• 2031
    bugün 18 mart. emperyalizmin en büyük temsilcilerinin çanakkale'de tarihin en büyük tokadını yediği ve yine tarihin en büyük komutanının ilk ayak seslerinin duyulduğu bu günde şehitlerimizi sonsuz minnet ile anıyorum. umarım şuanda yine emperyalizme kucak açmış hatta içinde bulunan benim güzel ülkem, bundan sonra bu iğrenç sebepten dolayı hiç bir genç insanın ölmediği bir ülke olur, güzel günlerin bizleri beklediği bir ülke olur. sonsuz saygıyla...

    http://www.yukle.tc/galeri/images/7246355as.jpg
  • 2032
    bu aralar zaman hiç geçmiyor. çoğu şeyi benimsedik, alıştık, dalgasını geçer hale geldik. ama bazı şeyler çok bunaltmaya devam ediyor. kıdemlenip rahata erdikçe, yapacak işlerin sayısı azaldıkça daha da yorulmaya başlıyoruz nedense...

    sürekli eskiler dolanıyor kafamda bu aralar.

    bazı sahneler, bazı görüntüler, isimler, hatıralar, simalar...

    atıyorum "rahat"da bekleyen bir kız görüntüsü beliriyor çokça, kim bilir ne kadar çok arkasından bakakalmışım...
    ya da bir yılbaşı günü geliyor, okul yıllarının travması yılbaşı çekilişlerinin yegane güzel anısı. rengarenk bir atkı, üzerinde galatasaray arması olan bir kolye, birkaç dakika bile sürmeyen bir dans sahnesi...

    renkli gözlü başka bir kız geliyor bazen, gülüşüyoruz, ayrılıyor sonra. silinmiş gitmiş aslında, ya da sildirmiş kendisini. yine de derinlerden çıkıp geliyor...

    ve sonraları, çok güzel bir başkası geliyor. birkaç hafta süren "denemeler" sonucu olmayınca üstüne düşülmeyen, ama her daim göz ucuyla "social" takip edilen. bir gece rüyama giriyor, gidilen bir dış görevde land rover'in içinden çıkıveriyor. noluyor lan demeye kalmadan irkilip uyanıyorum. nöbetçi subayı koğuşları sayıyor. iki üç gün sonra gececi izninde eve gelince telefonu açıp boş boş bakıyorum. bu hadisenin olduğu gece, nöbet yerinin iki sokak üstündeki mekanda olduklarını görüyorum. şaşıramıyorum bile, hayalle gerçek o kadar karıştı ki bu aralar; son ayların özeti gibi geliyor bu olay...

    askerlik öncesi üç integrali iç içe geçirip çözen adamken, şimdi 10'a kadar sayarken şaşıran adamlarla aynı gemide yol alıyoruz. yaza yaza ünlenmiş bir sözlük fenomeniyken konuşmak yerine bir takım sesler çıkarmayı yeğleyen tiplerle anlaşmaya çalışmakla geçiyor günler. yaşamayı öğreniyorsun zamanla, makarasını yapıp gülüyorsun hatta; ama an geliyor, anlar geliyor patlıyorsun.

    cem yılmaz anlattığı zaman güler geçerdik, hakikaten bu kadar az imkan olup bu kadar koyulan başka yer yoktur. "göster amcalara pipini" günlerinden sonra muhtemelen hayatım boyunca en pipili muhabbetlerim askerlik günlerindekiler olacak, buna eminim. 70 küsur erkekle 24 saat geçirmemize rağmen muhabbetimiz pipiden, memeden, bacaktan, götten ileriye gidemiyor. yarı yaşındaki çocuklar seks hayatlarını anlatıp duruyor, ağzın açık dinliyorsun. fırlamanın teki 4 saatlik nöbette 10 tane kızla telefonda konuşup hepsine hayatımın anlamı falan diyor, hayatını sorguluyorsun. izin dönüşü herkese sorulan tek soru sana da soruluyor *, öylece geçiştiriyorsun. zaten tamamıyla farklı olduğun adamlardan daha da bir ötede hissediyorsun. bu konudaki bazı durumları kendi içimde bile dert ediyor durumdayken, bir de bu durumlarla mücadele ediyorsun...

    bir zamanlar aşık olduğum bir kız vardı, yukardaki yılbaşı çekilişi hikayesinde bahsi geçen. ne yaptığımı bilerek aşık olduğum ilk kızdı. diğerleri gibi onunla da birşey olmamıştı, ender gelişen ossasuna atakları misali nadiren güldüğüm anlar dışında. bir zamanlar "en iyi arkadaşım" deyip durduğu adamla evli şimdi.

    askerden önceki son birkaç yıla damgasını vuran birileri vardı. yarım yamalak da olsa bazı şeyler yaşanan. o buhranlı dönemlerden çıkmama az da olsa yardım eden. ara ara bir telefon gelirdi, birkaç kere tesadüf edip isim aşina olunca "kim o?" sorusunun cevabı hep aynı olurdu: "çok iyi bir arkadaşım".. usta birliğine teslim olduğum hafta nişanı takmışlar. "feys"ten gören arayıp haber veriyor, ben bilmem deyip geçiştiriyorum. "benden geçti o işler" der dururdu bana, belli oluyor şekerim demek için bile arayasım gelmiyor..

    benim de bir "en iyi arkadaşım" var. yıllardır benimle ağlayıp benimle gülen, en saçma hallerime bile yakın şahit olan, bana güvenen, beni seven, 6-7 yıl önce tanıştığımızda sıçıp sıvamış durumda olduğumuz hayatlarımızı birlikte yoluna koyduğumuz, aşk acılarımızı birbirimize "pardon, gözüme toz kaçtı" hissiyatıyla anlattığımız falan...

    herkes, ama herkes bizi sevgili sanıyor ilk anda. arkadaş çevresi neyse de, akrabalara anlatmak zor oluyor. çok kavgalar verip duruyoruz anlatana kadar. sandıkları şeyin gerçek olması konusunda öneriden ısrara geçenler oluyor. bütün bunları alt alta koyunca kafalar biraz daha karışıyor. sorgulanacak şey sayısı artıyor. karışmasınlar diye yalvarıyorsun artık, yine de olmuyor. arada bir telefon istediğim elemanlar bile "yengeye selam" diye veriyor telefonu, anlatıp duruyorsun "anladım ben seni" diyorlar. bütün dünya mı yanlış, yoksa biz mi; artık sorgulayacak gücüm bile kalmadı...

    tek bildiğim benim kurallarımla dünyanın kuralları çok farklı. her seferinde biraz daha sert bir tokat atıp duruyor. tokatlar acıtmıyor da, insan kendini salak gibi hissediyor be...

    *
  • 2034
    bu başlık altında daha önce birçok kez ifade edilen ancak açıkçası okunduktan birkaç dakika sonra entry sahibi dışında unutulan nice acılar gördük.

    kimimiz babasının vefatından duyduğu üzüntüyü yazdı, kimimiz annesinin ardından duyduğu özlemi.

    ancak "ateş düştüğü yeri yakar" deyişindeki gibi bu girdileri okurken yazan dostlarımız adına hüzünlenip birkaç dakika sonra normal yaşantımıza döndük.

    açıkçası yakın gelecekte kendi adıma yaşadığım tarifsiz acıları paylaşmak adına bu başlığa uğrayacağım aklıma gelmezdi.

    sadece 20 gün içerisinde önce babamı, ardından biricik ablacığımı son yolculuğuna uğurladım. gözyaşlarım kadar acıları da birbirine karıştı. yüreğime saplanıp kalan hissin tek bir sözcükle tarifi mümkün değil. içinde acı var, keder var, özlem var, sızı var ama allah'tan pişmanlık yok. keşkeler yok.

    diyeceğim odur ki; hayatın bir anda ne getireceği belli değil. o yüzden sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın, onlar yanınızdayken kıymetini bilin. bu kadar acının yanında bir de "keşkeler" yaralarınızı dağlamasın.
  • 2035
    (bkz: #1557211)
    oysa herşey ne güzel basladi..aman allahim bu ne büyük bir aci..içimde kocaman bir alev topu ile yürüyorum, tarifsiz. canimin yarisi diyordum hep.. gözlerimde hiç yaş kalmismidir acaba.. nişanlım iki gün önce aniden aramizdaki mesafeyi mevzubahis gostererek, evliligimiz sonrasi olasi meb atamamizin yapilmasindan sonra ömrünün yollarda gecmesini istemedigini soyleyerek(ikimizde kpssye hazirlaniyoruz şu anda o memleketinde hazirlaniyor ben memleketimde ikimizin şehirleri arasi ucakla 2 saat, otobüsle 12 saat) ayrilmak istedigini soyledi. içim yaniyor, ciğerim parcalaniyor, allahim bu ne büyük bir aci, şu hayatta en çok sevdigim, en çok güvendigim, yumusacik ellerinde huzur buldugum yarim..bu hayatta ben artik kime güvenirim? 4 yillik iliskimizde gerçekten abartmiyorum 1 kere bile öf diyerek tartismayan biz bu mana bulamadigim sebepten nasil ayrilir? çok konuştum kendisiyle ama herşey soyledigi gibi..maalesef icinde bulundugu calisma ortaminin stresinden kaynaklandigini düsünsemde iki gündür yatağımı sirilsiklam yaparak uyaniyorum ter içinde. kpss calismalarimin ne hale geldigini soylememe bile gerek yok. bana bugün soyledigi biraz gorusmeyelim düsünmem gerek. zerre kadar suçum varsa yarinida görmeyeyim dostlar.. en kisa sürede yanina gitmem gerekiyor sanirim. canim kardeslerim boyle buyuk bir aciyi ve anlık şoku omrum boyunca yasamadim...saglicakla mutlu kalin..
  • 2036
    sözlük babamı hastaneye kaldırdılar. safra kesesinde taş, pankreasta iltihaplanma var. şuan yoğun bakımda ama bilinci açık. dün görebildim akşam 5 dakika. o hareketli, o yerinde duramayan adam saatlerce orda yatmak zorunda kalıyor ya nasıl kötüyüm. insanın dağ gibi babasını hastanede görmesi çok koyuyor adama. grip değil ki bu. iltihap kuruyunca ameliyata alacaklarmış. asıl zor kısım buymuş ama, ameliyat daha basitmiş. dua ediyoruz sözlük. babam güçlüdür sözlük, atlatacak bunu. inşallah iyi olacak. dualarınızı esirgemeyin. elimizden gelen sadece bu.
  • 2044
    bir insanın neden bütün işleri ters gider? niçin bir şeyler için uğraştıkça daha kötü duruma düşer? niçin bütün çabalarım sonuçsuz kalıyor? dayanılmayacak noktaya geldi artık. niçin her şey ters gidiyor ya? ben bunu anlayamıyorum. murphy yasalarının çizdiği sınırları da aştım artık. bambaşka bir boyutta bu cenabetlik. istediğim hiçbir şey olmuyor. uğraştığım her şey başarısızlıkla sonuçlanıyor ve kesinlikle psikolojik sınırı aştı. ölmek de dahil istediğim hiçbir şey olmuyor. bir kapı kapanıyor. başka bir kapı görüyorum. ona koşarken o da kapanıyor. birisi bütün kapıları kapatıyor yüzüme. daha yolun başında patlıyor her şey. ilk adımda bile düşüyorum. bırak 10. adımı atmayı. yeter artık.
  • 2047
    bugün 6 mayıs 1972...

    (bkz: 3 fidan)
    (bkz: deniz gezmiş)
    (bkz: yusuf aslan)
    (bkz: hüseyin inan)

    bugün, 3 tane fidan gibi gencin haince öldürüldüğü gün!
    bugün, körermiş bir siyasi idarenin, kalleşçe alınmış bir kararı uyguladığı gün!

    http://3.bp.blogspot.com/...I/s1600/3-fidan1.jpg

    http://ordukentgazetesi.com/images/news/22080.jpg

    http://www.gvngzl.com/...03095_o-800x1047.jpg

    http://www.hakkindaoku.com/...-hayati-vikipedi.png

    http://www.hurriyet.com.tr/_np/8865/23448865.jpg

    http://ademozbay.com/...iz-gezmis-kimdir.jpg

    http://www.adanamedya.com/d/news/104296.jpg

    http://www.yuksekovahaber.com/...ages/news/108480.jpg

    http://i.milliyet.com.tr/.../fft16_mf635549.Jpeg

    http://img03.blogcu.com/...f5fbd_1293067604.jpg

    deniz gezmiş'in son mektubu.

    --- alıntı ---

    baba,

    mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum. ben, ne kadar üzülmeyin desem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir.

    bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.

    oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir.

    bu yola bilerek girdi. sonunda da bu olacağını biliyordu.

    seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum. sadece senin değil, (…) anlayacağını inanıyorum. cenaze için, avukatlarıma gerekli talimatı verdim. ayrıca savcıya da bildireceğim. ankara´da 1969´da ölen arkadaşım taylan özgür´ün yanına gömülmek istiyorum. onun için cenazemi istanbul´a götürmeye kalkma.

    annemi teselli etmek sana düşüyor. kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

    son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım…

    oğlun deniz gezmiş

    --- alıntı ---

    efsanemiz taçsız kral metin oktay, öylesine karakterli bir insandır ki; zamanında deniz gezmiş, yusuf aslan, hüseyin inan olayına da sessiz kalmamıştır.

    nam-ı diğer "çizgi metin" metin kurt'un, metin oktay için söylediği o tarihi sözler:

    "türk futbol tarihinde, taraflı tarafsız tüm sporseverler için metin ağabey efsane bir isimdir… özel yaşamında tüm insanlara karşı derin bir sevgi beslemiş, her zaman dara düşen sporcuların ve dostlarının hızır gibi imdadına –maddi veya manevi- yetişmiştir. deniz gezmiş, hüseyin inan, yusuf aslan’ın idamına karşı yürütülen imza kampanyasına katılarak onların verdiği mücadeleye karşı ne kadar duyarlı olduğunu göstermişti. onun bu yanını insanlarımızın çok azı bilir."

    (bkz: metin oktay)
    (bkz: metin kurt)
    (bkz: deniz gezmiş)
    (bkz: yusuf aslan)
    (bkz: hüseyin inan)

    bütün bu aslan yürekli adamları, tekrardan büyük saygıyla anıyorum.
  • 2050
    devlet terörü 6 mayıs 1972'de bir kez daha baş göstermiştir. bu coğrafya dersim, lice, maraş, madımak bir sürü katliam gördü. bir sürü olur olmadık şekilde devlet terörüyle insanlar öldü. hal bu iken terörist diye yaftalanan hep halk olmuştur.

    anadolu halkı yeni denizlerini yetiştirmekten vazgeçmeyecektir.siz her ne kadar o denizleri görmeseniz, bilmeseniz de..görmek istemeseniz de, bilmek istemeseniz de..

    (bkz: deniz gezmiş)
    (bkz: hüseyin inan)
    (bkz: yusuf aslan)

    hepiniz bizler için ölümsüzdür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın