yamulmuyorsam 2001 yılında dünyanın en zengin 10 kulübünden 5 tanesi italyandı. işte bunlardan bir tanesi de lazio'ydu. o zamanlar kulübün sahibi
sergio cragnotti nâm bir kodamandı. zaten eskiden türkiye'de biti kanlananlar banka satın alırken italya'dakiler de futbol takımlarına yatırım yaparlardı. neyse, cragnotti
cirio isimli dev bir gıda şirketinin de sahibiydi:
https://i.hizliresim.com/pPrmmm.jpg kulübü 1992'de devralan cragnotti, daha ayağının tozuyla paul gascoigne'i satın aldı ki 5,5 milyon paund'luk bonservis bedeli, onu gelmiş geçmiş en pahalı ingiliz futbolcu yapmıştı. bir bok oynamadı, o ayrı mesele. cragnotti'ye dönecek olursak; mancini'li, boksiç'li halihazırdaki takıma aynı transfer sezonunda vieri ve salas'ı alacak kadar bonkördü. bizim dursun'a ne kadar da zıt bir başkan! sadece onlar da değil; sol ayağını bir maçta frikikten üç tane gol atabilecek kadar iyi kullanan mihajloviç, tanımlamaya sıfatların kifayetsiz kaldığı pavel nedved, kral orta saha dejan stankoviç, xavi'nin atalarından ivan de la pena, kır saçlarıyla tanıdığımız ravanelli, parma'da ortalığı dağıtan maestro juan sebastian veron, santrforların hası crespo, valencia'dayken döktüren pire lakaplı claudio lopez, büyük kaleci peruzzi... hıh hıh hıh hıh hıh... nefesim kesildi... fevkalbeşer stoper jaap stam, belki de tüm futbol tarihinin en büyük bidonlarından biri olacak mendieta, parasının hakkını hiçbir zaman veremeyen fiore, real sociedad'da coşacak olan kovaceviç... bunca yıldızı o üç dört sezonda takıma kazandırdı. bak daha dino baggio'yu, poborsky'yi, simeone'yi, fernando couto'yu, conciecao'yu, almeyda'yı, simone inzaghi'yi, sensini'yi filan saymıyorum. kendi ürünleri olarak belki bir tek nesta'dan bahsedebiliriz. takımın başında ise o zamanların elit hocası sven-göran eriksson vardı. velhasılıkelam, 99-00, 00-01, 01-02 kadroları efsanevidir lazio'nun:
https://i.hizliresim.com/pPrmJ0.jpg https://i.hizliresim.com/nr154V.jpg https://i.hizliresim.com/AJB09q.jpg cragnotti takımı satın alana kadar esamesi okunmayan bir kulüp sayılırdı lazio. geçmişinde sadece 1 scudetto'su ve 1 italya kupası vardı kulübün. cragnotti'nin devasa yatırımları etkisini çabuk ve tazyikli şekilde gösterdi. 97-98'de takım hem italya kupasını kazandı hem de uefa finaline kadar yükseldi ama "deveden büyük fil var ." demişler; moratti'nin 10 senedir para akıttığı inter'e finalde 3-0 kaybettiler. ertesi sezon -yabancı sınırlamasının da kalkmasıyla- bir önceki sezonda yapılan harcamanın tam on katını yaptı lazio. serie a'da son haftaya kadar milan'la cebelleşip 1 paun farkla şampiyonluk kaçırdılar ama kupa galipleri kupası finalinde mallorca'yı, vieri ve nedved'in attığı gollerle 2-1 yenerek ilk avrupa kupalarını da almayı başardılar. 99-00 sezonunun arefesinde bu sefer de manu'yu tokatlayarak süper kupanın sahibi oldular. o sezon kulübün 100. kuruluş yıldönümüydü ve beklenti yüksekti. scudetto yarışında bu seferki rakipleri juventus'tu ama önceki sezon yaptıkları hatayı yapmadıkları gibi kendi yaşadıkları acıyı bu sefer juventus'a yaşattılar zira 1 puan farkla şampiyon olmuşlardı. çeyrek asır sonra şampiyon olan takım, o sezon italya kupasını ve italya süper kupasını da kazanmasın mı? lazio tarihinin en başarılı sezonu bu oldu ki kısa ve orta vadede de bu gerçek değişmeyecektir. ertesi sezon ise takımın tadı kaçmaya başladı. ezeli rakipleri ebedi düşmanları roma, o sezon şampiyon olurken lazio üçüncü oldu. eriksonn'un istifası da buna tüy dikti doğrusu. artık ingiliz milli takımını çalıştıracaktı isveçli. bu ayrılıktan sonra da ne lazio'nun ne de eriksonn'un yüzü bir daha gülebildi. 2001-2002'deyse kızılca kıyamet koptu. bizim koymamızdan bahsetmiyorum:
https://www.youtube.com/watch?v=vkSnu77fASs sezon başı veron, nedved ve salas takımdan ayrıldı. tüm bu ayrılıkları gölgelesin diye valencia'yı üst üste iki kere şl finaline taşıyan kadronun beyni mendieta 50 milyon avroya italya'ya getirildi ama o tek başına yardıran mendieta gitmiş, yerine barış özbek'ten hallice birisi gelmişti. teknik patronluğun teslim edildiği alberto zaccheroni de bir eriksonn değildi hani. gelelim kıyamete. saha içinde bunlar olurken saha dışında çok daha büyük bir sıçış gerçekleşti: takımı aldığından beri transfere çeyrek milyar avro harcayan cragnotti'nin cirio'su battı ve 1 milyar dolares'i aşan borcu vardı. kaçınılmaz son gerçekleşti, kulübün başına kayyım atandı. tam 2 sene boyunca kayyım tarafından yönetilen kulüpte neredeyse bütün yıldızlar satıldı. takımın direği nesta'nın da milan'a gitmesiyle o birkaç sene önce altın çağını yaşayan lazio'nun hafızasına da reset atılmış oldu. kulüp ilerleyen birkaç sene boyunca da futbolcu satmaya devam etti. o zor zamanlarda mancini önderliğindeki takımın kazandığı italya kupası bir nebze su serpti taraftarın yüreğine ama işte o kadar. lazio'nun yaşadığı bu krizle parma'nın yaşadıkları çok benzeşiyor aslında. iki takım da kendilerini yöneten gıda şirketi sahiplerinin iflasıyla perişan oluyorlar. lazio'nun yaşadığı düşüş parma'nınki kadar keskin değil elbette.
2004'te şu an halen başkanlık görevini yürüten claudio lotito kulübü satın aldı. aldığında kulübün tam 300 milyon avro borcu vardı. yıllarca onlarla boğuştu, gerçi halen boğuşuyor. iyi bir insan olduğu su götürmez ama takımın atılım gerçekleştirmesini sağlayabilecek bir karakter de değil. cragnotti'nin gerçekleştirdiği sanal atılımdan bahsetmiyorum. gerçi o konuda da lazio taraftarı arasında ihtilaf mevcut. kimisi cragnotti'ye efsane başkan gözüyle bakarken kimisi de birkaç senelik başarı için kulübün geleceğinin ırzına geçtiğini düşünüyor. lotito'ya gelince başkanlığı müddetince takım hiç şampiyonluğa oynayamadı. iki kez italya kupası kazandılar sadece. gerçi lazio'nun tarihine bakıldığında başarı ortalamasının altına düşen bir performans yok ortada ama 99-00 kadrosunun ve o kadronun başarılarının tadını almış olan lazio'lulara gel de anlat bunu.
bu sezon başı büyük bir skandal yaşandı kulüpte. lotito, haftalar boyu peşinden koştuğu bielsa'yı en sonunda kafalayıp takımın başına getirmişti ki daha eşofmanını giyip sahaya bile çıkmadan bir anda istifa ediverdi deli arjantinli. bielsa'ya göre lotito verdiği sözleri tutmamış. "istediğin futbolcular alınacak..." deyip iş icraata gelince yan çizmiş. o futbolcuların ise mandanda, enner valencia, pato, rodrigo caio, jeremy morel, mauricio isla ve jean beausejour'dan oluştuğu söyleniyordu. lotito hiçbirini almayınca bielsa da zıvanadan çıkmış ve basıp gitmiş roma'dan. burada suçun çoğu lotito'da. bielsa'nın prensip sahibi bir hoca olduğunu cümle alem bilirken sanki yükümlülüklerini dört dörtlük yerine getirebilecekmiş gibi takımın başına getirmesi hatta. bielsa öyle "içimizden hallederiz..." diyecek bir hoca değil ki... yalnız bielsa da kaşınmış. elindeki candreva'yı, biglia'yı, felipe anderson'u satmaya çalışan lotito'nun tüm bunları tutup üstüne bir de yenilerini getireceğine inanmak, amiyane tabirle söyleyelim, ölüden göt istemek oluyor. skandal sadece bununla da bitmedi elbette. bielsa kaçıp gittikten sonra lotito bir açıklama yaptı ve bielsa'yı dava edip süründüreceğini söyledi. sonra ertesi gün tekrar çıktı medya önüne. bu sefer hızını alamayıp roma'ya salladı ve roma sportif direktörü sabatini'nin bielsa anlaşmasını sabote ettiğini öne sürdü. katıksız rezillik doğrusu. türkiye'de olsa kedileri de suçlardı kesin.
şimdi takımın başında eski futbolcuları simone inzaghi var. ne yapacağı meçhul. taraftar da böyle düşünüyor olsa gerek ki kombinelerin satışa çıktığı gün sadece 11 bilet satılmış. bu durum galiba lotito'nun götünü tutuşturmuş, yaz başından beri yaprak kıpırdamayan kulüp iki gün önce 8 milyon avroya immobile'yi aldı ki yıllardır 543 yaşındaki klose'ye talim eden takımın -onun da gitmesiyle- böyle bir forvete ihtiyacı vardı.
lazio'nun aslında kötü kadrosu yok ama ortada heyecan verici bir proje de yok. hadi onu da geçtim oyuncu maaşları yerlerde sürünüyor:
https://i.hizliresim.com/lrQEdX.jpg takımın en önemli futbolcusu candreva sadece 1,8 milyon avro kazanıyor ki rakipleri roma'nın en çok kazanan 10. futbolcusuna denk bir rakam bu. hatta roma'nın inter'den yenileyin kiraladığı juan jesus bile candreva'dan çok kazanıyordu galiba. zaten en sonunda candeva'nın da canına tak etmiş bu durum, fellik fellik sağ kanat arayan inter'e kapağı atacak gibi büyük bir terslik olmazsa. takımın bir diğer ağır abisi biglia da aynı şekilde takımdan ayrılmak istiyor. o da giderse lazio için büyük kayıp olur; çok iyi bir futbolcu, geçen sezon bizim maçlarda da yardırmıştı. felipe anderson da çok kaliteli bir futbolcu ve geçen sezon 50 küsur milyon avroya manu'ya gideceği filan söyleniyordu, bu saatten sonra o iş olmaz da muhakkak başka büyüklerden salça olan çıkacaktır. gelelim keita balde'ye... geçen sezon oynadığı her maçta parlayan 21'lik bu kara çocuğun talibi çok. şu günlerde de o kriz var kulübün başında çünkü keita takımdan kesinlikle ayrılmak istiyor ve dün tüm takımın katıldığı kampa katılmamış.
bir kulüple ilgili her şey mi kötü gider ya? gerçi bunu da bir galatasaraylı söylüyor ama lazio'nun durumu da vahim. işin kötü yanı kulübe para getirecek hiçbir kapı da yok. başarı kazansalar da gelse desem, juve'yi mi geçecekler? stat yapsalar desem, ortada böyle bir proje bile yok. çinliler alsa desem, bak o olabilir. sanki kışın öyle bir söylenti dolaşmıştı ama devamı gelmedi. gerçi faşizmin dibine dibine vuran:
https://i.hizliresim.com/r93EZa.jpg bayrak adamları di canio olan:
https://i.hizliresim.com/EJgJ4B.jpg takımı alıp da ne yapacak çinliler?