• 26
    --- alinti ---
    efendim, fenerbahçe asbaşkanlarından hukukçu şekip mosturoğlu, efesli kerem‘in dopingli çıkması üzerine kulübü adına (burası çok önemli) düzenlediği basın toplantısında, yapmış olduğu müthiş bir kimyevi madde çalışmasından sonra, “biz kambala’nın sözleşmesini hemen feshettik” buyurdular.
    iyi de, türkiye şampiyonu olan voleybol erkek takımınızın kaptanı burak hascan dopingli çıkınca neden önce tahkim’e gidip cezasını 2 yıldan 10 aya indirdiniz? neden kaptanı da kulüpten uzaklaştırmadınız da ikinci kere aynı suçtan yakalanmasına çanak tuttunuz? bu biiir...
    ikincisi; dediniz ki, “madde vücuttan atılmış olsa dahi saç teline başvurulur...”
    ne de sağlam hafızanız varmış. eeee ne de olsa teknik direktörünüz de aynı uygulamadan yakayı ele vermişti. vallahi bravo... tam dünya kulübü yansıması...
    --- alinti ---

    kemal belgin
  • 34
    --- alinti ---

    bünyamin gezer başarılı, iyi bir hakem.
    di.
    di!
    ***
    önce...
    sevgili eşi de temiz, dürüst bir polis memuru olan temiz, dürüst bir polis memuru, silkelesen 3-5-15 milyar euro çıkacak bir statta sıradışı bir derbinin tek yetkili patronu olabiliyorsa günün birinde, bu tartışmasız bir başarı hikayesidir.
    ülkede polisimizin içinde bulunduğu şartların yetersizliğini bilirim, bilirsiniz, gezer’in durumu bir mucizedir, sadece kutlamamız gerekir onu.
    hikayesinin özü budur.
    gerisi, bundan sonra yazacaklarım da hikayedir...
    bu biline!
    ***
    hürriyet’e, mehmet arslan’a konuşmuş, mehmet iyi iş bitirmiş, gezer de gezer’i bitirmiş, bu saatten sonra hakemlik yapamaz, yapsa da yapamaz, normal bir ülkede kafasında bunları kurarak sahaya çıkan birine hakemlik yaptırmazlar.
    diyor ki;
    “50 bin kişi o stada gelmişmiş, maçı tatil etse, binlerce insan yürüyüş yapıp, camları çerçeveleri indirecekmiş, allah korusun bir taraf karşı tarafa saldırsa, bu birkaç cana mâl olsa, bunun hesabını kim verecekmiş, vicdanı çok rahatmış, çok büyük olayları önlediği kanaatindeymiş.”
    ***
    şimdi...
    1-her derbinin öncesi birbirinin kopyası, artık hiç bir hakem hiç bir derbiyi iptal edemez, yemez.
    2-asy’deki rövanşın hakemini şimdiden bitirdi, gs’lı ne yaparsa yapsın, hakem maçı iptal edemez, ederse ve her ne olursa sorumlusu olur, hele rövanşın hakemi gezer olursa (olması yüzde sıfır ihtimal), asy ‘de ‘seyircinin kucağında’ yönetir maçı.
    3-gezer’in maç öncesi kafasında bunlar varsa, maç içinde de vardır, onun mantığıyla yorumlayalım kararlarını.
    a)ilk gol, ‘gol’ değil, ya ‘ofsayt’ ya ‘ofsayt mı’, binlerce fb’li gs’lılara saldırmasın, birkaç cana mâl olmasın diye hemen gol verdi.
    b)fb aleyhine penaltı vermesi gerekse vermeyecekti bu mantıkla, “fb aleyhine penaltı vermedim,50 bin kişi vardı, birkaç cana mâl olabilirdi, kaç kişinin canını kurtardım, vicdanım rahat“ diyecekti.
    c)”alex’in pozisyonu penaltı değildi, birkaç cana mâl olmasın diye penaltı verdim, vicdanım rahat, çok büyük olayları önledim bu penaltıyı vermekle”.
    bunu bilmemneremden ben uydurdum!
    4)maçı iptal ettiğinde, fb ‘lilerin kadıköy’de rakibe saldırıp can alabileceğini düşünüyorsa, iptal etmediğinde de gs’lılar, mesela florya ‘da fb’lilere saldırıp can alabilirlerdi, vicdan ne der bu duruma, bu riski niye göze aldı, yoksa sadece fb’lilerin saldıracağını mı düşünüyor?
    vicdan’a bu durumu da bir sorsun!
    5-maçlarda, hakem kararlarından sonra tarafların birbirlerinin canını alma durumu varsa, bu durumdaysak, bırakın maçı, maçları, lig iptal edilsin, millet çoluğuyla çocuğuyla geliyor, guguş değil bu, bir polis-hakem bu kadar sorumsuzca konuşur mu?
    6-maçı iptal etse hiçbir şey olmayacaktı belki, kendi kuruntusu belki, kimse kimsenin canını almayacaktı belki, sadece bir polis o,sadece bir hakem, daha fazlası değil, ne bir psikolog, ne bir sosyolog ,”can almak-vermek laklağı” bir polis-hakemin haddini aşar, bilmediği işlere iş olmasın, başımıza iş açar.
    7-fb’lileri bir hakem kararı sonrası rakibe saldırıp, canını alabilecek zevat durumuna düşürdü, en büyük potu bu, zırt pırt herkese cevap yetiştiren fb niye susuyor, daha ne deseydi gezer, küfür mü etseydi?
    8-sıradaki bjk-fb derbisinde bjk’lılar, bunun rövanşında gs’lılar hakeme “bana bak koçum ‘cam-mam’ indiririz , ‘can-man’ alırız ha, ona göre koçum ha” diye iş olmayacaklar mı?
    olacaklar.
    iş mi bu yaptığı?
    değil!
    uzatmayalım...
    anladikossunuzdur!
    ***
    bu katastrof düşünce sistemiyle maça çıkan birine hakemlik yaptırılmamalıdır.
    yaptırılacaksa da, dandik maçlarda yaptırılmalıdır.
    no derbi bir daha!
    ***
    bir 5’likle bitirelim.
    bünyamin gezer başarılı, iyi bir hakem.
    di!
    benim de beğendiğim inandığım bir hakem.
    di.
    di!

    --- alinti ---

    bilgin gökberk
  • 39
    ayarın ayarını verir*, lafları cuk diye oturtur, galatasarayın haklarını sonuna kadar savunur, evet mahalle ağzıyla yazar, türk medyasının anlayacağı şekilde yazar yani, selcuk yulanın panzehiridir, kesinlikle başımızdan eksik olmasın, hep olsundur. kimdir ? tabiiki osman abimiz, osman tanburacı bugünkü yazısında yine döktürmüştür.

    http://www.sporyazarlari.com/...orgutlen/160503.aspx
  • 40
    --- alinti ---

    galatasaray spor kulübü derneğinden zorunlu açıklama

    bazı internet sitelerinde yer alan görüntülerde; hürriyet gazetesi spor yayın koordinatörlüğü görevini sürdüren ercan saatçi ile fenerbahçe spor kulübünün televizyonun da program yapan metin özülkü arasında geçen ve kulübümüz hakkında açık küfür kelimelerinin kullanıldığı bir diyalog geçmektedir.

    söz konusu şahıs bugünkü hürriyet gazetesi’nde konu ile ilişkin bir açıklama yapmış ve bir yandan küfrü savunarak diğer yandan ise göstermelik ‘’özür’’ dilemiştir.

    spor ahlakı ile ilişkisi oldukça zayıf olduğu bir kez daha anlaşılan bu şahıslar, bu diyalogla kendi seviyelerini ortaya koymuşlardır.

    sporculuğun ve spor ruhunu taşıyanların en önemli özellikleri rakibe saygı ve nezaket kurallarını özümsemiş olmalarıdır.

    türkiye’deki spor kültürünün neden çağdaş bir düzeye ulaşamadığının bir kanıtı da, söz konusu şahısların gerçek kimliklerini gizlemek suretiyle hem televizyonlarda program yapabiliyor olmaları, hem de içlerinden birinin türkiye’nin önemli gazetelerinden birinin yöneticisi olup köşe yazıyor olmasıdır.

    bu kimselerin gerçek kimlikleri ortaya çıktığında bu tür görevleri ifaya devam etmeleri, bu kimseleri istihdam edenleri de kötü ve çirkinden yana taraf haline getirecektir. bir başka deyişle bu kimseler gerçek yüzleri ortaya çıktığında şu an işgal ettikleri mevkileri terk etmek zorundadırlar.

    nezaket ve saygı herkesin uymakla yükümlü olduğu toplumsal kurallar olmakla beraber sorumluluk makamlarında bulunan kimselerin daha özenli davranmak yükümlülükleri bulunmaktadır. bir sorumluluk makamını işgal eden herhangi bir kimse, kendisi bakımından taraftarlara gösterilen ve aslında olmaması gereken hoşgörüyü bekleyemez.

    öte yandan bahse konu olayların cereyan ettiği televizyonun sahibi olan fenerbahçe spor kulübünün kendi internet sitesinde yapmış olduğu açıklama meseleyi saptırmaya yöneliktir. kendi televizyonlarında meydana gelmiş ve türk sporu bakımından esefle karşılanması ve kınanması gereken bir olayı yok saymış olmalarını ve konuya ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamalarını kabul etmek mümkün değildir.

    sporun gelişmesi ve küfürün engellenmesi için mücadele ettiğini beyan eden herkesin açıkca kınaması gereken, bu küfürlü hakeretin kime yapıldığının hiçbir önemi yoktur. önemli olan sporun gelişmesine ve küfürün önlenmesine hizmet amacı ile hareket etmek ve sorumluluları cezalandırmaktır.

    türkiye spor kamuoyu nezdinde çoktan mahkum edildiğine inandığımız sorumluların açıkca bütün spor çevreleri tarafından kınanması bir zorunluluk olup stadlarda küfrü engellemek isteyen, ülke sporuna katkı yapmak arzusunda bulunan herkes bakımından bir ödevdir.

    türk spor kamuoyu önemli ve tarihi bir sınavdan geçmektedir. ya bir bütün halinde olayları hiç saptırmadan gizlemeden meseleyi tam olduğu gibi görerek ve göstererek küfrün her türlüsünü kim tarafından kime yapıldığına bakmaksızın kınayacak, ya da bu tavrı ortaya koymayarak küfre cevaz veren bir tutum sergileyecek ve tarih önünde hesap vermek durumunda kalacaktır.

    “galatasaray türkiye’dir” söyleminin sahibi galatasaray spor kulübü derneği olarak başta futbol federasyonu olmak üzere türk spor kamuoyunu küfre karşı bu ortak tavra katılmaya davet ediyoruz.

    bütün bunların yanında sorumluların teşhirini sağlamak maksadı ile gerekli hukuki süreçleri başlatmak için girişimleri yaptığımızı ve sorumluların türk spor kamuoyu dışında ayrıca bağımsız türk adaleti önünde de hesap vereceklerini kamuoyuna duyururuz.

    --- alinti ---

    galatasaray spor kulübü
  • 41
    --- alıntı ---

    sayin serhat ulueren,
    yıllar önce yaptığımız röportajı yanlış hatırlamıyorsam; bir gazeteye gencecik bir elektrik teknisyeni olarak girişinizi, ardından haftasonu izin yapmak yerine aynı gazetenin spor servisinde amatör ligler muhabirliği ile gazeteciliğe adım atışınızı, yıllarca tırnaklarınızla kazıya kazıya, yaptığı haberler yüzünden tehdit edile edile ve hatta işsiz kalarak buralara gelişinizi anlattınız. ama bir şarkıcı, sizin 20 yılda emekle geldiğiniz noktaya paraşütle iniverdi. bunu nasıl hazmettiniz de ercan saatçi'yi böyle ateşli savunuyorsunuz?
    ona niye "meslektaşım" diyorsunuz?

    veeee ayrıca!
    daha birkaç hafta önce 'yılın skandalı' gibi başlıklarla bir kaset yayınladınız.

    eski bir federasyon çalışanının, tff binasında içki içen tff hukuk kurulu üyelerini, cep telefonuyla videoya aldığı görüntüleri 2 saat boyunca ekrana getirdiniz.

    1 yıl önce çekilip 'saklanan' çekimi 'skandal' diye yayınlayıp; üyelerin istifa etmesi gerektiğini yorumcunuz ahmet çakar ile birlikte ilan ettiniz. peki; ercan saatçi'nin bir televizyon çekiminde, kameraların çalıştığını bile bile, bir camiaya sinkaflı küfür ettiğinin ortaya çıkmasının ardından "iki dost arasındaki konuşmanın sızdırılması ayıptır" demenizin sebebi nedir? 2-3 hafta önce hemen hemen aynı durumdaki tff hukuk kurulu üyelerini çarmıha geren siz değil miydiniz? ne değişti ki?

    sayin sanem altan,
    yıllardır bu ülkenin en önemli insanlarıyla röportajlar yaparak haklı bir ün kazandınız. sizin hiçbir röportajda, karşınızdaki kişiye sorulacak en önemli soruyu atlayacağınıza inanmam. peki şarkıcılıktan hürriyet gazetesi spor koordinatörlüğüne dikey geçiş yapan ercan saatçi ile geçen hafta yaptığınız röportajda "siz hangi eğitim ya da uzun yıllara dayanan mesleki geçmişle bu göreve getirildiniz?" diye sormayışınızın sebebi nedir? yoksa sebep ercan saatçi'nin, eşiniz ve vatan gazetesi spor müdürü ibrahim seten'e övgüler düzmesi midir? sizi bu 'olmazsa olmaz' soruyu sormaktan bu haklı övgüler mi alıkoydu? veya daha da kötüsü; ibrahim seten'in ercan saatçi aracılığıyla hürriyet gazetesi'ne spor müdürü olacağı söylentisi kulaktan kulağa yayılıyor, bu yüzden mi en kritik soruyu unuttunuz(!)

    sayin mehmet aslan,
    kamuoyunda sizi tanımayanlar olabilir. ercan saatçi'nin böyle bir vasfı olmadığından, hürriyet'in yeni oluşumunda servisi yöneten kişisiniz. sizi tanıyan pek çok kişiden "mehmet aslan, müdürü esat yılmaer'den çok daha iyi gazetecidir" sözünü işittim. aksini pek duymadığım için bunu doğru kabul ediyorum. yıllardır hürriyet'te esat yılmaer'in altında çalışmakta duyduğunuz rahatsızlığı, basın camiasındaki herkes bilir. sizin yönettiğiniz hürriyet spor eki yayından kalktığından beri pasifize olduğunuz da biliniyor. bunu yıkabilmek adına bile olsa, ercan saatçi'nin sizin üzerinizde bir göreve gelmesini nasıl oldu da hazmettiniz? siz bu meslek için gecenizi gündüzünüze katıp spor müdürü olacağınız günü hayal ederken; elinde gitar sahilde kızlara şarkı söyleyen ve gazeteciliğin g'sini bile yapmayan birinin altında çalışmayı kendinize hangi nedenden ötürü yakıştırıyorsunuz?

    sayin hincal uluç,
    yıllardır "gazetecilik bitmiş, muhabirlik ölmüş, vay anam bu mesleği ne hale getirdiler" diye söylenir durursunuz. pekiiii, gazeteciliği kurtaracak süper kahramanın ercan saatçi olduğuna nereden kanaat getirdiniz? çünkü hürriyet'teki yeni oluşumu fazlasıyla desteklediğinizi görüyoruz, biliyoruz. bundan sonra hangi yüzle spor basınını eleştireceksiniz? sizce bu meslek bu kadar ucuz mu? yoksa "oldum olası sevmediğim esat yılmaer gitsin de yerine isterse sweetheart gelsin razıyım" mi diyorsunuz?

    ve sayin meslek büyüklerim,
    bu konuda sessiz kalmayan cesur azınlığı bir kenara koyuyor ve soruyorum...

    birinin stajerlik yapmadan, muhabirlik yapmadan, haber kovalamadan, editör olmadan, hooooooooooop spor koordinatörü olmasına gıkını bile çıkarmayan gazeteci abilerim.

    aynaya bakın bir, ne görüyorsunuz?

    33 yaşında, kariyerinin başlarında genç bir gazeteci "meslek haysiyeti adina" bunları yazıp da, gelecekteki pek çok iş kapısını kendi kendine kapatırken ve hatta kimbilir belki mevcut işini tehlikeye atarken; hala dut yemiş bülbül gibi susmaya utanmıyor musunuz?

    --- alıntı ---

    (bkz: cem kurel)
  • 42
    --- alinti ---

    gençlerbirliği teknik direktörü thomas doll, dün basına yansıyan ankaragücü teknik direktörü hikmet karaman'ın gençlerbirliği başkanı ilhan cavcav ile görüştüğü ve kendisini eleştirdiği iddialarıyla ilgili olarak "ayıp, saçmalık ve kınıyorum" şeklinde konuştu.

    doll bugün düzenlediği basın toplantısında, konuyla ilgili başkanı ilhan cavcav'ın kısa bir süre önce kendisine sıkıntısını dile getirdiğini ifade ederek, "ben de başkana karaman'ın kendi işiyle ilgilenmesi gerektiğini belirttim. bu davranış etik olarak hoş değildi. bu durumu kendi yapısına ve kendi terbiyesine bırakıyorum" dedi.

    alman teknik adam "(gbkz: normalde şapka çıkarmak lazım. iki takıma da taktik verebilen bir hocanın dünya sıralamasında üst sıralarda olmalı. benim için kolay değil. )karaman'ın meslektaşı hakkında konuşmasını kınıyorum. hikmet karaman gençlerbirliği'ne iş başvurusunu göndersin" diye konuştu.

    bugüne kadar spor hayatında böyle bir olayla karşılaştınız mı? sorusuna doll, "ülkemde böyle bir olayla karşılaşmadım, olmaz da. şayet öyle ise ankaragücü'nü yendiğimiz maçtaki taktiğimiz gayet güzeldi. benim işime bugüne kadar hiçbir yönetici karışmadı. benim tek konuşacağım kişiler başkanımız ve genel menajerimizdir" cevabını verdi.

    --- alinti ---
  • 46
    --- alinti ---

    bizim bu türden beyanlarımız tamamen samimi olup olaylar karşısında gösterilen ve durumu kurtarma amaçlı davranışlar değildir. bize taraflı olmamamız konusunda akıl öğretme gafletine düşünlerin henüz bir hafta önce kendi televizyonlarında kulübümüz aleyhinde edilen sinkaflı küfürlere hala bir tepki ortaya koymadığı ve sadece kendi internet sitesinde haberi dışarı sızdıranların kimler olduğunu aramakla meşgul olduğu spor kamuoyunun bilgisi dahilindedir.

    ayrıca, fenerbahçe spor kulübü çok daha vahim olayların yaşandığı geçen seneki play off final maçında efes pilsen koçu ve oyuncularının maruz kaldığı elim olayları unutmuş yada hiç olmamış gibi göstermeye çalışarak bu olayların önlenmesi konusunda ne kadar samimiyetsiz olduklarını bir kez daha tüm türkiye’ye göstermişlerdir.

    bu konuda gerek olayların meydana gelmesi bakımından tahrik edici davranışlarda bulunan kimselerin gerek olaylara karışanların tespit edilerek haklarında gerekli işlemlerin yapılması konusunda kararlı olduğumuzun bilinmesini isteriz. sporcu davranışı olması olanaksız olan, tribündeki seyirciye yumruk sallayan sporcu(!) için fenerbahçe spor kulübü'nün nasıl bir davranış içinde olacağını da merakla beklemekteyiz.

    kısaca şiddet ve küfüre karşı olduğunu beyan ederek pozisyon kazanma gayretinde olan fenerbahçe yönetiminden samimiyetlerini ortaya koymak adına ilk olarak kendi televiyonlarının bir programında galatasaray’a edilen sinkaflı küfür için edenleri kınamalarını, ikinci olarak kendi bençlerinin arkasında oturan ve kafilelerinin içinde bulunan kışkırtıcı kadın seyircinin kimliğini tespit etmelerini ve tribünde seyircimizi yumruklayan oyuncularına gerekli cezayı vermelerini talep ediyoruz.

    --- alinti ---

    www.galatasaray.org
  • 47
    --- alıntı ---

    ben mi bu konuya taktım, onlar mı abarttı bilemiyorum.. üzerinden birkaç gün geçti ama hala aklımda hakan ünsal’ın milan baros için söylediği “türk olsaydı ameliyat olmazdı” sözleri. yani bir yandan türk olsaydı fedakarlığından ameliyat olmazdı diyor, bir yandan da türk olsaydı ameliyat oldurtmazlardı demek istiyor. anlaşılan zamanında futbolcu olan şimdinin gazetecileri, yorumcuları çok çekmişler yabancı meslektaşlarından. daha çok para almalarından, deplasmana gitmemelerinden, ayrıcalıklı muamele görmelerinden. neye göre ayrıcalıklı? kendilerine göre. yemeklerde onlara kuru fasulye pilav, berikilere portakallı ördek mi çıkıyor acaba, insan merak etmeden duramıyor.
    aslında derdimiz aynı: çifte standart. mesela hakan şükür, futbol hayatına devam etmek için katar’a gidecekse, daha fazla para isteyebiliyor. çünkü orası katar. oysa burası dünyanın en güzel ülkesi, en iyi mutfak bizde, en iyi oteller, restoranlar, doğal güzellikler... peru’yu hiç görmemiş, dubai’de 7 yıldızlı bir otelde kalmamış, atina’da gece çıkmamış, 3 yıldızlı bir michelin restoranında yemek yememiş kişiler anlatıyorlar da anlatıyorlar; “dünyanın en güzel mutfağı bizde, en güzel doğal güzellikler, en iyi oteller, gece hayatı...” katar’da doğmuş olsalardı, dünyanın en güzel ülkesi katar olacaktı muhakkak, onların çöldeki vahasına gelmeyen hakan şükür de bir yabancı! ayıp değil mi bu devirde ‘doğum milliyetçiliği’ yapmak? sanki herhangi birimiz doğmadan seçebilmişiz gibi milliyetimizi? bu ülkede giderek artan bir orand insanlar fırsatını bulsa kapağı yurtdışına atmak istemiyormuş gibi?
    ki hakan ünsal’ın kendisi de ‘yabancı’ statüsünde oynadı yurtdışında. pek de oynayamadı ya, neyse... belki orada çok çektiği için ‘yabancı düşmanlığından’, kendi kendine söz vermiştir, “ben ülkeme dönünce size yapacağımı bilirim” diye. doğruya doğru, benzer şeyler söylediğimiz oluyor bizim de, diyelim vize kuyruğunda beklerken, pasaport polisi tarafından aşağılanırken, yurtdışında hiç haketmediğimiz kötü muamelelere maruz kalırken. kendi kendimize diyoruz ki “keşke biz de yapsak aynısını; vizeyse vize, kuyruksa kuyruk, kötü muameleyse kötü muamele”. o sinirle. ama o sinirle!... sonra geçiyor. çünkü, ‘o muamele kötü’ ve aynısını biz yapınca birdenbire iyi olmuyor. iki yanlış, bir doğru etmiyor. kötü insanlar her yerde var. bizde de, orada da... iyiler de öyle...
    bir zamanlar “kademeye girmeyi reinhard stumpf’tan öğrendim” demek ayıp değildi bu ülkede, hagi’den profesyonelliği, popescu’dan düzgün yaşamayı, derwall’den futbolun doğrularını öğrenebiliyorduk. ama devir değişti, şimdi öğrenmek değil, öğretmek moda... bildiğini öğretmek, yanlış bildiklerini de, bildiğin kadar...

    ‘kariyerime avrupa’da bir takımda’
    kariyerine avrupa’da bir takımda devam etmek istemeyen bir futbolcumuz yok ama hangi avrupa belli değil. portekiz mi? belçika mı? fransa mı? hadi be futboldan anlamaz kadın, tabii ki ingiltere! e, blackburn ya da middlesborough kesmezken kimseyi, ailesini, arkadaşlarını, sevgililerini, yaşam standartlarını, kapılarda karşılanıp, hesap alınmadan uğurlanmaları bırakıp sıfırdan başlamak kolay değil tabii. gerçekten çok cazip bir kontrat olmadığı sürece kimsenin gittiği de yok zaten. neden gitsin ki?
    ama birisi bizimkilere yabancı futbolcuların çocuk esirgeme kurumlarından alınmadığını çıtlatmalı; onların da aileleri, arkadaşları, iyi kötü bir yaşam standartları ve kafalarında da hiç tanımadıkları türkiye’ye gelmenin bir bedeli var. kendileriyle aynı ‘kariyer planını’ yaptı diye kızılmaz ki birine? yabancılar daha pahalıymış türklerden... e aslında, bunu söyleyenlern kazakları armani, arabaları maserati, ayakkabıları gucci, saatleri ıwc... öyle diyorlarsa vardır bir bildikleri...

    --- alıntı ---

    banu k. yelkovan - radikal
  • 50
    buradaki entryler kadar kamoyuna açık bir ayar olmasada bugün pes* oynarken kanaryagillerden birisine verdiğim ayardır:

    kanaryagillerden birisi: ne güzel top çeviriyorum ha. 20 tane pas yapmışımdır... ha bu arada sen şeyi hatırladın mı hani 4-0 yendiğimiz maçta 35 tane pas yapıp gol atmıştık. nasıl oynatmıştık mal gibi...

    ramiz dayı sesiyle verilen ayar: 3 hafta sonra şampiyonluğu son maçta kaybetmek daha büyük bir mallık kardeş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın