sol kanatta hangisi bek hangisi kanat hangisi sol iç tam net değil. sorumluluğu paylaşarak birbirlerine yardım ederek oynuyorlar. eğer bir kaç maç beraber oynarsalar ve başarılı olursalar türk futbolu için büyük bir kazanım olur. yabancı oyuncu sayısının da bizim için bir önemi kalmaz.
çaylak olduğum dönem burada mı okumuştum yoksa twitter mı tam hatırlamıyorum, saracchi türk olsa kesin emre olurdu diye. gerçekten emre nasıl olmalı dense saracchi gösterilir. umarım 3’ü de sakatlıksız devam eder sezona. çalışıp, gelişim gösterme konusunda da elllerinden geleni yapacaklarına emin olduğum üçlü.
8
ayaklarına taş değmesin, bu sezon çok iyi top oynuyorlar. özellikle emre taşdemir in yaşadığı onca talihsizliğin üzerine bu motivasyona ve form durumuna ulaşması gerçekten takdire şayan. başarılar aslanlarım, hep böyle devam edin.
12
90'lı yılların başında fenerbahçe'deki şenol bolluğunu akla getiren başlık. büyük şenol ve küçük şenol kontenjanı dolu olduğu için 3.şenolun ismi "şenol 3" olarak söylenirdi. bir de galatasaray'ın o zamanki şampiyon kulüpler kupasında yarı finale çıktığı yıllarda kadrosunda 2 yane savaş vardı: savaş koç ve savaş demiral, onlar da büyük savaş ve küçük savaş olarak adlandırılırdı. hatta şöyle bir espri vardı o yıllara dair: bir mekana telaşla girip endişeli bir ses tonuyla "büyük savaş çıkmış" denir, insanlar yapma ya, nerede çıkmış falan deyince sırıtarak "merak etmeyin yerine küçük savaş girmiş" denirdi.
9
"üç emre" başlığından daha iyi olan başlık. çünkü "üç emreler" deyince sanki içerisinde bir hikaye olduğu anlamı çıkıyor. tıpkı "yedi cüceler" gibi. inşallah bizim emreler de unutulmayacak bir hikaye yazarlar ve üç emreler dönemi diye aklımıza kazınır. tek eksik emre çolak... o olsaydı çok daha eğlenceli bir hikaye olurdu. breaking bad'den jesse pinkman'ı çıkarın, geriye sası bir hikaye kalır.
10
bana 90'lardan itibaren terk ettiğimiz büyük-küçük sıfatlarıyla futbolcuların adlandırıldığı furyayı hatırlatmışlardır. mustafa denizli-mustafa ergücü ikilisine büyük mustafa - küçük mustafa, bülent alkılıç-bülent korkmaz ikilisine büyük bülent - küçük bülent, hakan şükür - hakan ünsal ikilisine büyük hakan - küçük hakan, emre aşık - emre belözoğlu ikilisine büyük emre - küçük emre... sanırım o zamanlar soy isim telaffuzunun resmiyeti henüz benimsenmemiş daha samimi bir ortam mevcuttu. o zamanlar bu jenerasyon yakalansa kim bilir belki bir de ortanca adlandırması kullanılacaktı.