galatasaray sözlük'te de yazar olan
kent yorgunu, tarlabaşı'yla ilgili ekşi'de güzel bir yazı yazmış. burada da paylaşayım dedim.
---
alıntı ---
şehrin cadı kazanı. ara güler fotoğraflarına yansıyan kartpostallık siyah beyaz kareler kadar güzel evlerin birbirini kestiği daracık sokaklarında, bozuk para niyetine harcanan hayatların resmi geçit yaptığı semt. son zamanlarda; tarlabaşı sanki yıllardır orda değilmiş gibi, eski pera nostaljisi yaşamak isteyenler kadar bu şehre karanlık çöktüğü zaman yaşanan steril cihangir cumhuriyeti ve asmalımescid snobluğundan uzak yaşamları görmek isteyenlerin de deney - gözlem merkezi haline gelmiştir.
beyoğlu istanbul'un başkentiyse eğer tarlabaşı kentin gece yaşayan ötekileri tarafından kurulmuş ayrılıkçı özerk cumhuriyetidir. gecedir tarlabaşı, melektir ve bizim çocuklardır. ağır bir romandır sinema perdesine yansıyan, puma zehranın bitirim cenazelerinde haplı helva kavurduğu. beyaz yakalıların cumartesi akşamları pera alemlerinden çıkıp güvenli sığnaklarına dönerken alkolden bayılmış kafalarla dolmuş camlarından seyrettiği, sokaklarına kan dökülerek kurulmuş ayyaş tarlabaşı bulvarı cumhuriyetinin, en aşşağılık başkentleri yol kenarı batakhanelerinin masalarında güneşin hiç batmadığı semttir . kentin tam merkezinde, hayatın en cıvıltılı olduğu neon ışıklarının hiç sönmediği taksimin göbeğinde, istanbul'a bu kadar yakın ve yakınlığı kadar uzak.. aralarda bir yerde duran, arafta kalmış bir tükeniş hikayesidir tarlabaşı.
bir köşesinde; semti akademik tez çalışmaları için deney merkezi haline getiren bir kısım entellektüele karşın inadına tesbihini sallayıp kallavi cigarasını üfleyen, barbut atan kılıç kesen hayat yorgunu emekçiler hemen yanlarında sabaha kadar açık kalacak kumar postasını barbutun en azılı zarlarıyla donatan ağır abiler, bulvar kaldırımlarında büyük umutlarla yapılan bir göç sonucu başlayan istanbul macerasını travesti bir seks işçisine dönüşerek tamamlayan kız ''oğlan'' kızlar, evlerin daracık balkonlarında rakıyı susuz yudumlarken fonda çok eski içli bir orhan gencebay şarkısı eşliğinde 2 paket maltepe tüketip kollarındaki jilet izleriyle ''dali istanbul'da'' mottosuna inat vücudu deliliğin resmine dönmüş harita bilekli gençler, arka sokaklarında 2. dünya savaşı kaçağı polonyalı saat tamircisi ustasından hayat dersleri alan bitirimhane stajyerleri diğer köşesinde ise iç içe yaşadıkları istiklal caddesinin ışıl ışıldak caddelerinde yılbaşına hazırlanan bir aralık ayı koşturmasında pera barlarında sigortasız iş bulabilmek için gezinirken karşılaştığı ve asla kavuşamayacağı hatuna tutulup, tarlabaşına dönünce alkol komasına giren delikanlıları ''değer mi? bi kevaşe için be delikanlı'' mavralarıyla teselli eden dumanlı ablaları vardır tarlabaşının. buluş müzik hol, bulvar bar night club, kardeşler birahanesi, kadir'in yeri gibi mekanlarda kapı önünü tutarak ekmek için yol bulmaya çalışırken az evvel siyah bir mercedes'le yol kenarından alınıp kimbilir hangi grup seks partisine götürülen çocukluk aşkını akşam doğrayarak huzura kavuşturmak için planlar yapan semt çocuklarına sahiptir tarlabaşı
tüm bunların üstüne bilenler bilir ancak bilmeyenler için yazmak gerekirse galatasaray tribünlerinin en eski kalesidir birde. eski abilerinin bıraktığı mirasla her nevizade çıkışında ; ''beyoğlu sadece cimbombomundur'' naralarının atılmasına neden olan, maça sabahlama yıllarından kalma alışkanlıkla bulvardan gümüşssuyuna yürüyerek gidilen beşiktaş derbilerinin hatrına, kırk yıl hatırlanacak acı kahve misali sokak arası dostluklarıyla.
---
alıntı ---
(bkz:
beyoğlu sadece cimbombomundur)