daha cesur, tarafsız bir yönetim anlayışı benimsemeye davet ettiğim ülke futbolunun tepesinde bulunan kurum.
eğer bu kurum, türkiye'deki futbolu yönetmekle görevli ise oluşan kaos ortamlarında da talimatları ve yönetmelikleri ne gerektiriyor ise onu yapmakla yükümlüdür. ancak ve ancak bu şekilde korur kendisine olan(!) güveni. son yaşanan şike soruşturması ile ilgili olarak (bkz:
2010 - 2011 sezonu futbolda şike soruşturması) elde bazı deliller ve halihazırda ibrahim akın'ın itirafı olduğu söyleniyor. kaldı ki hepimizin bildiği üzere aziz yıldırım da emniyet güçlerinin elindeki deliller dayanak olarak gösterilerek tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
futbol federasyonu ise resmin tamamını görmek zorundadır. bu resmin şekillenmesi için etkide bulunan dış güçler ciddiye alınmamalı, yayın gelirleri, anadolu kulüpleri'nin fenerbahçe veya beşiktaş ile sezon içerisinde oynayacağı maçtan veya maçlardan sağlayacakları tribün gelirleri ve bunun gibi durumlar şikeye karışan kulüplerin hakettikleri cezayı (bkz:
küme düşürülme) almaları için engel teşkil etmemelidir.
ben şimdi bu satırları belki boşa yazıyorum, federasyon başkanı fenerbahçeli. fakat kendisinin de daha adil olacağını ve vicdanını dinleyerek gereken cezayı ve kararı vereceğini umuyorum. açıkçası ummaktan başka yapabileceğim bir şey de yok.
eğer bir kulübün 100 yılı aşkın bir tarihe sahip olması, ülkenin önde gelen takımlarından olması; işleyeceği suçlardan ve yapacağı şikelerden ceza almadan kurtulması için yeterli sebepler ise futbol federasyonu'nun talimatları ve yönetmelikleri de burada geçersiz oluyor. biz muz cumhuriyeti olmadığımıza göre hukukun kurallarının uygulanmasını beklemek de en büyük hakkımızdır.
futbol federasyonu'ndan beklentimiz kendilerinin tarafsız olmaları, şike gibi ülke futbolunu doğrudan lekeleyen bir suça karışan kulüplerin ismi, rengi, tarihi ayırt edilmeksizin gereken cezaların verilmesi için cesaret içerisinde olmalarıdır.