fatih terim tenkidi görünümlü karalama operasyonlarının atası olan kurgu cümle. günümüze gelene kadar
fatih hocanın bir bildiği formuna evrilmiştir; şu sıralarda da
ayak tenisi denilmektedir. bu cümlenin zaman geçtikçe daha az kelimeyle ifade edilebilen kara propaganda kalıplarına dönüşümü de günümüzde insanların ilgi sürelerinin düşmesi ve de bununla beraber jenerasyon sosyolojisi ile açıklanabilir. zamansız olan ise bunun bir algı yönetimi unsuru olması ve pek tabii ve de muhtemel olarak gerçek galatasaraylıların üretimi olmamasıdır; çünkü galatasaraylılık içinden doğduğu toplumu aşkın bir zihin yapısına ulaşmayı hedeflemektir ve bu zihin yapısı tamamen kendine odaklılık üzerinden ilerlemeyi yüceltir, toplumun çoğunluğunda (ve bilhassa suyun karşı tarafında) görülen “başkalarını karalayarak ilerleme” tarzını benimsetmez.
bu cümlenin verdiği mesajı bundan 10 sene önce benim de kısmen onayladığım ancak şimdiki aklımla değerlendirdiğimde fatih terim’e az da olsa haksızlık yaptığımı düşünmem de kişisel bir detay olarak burada dursun.
bardağın dolu tarafından bakmak gerekirse bu cümlenin tarihsel dönüşümü “taktik bilmiyor ya sadece gazlıyor...” seviyesinden “bildiği tek şey ayak tenisi ya!” düzeyine gelerek fatih terim’in en azından birtakım şeylerden anladığının kabullenilmeye başlanıldığına yönelik emareler göstermektedir.
suyun karşı tarafının efsanesi olsa adına din kurulup tapınılacak bir adamı eleştirme hatta eleştirirken onu yerden yere vurabilme şansına sahip olmamız bizi biz yapan özelliğimizdir; bunu yaparken de kendi zihnimizden damıttığımız cümlelerimizle yapmalıyız, bu ve bunun gibi
* kaynağı belirsiz kurgu kalıplarla değil...