1
herhangi bir standartı yoktur. yaşanabilecek en çirkin, en haysiyetsiz olaylar karşısında bile herhangi bir tutum sergilenmez, durmadan 3 maymun oynanır, halk, seyirci, oyuncu, yönetici aptal yerine konur. sisteme karşı sesi çıkana herhangi bir cevap verilmez. önce olmayan kılıflar uydurulur, sonra da yaşanan olaylar bu kılıflara.
- bir takım seyircisi henüz maç başlamadan polis tarafından tartaklanıp, biber gazına maruz kalıyor. maç sırasında hoş olmayan şeyler yapıp, sahayı su yağmuruna tutuyor. karşılığında 5 maç ceza alıyor. bir başka takım seyircisi, keyifle maçını bekliyor şampiyonluk kutlama umuduyla. maç başlıyor, belki maç içinde hoş olmayan hiç bir davranışları olmuyor ancak maç biter bitmez önce stadı daha sonra koca bir semti yakmaya çalışıyorlar. polis arabalarını ters çevirip, bezinliğe ateşli saldırı yapıyorlar. ve karşılığında 6 maç ceza alıyorlar, aldıkları ceza süresince de takımları yalnız kalmıyor hanımlar ve çocuklar takımlarına destek verebiliyor.
- uzun uzun oyuncu örnekleri vermeyecegim kim ne yaptı ne yapmadı diye ancak aşağıda bazı başlıklar veriyorum:
* engin baytar'a 11 maç ceza verilmesi
* piç kurusu'na 3 maç ceza verildi
* raul meireles'in cezasının 4 maça indirilmesi*
* keita nin fenerbahce kulubunden daha agir ceza almasi
* baros'un 3 maç ceza alması*
- buna ek olarak belgelerle, mahkeme kararıyla tescillenen şike'nin cezasız kalması.
tff'nin ve tahkim kurulunun verdiği her karar sonrası artık aklıma ilk şu fıkra geliyor:
yarım yamalak ingilizce konuşan bir kadın türkiye'ye gelir. günlerden bir gün çok hastalanır, ve yardım ister. ancak yardım dilendiği/istediği kişi de ingilizceyi yarım yamalak anlamaktadır.
kadın (eliyle kendini işaret ederek) "sick, sick, sick me" der. bunu duyan adam kadını yakaladığı gibi yere yatırır, soyar ve bir güzel siker.
bu olayın üstüne şoka giren kadın, gözleri dolu dolu "u, u fucked me" diye haykırır.
adam sırıtarak "ufak mufak idare etceksin artık yenge" der..
- bir takım seyircisi henüz maç başlamadan polis tarafından tartaklanıp, biber gazına maruz kalıyor. maç sırasında hoş olmayan şeyler yapıp, sahayı su yağmuruna tutuyor. karşılığında 5 maç ceza alıyor. bir başka takım seyircisi, keyifle maçını bekliyor şampiyonluk kutlama umuduyla. maç başlıyor, belki maç içinde hoş olmayan hiç bir davranışları olmuyor ancak maç biter bitmez önce stadı daha sonra koca bir semti yakmaya çalışıyorlar. polis arabalarını ters çevirip, bezinliğe ateşli saldırı yapıyorlar. ve karşılığında 6 maç ceza alıyorlar, aldıkları ceza süresince de takımları yalnız kalmıyor hanımlar ve çocuklar takımlarına destek verebiliyor.
- uzun uzun oyuncu örnekleri vermeyecegim kim ne yaptı ne yapmadı diye ancak aşağıda bazı başlıklar veriyorum:
* engin baytar'a 11 maç ceza verilmesi
* piç kurusu'na 3 maç ceza verildi
* raul meireles'in cezasının 4 maça indirilmesi*
* keita nin fenerbahce kulubunden daha agir ceza almasi
* baros'un 3 maç ceza alması*
- buna ek olarak belgelerle, mahkeme kararıyla tescillenen şike'nin cezasız kalması.
tff'nin ve tahkim kurulunun verdiği her karar sonrası artık aklıma ilk şu fıkra geliyor:
yarım yamalak ingilizce konuşan bir kadın türkiye'ye gelir. günlerden bir gün çok hastalanır, ve yardım ister. ancak yardım dilendiği/istediği kişi de ingilizceyi yarım yamalak anlamaktadır.
kadın (eliyle kendini işaret ederek) "sick, sick, sick me" der. bunu duyan adam kadını yakaladığı gibi yere yatırır, soyar ve bir güzel siker.
bu olayın üstüne şoka giren kadın, gözleri dolu dolu "u, u fucked me" diye haykırır.
adam sırıtarak "ufak mufak idare etceksin artık yenge" der..