her sabah ilk iş yaptığım gibi sözlüğe girdim ve bu sabah kendisini tanımak durumunda kaldım. fan diyor ya insan pek üzerine alınmıyor aslında duyarken. sonradan idrak ediyorsun, yahu bu bürokrasi görünümlü herif beni kasdediyor diye...ingilizcesini olduğu gibi kullandığı o lafı kendisine iade etmeliyiz. ama konuşmasında daha dikkat çeken nokta: devredin. kimse kimseye devredin demiyor, ama babalar koskoca galatasarayı nasıl kendilerinin bildiyse, biz de katılabilelim deyince bunu devretmek olarak görüyorlar. bir de utanmadan demiş ki zaten bir aradayız. nasıl bir aradayız? ben "fan" olarak, sen kulübün sahibi olarak mı? bak ben kulubün elemanı olmayı bile şeref sayarım, sen renklere gönül vermiş armanın peşindeki taraftarı aranıza almayı tehlike olarak görürsün. şimdiye kadar çok örneklerini gördük ama bu liseli tayfanın taraftarı (halkı) ne kadar uzak ve alakasız gördüğünün çok net bir kanıtı. bir de yok tahtaya borç yazmışmış da yine yazarmış. yazdın da o borç olmasın diye ne yaptın? galatasaray divan üyesi olmaktan faydalanmak dışında...bu kısa video yu görünce bir kez daha anladım ki (ara:
büyük galatasaray devrimi) elzemdir. galatasaray, bu renklere gönül vermiş herkesindir!