o kadar büyük saçmalıklar, tutarsızlıklar içinde yönetiliyor ki... canım ülkem, ah canım ülkem...
coronavirus nedeniyle süper lig'in ertelenmesi konusunda bu saçmalıkların en net halini gördük. konu galatasaray falan değil. konu hala, ısrarla izlenmeye çalışılan ben yaptım oldu zihniyeti, profesyonellerden destek alınmaması, hak yemekten korkulmaması, güvenliğin hiçe sayılması, tutarsızlıklar; ama en kötüsü, herkesin bir kişiden korktuğu için bunları dile getirememesi ve ülkede temiz kalan tek oluşumun buna karşı çıkınca cezalar alması.
gerçekten geçen hafta yaşananlara bakınca, güntekin onay, serdar sarıdağ, ahmet ağaoğlu gibi tiplerin yüzleri bile kızarmadan ama zorlanarak yaptıkları açıklamalar, erman toroğlu gibi doğruyu söylemeye çalışan tiplerin yüzleri kızararak ve zorlanarak yaptıkları açıklamalar sonrası mustafa cengiz ve fatih terim'in duruşlarını da ekleyince, cumhuriyet dönemi öncesi padişahçı tiplere karşı jön türklerin, atatürk'le bile fikir telakkisinde bulunabilen insanların, tevfik fikret gibi bildiğini söylemekten çekinmeyen, kimseden bir fayda ummayan, kol kanat dilenmeyen güzelliklerin bu kulübe bu kültürü nasıl yerleştirdiğini anlıyorum. şu an o genel kurulda önüne geleni eleştiren insanların haksız dahi olsalar bildiklerini söylemek, özgürlük düşüncesine verdikleri değere bir kez daha hayran oluyorum.
bu kadar saçma sapan bir konu üzerinden bu kadar genel değerlendirme yapılır mı? yapılır. neden yapılır, çünkü o kadar net gösterdi ki işlerin nasıl ilerlediğini...
federasyonun konumu şu;
çarşamba sabah: ligler ertelenmeyecek, seyircisiz oynama yok.
çarşamba akşam: ligler seyircisiz oynanacak.
perşembe akşam: başakşehir'in avrupa maçı seyircili oynanacak.
cuma sabah: evet evet, ligler seyircisiz oynanacak.
salı sabah: ligler ertelenecek.
tutarsızlığın nedeni: bir kişinin çıkıp karar vermesi, o kişiye fikir beyan edebilecek cesarette bir yetkilinin bile olmaması.
yorumcular çıkıp şunu soruyorlar bir de; efendim mustafa cengiz salı günü çıkmış demiş ki biz dezenfekte ettik, 50000 kişiye hazırız, sonra işte çarşamba günü neden seyircisiz oynuyoruz demiş. tutarsızmış.
ulan yüzsüz şeref yoksunu, virüsün tehlike seviyesini de mustafa cengiz mi ölçsün? galatasaray virüs tehlikesi sebebiyle salı günü üstüne düşeni yapmış, stadını dezenfekte etmiş. devletin görevi bilgi vermek, devlet gelmiş demiş ki ertesi gün, virüs bundan biraz daha tehlikeli durumda, bu hal varken 50000 kişiyi oraya getirmek sağlıklı olmayabilir. o zaman mustafa cengiz ne diyecek? elbette diyecek ki ben görevimi yaptım, fakat madem bu tehlike o ölçüde, bu maçların oynanması benim futbolcularım, çalışanlarım için de risk.
neden risk? çünkü benim tek çalışanım futbolcular değil. o çalışanlar içinde arabası olmayan temizlik görevlileri var mesela. o temizlik görevlileri işe nasıl gelecek? toplu taşımayla, en iyi ihtimalle taksiyle. ya o kişiden gelirse virüs? ne bok yiyeceksin o zaman?
neyse... konuyu uzatmaya gerek yok.
gerçekten utanç verici bir dönemde yaşıyoruz. bu utanç verici dönemde, içimizdeki güzellikler daha değerli. onların değerini daha çok bilelim.
https://gss.gs/pC8.jpeg