bu insanların hepsi çok iyi biliyorlar türk futbolu'nda neler döndüğünü. ibrahim seten de biliyor, mehmet arslan da biliyor, serdar ali çeliker de biliyor, hıncal uluç da biliyor. hepsi biliyor futboldaki iğrençlikleri.
şimdilerde galatasaray'ı da çekmeye çalışıyorlar fenerbahçe'nin pislik çukuruna. ''tamam onlar yaptı ama siz de yaptınız!'' diyerek. ve 1986-87 yılına bakılıyor. 1976 yılına bakılıyor. 1992-93'te 8-0 yenmeseydiniz şampiyon olamazdınız, averajla ankaragücü maçı sayesinde oldunuz derken, gözümüzün içine baka baka yalan söyleyerek. herkes 30 yol öncesinden bahsediyor da kimse
29 mayıs 1983 adana demirspor galatasaray maçı'nda dönen iğrençliklerden bahsetmiyor. 29 yıl öncesini geçtim, kimse 10 yıl öncesinden bahsedemiyor.
korkaktır türk spor basını. allah gibi korkarlar aziz yıldırım'dan. mafyadır çünkü
aziz yıldırım. gazetecilerin, yorumcuların parmaklarını kırdırtır. onun korkusundan 30 yıl öncesinden maçları haber yaparlar, aziz yıldırım'ın denizlili bir amigonun mektubunu delil göstermesine alkış tutarlar. ama hiç 9-10 yıl öncesine dönüp bakmazlar, bakamazlar. yemez çünkü.
sinan engin'in beşiktaş'ın 100. yılında aziz yıldırım'dan nasıl destek aldığını anlatmasını haber yapamazlar. ertesi sene
türkiye süper ligi 2003-2004 sezonu'nda beşiktaş futbol takımı'nın nasıl bir anda düşüşe geçip, ligi sürklase ederken ''futbolcuların garip davranışları'' ile lig yarışından koptuğunu anlatamazlar. tümer metin'in, fenerbahçe'ye transfer olduğu 2006-2007 sezonunda ''ben aziz yıldırım'ı eskiden beri tanırım'' dediğin pek az kişi hatırlar. yine galatasray'în üst üste 5. şampiyonluğuna koştuğu yılda,
okan buruk ve
emre belözoğlu'nun
13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçı'ndaki ''ilginç'' ve isteksiz oyunlarını haber yapamazlar. galatasaray taraftarı'nın, hiç sevmediği
ersun yanal' ın teşvik primini oyuncuların, nasıl aldığını anlattığını haber yapamazlar. ve bugün bile utanmadan, ''doğrudur ersun yanal anlattı'' diyebilmektedirler.
yine bu insanlar aziz yıldırım destekli bir şekilde
14 mayıs 2006 denizlispor fenerbahçe maçı'nda, galatasaray'ın, zaten küme düşmemeye oynayan denizlispor'a teşvik primi verdiğini, yüzleri kızarmadan haber yapabilmektedirler. eve gittiklerinde nasıl yastıklarına başlarını rahat koyuyorlar merak ediyorum doğrusu. galatasaray'ın alnının akıyla, her şeyiyle hakedilmiş 2005-2006 sezonu şampiyonluğunda pislik aramaktadırlar. o sezonda fenerbahçe'nin nasıl pislikler yaptığını,
tesadüfi hakem hatalarıyla nasıl son haftaya kadar ittirildiğini yine korkudan hatırlatıp, haber yapamamaktadırlar. o sezon
özgüç türkalp'in
nicolas anelka'nın eliyle attığı golü iptal edemeyişini kimseye hatırlatmazlar
rigobert song'un makbuzuyla uğraşırken. yine aynı yıl ali sami yen'de kayseri erciyesspor'lu devran'ın topu çizgiden eliyle çıkarttığını hakem zafer önder ipek'in görmeyişi yine tesadüftür. o sezon fenerbahçe'nin gaziantepspor deplasmanında, 5.dakikada kalecinin atılması ve kırmızı kart görmesiyle rahat kazanmasını haber olarak görmemektedirler. çünkü tesadüfi bir hakem hatasıdır.
daha da yakın tarihe bakalım; 2009-2010 sezonunda fenerbahçe futbol takımı son 10 haftada 1 maç hariç hepsini kazandı yanlış hatırlamıyorsam. minimum 5'inde galtasray maçı dahil kaleci atası vardı. özellikle
9 mayıs 2010 ankaragücü fenerbahçe maçı'nda ayyuka çıkmıştı bu kaleci hatları.
serkan kırıntılı 3 tane saçma sapan gol yedi ve her ne hikmetse ertesi sene fenerbahçe'ye transfer oldu. ve 2 sezondur tek bir maç oynamadan çatır çatır parasını alıyor. ve türk spor basını yine buna bir şey diyemiyor. haber değeri olarak görmüyor.
keşke içlerinden bir tane korkusuz bir adam çıksa da şu yaşanılanları tek tek anlatsa. ama o yürek hiçbirinde yok. bundan sonra da olmaz. çünkü onlar için maaşlarından daha önemli bir şey yok. şeref gibi, onur gibi, ahlak gibi, erdem gibi, en önemlisi dürüstlük gibi...