• 16
    hakkında ekşi'de güzel bir yazı yazılmış sezon.

    2000'den sonra galataray'ın serüvenini ele aldığım serinin 3. kısmı. çubuklu galatasaray forması, fatih terim'in 2. dönemi, acı 6-0 hatırasını da barındıran ve sezon boyu peşimizi bırakmayan sakatlıklarla kötü anılar barındıran 2002-2003 sezonu için buyrunuz...

    hikayeyi baştan okumak isteyenler için
    (bkz: galatasaray'ın 2000-2001 sezonu hikayesi/@nickidegistirebiliyozmu)
    (bkz: galatasaray'ın 2001-2002 sezonu hikayesi/@nickidegistirebiliyozmu)

    galatasaray, ligde son 5 şampiyonluğun 4'ünü almış, uefa ve süper kupalar ile bunu süslenmiş, şampiyonlar ligi'nde de başarılı sonuçlar alagelen bir takımdı bu sezona kadar.

    özhan canaydın'ın seçim vaadi fatih terim'di. bu sebeple takımı şampiyon yapan lucescu ile yollar ayrılmıştı sezon öncesi. lucescu, çok uzağa gitmeyecek, beşiktaş ile anlaşacaktı.

    fatih terim, uefa kupasını kaldırdığımız arsenal maçı sonrası taraftarın karşısına ilk defa bir hazırlık maçında çıkacaktı. olimpiyat stadı'nın açılışına özel olympiakos ile bir hazırlık maçı yapılmıştı. halen de kırılamayan rekor sayıda taraftarın izlediği* karşılaşmayı berkant ve arif'in golleriyle 2-0 kazanıyorduk. ertesi gün gazetelerdeki manşetler belliydi: "nerede kalmıştık"

    terim, transfere eski ekibi toplamakla başlıyordu. hakan ünsal, ümit davala* gibi isimler yuvaya tekrar dönmüş, geçirdiği başarılı sezondan sonra victoria ve modragon'un* bonservisi alınmıştı. fatih hoca eski takımı milan'dan mohammed sarr'ı da kiralamıştı. real madrid ile sözleşmesi sonra eren elvir balic kadroya dahil edilmiş, cihan haspolatlı, volkan glatt, fabio pinto gibi isimlerle sözleşme imzalanmıştı. genç ilker ve gaziantep'ten kiralanan mehmet polat takıma katılan diğer isimlerdi. bu transfer döneminde taraftarı en çok heyecanlandıran isim felipe oluyordu. hagi'den sonra kendisinden beklenti büyüktü. taraftarın diğer beklentisi forvet transferiydi. roy makaay, litmanen gibi isimler telaffuz ediliyordu. ancak bu transferler gerçekleşmiyor, bordoeaux'dan christian* ile anlaşılıyordu. ayrıca bu transfer sezonunda parma'dan bonservisini alan hakan şükür, 2 hafta floryada tedavi görmüş ancak forvet eksiği olmasına rağmen fatih terim kendisini istememiş ve hakan daha sonra blackburn'e gidecekti.

    takımdan ayrılanlar;

    büyük umutlarla transfer edilen serkan aykut samsun'a, bülent akın bolton'a giderken; takımın simge isimlerinden capone kocaelispor'a gidiyordu. takımdan ayrılan diğer isimler şunlardı: burak akdiş, emrah eren, serkan bayar, erhan namlı ve mehmet gönülaçar.

    böylelikle transferler tamamlanmış ve sezonun ilk maçında samsunspor 4-1 ile geçilmişti. bu maçtan önce ilginç bir olay yaşanmış, sounes'in diktiği bayrağın rövanşını almak isteyen fenerbahçe tribünlerinden rambo okan, bir gece önceden stada girip geceyi geçirmiş, maç saatine kadar panoların altında saklanmıştır. maç saatinde stadın ortasına bayrak dikme girişiminde bulunmuş hatta bıçak çekmiştir. yaka paça alınan rambo okan'ın sonraki yaşadıkları günümüzde halen gizemini korumaktadır.

    2. hafta denizli deplasmanına çıkıyorduk. rakip defansın hatalarını affetmiyor, arif* ve sarr'ın golleriyle 3-1 kazanıyorduk. bu maç öncesinde başkan özhan canaydın, geçen sene vaat edilen şampiyonluk primlerini yatırma sözünü vermiştir. maçtan sonra primler toplamda 150 milyar eksik yatınca futbolcular durumu başkana bildirmiş, özhan canaydın da bu rakamın çok olduğunu söyleyip reddetmiştir. bu olaydan sonra eski yönetimde 2. başkanlık yapan yiğit şardan ile özhan canaydın arasında hararetli tartışmalar başlayacaktı.

    3. hafta içerde bursa'yı 2-0 geçerken arif'in ilk golü haftaya damga vuruyordu.

    4. hafta malatya deplasmanında sezonun ilk puan kaybını yaşıyorduk. son dakikada gelen golle galibiyetten oluyor 2-2 berabere kalıyorduk.

    5. hafta oynanacak kocaeli maçı öncesi yiğit şardan-özhan canaydın tartışmasına lucescu da katılıyordu. lucescu galatasaray'da 2 yılda elde ettiği başarılar üzerinden özhan başkana gönderme yapmıştı. karşılıklı atışmaların olduğu böyle bir haftada galatasaray, felipe'nin yıldızlaştığı maçta kocaeli'yi 2-0'la geçiyorduk. (1 gol 1 asist) gelecek hafta oynanacak olan fenerbahçe derbisi yaklaşık 1 ay sonrasına erteleniyordu.

    hafta içi rakip şampiyonlar liginde lokomotiv moskova'ydı. terim yönetiminde tekrar avrupa'da destan yazmak istiyorduk. grupta rakiplerimiz: barcelona, lokomotiv moskova ve club brugge idi. aslan'ın bu gruptan rahat çıkacağı hatta barca'yı geçip lider olabileceği söyleniyordu. taraftar takıma çok güveniyor, 3 maçta bu iş tamam gözüyle bakılıyordu.

    grupta ilk maçımızda lokomotiv'i deplasmanda 2-0'la geçerken goller arif ve sarr'dan geliyordu.

    2. maçımız grubun favorisi barca'ya karşıydı. hasan'ın süpriz bir şekilde yedek oturduğu maçta 2-0 kaybediyorduk. bu cimbom için bir erken uyarıydı aslında.

    2 maçlık şampiyonlar ligi atmosferi sonrası tekrar lige dönüyorduk.

    ligin 6. haftasında rakip aykut kocaman'lı istanbulspor'du. ilginç tesadüf ise maçın hakeminin orhan erdemir olmasıydı. erdemir, fatih hoca fiorentina'nın başındayken fiorentina-tirol maçına atanmıştı. o maçta fatih hoca'yı tribüne göndermiş, uefa terim'e 1 ay ceza vermişti. cezalı olan terim rövanşta takımın başında çıkamamış ve fiorentina o sene elenmişti.
    istanbul'u 2 golle geçerken goller bülent korkmaz ve ümit karan'dan geliyordu. bu maçtan sonra fatih altaylı, dayak yiyecek ve bu olay 1 sene konuşulacaktı.

    7. hafta elazığ'la 0-0 berabere kalınırken artık yavaştan ortam ısınacaktı. fatih hoca dönüş uçağında hasan, ayhan ve baliç'i haşlamış; 2 gün sonra eğlence mekanı çıkışında ümit davala muhabiri dövüp karakolluk olmuştu. ayrıca maç sonu basın toplantısında fatih hoca'dan günümüzden de aşina olduğumuz bir sitem geliyordu. fatih hoca floryada köstebek olduğundan yakınıyordu.

    2 maç aradan sonra tekrar takımı tekrar şampiyonlar ligi atmosferi sarmıştı. club brugge maçı öncesi olaylar çıkarken, 2 taraftarımız yaralanmış ve bayraklarımız yakılmıştı. maçta ise tam bir gol kaçırma yarışı vardı. arif, ümit ve baliç'le bol pozisyona girsek de topu 3 direğin arasına gönderemiyor ve 0-0 beraberlikle ayrılıyorduk.

    tekrar lige dönüyor 8. hafta maçında diyarbakırspor'u 1-0 yeniyorduk. maç içerisinde dirsek attığı gerekçesiyle disiplin kurulana sevk edilen felipe'ye 3 maç ceza geliyordu. bu aynı zamanda fenerbahçe derbisinde olmayacağı anlamına geliyordu.

    hafta içi şampiyonlar liginde grubun 4. maçında club brugge'a karşı rezalet bir futbolla 3-1 kaybederken tehlike çanları çalmaya başlıyordu. maçtan sonra terim futbolcularını iğneli bir şekilde tebrik ederken baliç daha sonraki açıklamasında "utancımdan kafamı kaldırıp hocanın yüzüne bakamadım" diyecekti.

    büyük umutlarla çıkılan şampiyonlar ligi maçlarından alınan kötü sonuçlar moralleri bozuyordu. 9. hafta altay* ve 10. hafta göztepe*maçlarını kazanıyor, son galibiyetle fenerbahçe'ye ait olan iç sahada 22 maç üst üste galip gelme rekorunu da kırıyorduk. bu sonuçlarla moraller biraz düzeliyordu ki tarih 6 kasım'dı!

    erteleme maçında derbide fener'e 6-0 gibi ağır bir skorla kaybediyorduk. böyle bir yenilgi sonrası bile kulüpte fatih terim'in kredisi vardı. hoca bedelini öderim dese de özhan başkan arkasında duruyordu.

    ağır hezimet sonrası rakip şampiyonlar ligi'nde grubun son maçında barcelona'ydı. maçtan 1 gün önce felipe ve ümit davala kadro dışı bırakılıyordu.

    son maçlar öncesi grupta puan tablosu şu şekildeydi.

    barcelona 15
    club brugge 5
    l. moskova 4
    galatasaray 4

    henüz 10. dakikada gelen dani'nin golüne 20'de cihan ile karşılık veriyorduk ama sonrasında gerard ve geovani'nin gollerine engel olamıyor ve avrupa defterini kapatıyorduk. o sezon finalde juventus ile karşılaşan milan normal süresi 0-0 biten maçta penaltılarla kupaya uzanacaktı.

    derbide alınan 6-0'lık mağlubiyet ve şampiyonlar ligi'ne vedadan sonra ligde ritmimiz de bozuluyordu. önce evimizde adana ile berabere kalmış ve 23 maç aradan sonra ilk defa bir iç saha maçında puan kaybı yaşamıştık. sonraki hafta fatih tekke'nin penaltı kaçırdığı maçta trabzon'u 2-1'le geçerken, takip eden haftada ayhan, batista, hasan'ın da aralarında bulunduğu 6 eksikle çıktığımız gençlerbirliği deplasmanında tek golle teslim oluyorduk. eksikler belimizi bükmeye devam ediyor ergün, baliç, hakan ünsal, christian da eksik listesine ekleniyordu. paf takıma gönderilen felipe yeniden as takıma dahil oluyordu. takip eden haftada eksiklere rağmen 1-0 geriye düştüğümüz ankaragücü deplasmanından 2-1 galip ayrılıyorduk.

    16. hafta derbi haftasıydı. 100. yılına şampiyonluk parolasıyla çıkan lucescu'lu beşiktaş emin adımlarla ilerliyordu. eksiklere, farklı derbi mağlubiyetine, avrupa'daki başarısızlığa rağmen hala şampiyonluğun en iddialı takımıydık. bu maç öncesinde beşiktaş'la puan farkı 2'ydi. alınacak bir galibiyetle yeni bir sayfa açmak istiyorduk. gerilimin üst seviyede olduğu maçta 8 sarı kart çıkmıştı. böyle bir atmosferde maç 0-0 bitecek diye düşünülürken beklenmedik bir isim ibrahim üzülmez 'in golüyle derbiden 1-0 mağlup ayrılıyorduk. kötü giden sezonda bu mağlubiyet gardımızı iyice düşürüyordu. devrenin son haftasında antep deplasmanında aldığımız galibiyetle devreyi beşiktaş'ın 5 puan gerisinde 2. tamamlıyorduk.

    devrede oluşan puan durumu şöyleydi.

    1 beşiktaş 41
    2 galatasaray 36
    3 gençlerbirliği 34
    4 fenerbahçe 32
    5 gaziantep 30
    6 trabzon 30
    7 malatya 25
    8 ankaragücü 23
    9 denizli 21
    10 adana 19
    11 diyarbakır 19
    12 altay 17
    13 bursa 16
    14 istanbuspor 16
    15 samsun 16
    16 elazığ 15
    17 göztepe 15
    18 kocaeli 13

    not: ariel ortega ile problem yaşayan werner lorant 16. haftada diyarbakırspor'a karşı alınan 3-0'lık yenilgiden sonra kovulmuştur. ligde lorant ile 9 galibiyet 4 beraberlik 2 mağlubiyet alan fener, oğuz çetin'le 4 galibiyet 8 beraberlik 7 mağlubiyet alacak ve ligi 6. bitirecektir.

    sezon başında olduğu gibi devre arasında da galatasaray'ın hedefi forvet transferiydi. bu bağlamda fenerbahçe'de problem yaşayan revivo ile anlaşılmış bu transfer çok yankı bulmuştu. hatta dönemin başbakanı recep tayyip erdoğan bile aziz yıldırım'ı eleştirmiş bunun bir hata olduğunu söylemiştir. forvet transferinde 2. isim ali lukunku oluyordu. liverpool'danabel xavier 1 yıllığına kiralanmış, volkan arslan takıma kazandırılmıştı.

    galatasaray yolların ayrıldığı isimler; yeteneğine ihanet eden felipe, geçen sezonu aratan victoria ve pek verim alınamayan jerson gonzalez'di. . mohammed sarr 'ın ilk yarıda gösterdiği performansı carlo ancelotti 'nin dikkatini çekmiş ve milan oyuncusunu kiradan geri çağırmıştı.

    bu transfer döneminin en büyük spekülasyonu hasan şaş'ın fenerbahçe ile görüştüğü iddiasıydı. sezon sonu sözleşmesi sona erecek olan hasan halen sözleşme imzalamamıştı. fener bu transfer için çok uğraşmış rakamı 3 milyona kadar çıkarmıştı. bu transfer gerçekleşmese de fenerbahçe sezon sonuna kadar sürekli yoklayacaktı. hasan'a bir teklif de inter'dendi. galatasaray okan'la takas etmek istemiş inter kabul etse de hasan yanaşmamıştı.

    transferler devam ederken lig de başlamıştı. 2. yarıya fırtına gibi girmiş ve 6'da 6 yapmıştık. devrenin ilk maçında bursa'yı 4-0 geçerken haim revivo hat trick yapıyordu. bu maçtan sonra ondan çok şey bekleyecek ama beklediğimizle kalacaktık. o sezon başka gol atamayacak ve galatasaray adına sadece 3 golü olacaktı. ilk yarıda attığı gollerin devamını getiremeyen arif'in de yokları oynadığı bu süreçte dümene ümit karan geçiyor, sırasıyla malatya*, kocaeli*, fenerbahçe*ve istanbulspor'u* deviriyorduk. özellikle bu seride alınan fenerbahçe galibiyetinde rüştü müthiş bir performans sergilerken farkı önlüyordu. zaten bir sonraki sezon da barcelona'nın yolunu tutacaktı.
    6 maçlık galibiyet serisi denizli karşısında sona eriyor, horozlar ersen martin'le kazanıyordu. (1-0)

    bu mağlubiyetten sonra 4 maçlık yeni bir seri yakalıyorduk. elazığ'ı 3-0'la geçerken hasan attığı golden sonra fatih hoca'yla kucaklaşıyor, sözleşme krizi sonrası buzlar eriyordu. maçtan sonra özhan başkanla da bir araya gelen hasan şaş yeni bir sayfa açıyordu. ancak bir sonraki hafta diyarbakır deplasmanında 22'de sarı 27'de kırmızı kart görerek kafasını hala toparlayamamış olduğu anlaşılacaktı. ayrıca diyarbakır maçına revivo, hamile olan eşini bahane edip gelmemişti. 27. hafta altay 5-0'la geçilirken volkan arslan gösterdiği performansla sezon başından beri neredeydin dedirttiriyordu. sonraki hafta göztepe'yi 1-0 geçerken gol ali lukunku'dan geliyordu.

    29. hafta oynanacak adana maçı öncesi ise bazı huzursuzluklar ortaya çıkmıştı. haim revivo izin almadan israil'e gitmiş, antrenmanda ümit karan ve berkant yumruklaşmıştı. ayrıca 2-2 biten maçın devre arasında xavier sakatlanıp sezonu kapatıyordu. eksikler can sıkarken xavier'in de sakatlanması huzuru kaçırmıştı. trajikomik olan ise xavier'in soyunma odasında şakalaşırken sakatlanmış olmasıydı.

    30. hafta trabzon maçı öncesi bir kötü haber de hasan şaş'tan geliyordu. milli takım kampında sakatlanan oyuncu karadeniz deplasmanında yoktu. neyse ki hata yapmıyor ve 2-1 galip geliyorduk.

    31. hafta rakip gençlerbirliği idi. maç 1-1 biterken elvir baliç 24. dakikada sakatlanıyor ve sahalardan 6 ay uzak kalıyordu. galatasaray için kötü günler geride kalmış artık daha kötü günler başlayacaktı. sonraki hafta ankaragücü karşısında alınan galibiyet bir şeyi değiştirmiyordu.

    33. hafta şampiyonun belli olduğu maç oluyordu. sakatlardan beli bükülen galatasaray, son dakikada gelen golle teslim oluyor, sergen atıyor beşiktaş için şampiyonluk geliyordu.

    son hafta alınan gaziantep galibiyeti ile puan tablosu son şeklini alıyordu.

    1 beşiktaş 85
    2 galatasaray 77
    3 gençlerbirliği 66
    4 gaziantep 57
    5 malatya 52
    6 fenerbahçe 51
    7 trabzon 51
    8 ankaragücü 49
    9 istanbulspor 43
    10 denizlispor 40
    11 adanaspor 40
    12 samsunspor 39
    13 elazığspor 37
    14 diyarbakırspor 36
    15 bursaspor 36
    16 altay 35
    17 göztepe 26
    18 kocaeli 22

    türkiye kupası da hayal kırıklığı olmuş, yimpaş yozgat ve ankaragücü'nü eledikten sonra çeyrek finalde malatyaspor'a kaybetmiştik. o sezon gençlerbirliği'ni finalde 3-1 yenen trabzon kupayı müzesine götürecekti. bu sonuçla aynı zamanda 6. sıradaki fenerbahçe'den avrupa biletini alacaktı.

    bu sezona dair dikkat çeken olaylardan bazıları şu şekildeydi;

    -beşiktaş'ın 100. yılında şampiyonluğu

    -lucescu'nun 2 sene üst üste farklı takımlarla şampiyon olması

    -pascal nouma'nın fenerbahçe tribünlerine yaptığı hareket sonrası* futboldan 7 ay men cezası alması ve bunun sonucunda beşiktaş ile sözleşmesinin feshedilmesi.

    -6-0 ve 7-1'lik galibiyetlerin de içinde bulunduğu 5 maçlık galibiyet serisinin bozulduğu ilk maçta werner lorant'ın kovulması ve devamında gelen kötü sonuçlar. fenerbahçe'li ali güneş'in 2. yarıda gösterilen rezalet performanstan sonra keşke galatasaray'ı farklı yenmeseydik diyecektir.

    -sezon sonu düşme potasındaki şike iddiaları.
    olay: süper lig'in bu sezonunda göztepe ve kocaelispor'dan sonra küme düşecek 3. takım olmama mücadelesi son hafta maçlarına kadar devam etmiştir. 33. hafta itibarıyla 13. sıradaki diyarbakırspor 36, 14. sıradaki elazığspor 34, 15. sıradaki altay 34 ve 16. sıradaki bursaspor ise 33 puandaydı. oynanan maçlar sonunda, iddiası olmadığı halde çok dirençli bir oyun sergileyen istanbulspor'la 0-0 berabere kalan altay küme düşen son takım olurken, ligde hiç iddiası bulunmayan gençlerbirliği 8 as oyuncusundan yoksun çıktığı maçta bursaspor'a maçı 3-1 kaybetti ve böylelikle küme düşme hattından çıkan bursaspor ligde kaldı. alt sıralardaki diğer bir kritik maç olup elazığspor'un 2-1 galibiyetiyle sonuçlanan diyarbakırspor-elazığspor maçında ise topu kendi yarı sahasından alıp diyarbakırspor'lu futbolcuları çalımlayıp, yaklaşık 70 metre boyunca topu tek başına ayağında taşıyıp takımını öne geçiren golü atan defans oyuncusu erhan eren kurnaz'ın attığı gol, şike tartışmalarına yol açtı.

    şike demişken, her fırsatta ankaragücü maçı üzerinden asılsız şike iftirasında bulunanlar, yazının devamında paylaşacağım ses kaydı ve açıklamaların bir örneği bizde olsa acaba kaç sene bunu servis yaparlardı.

    2002-2003 sezonuna ait bazı ses kaydı ve ropajlar

    sinan engin: bizi aziz yıldırım şampiyon yaptı. https://alkislarlayasiyorum.com/...dirim-sampiyon-yapti

    feyyaz uçar: maç öncesi hakemi arardık. https://www.hurriyet.com.tr/...scu-itirafi-29007184
  • 9
    sinan engin, vefalı adam. o sezon beşiktaş'ın binbir oyunla kazandığı şampiyonlukta aziz yıldırım'ın katkılarını gizlemiyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=q11p1oB8gsU

    2000-2001 sezonundan sonra yine bir galatasaray şampiyonluğu masa başı oyunlarıyla çalınmıştır bu sezon. onlara sorsan en namusluları onlar. şerefli ikincilik falan fıstık konuşurlar.
  • 17
    bu sezon gençlerbirliği'nde oynayan tam 9 futbolcu sonraki yıllarda beşiktaş ve fenerbahçe'ye transfer olmuştur. ertesi sezon gelen baki mercimek'in beşiktaş'a transfer olduğunu da sayarsan sayı 10'a ulaşıyor.

    deniz barış -> fenerbahçe (1 milyon euro bonservis)
    orhan şam -> fenerbahçe (3.5 milyon euro bonservis)
    uğur boral -> fenerbahçe (bonservissiz)
    serkan balcı -> fenerbahçe (2 milyon euro bonservis)
    ahmed hassan -> beşiktaş (bonservissiz)
    okan koç -> beşiktaş (1.4 milyon euro bonservis)
    suleymane youla -> beşiktaş (1.15 milyon euro bonservis)
    veysel cihan -> beşiktaş (bonservissiz)
    ali tandoğan -> beşiktaş (1 milyon euro bonservis)

    bu kadar adamdan deniz barış ve serkan hariç hiçbir transferin tutmaması da işin tuhaf tarafı.
  • 11
    türkiye'nin liglerinin, 2000-2001 sezonu ile beraber en şaibeli sezonudur.

    şerefli ikincilik lafını ağzından düşürmeyen kara kargaların dillendirmediği sezondur. beşiktaş gerideyse hakemlerin penaltı veya sürekli faul çalarak beşiktaş'ın skor üretmesine yardımcı olduğu, sinan engin'in yedek kulübesinde ne sıfatla bulunduğunun veya görevinin ne olduğunun bilinmediği, fatih terim'in her şeye rağmen o sezon adil koşullarda yarıştırılmadığı ve galatasaray'ın ikinci yapıldığı sezondur.

    yoksa fatih hoca o kadroyla bile şampiyon olacaktı ki buna rağmen son haftaya kadar kovaladık yine de.

    zaten sinan engin denilen adam itiraf etti azizi yıldırım'ın katkılarını. tabi ertesi sezon yani 2003-2004'de beşiktaş 9 puan farkla liderken fenerbahçe'nin gelip şampiyon olması tamamen bir danışıklı dövüştü. hatta o zamanlar beşiktaş şampiyonluğu 25 milyon dolar'a sattı bile dendi.

    ertesi sezon (2004-2005) beşiktaş baya flaş transferler de yapmıştı john carew, del bosque vs. nereden geliyor acaba bu değirmenin suyu diye düşünmüştüm ben de.

    92-93'e veya 2006 denizliye laf eden şerefsiz it sürtülerinin, kutsal ittifak ile 2 sene birbirlerini şampiyon yapmalarını sağlayan sezondur ayrıca.
  • 18
    14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı ve 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçındaki hakem kararlarını görünce ansızın aklıma düşmüş lig. olan bitenler sanki arşivde unutulmaya yüz tutmuş bir filmin restore edilerek yeniden vizyona sokulması gibi.

    2002-2003 sezonuna başlarken ortada, italya macerasında aradığını bulamayıp 2 senelik aranın ardından galatasaray'a geri dönen bir fatih terim ve son 6 sezonun 5'inde şampiyon olmuş bir galatasaray vardır. öte yanda ise galatasaray'dan takımı şampiyon yaptığı halde kovulduğu için intikam alma arzusunda olan mircea lucescu ve 100. yılını şampiyon tamamlamak isteyen beşiktaş'ın güçlerini birleştirmesi durumu söz konusudur.

    fatih terim, 2000 mayısında floransa uçağına binmeden hemen öncesinde bıraktığı yerden devam edip 5. şampiyonluğunu elde ederek galatasaray kariyerinde fire vermeden şampiyonluk istatistiğini sürdürmek istiyordu. mircea lucescu, 2 yıl boyunca görev yaptığı galatasaray'da selefi olan fatih terim'le acımasızca kıyaslanmasının, yerin dibine sokulmasının ve de en sonunda şampiyon yaptığı halde yine de kendisi yerine fatih terim'in getirilmesine duyduğu hınç, kalp kırıklığı ve intikam arzusuyla "son şampiyon teknik adam" apoletini korumak istiyordu. galatasaray 7. yılında 6. şampiyonluğunu almak, beşiktaş ise 100. yılına anlam yükleyip bu anlamı şampiyonlukla taçlandırmak istiyordu.

    bu yarış çok geçmeden başladı...

    yarış başladı diyorum ama futbolun sözde tanrıları kararlarını vermişlerdi bir kere. bu sezon ne olursa olsun galatasaray şampiyon olamayacaktı. ama takımın başında fatih terim vardı ve onun olduğu bir ortamda galatasaray'ın başarısız olma ihtimali söz konusu bile olamazdı. o halde yapılacak tek bir şey vardı. beşiktaş'a rekor puan toplatmak! takriben 84-85 puan kadar... fatih terim ve galatasaray artık bu puanı barajını da geçemezdi ya...

    ancak yanıldıklarını çok kısa sürede anlayacak ve galatasaray'ı 80'li puanların altına çekmek için hakemleri öne süreceklerdi. o hakemler ki şimdi hepsi tarih oldu, beşiktaş lehine ve galatasaray alehine öyle kararlar vereceklerdir ki adeta "tek amacımız galatasaray'ı bu sezon şampiyon yapmamak" sözünü herkese hissettirecek kadar...

    örneğin hasan şaş'ın ceza sahası içerisinde düşürüldüğü ve maçı izleyen herkesin penaltı beklediği pozisyonda gelen devam kararının olduğu 8 aralık 2002 galatasaray beşiktaş maçı.

    mesela 3 golünün verilmediği bir maç vardır galatasaray'ın... ve bu maç şampiyonluk yolundaki en önemli maçlardan biridir. o maç 27 nisan 2003 galatasaray adanaspor maçıdır. sürekli direkten döndüğümüz, 5 gol atıp sadece 2'sinin verildiği maç.

    başka bir maç daha mesela... el saka'nın elle oynamasına penaltı verilmeyen, yan hakemin aleyhimize kalkan tam üç yanlış ofsayt bayrağının söz konusu olduğu 11 mayıs 2003 galatasaray gençlerbirliği maçı.

    bunlar sadece şu an hatırlayabildiklerim ve daha beşiktaş lehine yapılan hatalardan bahsetmedim bile.

    öyle ya da böyle, yapılan tüm haksızlıklara, gasp edilen puanlara, verilmeyen gollere, penaltılara, galatasaray'ın rakiplerine çalınan haksız penaltılar, verilen ofsayt gollere rağmen galatasaraylı fatih takımına sezon boyunca 77 puan toplattı. bu her zaman için yüksek bir puandır süper lig için. ama hesap tutmuş, beşiktaş, galatasaray'ın aksine lehte elde ettiği hakem hatalarıyla da 85 puanı tutturmuştu. bir daha da hiç görülmedi 85 puan. nasıl alındığı da hep tartışılacaktır.

    şimdi 2019-20 sezonunda çıktığımız iki maçta gördüğüm hakem hataları, hakemlerin gözlerindeki bakışlar, bana 2002-03 sezonunu hatırlatıyor. 8 maçlık bir perdenin sadece ilk 2 maçını görmüşüz hissi uyandırıyor bende. ne olursa olsun sizi şampiyon yapmayacağız derlermiş gibi.

    bakalım bu filmin sonu nasıl bitecek...
  • 3
    okan yılmaz'ın 24 golle gol kralı oldugu sezon.

    galatasaray'ın 2. olarak tamamladıgı bu sezonda ligin son 2 haftasına girilirken besiktas'ın 79 galatasaray'ın 74 puanı bulunuyordu. ve 33. hafta besiktas-galatasaray maci vardı. besiktası yenip son hafta rakibimizin puan kaybetmesini bekleyecektik fakat besiktas, inonu stadında galatasarayı 1-0 maglup edince sampiyonlugunu ilan etmis oldu.

    ayrıca turkiye kupasını finalde genclerbirligini 3-1 lik skorla maglup eden tranzonspor kazanmıstır.
  • 13
    şike yapıldığı tescillenmiş olan 2010-2011 sezonundan daha aşağılık ve mide bulandırıcı bir sezondur. 4 dakika uzatma verilen maçın 98. dakikasında atılan gollerle, 5 gol atıp 2-2 berabere kalınan maçlarla, 9 metreyi 5 dakikada ölçebilip rakip kaleciden daha fazla zaman çalan ibne hakemlerle, 3 metre geriden fırlayıp kaleciyle karşı karşıya kalan adama utanmadan çekilen ofsayt bayraklarıyla bezelidir. ama sorsan şikeci galatasaray, malatyaya giden doğan arabalar, zalad....
App Store'dan indirin Google Play'den alın