• 27
    yillardir yurtidisinda yasiyorum o yuzden birazdan verecegim rakamlar size ucuk gelmesin. "herife bak amma gotu kalkmis lan" demeyin. halen calismakta oldugum sirkette yeni bir pozisyon acildi. patron beni odasina cagirip seni dusunuyoruz vs. dedi. ee boyle bir tekliften sonra ben de biraz pazarlik olayina girdim. yillik maas 80-100 bin dolar arasinda dedi. benden 5-6 yil fazla tecrubedeki adamlar benzer pozisyonda 85 civari kazaniyorlar biliyorum. dusunmek icin biraz sure istedim*, sonra da 95'den actim kapiyi. 1 haftadir tatildeyim ve her gun deli gibi patrondan gelecek cevabi bekliyorum. neyse demem o'dur ki bu tecrube transfer surecini cok daha iyi anlamami sagladi. oglum dua edin olsun lan bu is. insan kaynaklari siktir cekmis olabilir :(
  • 30
    özbek yönetimi ile eziyete dönen şey.

    hepimiz oturup güç ve para kaybetmeyelim diye birlikleri savaşı kaybetmiş bir şehrin fertleri gibi birbirimize korkuyla sarılıp titreyerek bitmesini bekliyoruz.

    kimsenin de büyük işler yapılsın talebi yok ha... parayı çar çur etmesinler kafi. bütçen kaç tanesine yetiyorsa o kadar takıma doğrudan katkı yapacak futbolcu alacaksın. yetmiyorsa almayacaksın. hepsi bu. ha bir de transfer sezonlarında satmak için delirdiğimiz oyunculara bakalım. geçen sezon telles, bruma ve sneijder topun ağzındaydı. piyango telles'e vurdu. bu sezon podolski'nin başını yemek için uğraşıyoruz. e tamam da satınca bu adamları eksiğini kapatacak becerin var mı?

    yazık, kötü yönetimin özel bir hali ile sınanıyoruz.
  • 31
    menajer, basın ve yöneticilerin oluşturduğu üçgenin içini dolduran belli başlı isimler var. her sene aynı isimler sürekli gündeme geliyor. 3 yıl önce fenerbahçe için yazılan belhanda bu defa galatasaray için yazılıyor.
    bizim düşündüğümüz kadar düşünmüyor maliyeti yöneticiler. nasılsa arkalarında bıraktıklarından hiçbir zaman yargılanmıyorlar. ya hu yıldırım demirörenbu ülkenin federasyon başkanı. yani futbolla ilgili en üstteki isim kendisi. aslında söylenecek pek de fazla bir şey yok.
    (bkz: maskeli balo)
  • 32
    2017-2018 yılı için olanı tüm ülkeler için 31 ağustosta bitmeyendir. bu gece sonunda hemen eyvah şu elimizde kaldı bu elimizde kaldı diye tutuşmayalım.

    31 ağustosta transferi kapatan ülkeler;
    almanya
    yunanistan
    italya
    rusya
    kıbrıs
    belçika
    hırvatistan
    danimarka
    fransa
    hollanda
    avusturya
    polonya
    isviçre
    macaristan
    birleşik kralık

    1 eylül'de (yarın) sona eren;
    ukrayna
    portekiz
    ispanya

    bunlara ek olarak romana 4 eylül, bulgaristan 5 eylül, çek cumhuriyeti ve ülkemizde 8 eylül 2017'de kapanacaktır.
  • 34
    adil ve kabul edilebilir bir lig için , lig karşılaşmaları başlamadan bitmesi gereken sezondur. örneğin 2017-2018 futbol sezonunun ilk haftasında beşiktaş evinde antalyaspor'u 2-0 ile geçmiştir, ancak aynı antalyaspor ligin 3.haftasında samir nasri transferini yapıp malatya deplasmanına gitmiş ve nasri'nin golü ile 1 puan almıştır. aynı nasri beşiktaş'a karşı oynayamamıştır. şimdi bu durumda haktan hukuktan bahsedilebilinir mi? benzer durumlar takımımız lehine yada alehine de olabilir. amaç adil oyun oynamak ise baştan oyunu adil kurmak gereklidir.
  • 35
    geliyor gönlümün efendisi.

    sezon boyunca, özellikle takım şampiyonluk potasındayken alınan haz ve heyecan elbette bambaşka. hele ki zafere giden yolda çekilen çileyse bu, elbette kutsaldır. ancak transfer sezonunun da kendine has bir çekiciliği var.

    aç youtube'dan oyuncunun videolarını izle. boş boş adamlar, '2017-2018 xxx best goals and skills, tackles' diye alan walker-fade away şarkısına klip hazırlasınlar, hepsi de çamur gibi görüntülerden. zaten üç dakikalık videoda toplasan beş tane gol, üç tane de çalım var, her biri arka arkaya 5673 kez tekrardan oluşan görüntüler. hasbelkader attığı 3-4 golü beğen, 'ulan bu adam burda 10-15 gol atsa üç seneye la liga'ya, premier lig'e çakarız bunu' diye iç geçir.

    sonra oyuncu gelsin, sene sonu çöp diyip elden çıkarmaya bakalım :(

    gerçekten özenli, oyuncunun mevkisi gereği bütün özelliklerini döken sayfa ve videoları tenzih ederim. ama hakikaten youtube'un neredeyse yarısı böyle videolarla dolu. amına kodumun yerinde moviemaker'da videoya şarkı eklemeyi bilen adam youtuber olup gidiyor.

    bu kadar yerdim, ama önümüzdeki günlerden itibaren ben de bunu yapmaya başlayacağım.
  • 38
    bu sene kısır geçmemesi gereken transfer dönemidir. şampiyonluğa aldanıp 2-3 takviyeyle geçiştirirsek 2015-2016 sezonu gibi bir sonla karşılaşabiliriz. fatih hocam da bir yere kadar.

    deplasman sorunumuzun pratikle alakası yok. oyuncu grubunun psikolojik ve teknik yetersizlikleri var. psikolojik yetersizlikler karakter kaynaklı. maicon ve feghouli ile istediğin kadar konuş düzelmez, rodrigues'le istediğin kadar çalış futbol zekası gelişmez, donk'a ne yaprsan yap ideal bir 8 numara olmaz. gomis ne kadar uğraşırsa uğraşsın top tutan bir santrfora evrilmez.

    ne yazdığımın farkında olarak diyorum ki 11'e en az 6 tane takviye şart. 3-4 tane de kulübeye desen 10'dan aşağısı kurtarmaz bizi.

    fantezi değil hakikat bunlar. akhisar ve alanya'ya 2-0'dan maç verecek noktalara gelen takımdan bahsediyorum. hocanın, korkusundan içerde bile skoru bulunca geriye yasladığı takımdan bahsediyorum.
  • 39
    2018-2019 yılında gelecek olan uefa disiplin kararları da göz önüne alınarak büyük özen gösterilmesi gereken üç aylık zaman periyodudur. bir yandan 2017-2018 transfer sezonundaki bonservissiz kaliteli oyuncu bolluğunu bulamayacağımız, diğer yandan getirilmesi planlanan yabancı sınırı etkisiyle daralan türk kaliteli oyuncu ve yüksek bonservis problemi derken ayrıca her daim transfer piyasasını yükselten dünya kupası finalleri öncesinde ince eleyip sık dokumamız lazım.

    igor tudor ve cenk ergün vasıtasıyla geçen sene sağlam bir şekilde kurulan kadromuzun yedek kulubesini güçlendirmeli ve mümkün mertebe önümüzdeki yıllarda problem yaşamamak adına genç ve potansiyelli yerli oyuncuları kadromuza katmak durumundayız.

    benim için olmazsa olmazlar arasında bir tane gomis'i rekabete zorlayacak kapasitede bir sprinter genç forvet ve takımı ileriye taşıyacak, geçiş oyunu bilgisine sahip bir adet 8 numara. hayalimdeki iki oyuncu (bkz: oumar niasse) ve (bkz: papa alioune ndiaye)
  • 40
    gidecekleri aşağı yukarı hepimizin bildiği dönemdir. gelecekleri düşünürsek zorlamamız gereken boşta birkaç adam var. mevki sıralamasıyla gidersek;

    kaleci: berke özer olmazsa erce kardeşler alınıp pişiriliebilir.
    (2 ila 5 milyon € ediyor)

    savunma: jason denayer ve yuto nagatomo kalmayı hak ettiletiler. maicon giderse alman stoper philipp wollscheid bedelsiz olarak iyi bir alternatif olabilir.
    (denayer kiralık ve opsiyonlu desen yuto 3 desen 5 de burası ediyor)

    orta saha: kwadwo asamoah halen gitmemiş deniliyor denemeye değer. olmazsa max meyer ve aron gunnarson alternatifleri mevcut. adrien thomasson da son çare alınabilir. (tamamı bedelsiz) yerlilerden ise hasan şaş'ın gözdesi oğuzhan özyakup ismi serbest ve terim'in emre çolak'ı da alternatifler arasında. emre akbaba pahalı olduğundan seneye serbest kalması beklenilebilir.
    (sudan ucuza mis gibi orta saha mümkün)

    kanatlar: garry rodrigues giderse ve kalırsa olarak ikiye ayırmamız gereken kısıma geldik. giderse trezeguet ismi yoklanabilir (5 milyon €) ama bedelsiz bernard her iki durumda da birinci hedef olmalı, diğer alternatifler ise jonathan bamba, serdar gürler denenebilir riskler çünkü hepsi bedelsiz. kiralık olaraksa juan iturbe ve emre mor alınabilir durumda opsiyonla beraber.
    (sudan ucuza bu kanatlar mümkün)

    forvet: abel hernandez, facundo ferreyra ve jefferson farfan sene sonu serbest isimler. bunlardan abel hernandez'in en uyumlu transfer olacağını düşünüyorum. umut bozok ismi zora girdi ve onu saymazsak ahmed musa kiralık olarak alınabilir.
    (bedavaya bu forvetler mümkün)

    görüldüğü üzere sadece 10 milyon euro civarına şampiyonlar ligi kalitesinde bir kadro kurulabiliyor. hatta belki garry rodrigues satılmadan da bunu başarabiliriz. feghouli ve belki maicon, tolga ciğerci, lionel carole, pedro cavanda, ahmet çalık ya da koray günter gibi isimleri satabilirsek hem garry'yi elde tutabilir hem de bu müthiş kadroyu kurabiliriz. yeter ki yönetim tam mesai buna çabalasın.

    fiko'dan neyimiz eksik lan. o mallar 2 kuruşa ş.ligi kadrosu kurmadı mı. e biz neyi bekliyoruz peki. onların gelip elimizden kapmasını mı !
  • 43
    devir öyle bir devir ki her şey çok hızlı akıyor, lisedeydim pentium işlemciler yeni çıkmış (sonralarıı bozuk pentium'ları celeron diye gagaladı bize intel sağ olsun ilk bilgisayarıma celeron 300 almıştım bazen kendini 279 sanardı hey gidi günler bölümünü geçiyorum tamam) ben diyorum ki o zamanlar teknolojik çocuğu bendim ortamların "olm teknoloji çok ilerledi lan artık, her taraf bilgisayar dergisi doldu" o dergilerin en arka sayfasında bilgisayar parçalarının fiyatlarını yazarlar oradan pc toplar birbirimiz yaptığı liste ile karşılaştırırdık (bak yine hey gidi günler yaptım pardon) sonra babamızın aldığı maaşla karşılaştırır sittin sene alamayacağımızı idrak etince, siktiredin olm kalkın 9 aylık oynayalım der topumuza bakardık.

    ekmeğini teknoloji üzerinden kazanan biriyim, bir yandan ürün geliştiriyor yazılımcı bir ekiple bir şeyler yapmaya çalışıyoruz çapımızda, o nedenle teknoloji düşmanı falan değilim vallahi ben adana gibi bir yerde kavga gürültü içinde büyümüş kahvehane ortamlarından çıkmamış karışık kasedinde cinayet saati ardına soldier of fortune çalan ve saçını iki kere dolayarak topuz yapmış adamım hiç öyle yeni nesile düşmansın olarak algılanmasın ama doymuyorsunuz olm, sorun bu...

    bu dönem sadece sizin ergenliğinizde icat edilmedi önceden de vardı ama bu kadar yangın yerine dönmüyordu, dönmesine pek imkanda yoktu tabi, biraz eskiye gidelim 90'ların ortası transfer sezonlarını çok severdim, okul tatile girmiş full taym serserilik dönemi açılmış sabah kalkar bir şeyler atıştır sonra terlikle kimi zaman yanyalak (yalın ayak demek oluyor) sokağa çıkar doğruca bakkal'a eğer adnan abi oradaysa spor gazetelerini tek tek okumama aldığım gibi koymak şartıyla ses etmezdi babası oradaysa götüm götüm tekrar eve döner gün içinde nöbeti adnan abinin almasını beklerdim,

    adını duymadığımız kara boğalar, alman panzerleri, yaşlı kurtlar transfer edilir gazeteler en az 30 gol atacağından, kaya gibi defans olduğundan, dinamo gibi orta saha olduğundan dem vurur aha olm amına koyduk ortamın diye sevnidirik olurduk rakip takımı tutan arkadaşlarla tatile giren ve bizim hakimiyetimize giren okul bahçesinde maça başlamadan önce bu sene bittiniz olm kara boğa geldi bize diye dereyi görmeden paçaları sıvardık o kara boğalardan biri de dominic iorfa ve o dinamolar koca koca puntolarla "bize güvenin" yazısı altında barry venison mark marsh oluyordu mesela (pezevenkler içip içip olay çıkardıklarından 10 maça çıkmadan gönderildi tabi)

    sonra işte sezon baya keyifli geçiyor yapılan transferlerin kimi tutuyor kimi tutmuyordu, bu zaman ki gibi profesyonel şekilde yürümüyordu ama o zamanın şartları onu gerektiriyordu ya da biz o kadarını biliyorduk diyelim ama hiç bir şekilde x oyuncu alındı y oyuncu alınmadı (ki o zamanlar oyuncu kaçırılıyordu lan) diye taraftarın takımı terk ettiği, triplere girdiği görülmüş şey değildi ha giren oluyorsa da biz görmüyorduk ayrı.

    şimdi öyle bir bilgi bombardımanı var ki, herkes oyuncu kompedanı, birinin beğendiğini diğeri beğenmiyor adam gelmeden bundan olmaz, çöp, bunu hangi salak aldı söylentileri başlıyor, takımla adı anılan oyuncuların tivitırı altına girip bize gel lan nolur laynn mesajları atılıyor gelmezse adamın anasına avradına sövülüyor...

    velhasıl benim gördüğüm şu futbol endüstrisinin eğlenceli olan bir şeyini daha problem ve kriz haline getirmeyi başardık, kulübün görevi önceden kupa kaldırmak, avrupa da başarılı olmaktı şimdi transfer döneminde de şampiyon olmak zorunda yoksa sezona mutsuz başlayan ciddi bir kitle var.

    eskiden saçmalığı yayan çok fazla kaynak yoktu belki ondandır bilmiyorum ama ben şahsen sevmiyorum artık bu dönemleri, her boku bilen bir ton vasıfsız doluyor ortam, tribüne koysan iki takım hangi dizilişte oynuyor lan diye sorsan öhm köhm diyecek nevzat dindar, ali naci küçük, osman altunterim gibi tipler gün yüzüne çıkıyor, sermayesi yalan olan onlarca atanamayan duyumcu türüyor, amcasının kayınçocusunun yeğeni yönetimde olan bir sürü tipten ortama saçmalıklar yayılıyor ve buna inanmayı bekleyen hazır bir kitle var...

    bak futbol dışında bir de kura çekimlerini seviyorum onun içine de sıçarsanız ağır söverim.
  • 45
    taraftarların/yorumcuların oyuncunun gittiği takıma göre yorumlarının değişebildiği sezondur.

    örneğin:

    emre akbaba beşiktaşa gitse:

    - net iyi transfer, fikret orman yönetimi yine iş başında hem türk hem yetenekli.
    -ligin en iyi türk ofansif orta sahalarından biri şenol güneş ile daha da yıldızlaşır

    fenere gitse:

    -fenerbahçe’nin 10 numara pozisyonundaki boşluğu dolduramaz ama ali koç yönetimini tebrik etmek lazım potansiyelli yerli oyuncular ile anlaşıyorlar.

    galatasaray’a gelse:

    - emre ligin en çok top kaybeden oyuncusu ayrıca fiziği çok zayıf sadece yerli oyuncu olması bir avantaj

    - emre büyük takım oyuncusu değil anca yedek olabilir
  • 49
    futbola dair en nefret ettiğim dönem.

    eksiden böyle değildi. 90’larda transfer sezonları çok güzeldi. keyif alırdık. sonra bir şeyler değişti. kuşak değişti. iletişim araçları değişti. eğitim sistemi ve yetişen nesiller değişti. aile içindeki eğitim ve iletişim de yozlaşmadan nasibini aldı.

    strateji gözetmeden, iki hamle sonrasını hesap etmeden yazanlar, tweet atanlar türedi. galatasaray düşmanlarının istediği şekilde hareket eden, hakaret eden tipler türedi.

    yaşına başına, geçmişine, çapına bakmadan twitter’da galatasaray başkanına hakaret eden yeni yetmeler türedi. eleştirme kültürünün saygınlığı köreldi. yozlaştı.

    rahmetli canaydın zamanında bile onca yanlışa rağmen galatasaray başkanına eleştiri yapılırken bir çerçeve gözetilirdi. dursun özbek ve kafatasçı zihniyete karşı, niyetleri bilindiği için istisnai davranıldı. ancak bunun alışkanlık olmaması gerekir. dursun döneminden kalma bazı travmaların etkisiyle galatasaray başkanlık makamına saygıda kusur edilmesi galatasaray ananelerine yakışmaz.

    fikirlerin farklı olması en istediğimiz şey. böylece düşünsel olarak zengin kalabiliriz ancak ifade etme şeklimiz çok önemli. mustafa cengiz yönetimi de, fatih terim ve ekibi de gerekeni yapacaktır. yapmadıkları zaman eleştiririz. iş işten geçtikten sonra neye yarar korkusu yine özbek döneminden kalma bir travmanın ürünü. hamza hamzoğlu’nun da bu travmada büyük etkisi var. insanları karıştırmayalım. panik zarar getirir.

    güzel günler bizimle olsun.
  • 50
    kıymetli sözlüğümüzde yaşanan transfer heyecanını anlayabiliyorum fakat gördüğüm üzere ocak transfer döneminden hiç ders çıkarılmadığı anlaşılan bir dönemi geçiriyoruz.

    bugün ismi transfer haberlerinde geçen yerli oyuncular ve babel hariç olmak üzere geri kalan isimlerin floryadan sızma ihtimali sıfıra yakındır. zira ocak ayında marcao ve luyindama isimleri ancak transferler bittikten sonra medyada yer bulabilmişti. tabi şu sorulabilir ya bu isimler de bittiyse? bu mümkün fakat kadromuza bu kadar ismi barındırabilecek bir lüksümüz yok.

    size tavsiyem arkanıza yaslanmanız ve ilk önce gönderilen isimlerin açıklanmasını beklemeniz. arkasından kamp dönemine transferlerinin 80% ini yetiştirmiş galatasaray’ı izlemeniz. galatasaray’da bu ne zaman olmuş diyecek arkadaşların 2011/2012 sezonu transferlerine bakmalarını öneririm.

    bu dilekle herkesin bayramını kutlar, büyüklerimin ellerinden küçüklerinin gözlerinden öperim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın