleşmesi. üstelik bu iki kanat forvetin beklerini kovalama ihtiyacı hissetmemesi. çünkü 4-3-3'ün orta sahasında oynayan iki iç oyuncusu ile beraber bekleri, 3-4-3'ün kenar beklerini karşılayabilir durumda oluyor. bu sayede hatırlarsınız mbappe gayet solid bir performans ile tamamladı almanya maçını.

    haa peki üçlü savunma gördük, yapıştıralım 4-3-3'ü gibi bir durum mu söz konusu? hemen karşıt örneğini de yine turnuvadan verelim.
    https://gss.gs/j3q.png
    ukrayna-hollanda maçının* saha içi dizilişleri. tamam hollanda almanya gibi 3-4-3 gibi bir dizilişi değil daha klasik 3-5-2 dizilişini benimsemiş. ancak mantık aynı. yine tek kanat bekini ukrayna'nın 4-3-3 ünün orta sahasında yer alan sağ iç ve sol iç oyuncularıyla destekli bek takibi ile zayıflatması beklenirdi. ancak hollanda sağ kanat beki dumfries, ukrayna sol beki mykolenko'yu darmadağın etti. çünkü maçı izleyenler de fark etmiştir ki zinchenko sol iç oyuncusu gibi oynamadı. mykolenko da en iyi maçlarından birini çıkarmadı. ki zaten sheva bu durumu fark etmiş olacak ki hemen akabinde makedonya maçında* zinchenko'yu sol iç oynama görevinden azat edip biraz daha on numara gibi oynattı. makedonya'nın kadro kalitesi tartışılır elbette ama onlar da keza 3 lü savunma oynamaya çalışan bir ekip.

    biraz da 3 lünün nispeten üstünlük sağladığını gördüğümüz maçları konuşalım. örneğin 4-2-3-1 (ki birkaç sene öncesine kadar moda olan bir diziliştir). bunun en klasik olanını elbette portekiz gösteriyor. bu diziliş bazen bizim gs'nin de oynadığı 4-1-4-1'e evrilse de temelde 2 li -tercihen- box to box oyuncu ile savunma önünde kalan 3 lünün yaratıcı işleri yapmaya çalıştığı ve nokta santrforu olan bir dizilim. portekiz bunu iki çakılı orta saha ile icra ediyor. https://gss.gs/s0H.png

    her ne kadar 4-1-4-1 gibi görünse de aslında carvalho ve danilo'nun stoperlerin önünde kaldığı klasik bir 4-2-3-1 bu. dizilişin problem yaşadığı nokta, almanya maçında* açıkça gördüğümüz gibi, oyunu iyi çevirebilen bir 3-4-3 takımına karşı beklerin yalnız kalması. eğer 4-2-3-1 'in kanatları savunma performansı veremez ise çok rahat bir şekilde bekleri ekarte edebiliyorsunuz 3-4-3 ile. ki portekiz'in ön 3 lüsü (bernardo-jota-bruno) savunma olarak katkı vermek ilk tercihleri olan oyuncular değil. hoş portekiz 4-2-3-1 gibi oynasa da fernando santos hocam 2 li ön liberoya kalın diğerleri oynasın dediği için ne bernardo'nun ne bruno'nun ne de jota'nın tam olarak nerede oynadığı belli olmadı şu ana kadar. o da ayrı mevzu...

    keza ingiltere de şu ana kadar -tam da portekiz gibi- 4 2 3 1 oynayan ama yine 2li önliberosunu defansın önüne çakan ve öndeki hareketli 3 lüden bir şeyler bekleyen bir oyun oynuyor. onlar da ilk maçta 4 lü savunma oynayan hırvatistan'a karşı* nispeten iyi gözükürken yine 3 lü oynayan iskoçya karşısında* etkili olamadıklarını görüyoruz. bunun tek sebebi diziliş değil elbette. anlayış, oyuncu performansları, uyum vs gibi çok faktör sayılabilir. ama iyi uygulanmış dizilişlerin de doğası gereği birbirine üstünlük sağladığı, avantajlı/dezavantajlı olduğu yönler çok çarpıcı...
  • 4
    uğur karakullukçu tarafından, bugün yayınlanan videosunda dönülme ihtimalinin değerlendirildiği sistem. omar’ın sağ stoper, boey’in sağ kanat olduğu, emre ve kerem’in forvete daha yakın oynadığı, nelsson’un arkayı süpürdüğü, marcao’nun desteği ile van aanholt’u ileri itmenin kolaylaştığı ve defansın orta sahaya desteğinin arttığı bir resim ortaya koymuş.

    videoyu zihin açıcı bulduğum için paylaşmak istedim.

    https://youtu.be/QXc-ojMVC7I
  • 5
    kaan ayhan ya da olası bir stoper transferinden sonra burda ve diğer sosyal mecralarda "üçlü mü oynasak" gibi bir düşünce görüyorum. aman diyim! bu loser sistem ve dizilişlerinden kimseye fayda gelmez. winner takım dörtlü oynar. istisnaları vardır ama üçlü oynayıp da sürekli başarılı olan hiçbir kulüp görmedim. bana futbol romantikliklerinin her daim ıslak rüyalarını süsleyen overrated bir sistem olarak geliyor. umarım böyle bir hataya düşmeyiz. tabi bu benim fikrim.

    https://gss.gs/Ahj.jpeg
App Store'dan indirin Google Play'den alın