resim
Tobias Jan Håkan Linderoth
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:45
Uyruk:İsveç
  • 983
    ben doktor değilim ama bu adamın yaşadığı sıradan bi sakatlık değildi. kalça büyümesi pek sık rastlanan bir futbolcu rahatsızlığı değil. geçmişinde sakatlık bulunmayan bir oyuncuyu 2.5 - 3 yıl sahalardan uzak tutan bu vaka bizim taraftarda nedense linderoth'u suçlarcasına bazen de dalga geçercesine bir tavır oluşturdu. bugün hafızası tazelenmesi gereken kişiler de linderoth'u suçluyor, çok komik.

    başına gelen bu talihsiz sakatlık linderoth'u psikolojik olarak epey etkilemişti. kariyerinin son dönemlerinde böyle bir dibe vuruş başarılı günlerini gölgede bıraktı. ne o galatasaray'ı yaşayabildi ne de biz onu yaşayabildik.

    oynadığı sayılı maçlarda oldukça verimli bir oyun ortaya koymuş, bana gravesen'i anımsatmıştı. o kadar sert değildi elbet ama soğukkanlı ve çalışkandı. görevini yapma niyeti gözünden belli, disiplinli "isveçli" futbolcuydu.

    ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamalarda da türkiye ve galatasaray özleminden bahsetmiş, performans ortaya koyamadığı için üzgün olduğunu belirtmişti.

    ben bu adamı iyi niyetli ve şanssız olarak hatırlıyorum öyle de kalacak. suçlu, komik ya da beceriksiz değil.
  • 889
    kendisine attığım mail e.

    thank you,
    i miss galatasaray and istanbul.
    even if it was difficult with all my injuries i tried to comeback.
    i will always remember and support galatasaray.

    teşekkür ederim, galatasarayı ve istanbulu özlüyorum. kurtulmaya çalıştığım sakatlıklarım her ne kadar zor olsa da, galatasarayı her zaman hatırlayacak ve destekleyeceğim.

    diye cevap vermiştir. mutlu oldum arkadaş..
  • 1030
    sakatlığıyla ligi kıran futbolcu. 2007 yılında takımıza katılan linderoth, sakatlanınca ve düzelemeyince yerine yabancı ön libero olarak lorik cana alınmıştı. belki kendisi 3-4 sene güzel performans verse cana gs’ye gelmeyecek, lazio muslera ile takasta cana olmayınca belki bu iş olmayacaktı. gerisini zaten hepimiz gördük yaşadık, anlatmaya gerek yok.

    (bkz: fernando muslera)
  • 1019
    adamı transfer ettiğimizde tam bir biyonik adamdı. şöyle 2 haftalık bi sakatlık geçirmişliği bile yoktu. takıma cuk oturmuş, son derece doğru bir hamleydi bizim için. gerçekten çok iyi top kapıyordu ve öyle kazma falan da değildi. ancak manisa maçı yanılmıyorsam uğur inceman'la ve bir oyuncuyla daha üçlü mücadeleye girmiş ve beline çok kötü bir darbe almıştı. ulan nasıl sakatlanmadı falan diyordum ki sonra adamın belinde kemik büyümesi diye bir olay çıktı ve futbolculuk kariyeri bitti. bu olayda aldığı o darbenin yada sonrasında o darbe için uygulanan bir tedavinin bir etkisi var mıydı hep merak etmişimdir.
  • 439
    alıntı yapmayı sevmem ama bu eseri paylaşmam gerek;

    benim linderoth hakkında bi teorim var; kendisi geçen sezonun başlarında bir antreman esnasında sabri nin ayağından çıkan bir şutun kafasına gelmesi sonucu feci şekilde can verdi. bir anda paniğe kapılan oyuncular da önce salona sakladılar. kalli zaten farkına varmadı. gece yarısı da gizlice floryanın ücra bir köşesine gömdüler. gömme işlemi sırasında kalli bir sesler duyup odasından dışarıya baktı ve birilerini farketti. arada hakan ile lincoln ü seçebilmişti. ikisini de odasına çağırtıp yanındakilerin kim olduğunu sordu. lincoln bir sambacıdan beklenmeyecek bir cevvalliklen olayı üstüne aldı. "misafirlerim geldiydi memleketten" dedi. hakan abi de yoktu yanlış görmüşsünüz diye ekledi. hakan da adabazarlılığını konuşturarak arkadaşını yalnız bırakmadı. ikisi de kadro dışı kaldı ama olay açığa çıkmamıştı. sakatlık yalanı uzadıkça adnanlar huzursuzlanmaya başladı. çareyi iskandinav yöresinden linderoth a benziyen birini getirmekte buldular. arada antremanlara çıkartıyolardı. ama genelde sakat olup salonda çalış sen yatarsın orda demişlerdi fake linderoth a. oyuncular aklı hep floryada ki kimsenin görmediği mezardaydı. hepsi sahada ruh gibi geziyorlardı. özellikle lincoln unutamıyordu yaşananları. sezon başındaki halinden eser kalmamıştı. hele ki sabri. sabri için her şey daha dün gibiydi. civelek gibi sahada koşturuyor sağdan sağdan ortalar kesip, füze gibi şutlarla kaleyi bombalıyordu. ama şimdi ne zaman sıfıra doğru orta yapmak için inse veyahut kaleyi karşısına alıp tehlikeli bir şut çıkartacak olsa karşısında linderoth un silüeti geliyor ve topu dağlara taşlara vuruyordu. hala da vuruyor. takımın ileri gelenleri yarın bir gün olmaz ya tesislerde bir bakım felan yapılırda mezar ortaya çıkar korkusuyla olayı adnan sezgin e açmayı uygun buldular. adnan önce şaşırdı. sonra da "ulan bir dünya para verdik öldürdünüz herifi" dedi. sigarasından bir fırt çekip " bu olay florya nın dışında asla duyulmamalı" diye ekledi. günler haftaları, haftalar ayları kovalarken sezon sonu geldi. şampiyonluk kutlandı. linderoth un mezarında mevlüt okundu ve tatile çıkıldı. geri dönüş vakti geldiğinde ise lincoln gıcıklık yapıp ben daha sonra gelicem dedi. adnan sert konuşmaya kalkınca hafiften konuşmakla tehdit etti. tehditler bir güzel yutuldu. skibbe hiç anlam veremiyordu bu tavizlere. bir şeylerden kuşkulanmaya başlayınca da gitti zaten. lincoln ise ikide bir tehdit ediyordu. artık tehditlerden bıkan adnan ise bütün takıma izin verirken lincoln e vermedi. lincoln de bir şeylerden şüphelendi... ve kaçtı...

    ekşi sözlük yazarı tournee du chat noir'a aittir.
  • 629
    sakatlığı ile ilgili şakalara mağruz kalmaması gerekli olan futbolcumuz...

    bir futbolcu kötü oynar, bir hata yapar. kötü söz söylenir, dalga geçilir...vs. ama bu adamın sıkıntısı sağlığı ile ilgili...

    kabul etmek gerekli, kendisine verilen paraların karşılığını futbol olarak alamadık ondan. ancak o da bu durumun böyle olmasını istemezdi...

    kuvvetle muhtemel devre arasında, en kötü olasılık ile sene sonunda galatasaray'la yolları ayrılacak. kendisi ile ilgili feldkamp zamanında şöyle bir kelam etmişti:

    "linderoth gibi bir profesyonelin galatasaray takımında idmana çıkması bile büyük bir kazanç"

    takıma verdiği ya da ver(e)mediği her türlü katkıdan ötürü teşekkürler. umarım yeni maceranda daha ağır sakatlıklar geçirmezsin...
  • 403
    mizah yeteneği kıt olan insanların sabri sarıoğlu'’ndan sonraki yeni ilham kaynağı. kendisiyle sürekli dalga geçip, yattığı yerden para kazanan parazit muamelesi yapanlara tez elden bir adet menüsküs bir adet de kalçada kemik büyümesi tecrübesi öneriyorum. bakarsınız kendi halleriyle ilgili berbat espriler yapıp kendi aralarında gülmeye başlarlar da, insani melekelerini henüz yitirmemiş olanlar bu sayede biraz kafalarını dinleyebilirler.
  • 1027
    galatasaray'da yaşadığı sakatlık sürecine açıklık getirmiş futbolcu.

    --- alıntı ---

    bu sıralarda, benim sakatlık problemlerim artık başa çıkılamaz hale gelmişti. 28 yaşındaydım ve çok genç yaştan beri elit futboldaydım. bir sezon önce de çok fazla oynamıştım. yeni kulübüm galatasaray'da da kendimi göstermek için maksimum performansımı sergilemeye çalıştım. neredeyse her maç, ağrı kesicilerle oynadım ve bir süre sonra bu benim performansımı etkilemeye başladı.

    helsingborg maçında, yüzde yüz olmadığımı hissettim, milli takım davetini de reddettim ve panionos maçında tekrar test edebilirdim ama vazgeçtim. operasyon öncesi son maçın helsingborg oldu. kalçamdaki bu ağrıyı çözmem gerektiğini hissettim. benim için bir 'stop' anıydı ancak bu kadar kötü olabileceğini düşünmemiştim.

    1 hafta dinlendim ancak yeniden denediğimde, aynı acı geri geldi. çok sinirlendim. sonra colorado'da bir doktora gittim, kalçamda sakatlık olduğu ortaya çıktı. bir kemikte çok baskı olduğu için deformasyon vardı. doktor o bölgeyi düzeltmeli ve üstündeki kıkırdağı da ayarlamalıydı. aklımdaki tek şey, sezon sonuna yetişmek, avrupa şampiyonası'nda oynamaktı. zamana karşı yarışıyordum.

    birkaç ay sonra, bacağımdan destek alamıyordum. tekrar koşmaya uğraştım ancak başka sorunlar çıktı. o bölgede enfeksiyon oldu, başka sakatlıklar ortaya çıktı ve bunlar beni yavaşlattı. ben geri dönmek için uğraşırken, galatasaray kupa için savaşıyordu. orada olmamak çok zordu. kulüp ve takım arkadaşlarım için çok mutluydum. en azından kupanın kazanıldığı maçta oradaydım ve harikaydı. her şeye rağmen, madalyamı aldım.

    sonra avrupa şampiyonasına gittim, 20-25 dakika oynayabileceğimi düşünüyordum. avrupa şampiyonasında zorlamak, benim büyük hatamdı. evimde oturup, dinlenmeliydim, vücudumu dinlemeliydim. ardından galatasaray ile ilk lig maçında 90 dakika oynadım, milli takım ile arnavutluk'a gittim. birkaç saniye sonra bir müdahale geldi ayağıma, o kadar kötü düştüm ki, bir bilek sakatlığı geçirdim, yine birkaç ay oynayamayacak durumdaydım.

    bileğim düzeldikten sonra, menisküs sakatlığı geçirdim ve yine ameliyat olmak zorundaydım, 1 ay daha uzak kaldım. ne kadar yanlış gidebilecek şey varsa, yanlış gitti. kendi vücuduma karşı bir savaş açmış gibiydim. yavaş yavaş motivasyonumu kaybettim. diğer oyuncularla çalışmak yerine, kendi başıma çalışmak zorunda da kalmıştım.

    2 yıl sakatlık problemleri ile geçtikten sonra, galatasaray'da yöneticilerle konuşmam gerektiği söylendi. yabancı sınırı vardı ve benim yerine shabani nonda'yı kaydettirmek istiyorlardı. benim için kabul edilebilirdi, bu kararı tamamen anlamıştım. eşyalarımı topladım, kapıyı açtım ve bitti.

    --- alıntı ---

    https://m.sporx.com/...uSXGLQ46684SXQ#sira2
  • 765
    "takımdan ayrı düz koşu" öbeğini ne zaman duysak aklımıza gelecek olan eski aslanımızın ilk geldiği zamanları hatırlamaya çalışırsak akıllara "çıldırın çıldırın" melodisi gelebilir. evet biz bu parçayı "çıldırın" yapmadan önce, henüz melodiyi sadece sos cagon olarak bilirken linderoth'a uyarlamıştık: linderooth linderooth

    ne yazık ki göremedik oynadığını sonrasında, oysaki kronik sakat değildi, bu bahtsızlıkları yaşamamış olsaydı galatasaray kariyeri çok farklı olabilirdi. şimdi ise ne yazık ki sözleşmesinin "tek taraflı" feshedilmesinden bahsedildiğini duyuyoruz, keşke o da son bir büyüklük yapsaydı bu kulüp için. aslında onun açısından da bakınca, "bu kulübe geldim ve sakatlandım; futbol hayatıma sebep oldu" şeklinde düşünceler içerisinde olabilir. bizler şu anda yeni transferlerin heyecanı içindeyken, "gitse de yeni transfer imzalasa" derken belki de bu ayrıntıyı kaçırıyoruz.

    isminde hakan olması herkes gibi beni de şaşırtmıştı, isminin uzun halini gördüğümde. isim iskandinavya kökenli, ilk a'nın üzerinde isveççe'de kullanılan "o" şeklinde bir işaret var (håkan), asil anlamına geliyor ve hooğkın şeklinde okunuyor. isim asıl norveççe'den geliyor da denebilir aslında, bu dilde ise haakon imiş, "yüksek mertebeli erkek çocuk" şeklinde çevrilebilir. eh türkçe'deki hakan kelimesinin anlamı da "hükmeden" anlamına geldiğine göre; aslında bizim tobi dillerin çoook eski zamanlar içinde bir bütünden ne kadar farklılıklara büründüğünü bana bir kez daha anımsatmıştı.

    hayır yapmayacağım, belki de ataları türk'tü demeyeceğim:) yolu açık olsun!
  • 997
    sakatlık nedeniyle formamızı neredeyse hiç giymemiş olması akıllara rızık-matik'i getiriyor ama bir konuda hamit ile benzeştirmiyorum. adam hakikaten galatasaray'a gelmeden önce uzun süreli sakatlık yaşamamıştı. ayrıca yaşadığı sakatlık ise kalça kemiği büyümesiydi. ameliyatsız bir şekilde çözülmeye çalışılmıştı, bir süre sonra ameliyat gerektiği ortaya çıkmıştı. eh ameliyattan sonra da 7-8 ay oynayamayacağı düşünülürse oynamak için şansı kalmıyor. kim bir futbolcunun kalça kemiği büyümesi gibi tuhaf bir sakatlık geçireceğini bilebilir? ben daha önce hiç duymamıştım bunu, linderoth'tan sonra da bir daha duymadım.
  • 1017
    kendisi sayesinde mehmet topal’i turk ve dunya futboluna sunduk. ama mentor-ogrenci iliskisi * yerine sakat-yedek oyuncu iliskisi vardi aralarinda.

    ama hakkini yemeyelim 2007-08 sezonunun domine ettigimiz ilk 7-8 haftasi guzel maclar cikarmisti. ya da inamoto artik gozumuzu nasil kor ettiyse, linderoth’un her yaptigi hareket gozumuze olumlu geliyordu bilemedim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın