fm 2011... takım galatasaray...
*2. senemdeyim. sezon ortasında hala daha afedersin s.k gibi kadro var. mustafa sarpı yeni iteleyebildim, baros kaçtı tutamadım, ardayı satmak zorunda kaldım falan fişmekan...
yerlerini doldurduydum ama ha. bosman ile afellay, samaras ve novikovas'ı aldım (adamımdır, alınız bak). ama olmuyor ya. bir türlü takım istikrar sağlayamıyor. lig de hayvan gibi zaten, sekizinciyle birinci arasında 2 puan fark varken bitti ilk devre, o derece.
türkiye kupasında gruptan zar zor, uefa avurpa liginde de ite kaka çıkmışım zaten. taraftar isyanlarda. biliyorum abicim diyorum, ben de galatasaraylıyım, anlıyorum üzüntünüzü ama nafile. kelle istiyorlar. sonra efenim uefadan eleniş (villareal'den aynı tarife, 2. tur ilk maç 2-2, ikinci maç 0-3), ligde arka arkaya 2 mağlubiyet... düşüyorum liderin 7 puan gerisine, 7. sıraya... baskı galatasaray patronunun üzerinde diyolla, sorular hep aynı, hala istifa etmeyişinizi neye bağlayalım diyolla... anana bi sor bakalım diyorum. lan niye bırakayım gül gibi takım yapmışım yaş ortalaması 23... sigee deyip kovuyorum ama, ligde beşiktaş deplasmanı var, hakikaten bi baskı var, hissediyorum. acaba kaydetsem mi diyorum ama, bunca yıllık fmciyim, öyle ibnelik yapmam ben diyorum, vazgeçiyorum... hem frankfurt ve birmingham da boşta, oraya geçeriz olmadı falan... (ibnelik derken, ben yaparsam öyle hissederim yani, yapan ibneleri... ee oynayıcıları tenzih ederim)
neyse, başlıyoruz maça, necip 900 metreden gömüyor 5. dakikada. lan diyorum, birmingham düşme potasında, frankfurt ortalarda, en güzeli frankfurt falan demeye kalmadan, ferrari sağolsun musa'nın ayağını eline veriyor, hop gitti bi adam. barış var yedekte onun yerini dolduracak... emre çolak'ı alsam olmaz, çok ofansif... sen gel ulan ayı diyorum barış'a, sokuyorum oyuna. yek gol ümidim afellay'ın samaras'a vereceği ara topları ha. neyse.
ilk yarı öyle bitiyor. ikinci yarıya çıkmadan son kozlarımı oynuyorum artık. isaac promise'ı alıp çiftliyorum forveti, cana'yı alıp pino'yu sağa çekiyor, afellay'ı amc'ye alıyorum. "may god be with u aslanlarım" diye bağırıyorum çıkarlarken, babam içerden "bi şey izliyoruz lan burada" diye karşılık veriyor, pısıyorum...
her türlü baskı üzerimde abicim, saçlar beyazladı beyazlayacak. 73'e kadar commentary'de bile bir şey çıkmıyor anasını satayım, bırak pozisyonu... ama sonra barış 30 metreden bir abanıyor... piii! hakan da içerde. 1-1.
geç onu. 89.'da barış bu kez sağdan yardırıyor. samaras içerde bomboş, promise sola çapraz koşu yapmış, arka direkte... aha diyorum yardımcı 2 dakika gösterdi, attık mı bitecek, ortaya çıkar öküz barış... barış vuruyor... anelka'nın cordoba'ya attığı gibi kafa üstü 2-1.
beşiktaş maçı sonrasında gururla çıkıyorum basının karşısına. "nööldü len?" diye başlıyorum basın toplantısına. hakkım var buna. neyse. şu an ligde ikinciyim, bursa'nın 1 puan gerisinde. 5 maç üstüste gol yemeden kazandım.
seviyorum lan seni fm. 8 saattir aralıksız oynuyorum, hala kalkasım yok başından.
edit: o kadar yazdık, okuyun, yok özet mözet.
edit2: alın bakalım. bunlar 32. hafta capsleri. nazar değdi, bursa'ya yenildik 32. haftada. hepimiz 65 puandayız. bir yerli içki dahil
http://img812.imageshack.us/f/39980213.png/ kadro
http://img6.imageshack.us/f/28397692.png/ aha bu da puan durumu. inandık olm!