• 1701
    galatasaray'ın bu akşam futbolun en büyük sahnesinde temsil edeceği ülkemiz, canımız, ciğerimiz. ne yazık ki her gün sosyal medya ile daha iğrenç bir yer haline geldi. belki de hep böyleydi ama sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla daha fazla görür olduk. ülkemizin kurucu cumhurbaşkanına hakaret eden p*ç kuruları ve kuveytli bir adet cro-magnon fazlaca can sıktı.

    bu akşam güzel bir galibiyetle başlayıp moral bulalım, umarım stada gelen tüm taraftarlarımız atamıza sahip çıkar.
  • 1702
    bugün birçoğumuzun eleştirdiği galatasaray taraftarına ben bir şey demiyorum diyemiyorum. çünkü fenerbahçe taraftarı da böyle artık beşiktaş taraftarı da böyle trabzonspor, bursaspor vsvs diye gider bu liste. taraftarımızla alakalı ne şikayetiniz varsa aslında bu genel türkiye cumhuriyeti vatandaşlarıyla alakalı bir konular manzumesi. tribünler ülkenin ve insanının bir yansıması gibi. saçma sapan tepkiler mi diyorsunuz bu şımarıklık memleketimizin her köşesinde var. para ile yaşayan para ile ölür. sen bu memleketin insanına her karış toprağında sadece müşteri gözüyle bakarsan o da sana soytarı gözüyle bakar. kendisini mutlu edince seni alkışlar ama mutlu etmezsen sahneye ne bulduysa fırlatır seni aşağılar. bizim ülkemizin sosyal davranış biçimi son 20 yılda tamamen linçlemek üzerine iken sahadaki topçuları neden ıslıkladın kardeşim diye sormak bana abesle iştigal geliyor. belki hepimiz dış dünyada farklı olalım o stadyuma gelince farklı olalım gibi temennilerde bulunuyoruz ama yine bu memlekette ben ortam kültürüne uyarım diyenlerden daha çok ortamlar benim kültürüme uysun diyen insanlar var. yani cem karaca üstadın dediği gibi dön baba dönelim geliyoruz aynı yere... onun için suçu galatasaray taraftarında aramak biraz boş bir çaba. ne sorunumuz varsa ülke olarak hepimiz bu işin sorumlusu ve kurbanıyız.
  • 1703
    galatasaray'dır.

    ruh hastalarıyla, tahammülsüzlüğüyle, agresyonuyla, stresiyle, paniğiyle, sevgisizliği nefreti ve kutuplaşmasıyla her şeyini galatasaray camiasında da ayna gibi görebilirsiniz.

    şansımız şu ki, bizim vizyonumuz, hayallerimiz ve hissiyatlarımız, türkiye'nin gerçekliğinden ileride.

    sevgi ve güven tohumlarını atıp sabırla sulamaya devam edeceğiz.
    vizyon doğrultusunda cesur hamleler yapıp arkasında duracak dirayeti ve iradeyi göstereceğiz.
    iyi niyetli ve özverili şekilde ilerleyip, bu çabasını gördüğümüz ve takdir ettiğimiz sporcu ve yöneticlierimizin arkasında duracağız.

    ve bu, bizi de ülke sporunu da ileriye götürecek. ama kolay olmayacak.
  • 1705
    geleceği için endişe ettiğim ve artık ileriye dönük umutlarımın iyice tükendiği canım ülkem. ekonomi, göçmenler, adalet, siyaset, liyakat gibi bir sürü sebepler sayabilirsiniz bu durum için ama sanırım en önemlisi toplumsal ahlakın giderek yok olması. haramın helal sayıldığı, hırsızın ev sahibini bastırdığı, güçlünün zayıfı ezdiği, yanlışın doğruya üstün geldiği, geçmişini unutan, rüzgarın estiği yöne savrulan, ne idüğü belirsiz bir toplum olduk çıktık. utanma duygusu toplumun büyük bir kesiminde etkisini yitirdi maalesef. allah sonumuzu hayır etsin. gidişatımız çok ama çok kötü. inşallah fabrika ayarlarımıza döneriz diyeceğim ama sanmıyorum.
  • 1707
    kendisine faydası olacak olan insanları göç etmeye zorlayan ve yakın gelecekte geri dönüşü olmayan bir facia yoluna girecek olan ülke. sokakta top oynayan ve hiçbir şeyden habersiz bir şeyler yapmaya çalışan yeni nesil için çok üzülüyorum. bir ülke nasıl adım adım eliminize edilir ancak bu alanı, devletler bilimini hakkıyla icra edenler teferruatıyla anlayabilir. alanın içinden biri olarak yazıyorum bunu. birkaç sene sonra bu yazıya bakıp bakıp “maalesef yazmışım bunu” diyeceğimden adım gibi eminim.
  • 1708
    az önce en nezih semtlerinin birinde, askeri kökenli bir özel sitedeki halka açık park alanında mastürbasyon yapan yabancı uyruklu bir bireyi güvenliğe eskort ettiğim, bütün mekanizma ve kurumları iflas ettirilmiş devlet.

    suç işleyen üste çıkar, doping testi yapılmasın diye federasyondaki görevliyi işinden aldırır.
    basıını sahibinin sesidir, para ne derse onu yazar.
    muhalefeti paralize olmak üzere dizayn edilmiş, sivil örgütleri dağıtılmış ve sindirilmiş; dolayısıyla bütün kendini savunma ve bağışıklık sistemleri iflas noktasındadır.

    böyle bir ülkede futbol taraftarlığı üstünden birbirimizi yemek, titanik batarken çalan kemanları alkışlamaktan farklı değil. çok da şey etmeyin gençler. birkaç sene daha alkış tutup yolumuza bakacağız.
  • 1709
    siyasette bir kitle izliyoruz. ahlaki değerler sıfır, sadece kendi çıkarına hizmet edecek yönetime oy veren. hatta kendi çıkarına hizmet etme gibi bir tabir de durumun vehametini açıklamıyor çünkü siyasetin özü bu. diğer vatandaşlar arasında kendisini ayrıcalıklı hissettirecek, ayrıcalık vaadeden siyasetçinin peşinden giden bir kitle özetle. yani toplum olarak zenginleşelim, üstün refah seviyesine ulaşalım seçeneği adam için makul değil. o zenginleşecek diğerleri fakirleşecek. makul olan bu.

    futbolda tabi ki eğitim seviyesi, ekonomik seviye vs... gibi etmenler yok. aslında söz konusu 3 büyükler olunca yatay değil dikey bir taraftar kitlesi var. teröristinden, yobazına, zengininden, fakirine, cahilinden, fularlısına herkes her takımı tutuyor.

    sonuç?
    al işte fenerbahçe.
    al işte beşiktaş.
    onlar da ayrıcalık istiyorlar. herkesin hakları yensin, tüm sistem bunlara hizmet etsin. külliyen yükselmesin futbol.
    galatasaray taraftarı farklı mı? aslında sanmıyorum. sadece galatasaray lisesi ve kulüp yapısı farklı. yani aynı kitle ali koç'a, aziz yıldırım'a değil de iyisiyle kötüsüyle özhan canaydın'a, burak elmas'a, erden timur'a bakıyor. bir de yine kulüp dinamikleri nedeniyle gerektiğinde gerçekleşen değişimin başarı getirdiğini görüyor. ama insan aynı insan.

    özetle toplumun tepeden değil de tabandan gelişimi istemesi gerek. bizde malesef bu yok. ülkece bu yok. dolayısıyla hızla çürüyoruz.

    ama açıkçası hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz.
    hani laboratuvarlarda bakteri, mikrop kültürleri vardır ya.
    ülkece toplum zararlılarının çoğalıp gelişmelerini sağlayan bir kültür ortamıyız.
    çok da şeyetmemek lazım.
    gidiş yönümüz malesef çok keskin. muhtemelen modern tarihin en fakir ülkesi olma yolundayız.
  • 1710
    hayat pahalılığın tavan yaptığı coğrafyada en ucuz şeyin insan hayatı olduğu ülke. aydın'daki kız kyk yurdunda asansörün bozuk olduğu öğrenciler tarafından defalarca bildirilmesine rağmen önlem alınmamış ve maalesef bu akşam saatlerinde 1 kız öğrenci asansörün boşluğa düşmesiyle hayatını kaybetmiş. inanılmaz üzüldüm. o asansörde bizim kardeşimiz, arkadaşımız, akrabamız da olabilirdi. ne diyim ya valla üzülmekten başka bir şeyde gelmiyor elden. hayatını kaybeden kardeşimize allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. kim bilir ne hayalleri vardı gencecik kızın.
  • 1715
    "bana cumhuriyet nedir diye sorarsanız benim işte! islamköy'lü bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan cumhuriyet´tir”

    süleyman demirel

    insanlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan bu yönetim biçimi iyi ki vardır ve emanetine sahip çıkan genç nesillerin sayesinde şüphesiz hep var olacaktır.

    güzel ülkemizin 100. yılı kutlu olsun.
    bilimin ışığında ve ulu önderimiz mustafa kemal atatürk'ün ilkeleri doğrultusunda nice 100 yıllara inşallah.
  • 1720
    kuruluşunun 100. yılında, kurucusunun cuma gününe denk gelen ölüm yıldönümünde cuma hutbesinden kurtarıcısının adını anmayacak aymazlıkta iktidar sahipleri tarafından yönetilen ülke, ülkemiz...

    paşa'nın zorunu başardığı yerde o çok inandığı bizler, gelecek nesiller kolayı tamamlayamamışız, devrimleri nihayete erdirememişiz, kurtuluş mücadelesinin asıl safhasını sonuca vardıramamışız. bu ortamda ne cumhuriyet'in 100. yılını kutlayası geliyor insanın ne de atatürk'ün matemini tutası.

    "türk'e bir hayır gelmez, arap felsefesinden
    gazi bize bir din ver, türk'ün öz nefesinden"
  • 1725
    (bkz: ankaragücü başkanının halil umut meler'e yumruk atması)

    hukuk sisteminde ciddi bir reform yapılması gereken ülkemiz.
    kimsenin can güvenliği yok artık.
    şiddet o kadar yaygın ki, kimseye caydırıcı cezalar verilmiyor.

    zaten zar zor ceza veriliyor bu insanlara, içeri giren de üçte birini yatıyor veya af çıktığı için yatmıyor bile.
    emniyette 40-50 tane soruşturma dosyası olan adam tutuksuz yargılanıyor, elini kolunu sallayarak geziyor.

    neymiş de hapishaneler tıka basa doluymuş.
    yapın o zaman yeni yerler kardeşim; hastane, yol, köprü kadar ihtiyaç hapishane de.

    valla canım fena sıkkın, öyle böyle değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın