• 351
    video yardımcı hakem uygulaması gelmeden özellikle son 2-3 sene galatasaray'ı hunharca doğramış hakemlerdir. var ile birlikte bu hatalar bitmedi ancak kesinlikle dengelendi diyebiliriz. lehimize de bazı hatalar oluyor aleyhimizede ancak artık aleyhimize 2016-2018 arası dönemdeki gibi yoğun hatalar pek olmuyor. ancak bu sözlükte bile ''var kaldırılsın maçlarda çok penaltı veriliyor'' diyenler var. ya en basitinden daha dün var olmasa maça 1-0 yenik başlamıştık. haklı bir ofsayt kararıyla karagümrüğün golü iptal edildi.
  • 353
    eksileri bir yana dursun, artılarını türkiye'deki futbol atmosferinden dolayı gösterememekte olan topluluk.

    uzun bir yazı olacak ve alışılmışın dışında bir yazı olacak diye düşünüyorum çünkü ben duruma hakem perspektifinden bakan, hakemi insan olarak gören bir yazıyla hiç karşılaşmadım. herkes bir sorundan bahsediyor fakat nedeniyle alakalı kimseler konuşmuyor. türk futbolundaki her kötü giden şeyin hakemlere yığılmasından ciddi manada sıkılmış biri olarak yazıyorum bu yazıyı.

    çok kötü hakemler bu topluluğun içerisinde kesinlikle var. kötü kararlar veren hakemler her hafta görüyoruz. fakat türk futbolunun temel sorunu mudur, avrupa'daki meslektaşlarıyla kıyaslandıklarında ne gibi durumdalar gibi sorulara cevap aradım ve biraz araştırma yaptım.

    hüseyin göçek, ki gerçekten iyi bir hakem değildir, uefa avrupa ligi tarihinin en fazla maç yöneten 9. hakemi. bu listede ilk 25'in hemen dışında 26. sırada halis özkahya yer alıyor. ilk 30'da 3 hakemden fazla hakemle listeye giren ülke olmamış. tabii ki bunda fifa'nın eşitliği sağlamak için her ülkeden hakem seçmeye çalışmasının etkisi yadsınamaz fakat hakemlerimizin kıtasal turnuvalardaki yerini göstermek için fena bir gösterge değil.

    şampiyonlar liginde ise durum farklı değil, hatta daha da iyi. cüneyt çakır şampiyonlar ligi tarihinin en çok maç yöneten 5. hakemi (bir de final görevi var, yarı ve çeyrek final görevlerini saymaya gerek yok, kariyeri bittiğinde muhtemelen ilk 3'te yer alacak.). 2020/21 sezonunun yalnızca grup aşamasının sonuna kadar olan bölümünde türk hakemleri 8 maç alarak yine bu alanda da iyi bir yerde bulunuyorlar. cüneyt çakır'dan fazla maç alan yalnızca 2 hakem varken, ali palabıyık (ayrıyeten bu sezon uluslar liginde ve avrupa liginde 2'şer kez görev almış.) 2 maç alarak düzenli denebilecek aralıklarla turnuvada hakemlik görevi almış, genç halil umut meler (ayrıyeten bu sezon avrupa liginde 2, uluslar liginde 1 kez görev almış.) ise türk hakemliğinin geleceği olarak (genç hakemler arasında en parlayanı olarak) şampiyonlar liginde 1 maç da olsa alarak bu sezon tecrübelenmeye devam etmiş.

    2020-2021 sezonunun yarısına kadarki avrupa görev listesi şu şekilde:

    cüneyt çakır -- 4 şampiyonlar ligi -- 2 uefa uluslar ligi
    ali palabıyık -- 2 şampiyonlar ligi -- 2 avrupa ligi -- 2 uefa uluslar ligi
    halil umut meler -- 1 şampiyonlar ligi -- 2 avrupa ligi -- 1 uefa uluslar ligi
    halis özkahya -- 3 avrupa ligi
    arda kardeşler -- 1 avrupa ligi
    fifa kokartlı hakemlerimizden abdulkadir bitigen ve yaşar kemal uğurlu uefa tarafından bu sezon herhangi bir maçta görev almamış.

    fifanın 2020 senesi için yayınladığı uluslararası hakemler listesinde (kadın hakemlerin de dahil olduğu) 10 hakemimiz bulunmakta. kıyas olarak ingiltere 12, almanya 14, hollanda 10, fransa ve ispanya 15, polonya 11, italya 14, belçika 9, portekiz 10 hakemle temsil edilecek. yine yukarıdaki sayılar için de dediğim gibi bu da net belirleyici bir gösterge değil, zira içinde kadın hakemlerin de olduğu bir liste (kadın futbolunun daha erken geliştiği ülkelerde kadın hakemler, ülkelerinin listesinde kadın futbolunun gelişmediği ülkelerin listesine göre ağırlık olarak fazlalar). yine de bu listeyi ve uluslararası maçlardaki görev sürelerini karşımıza alınca hakem kalitesi olarak geride olduğumuz, fakat sanılan kadar geride olmadığımız gözüküyor. ben uefa'nın ''futbol katillerini'' alıp milyar dolarlık organizasyonlarında görevlendireceğini zannetmiyorum çünkü.

    uefa, üye ülkelerinden yakın sayılarda hakem almaya çalışıyor. fakat hakem turnuvanın seviyesine uygun değilse maç vermemekten çekinmiyor. bizim 2 hakemimizin bu sezon başına gelen bir şey. bunun da her ülkeden örneği bulunuyor. yukarıda kıyas olarak yazdığım ülkelerin hakemleri arasında da fifa kokartı olup hiç maç alamayan hakemler mevcut.

    peki böyleyse, arka mahallemizde maç yönetirken rezalet olan hakemler avrupa'da çıkıp yüksek seviyede maçlar yönetiyorlarsa, neden arka mahallemizdeyken rezaletler?

    bir sürü sebep sıralayabilir, hepsini de en sonunda birbirine bağlayabiliriz.

    bir kere hakemler tff federasyon yapısına bağlı kişilerdir. mhk, tff'nin altında kurulur ve çalışır. tff, uzun bir süredir futbolu bilen insanlarca yönetilmiyor. futbolu bilmeyi geçtim, bağımsız bir şekilde sadece yöneticilik yapacak kalibrede insanlar bile uzun zamandır o kapıdan içeriye girmiyorlar. girenler ya bir yerin zengini, ya birinin adamı.

    kulüp başkanları çok ayrı bir alem. her maç, bakın istisnasız her maç yenilen takımın başkanı mikrofon karşısına geçiyorsa ağzını hakemle açıyor hakemle kapatıyor. menajerler de farksız. yahu kardeşim sen başkan olarak takımının şu mevkisini alternatifsiz bırakmışsın desen hakemler üzerimize oyun oynuyor. hocam takım bugün çok kötüydü, problem neydi desen maşa hakemlerden bıktık, futbolu katlediyorlar. ulan artık herkes alışmış rahata takım kaptanı bile çıkıp her kötü maç sonu hakemi eleştiriyor, saha içinde görmediği bir pozisyon için hakeme diklenip bilerek sarı kart görüyor ki taraftarın sevgilisi olsun.

    saha içindeki elemanlarla bitti mi? tabii ki bitmedi. taraftarlar da bu deli saçmalıklarına çok güzel alıştı. her kulübün taraftarları arasında ezici bir çoğunluk zannediyor ki türk futbolu sadece kendi takımı üzerine oynanıyor, tüm herkes onlardan nefret ediyor, tüm hatalar onlara yapılıyor, büyük oyunlar tuttuğu takımın üzerine hazırlanmış. evet, kimse kusura bakmasın ama maalesef galatasaray taraftarı da buna dahil.

    televizyon yorumcuları konusuna hiç girmeyeceğim. kaşarlanmış hakem ve futbolcu eskileri, 3-5 kuruş için televizyonda her hafta bir onu bir bunu söyleyip duruyorlar. kimse de demiyor ki bu hakemler şeytan mı, türk futbolunu bitirmek için ilahi bir güç tarafından göklerden mi indirildi, başka bir sorun olabilir mi? yok. televizyonlardaki futbol programlarını açıp izleyin, pozisyon pozisyon, ağır çekimlerle en ufak kararına kadar hakemler tartışılıyor. maç görüntülerini yayınlama hakkı olmayanlar bile bunu yapıyor.

    şimdi gelelim denklemimize. üst klasman bir hakem maça görevlendiriliyor. kötü denilmeyecek bir yönetimle maçı tamamlıyor. x kulübü mağlup oluyor bu maçta. maç sonu x kulübünün sırasıyla başkanı, teknik direktörü ve takım kaptanı her gördükleri mikrofona ve her arayan programa zehir zemberek açıklamalarda bulunup hakemin ne kadar kötü olduğundan bahsediyorlar. televizyon programları zaten bildiğiniz gibi. taraftarı hiç sormayın, hakemin evini bulsalar gidip yağmalayacaklar. sonraki hafta gelip çatıyor. üst klasman hakemimiz yine görev alıyor. iyi yönettiği ve doğruluğu tartışılamayacak bir penaltı verdiği maçta y takımı beklemediği bir mağlubiyet alıyor. aynı döngü y takımı başkanı, hocası, kaptanı ile başlıyor. televizyonlar yine aynı. taraftar yine aynı. bu esnada tff'de ne mi oluyor? hiçbir şey. ne açıktan ne kapalıdan hakemiyle alakalı en ufak bir aksiyon almıyor tff. hakemini savunmuyor, korumuyor, aksine hakeminin iyi veya kötü maç yönetmiş olmasından bağımsız sonraki hafta ona maç vermiyor. o hafta x ve y takımlarının lehine çalınan düdükler iki takıma da 3 puanı getiriyor. başkanlar, hocalar, futbolcular, taraftarlar çok mutlu. daha zayıf takımların sesi daha az çıktığından federasyon da mutlu, başlarına dert tasa açmamış oluyorlar. fakat yarış kızıştıkça zayıf takımların da x ve y'den alacakları puanlar önem kazanıyor. bu sefer x ve y'nin lehinde veya aleyhinde yapılan her hakem hatası infial yaratıyor. sonuçta biri şampiyon oluyor, diğer herkes şampiyonluğa şaibeli diyor. hakeme ne oluyor peki? eminim avrupa'dan her çağrı aldığında rahat rahat maç yönetebileceği için mutlu oluyordur.

    bir de var geldi diye de maçların sıfır hatayla yönetilmesi gerektiği beklentisi çıktı. var şu an tüm dünyada tartışılan bir sistem. bizde hele hiç oturmamış, maçı tamamen soğutan, bazen neredeyse 3-4 dakika karar çıkmayan bir şekilde devam ediyor. var olsa bile hakemler yanlış karar veriyorlar arkadaşlar. var sadece ofsaytların yanlış olmasını tamamıyla önleyebilir, çünkü futbolda sadece o tamamıyla nesneldir. çizginin nereden çekileceği ve kimin ofsaytta kaldığı her zaman bellidir. takip edenlerin fark etmesi normaldir, buraya kıyasla belki daha az olsa da her hafta avrupanın büyük liglerinde bile çok kötü kararlar çıkıyor veya var kullanılarak verilen bir karar yanlış olarak değerlendirilebiliyor.

    yanlış anlaşılmasın, yetersiz hakem çok. olmayacak kararlar her maçta çıkıyor. hepimiz premier lig'i çok seviyoruz. yahu arkadaşlar takip etmiyor musunuz orayı siz merak ediyorum. zannediyor musunuz ki orada hakem hatası olmuyor. almanya'da hakemler robot mu, hata yapmıyorlar mı? ispanya, hollanda, belçika?

    türk hakemini kıyaslarken işte bunu göz önüne almıyoruz. bizim hakemin kötü olup olmadığını anlayacak bir ortamımız yok. bunu görüp klasman değiştirecek bir federasyonumuz da yok. kötü niyetli sahaya çıktıkları oluyordur belki, veya cidden kötü hakemlerimiz de vardır. ama hakemlerin hakemlik yapmasına elverişli bir ortam yok şu anki türk futbolunda. önce bu düzelecek. bu düzelecek ki biz bir hakem iyi mi, kötü mü izleyeceğiz. ayrı bir mevzu, yabancı hakem mevzusu sürekli konuşulur oldu. arkadaşlar siz cidden yabancı hakemler geldiğinde bütün bu hengame bitecek, kimse hakem konuşmayacak, muhteşem maçlar izleyeceğiz mi zannediyorsunuz? çok olsa 1 ay sürer bu düzende yine hakemleri tahtaya oturtmak.

    herkes önce kendi kapısının önünü süpürecek. federasyon işini iyi yapacak, güvenilir olacak, çalışanına en rahat koşulları sağlayacak ve onu koruyacak, bağımsız olacak. kulüp başkanları kendi şahsi reklamını yapmaya değil cidden kulübü yönetmek için o koltuklara oturacak, oturduğu zaman da işini iyi yapacak, profesyonel ekiplerle çalışacak. teknik direktörler işin şov kısmını başarılarından sonra yapacak, takımını iyi hazırlayacak, modern futbola ayak uyduracak, oyuncu grubuna uygun işler yapacak ve istikrarlı olacak. taraftar zaten bunların hepsini takip eder ve uyum sağlar kimse merak etmesin.

    sonuç olarak ben yıllardan beri çok sıkı takip ettiğim türkiye liginde cidden rezalet hakem yönetimleri de gördüm, kusursuza yakın yönetilen maçlar da izledim. yazımda defalarca belirttiğim gibi belki de bazı hakemlerimiz cidden yetersizdir, cidden kötü hakemlerdir. ama kimse hepsi kötü hakem demesin, hepsi yetersiz demesin bana lütfen. ben bu saatten sonra sürekli hakem konuşan kimseyi ciddiye almıyorum, almamanızı size de tavsiye ediyorum. biliyorum ki hakem konuşan kimse, şu anki türk futbolunda işini iyi yapmıyordur. bir maçta iyi oynamış ve hakemin verdiği bir karar yüzünden puan kaybetmiş olabilirsiniz. yine mevcut atmosferde bunu dile getirebilecek yeterlikte kimse olmadığını biliyorum, çünkü o iyi oynamak istikrarlı bir iyi oynamak asla olmuyor. hakem konuşmadan önce hoca kendi işine bakacak, işini istikrarlı şekilde iyi yapıyorsa konuşacak. jurgen klopp hakem eleştiriyor. mourinho, guardiola hakem eleştiriyor. eleştirebilir çünkü işini iyi yapıyor ve hakkını arayacak. kimse hakem eleştirmeyecek diye bir şey yok, yeri geldiğinde konuşulacak tabii ki. hele başkanlar türkiye'de hiç hakem konuşmayacak. konuşacak yeterlikte işini düzgün yapan, ekibiyle birlikte ne yaptığını bilen bir tane başkan yok. avrupa'da da başkan konuşuyor fakat türk futbolundaki gibi kendi başarısızlığını bir yerlere yıkıp algı operasyonu oluşturmak için değil.

    topyekün bir arınmaya ihtiyaç duyan türk futbolunun bugününde hakemlerin en büyük sorun olduğunu düşünmüyorum. hakemlerden çok önce gelen bir sürü sorun var.
  • 355
    türk futbol hakemleri iyi maç yönetemiyorlar değil, türk futbol hakemlerine iyi maç yönettirmiyorlar. mustafa öğretmenoğlu (manipüle edilmiş) ve cüneyt çakır’ın (ilk dürüst maç yönetimi) yönetimlerinden bir kez daha anlaşılmıştır ki türk hakemleri manipüle edilmektedir. rahat bırakılırsa hakemler aynen avrupa’daki gibi maç yönetecekler bundan eminim.

    türk hakemliğini kimler nasıl manipüle ediyor, nasıl hırpalıyor?

    1-bir numaralı neden fenerbahçe’dir. yıllarca fb asbaşkanlığını yapan semih bayülken ölmeden önce bir gazetede yayınlanan röportajında “türkiye’de çok hakem satın aldım” yine de fenerbahçe camiasına yaranamadım demiştir. bu röportaj ne yalanlanmış ne de tekzip edilmiştir. sadece bu röportajı yapan ve yayınlayan basın mensubu genç yaşta ölmüştür. (ölümü şüpheli midir bilmiyorum) bu yolla hakemleri manipüle etmeye alışmış fenerbahçe camiası daha birçok metodla hakemler ve tff üzerinde baskı kurmakta ve spor basınındaki üstün gücünü kullanarak tff, mhk, pfdk ve tahkim kurulunun, kısacası tüm futbol yönetiminin dengesini bozmaktadır.

    2-yayıncı kuruluş. yayıncı kuruluş üç büyük takım taraftarlarına daha çok risıvır satmak için maçları ve de hakemleri manipüle ederek puan farkının açılmasını engelliyor. bunu yaparken de hakemler ellerine yüzlerine bulaştırdığından futbol camiası geriliyor, hakemler tukaka oluyor.

    3-beşiktaş, fenerbahçe’yi görünce aşka geliyor ve mhk üzerinden hakemleri manipüle etmek için plan üstüne plan yapıyor. zekeriya alp’i iki kez mhk başkanı yaptıran beşiktaş camiasıdır. taraftar sayısı on milyonu geçmediği halde kendisini şişirmek için her yolu deneyen bu camia, siyasi konjonktürü kullanmak suretiyle hakemler üzerinde baskı kuruyor. 15 temmuz darbe girişiminde stadını darbecilere açtığı, ezeli ve ebedi asbaşkanları fetö imamı ihsan kalkavan sayesinde üç yıl üst üste şampiyon oldukları halde bütün bunları unutturmayı başarmış ve borusunu öttürmeye devam etmiştir. hakemler üzerinde öyle baskı kurmuşlardır ki, hakemler, rakibine uçan tekme atan de souza’ya ve kendilerine hakaret eden sergen yalçın’a kırmızı kart çıkaramamıştır.

    4-spor medyasının hakemler üzerindeki baskısı ise dünyada eşi benzeri olmayan bir baskıdır. bugün spor basınının amiral gemisi olan programlara çıkan yorumcuları, spor gazetelerinde ve radyolarında yazan konuşan kişileri bir analiz edin göreceksiniz ki çoğunluğu fenerbahçe ve beşiktaş amigosudur. onlar hiçbir zaman hakkaniyeti gözetmezler. çünkü gözetmeye kalkanlar taraftarlarınca hemen aforoz edilir, linçe maruz bırakılır. (en yakın örneği tuncay şanlı) dolayısıyla da hakkaniyetle yorum yapmak isteyenler bile bir süre sonra bundan vazgeçip amigoluğa başlar. sonuçta basındaki amigo yorumcu ve yazarlar tarafından yıllardır suçlanan, tehdit edilen, iftiraya uğrayan hakemlerin dengesi bozulur.

    5-taraftarların linç hareketleri. türkiye’de en zayıf en savunmasız camia hakemlik camiasıdır. tek bir savunucusu yoktur. öyle zavallı bir konumdadır ki hakemlik camiası, %100 haklı oldukları konularda bile linçe maruz kalırken çıkıp iki cümle ile kendilerini savunamazlar. türk yargısı da asla hakemleri korumaz. hakemlere her türlü hakaret, küfür ve tehdit bizim ülkemizde normal karşılanmaktadır. dolayısıyla da hakemler doğru karar vermekten çekinir oluyorlar.

    çok taze bir örnek vermek istiyorum. tugay kaan numanoğlu, fenerbahçe-beşiktaş maçında, de souza, mert hakan yandaş ve altay’a kırmızı kart çıkarması gerektiğini bilmiyor muydu? bal gibi biliyordu ama neden çıkaramadı? çünkü maçtan üç gün önce, yani atamadan hemen sonra çocuğun üzerinde öyle baskı oluşturuldu ki (hem beşiktaş hem fenerbahçeliler tarafından) düşman başına. bu şartlarda dürüst maç yönetmek hiç de kolay değil.

    daha birçok neden var ama yazmaya gerek duymuyorum. şimdi bazıları iki şeyi merak ediyor. galatasaray’ın ve hakemlerin hiç mi suçu yok?

    galatasaray’ın da suçu var tabi ki. var ama galatasaray her zaman makul sınırlar içinde kalmıştır. on üç yıl şampiyonluktan uzak kaldığında anlıyoruz ki defalarca hakemler vasıtasıyla şampiyonlukları çalınmış ama bir kez bile bu durum camia tarafından dillendirilmemiştir. siz herhangi bir galatasaray yöneticisi ya da yorumcusunun, hakemler kasten aleyhimize karar veriyorlar dediğini duydunuz mu? duymadınız ve duyamazsınız da. daha cuma günkü karagümrük maçının hakemi için başkanımız ne dedi. “bize formsuz hakemler göndermeyin” dedi. “maçlarda el freni olan hakemlerden koruyun bizi” dedi. bir de fenerbahçeli ve beşiktaşlı ve hatta trabzon sporlu yorumcu ve yöneticileri dinleyin. tamamı hakemlerin kasten aleyhlerine karar verdiğini yani maçı sattıklarını söylüyorlar. ellerinde delil var mı? yok tabi ki. sadece verilen kararlara bakıp bunları söylüyorlar. üstelik kararların %90’nda da hakemler haklı oldukları halde. fenerbahçeli yöneticilere, yorumculara bakın. abdulkerim durmaz, rıdvan dilmen, serdal ali çelikler, gürcan bilgiç (bakın daha zır delilerini yazmadım bile) fbtv’nin tüm yorumcuları hakemleri maç satmakla ve kasten yanlış karar vermekle itham ediyorlar. hatta sportif direktörleri çubuklu tosun bile bunu açıkça deklare ediyor. yani aradaki farkı anlayabildiniz mi?

    hakemlerin suçu yok mu? tabi ki var ama onlarınki de kanaatimce devede kulak kalır. formsuz olduklarından, korktuklarından veremedikleri kararlarla maçları katlettikleri olduğu gibi maç satanları da olmuştur. nitekim semih bayülken de bunu itiraf etmiştir. ancak şu anda yani iletişim çağının tam ortasında, maç satmak o kadar kolay değil artık. hakem maç satsa da daha sonra mesleğini sürdürmesi kolay değil.

    sonuç olarak türk hakemlerini manipüle eden bu nedenler ortadan kaldırılabilirse biz çok az hakem konuşacağız ama bu şu anda mümkün gözükmüyor. milyonların izlediği tv kanallarında ağızlarından çıkanı kulakları duymayan yorumcu hakem ve futbolcu eskileri ıslah edilemedikçe, taraftarların linç kampanyaları engellenemedikçe, yöneticilerin saldırıları durdurulamadıkça hakemlere acımaya devam edeceğiz.

    peki bütün bu kaosun, saldırıların amacı ne? üç kuruş fazla para kazanmak mı? daha fazla şampiyonluk ve kupa kazanıp böbürlenmek mi? gerçekten insanları eğlendirmek ve hoşça vakit geçirmelerini sağlamak için oynanan futbol maçlarını savaşa çeviren, yazar ve yorumcuların, yöneticilerin, taraftarların ve en son da hakemlerin biraz durup düşünmesi gerekmez mi? biz ne yapıyoruz amacınız ne diye?

    hepsinden önemlisi ülkeyi yönetenlerin bu durumu düzeltmesi gerekmez mi?
  • 358
    galatasaray taraftarının zaman zaman benim de dahil olduğum bir kesiminin ciddi şirazesini kaydırmış topluluk. şöyle ki biz galatasaray olarak uzun süredir ortada olan pozisyonlarda, kararın alehimize çıkmasına (özellikle büyük veya kritik maçlarda) çok alıştık. öyle ki bir kesimimiz ortada olan pozisyonlarda bile içime sinmedi diye yazabiliyoruz. bunda kötü bir şey yok elbette; ama olaya futbol oyun kuralları ve hakem yorumu olarak da bakmak lazım bazı durumlarda.

    örneğin 14 şubat 2021 galatasaray kasımpaşa maçında kuşların ortalığı yangın yerine çevirdiği pozisyonda ilk tekrarlarda pozisyon bana da penaltı gibi geldi; ama tekrar izleyince kimsenin hakimiyetinde olmayan bir topa 2 futbolcu müdahale etmeye çalışıyor ve kim önce hamle yapıyor, kim diğerine müdahalede bulunuyor biraz bulanık bir pozisyon var. dediğim gibi biz kritik anlarda düdüğün aleyhimize çıkmasını çokça kanıksayınca garipseyebiliyoruz lehimize olan kararları.

    şimdi dönüyorum 13 şubat 2021 fatih karagümrük fenerbahçe maçına; ilk goldeki elle oynama pozisyonunu bir tarafa koyuyorum; fenerbahçe'nin 2. golü öncesi sanırım ozan'ın yaptığı net faul kaç yerde konuşuldu? tv'de kaç kişi dile getirdi, kim üstünde durdu? bakın bu pozisyon gri falan değil; basbaya çok net faul. ama doğru dürüst gündem olmadı; çünkü fenerbahçe'nin özellikle kritik maçlarda puan kaybı yaşadıktan sonra kollanması da hepimizin içselleştirdiği bir durum olmuş türk hakemleri sayesinde.

    yine bir hafta öncesi 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçında olmayan bir ofsayt üzerinden ergene bağladı suyun karşı tarafı; halbuki serdar aziz'in donk'a yaptığı tartışmasız penaltı (bakın buna gri falan diyen adamla futbol falan konuşmayın) yine hasır altı edildi, yeterince gündem olmadı.

    toparlamak gerekirse, birçoğumuz türk hakemlerinin gelenek haline gelmiş taraflı ve yanlış kararlarına o kadar alışmışız ki bazen lehimize verilen kararlara bile fazla hassasiyet gösterebiliyoruz. yapmayalım demiyorum; hobi olarak yine yapalım da :) karşı tarafta bunu suistimal eden yüzsüz milyonlar var; onu da bilelim :)
  • 359
    başta 3 büyüklerin taraftarları olmak üzere ligdeki 21 takımın da devamlı kendileri hakkında ağladığı, hiçkimsenin memnun olmadığı bir meslek erbabı.

    allah sabır versin kendilerine, para pul bir yere kadar, hakkaten süper lig'de hakemlik yapmak çok zor bir iş ve çekilecek dert değil bir noktadan sonra. adamlar iyi yönetse suçlu oluyor kötü yönetse zaten hakkında neredeyse idam fermanı veriliyor herkesçe.
  • 361
    3 mart 2021 ankaragücü galatasaray maçında takdir haklarının neredeyse yüzde 80'ini ankaragücü lehine kullanmasını geçtim, verdiği skandal kırmızı kart her şeyi açık etti.

    o pozisyonda kırmızı kart vermesi tamamen kafasındakini sahaya yansıtmasıdır.

    hele skor 2-1 olunca 90+3'te ömer bayram'a taç çizgisi kenarında vermediği faul?

    2-2 falan biter diye aklı çıktı aklı! sırf ondan vermedi.

    kim bu beyzade?

    (bkz: halil umut meler)

    tüm bunlar olurken 45'te aleyhimize olan penaltının aynılarını bizim maçlarda olunca top vücuttan sekti diye vermeyenler, trabzon'da fener'in dirsekleri görmeyenler, bugün aynı dirseklere kırmızı kart verilmesine ses etmemiştir.

    bu paşa kimdir?

    (bkz: cüneyt çakır)

    her ikisi de fifa kokartlı.

    birisi genç ve şu an ligin en iyisi dediğimiz hakem, diğeri de türk futbol tarihinin sözde en iyi hakemi.

    süper lig 2020-2021 sezonunda yapılan şeyin adı yok.

    tebrikler operasyon çocukları tebrikler...

    yalnız en çok da şuna üzülüyorum. bizim adalete ve her şeye rağmen iyi hakemlerin de olabileceğine dair son bir umudumuz vardı, işte onu aldınız bizden.
  • 364
    ülkenin yugoslavya gibi bir futbol maçıyla birbirine düşmesi için elinden geleni yapan hainler...
    yugoslavya uzun süren ekonomik krizler vs vs sonrası bir futbol maçıyla birbirine girmiş, avrupa'nın göbeğinde sırplar bosnalı komşularına soykırım yapmıştı.
    burası türkiye , insanlar burnundan soluyor artık işin sonu öyle bir yere gelir ki tüm avrupa medeniyeti temelden dinamitlenir.

    son 4 şampiyonluğumuzda her birini bir öncekinden daha anlamlı kılan omurgasızlar sürüsü.
  • 365
    günün birinde iç savaş çıkacaksa sebebi büyük olasılıkla bu kitle olacak. egzajere ediyorum elbette ama insanların psikolojileriyle öyle böyle oynamıyorlar hani. bu gidişle yunanistan'daki hakemlere yönelik saldırıların benzerlerini tecrübe etmemiz işten bile değil. sonra ayıkla pirincin taşını.

    banka hesaplarından siyasetle diyaloglarına, futbolcularla ilişkilerinden bahis dünyasıyla alakalı bağlantılarına didik didik edilmesi gereken güruh. kim bilir neler neler dökülecek ortalığa...
  • 366
    maçların seyircisiz oynanması nedeniyle istedikleri takımı rahat rahat doğrayabilen soytarılar topluluğu. ama unutmasınlar, bu günler geçecek ve ali sami yen tekrar tıklım tıklım olacak. şimdiden en az 3 tane hakemin artık * taraftarlı bir sami yen' e girmesi mümkün değil. hepsi soytarılıklarının hesabını şanlı galatasaray taraftarına verecekler. zamanı gelince...
  • 368
    premier league'de hakemler maaslarinin yani sira bir de performans primi (bonus) aliyor. daha sonra her maç aldiklari puana göre (bunun için bir genel tablo tutuluyor), sezon sonunda bazi hakemlerin priminden kesintiye gidiliyor. normalde bonuslar yillik maasi neredeyse %50 artirabiliyor.

    https://www.dailymail.co.uk/...aking-hit-error.html

    ülkemizde de benzer bir sisteme gidilerek garanti parayi azaltarak, performansa daha fazla kiymet vermek lazim. yoksa bizim hakemler kadar isini kötü icra edip yillarca hiçbir yaptirima maruz kalmadan aynen devam edebilen baska bir meslek grubu yoktur.
  • 373
    sağlam bir yönetimimiz olsaydı sadece bu hafta olanlardan mhk kökten değişirdi.

    10 nisan 2021 galatasaray karagümrük galatasaray maçında mohamed’in golü el nedeniyle iptal edildi ama 11 nisan 2021 erzurum beşiktaş maçında ghezzal’ın golü öncesi cenk’in eli görülmedi.

    12 nisan 2021 fenerbahçe gaziantep maçında antep’in gölü faul nedeniyle iptal ediliyorsa, kerem’in penaltı pozisyonu neden vardan döndü.

    yedlin’nin pozisyonunu göremeyen var, galatasaray aleyhinde ki pozisyonları dört gözle izleyerek donk’u attırıyor. bize karşı sarı kartlar, kırmızı kartlar havada uçuşuyor.

    biz televizyondan izleyerek sahada neler döndüğünü görebiliyorsak, futbolcuların halini anlayabiliyorum. haksızlık karşısında kaleyi terk edip, orta sahaya koşan kaptan muslera’da bile bir kabulleniş görüyorum.

    fatih terim ve ekibi çok formsuz ama hakemlerin bize bu sene yaptıkları unutulmamalı, unutturulmamalı.
  • 375
    cüneyt çakır gibi büyük bir ustadan ders ala ala, tetikçiliğin nasıl yapılacağı konusunda dünya çapında bir seviyeye ulaşan ve yeni cüneyt çakır'lar çıkarma yolunda büyük yol kat etmiş olan topluluk.

    artık eskisi gibi düz doğrama yapmıyorlar, sektör olarak bu konuda çok ilerlediler. mesela 25 ocak 2004 beşiktaş samsunspor maçı'ndaki gibi bir maç yönetirsen futbol taraftarlarının senelerce bu maçı konuşacağını biliyorlar, veya 26 ağustos 2012 beşiktaş galatasaray maçı'nın son dakikalarındaki gibi bir penaltı çalarsan ömrün boyunca o penaltıyla anılacaklarını görüyorlar. bu yüzden daha ustaca, çok katmanlı bir yöntem uyguluyorlar. diyelim ki a ve b takımları maç yapıyor ve tetikçilik konusunda uzmanlaşmış bir hakemimiz bu maçı a takımına kazandırmak istiyor.

    hakemimiz öncelikle maçın başında ve sonunda bambaşka iki yönetim göstereceğinin bilinciyle sahaya çıkıyor. son dakikalarda vereceği kritik bir penaltının, bir gol iptali kararının veya sonuca tesir edecek başka bir hükmün çok konuşulacağını biliyor. bu yüzden maçı mümkünse ilk yarıda, en kötü 65.-70. dakika civarına kadar a takımı lehine koparmak üzere ilk düdüğü çalıyor. çünkü maç koptuktan sonra b takımı lehine absürt kararlar vererek "hakem sadece size değil bize de bir sürü hata yaptı abi, taraf tuttuğunu söyleyemeyiz direk kötü maç yönetti bence" dedirtebileceği bir periyoda ihtiyacı var.

    eğer a takımı güçlü bir ekipse zaten rakibini sürklase ediyor, kendi yarısahasından çıkarmıyor. bu durum hakemin işine geleceğinden, a takımı geride eksik yakalanıp kontratak yiyeceği zaman faul yaparsa hakem büyük oranda faul çalmıyor, eğer faul çalmak zorunda kalırsa asla kartına başvurmuyor. böylece a takımı baskıyı kuruyor, tekme tokat faullerle kontratakları kesip gol aramaya devam ediyor. hakemimiz, 65. dakikaya kadar vakti olduğu için sabırla bekliyor.

    eğer a takımı bu süre zarfında maçı koparamazsa hakem mecburen devreye giriyor. insiyatif kullanarak duruma en uygun tetikçilik yöntemini seçiyor: ya a takımı lehine uydurma penaltı çalıyor, ya b takımına yapılan penaltıyı vermiyor, ya b takımından bir oyuncuyu kolay bir ikinci sarı kartla oyundan atıyor, ya da a takımının faul yaparak attığı golü geçerli sayıyor. hakemimiz bu joker haklarından birini elbette maçın başında da kullanabilir ama o zaman rakip takımın maç boyunca kendisine isyan edip maçı terörize etmelerinden korkuyor. bu yüzden bu jokerler genellikle maçın ortasına saklanıyor.

    bu jokerlerden biriyle maçı kopardıktan sonra hakem 180 derece değişiyor, çünkü artık kendini temize çıkarma vakti. b takımı lehine saçma sapan fauller veriyor, b takımından bir oyuncu saha içinde adam vursa bile kırmızı kartına başvurmuyor, belki 90+ dakikalarında b takımı lehine uyduruk bir penaltı veriyor. çünkü maç kopmuş ve görev tamamlanmış zaten, b takımına hangi kıyağı çekersen çek kazanan değişmeyecek. dolayısıyla maçın sonunda bu şekilde bir temizlik işlemi uygulanıyor.

    bu yöntemle a takımına kazandırılan "a takımı-b takımı" maçından sonra gelen tepkiler şu şekilde oluyor: bir grup taraftar maçın 0.-65. dakikaları arasında a takımı lehine verilmiş olan saçma penaltıyı, a takımının faul yapmasına rağmen geçerli sayılan golünü veya b takımının verilmeyen %100 penaltısını konuşurken; a takımı taraftarı da maç koptuktan sonra b takımı oyuncusuna çıkarılmayan %100 kırmızı kartı, b takımı lehine verilen saçma sapan penaltıyı veya a takımının attığı nizami golün iptalini konuşuyor. hakemin tetikçiliği kamufle oluyor, bulandırdığı suyun altında görünmez hale geliyor.

    bu yüzden bir hakem 65. dakikaya kadar bir taraf lehine, sahada en az iki farklı skor varken diğer taraf lehine absürt hatalar yapmışsa bilin ki o hakem tetikçidir ve yediği haltı örtbas etmeye çalışıyordur. örneğin 24 nisan 2021 beşiktaş kayserispor maçının görüntülerini izlerseniz, bu anlattıklarımın seçkin bir örneğini aynelyakin görürsünüz. cüneyt hoca yine klasını konuşturmuş.

    ama tetikçilik yolunda onu da geride bırakacak birçok genç hakemimiz yetişiyor hamdolsun. yeni jenerasyon türk hakemleri doludizgin geliyorlar elhamdülillah.
App Store'dan indirin Google Play'den alın