• 9
    birkaç saat önce canlı canlı şahidi olduğum olay.

    bugün saat 16-17 sultangazi taraflarında bir halısahada oynadık. ben de epeydir maça çıkmamıştım. biraz hamlamışım. karşı takım da tam tersi, iki haftada bir en kötü maç yapan adamlar. kalecileri orduspor altyapısında mı ne oynamış. orta sahada 61 numaralı beyaz trabzonspor formalı, taş çatlasın 1.65 boylarında bir laz. aman allahım, bu herifin profesyonel futbolcu olmaması için tehdit edilmiş olması lazım. 45 dakika oyunda kaldığım maçta 3 kez bacak arası çalım yiyip, sayısız kez yanımdan geçip gitmesine çaresiz kaldım. herif beni maymuna çevirdi amk yerinde. maç bitecek, son 15 dakika kaleye geçtim, baktım herif hala deparla yaldır yaldır bana doğru geliyo. kalede de 2 tane gol yedim üzerinize afiyet. maçı da 11-6 kaybettik. 6 gol atabilmemizin sebebi, maçın yarısında ikişer adam değiştirdik, karşı takımdan bize gelince gol atabildik. öyle fena sıçmıştık yani

    bizim takımda da bu lazın yakın bir arkadaşı vardı. 61 numaranın her attığı golden sonra (4 golü sayabildim, gerisini bilmiyorum) adama "uuiyy, nooldiii" diye tam bir laz şivesiyle takılması yok mu... nefret ettim elemandan da, trabzon'dan da, futboldan da.

    çok acayip bir tespit bu. başlığı açan adama saygı duymamız lazım. işte scout başarısı budur :(
  • 11
    bir trabzonlu olarak olaya açıklık getirmek isterim.

    malum bizim oralar dağ bayır. düz alan merkez dışında pek yok. dağlara hatta yaylalara çıktığımda sürekli top oynayan veletler görüyorum. kar yağmur çamur güneş pek umurlarında olmaz çünkü bu iklim şartları ile büyümektedirler.

    bu çocuklar lise veya üniversite kazanana kadar engebeli arazide oynadıkları topu halı sahaya taşıyınca bir rahatlama geliyor.

    kondisyon olayına gelirsek dağda bayırda yapılan maçlarda iki kale arasında yaklaşık 2-3 metre yükseklik farkı olur. yani bir takım yokuş yukarı atak yapar diğeri yokuş aşağı. yokuş yukarı atak yapmanın kafası çok başkadır top ayağınıza yapışır kendinizi messi gibi hissedersiniz, şiddetle tavsiye edilir.*
  • 1
    yadsınamaz bir türkiye gerçeği...

    halısaha maçı yapıyorsanız ve aranızda tanıyın, tanımayın trabzonspor formalı bir eleman varsa o elemandan ya korkun, ya da kasmayın oturun izleyin... adamlar sanki beyinlerinde futbol için özel hazırlanmış standart yazılımla doğuyorlar. en baz sürümlerinde bile bunu görmek mümkün...

    ya taş gibi fizikle, ya zıpkın gibi vücutla, ya da önüne ayak uzatmaya cesaret edemeyeceğiniz şutlarıyla, ama illa ki topu ayağına yakıştıran tekniğiyle ve futbol bilgisiyle en dominant oyuncular genelde bu adamlar oluyorlar...

    edit: ucazugasibere kardeşimize teşekkürler, başlığı kafamızda ışıldattığı için... *
  • 2
    trabzonlu olmasam da, çevresinde çok fazla trabzonlu dostu, arkadaşı olan biri olarak kesinlikle katıldığım önerme.

    hani bir ''anne karnında çocuğa klasik müzik dinletelim, çocuk belki sanata yatkın olur'' düşüncesi var ya. bu trabzon'da da eskiden çocuklara anne karnında radyodan trabzonspor maçlarını dinletirlermiş. ''vay amk öyle şey mi olur, taşak mı geçiyon'' demeyin cidden duydum bunu bir kaç kişiden. adamların içine işlemiş futbol. e haliyle halı sahada da etkisini gösteriyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın