güzel bir fikir ve o fikir için biçilmiş kaftan kalitesinde bir formüle sahip olan; gel gelelim bu ülkenin futbol ve futbol medyası standartlarına uymayan program.
mehmet demirkol zaten mizahi yaklaşımı nedeniyle sık sık saygısızlıkla suçlanan bir insan.
fuat akdağ'ın da ritim tuttuğu zamanlarda ondan aşağı kalır tarafı yok. aşağıda kalsa bile o öne kapanıp titreye titreye gülüşü yeter zaten.
ama gel gelelim böylesine nefretten beslenen bir futbol ortamında, insanları provake etmek üzerine kurulu bir medyada hakettiği değeri bulamamakta; maç oynanırken esen rüzgarın bile "takımlarına karşı oynanan oyun"un bir parçası olduğunu düşünecek hale gelecek kadar aklı uçmuş türk futbol seyircisince ne tam anlaşılabilmekte, ne de hakettiği tepkiyi alabilmektedir.
yoksa önyargılardan arınıp "futbol" adı altında bünyemize devamlı zerkedilen saçmalıkları bir kenara koyarak takip edildiği zaman gayet eğlendirici bir program olabilmektedir. ama gel gelelim çoğu zaman ne hedef kitle programı o kafada izleyebilir haldedir, ne de ülkenin "futbol" gündemi öyle bir program yapmaya müsaittir.