1
yine taraftar içerisinde fena halde yayılmış, saçma sapan bir zihniyettir. kısa açıklaması, "taraftarın tek görevi takıma her koşulda destek olmaktır." şeklinde yapılabilir bu zihniyetin.
"yoh yağ?!?" diyesi geliyor insanın bu tarz adamları ve yazarları gördükçe. milyon dolarları çuvalla götüren adamlar sıçım sıçım sıçsın, sahada mücadele etmesin, taraftar hiç sesini çıkarmasın.* bir oyuncu senelerce şu formanın hakkını vermediği halde hala takımda kalıp forma şansı bulsun, ve hala o formanın hakkını vermesin, taraftara ne, onun işi destek, ona o formayı verenlerden iyi mi bileceğiz. yönetimin aldığı bir kararı doğru bulmadık diyelim, ama ağzımızı açmamalıyız. yönetimden iyi mi bileceğiz. yönetim ne yaptıysa doğrudur, bizim kendi kendimizede olsa değerlendirme yapmaya, eleştirmeye hakkımız yok. bizim işimiz destek. bilmemkaç sene üstüste kadıköy'de fener'e yenilelim, yetmezmiş gibi samiyen'de de yenilmeye başlayalım, derbi zamanları kabusumuz olsun, ee ne olacak, sevinmek için sevmedik sonuçta değil mi, bizim işimiz destek olmak.
birde bu "sevinmek için sevmedik" tribi var, bu zihniyetin en büyük kozu. sanki takımı bırakıyoruz anasını satayım. 2 satır protesto olsa, 2 pankart açılsa, yada sözlükte bu doğrultuda 2 entry yazılsa, hemen başlıyorlar bu muhabbete. "o zaman tutmayın bu takımı bik bik bik..." he anam, he. sana sorucam nasıl tutacağımı bu takımı.
yetmez gibi bu zihniyetin savunucuları işin iyice suyunu çıkardı, taraftarın kendi kendine geyik yapmasına bile karışıyor. "x'i transfer edelim, şu onbirle çıkalım." diyemez oldu insanlar rahat rahat. hemen son dönemin popüler lafı olan fmci'yi yapıştırıveriyorlar. bunları söyleyip, bunlar yapılmayınca hemen yönetime ve teknik heyete sallanmasına bende karşıyım, ama insanların görüşleri, idealleri olabilir, olmalıdır, bunların dile getirilmesi kimseye zarar vermez. aslında hemen herkez bu gibi durumlarda görüş bildiriyorda, bu "bizim işimiz destek, susun" tayfası, belirtilen görüşe katılmadığında ortaya çıkıyor ne hikmetse...
ne güzel be... işçiysen-memursan işin çalışmak ve şükretmek, patron-devlet en iyisini bilir... askersen işin öldürmek ve/veya ölmek, komutan en iyisini bilir... madencilik vb. gibi bir işte çalışıyorsan, işin çalışmak ve ölmemek için dua etmek, ölürsende kader, yapılacak birşey yok. sorgulamamalısın. vatandaşsan, senin görevin seni öldürsede, süründürsede devletini ve ülkeni sevmek, başımızdakiler en iyisini bilir. taraftarsanda işin her koşulda destek olmak, yönetim, hoca, topçular en iyisini, en doğrusunu bilir. türkiye budur.
şahane. içten içe bazen düşünüyordum. klübün karşısındaki en büyük tehdit olarak gördüğüm liseci takımı, günün birinde klübü ele geçirir, ocağımıza incir ağacı dikerlerse şöyle güzel bir kitlesel tepki olurmu... yada klübün benim için en büyük utanç kaynağı olan, taraftarı adam yerine koymayan, lgs-oks-sbs ile üye alan tüzüğüne karşı günün birinde sağlam tepki olur mu, birşeyler değiştirilmek zorunda kalınır mı diye... bendeki de saflık işte... biz kimiz ki? altı üstü taraftar... işimiz hep destek, tam destek. fazlası haddimiz değil. hem ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar, değil mi ama?
"yoh yağ?!?" diyesi geliyor insanın bu tarz adamları ve yazarları gördükçe. milyon dolarları çuvalla götüren adamlar sıçım sıçım sıçsın, sahada mücadele etmesin, taraftar hiç sesini çıkarmasın.* bir oyuncu senelerce şu formanın hakkını vermediği halde hala takımda kalıp forma şansı bulsun, ve hala o formanın hakkını vermesin, taraftara ne, onun işi destek, ona o formayı verenlerden iyi mi bileceğiz. yönetimin aldığı bir kararı doğru bulmadık diyelim, ama ağzımızı açmamalıyız. yönetimden iyi mi bileceğiz. yönetim ne yaptıysa doğrudur, bizim kendi kendimizede olsa değerlendirme yapmaya, eleştirmeye hakkımız yok. bizim işimiz destek. bilmemkaç sene üstüste kadıköy'de fener'e yenilelim, yetmezmiş gibi samiyen'de de yenilmeye başlayalım, derbi zamanları kabusumuz olsun, ee ne olacak, sevinmek için sevmedik sonuçta değil mi, bizim işimiz destek olmak.
birde bu "sevinmek için sevmedik" tribi var, bu zihniyetin en büyük kozu. sanki takımı bırakıyoruz anasını satayım. 2 satır protesto olsa, 2 pankart açılsa, yada sözlükte bu doğrultuda 2 entry yazılsa, hemen başlıyorlar bu muhabbete. "o zaman tutmayın bu takımı bik bik bik..." he anam, he. sana sorucam nasıl tutacağımı bu takımı.
yetmez gibi bu zihniyetin savunucuları işin iyice suyunu çıkardı, taraftarın kendi kendine geyik yapmasına bile karışıyor. "x'i transfer edelim, şu onbirle çıkalım." diyemez oldu insanlar rahat rahat. hemen son dönemin popüler lafı olan fmci'yi yapıştırıveriyorlar. bunları söyleyip, bunlar yapılmayınca hemen yönetime ve teknik heyete sallanmasına bende karşıyım, ama insanların görüşleri, idealleri olabilir, olmalıdır, bunların dile getirilmesi kimseye zarar vermez. aslında hemen herkez bu gibi durumlarda görüş bildiriyorda, bu "bizim işimiz destek, susun" tayfası, belirtilen görüşe katılmadığında ortaya çıkıyor ne hikmetse...
ne güzel be... işçiysen-memursan işin çalışmak ve şükretmek, patron-devlet en iyisini bilir... askersen işin öldürmek ve/veya ölmek, komutan en iyisini bilir... madencilik vb. gibi bir işte çalışıyorsan, işin çalışmak ve ölmemek için dua etmek, ölürsende kader, yapılacak birşey yok. sorgulamamalısın. vatandaşsan, senin görevin seni öldürsede, süründürsede devletini ve ülkeni sevmek, başımızdakiler en iyisini bilir. taraftarsanda işin her koşulda destek olmak, yönetim, hoca, topçular en iyisini, en doğrusunu bilir. türkiye budur.
şahane. içten içe bazen düşünüyordum. klübün karşısındaki en büyük tehdit olarak gördüğüm liseci takımı, günün birinde klübü ele geçirir, ocağımıza incir ağacı dikerlerse şöyle güzel bir kitlesel tepki olurmu... yada klübün benim için en büyük utanç kaynağı olan, taraftarı adam yerine koymayan, lgs-oks-sbs ile üye alan tüzüğüne karşı günün birinde sağlam tepki olur mu, birşeyler değiştirilmek zorunda kalınır mı diye... bendeki de saflık işte... biz kimiz ki? altı üstü taraftar... işimiz hep destek, tam destek. fazlası haddimiz değil. hem ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar, değil mi ama?