• 602
    sözlük, bu gün ameliyat oldum ve yeminlen yanlış ameliyata girdiğimi düşündüm ve 3,5 atmadım değil hani. aslında sadece parmağımdaki ben gibi bir şey vardı. onu alacaklardı. annem hemşire, hastahanelere alışığımdır. bir dönem de plastik cerrahisinde çalıştı. olayları az çok biliyorum ben almalar, yakmalar, göğüs küçültmeler, yağ aldırmalar, botox falan. neyse bu bende annemin doktorunun poliklinikte 5 dakikada ayakta aldığı bir şey, olayı daha önceden biliyorum izledim. bu sefer üniversiteye gittik bu parmağım için. doktor kötü gördüm ne benim aklımda ne sizin aklınız da bir şey kalsın lokal anesteziyle alalım dedi. tamam dedik bugün sabah gittik. gitmez olaydım. üniversite hastanesi ya yeşil önlük giydirdiler, koluma hasta bilekliği taktılar, kafama bone, odadan ameliyathaneye sedyeyle götürdüler 2 kere tansiyonumu ölçtüler, ameliyat masasına aldılar. dedim ki eyvah yanlış ameliyattayım. sadece parmağımdaki beni alacaklardı. operasyon 5 dakika sürdü hazırlığı 1 saat. korktum sözlük. tamam her şey güzel takip ettiler, ilgilendiler de işte ne bileyim ya ilginç. hacettepe'de okuyorum oranın öğrencisiyim ama bu kadar ilgilenmiyorlar sözlük. ilginç gerçekten. tedavi olduğum üniversite adnan menderes üniversitesi, bilginiz olsun işiniz düşürse diye ki umarım düşecek olaylar yaşamazsınız.
  • 604
    kpss'ye girdim sözlük ama iyi mi ettim kötü mü bilemiyorum.. sorular çalınmadan temiz töreli bir sınavla seçilemeyecek miyiz biz? memur yerine hırsız mı alıyor yoksa bu insanlar, biz memur olmak istemiştik yanlış sınava mı girdik ki?

    sporu şikeli, sınavı şaibeli.. buna dur diyen olmadı, işin ilginç yanı "dur" demesi gereken kişilerin bunları yapıyor olması.. ama seviyorum işte, memleketim..
  • 610
    artık tatile cıkmalıyım yoksa kafayı yemek üzereyim, gerginlik üst düzey, sıkıntı, stres herşey üst üstüne bindi, iş yerinde calısamıyorum kafa artık hep başka yerlere kayıyor, tam tatile gidicem diyorum birşeyler cıkıyor, yine herşey kesinleşti derken yine önümde engeller gözüküyor 2 hafta sonra izin günüm başlıyor ama herşey belirsiz olur da gidemezsem ''olay'' bölümünde benimle ilgili haber görebilirsiniz.
  • 613
    asiri derecede sinirlerim ve moralim bozuk sözluk. bu muzik islerinde insanlar hep birbirlerinin kuyusunu kaziyor ve arkadan konusuyor. elimden geldigince durust olmaya ve kimsenin kalbini kirmamaya calisiyorum. isimde gucumde, kendi kariyerimin pesindeyim. ama insanlardaki bu para hirsi, egolari dostlugun ve arkadasligin önune geciyor.

    kalbim o kadar kirik ki ne melo'yu ne de galatasaray'i dusunecek durumda degilim. ekmegimle sebepsiz yere oynamaya calisan insanlar var ve elimden hicbir sey gelmiyor. isyan etsem ne fayda... insanlar neden bu kadar paraci ve hirsli olmak zorunda? neden ortak bir amac icin mucadele etmek varken birbirlerinin kazancina comak sokuyor bu dost bildiklerimiz? bu rekabet...bu cirkinlik... bu kimseye faydasi olmayan "hep bana hep bana" tavirlari neden be sevgili sözluk?

    biz turkler, ulkesini temsil etmeye calisan ve bu ugurda gecesini gunduzune katan insanlara neden hic destek olmuyoruz? hangi alanda olursa olsun temsilcilere destek verip, onlarin basarilariyla gurur duymak varken, bir turku dunyaya "turkler de becerir" imajiyla sunmak varken hep vurdumduymaz davraniyoruz. seoul'e gittigimde, meksika'ya, belcika'ya malta'ya, tokyo'ya gittigimde sirf benim muzigimi sevdigi icin dans pistinde turk bayragi acan yabancilar kadar olamiyoruz. ayni dili konusmamiza ragmen, sirf basarili diye köstek oluyoruz.

    bir plak cikardigimda, elin bulgari, almani, italyani satin alirken, biz 2 dolarimiza kiyip digitalini bile download etmiyoruz. cok kirginim be sözluk. öyle ki muzik kariyerime son vermeyi bile dusunuyorum... :(
  • 615
    4 sene beraber oldugum sevgilimden ayrılalı bi bucuk ay oluyor. hiçbi konuda anlasamıyorduk belki, belki cok kavga ediyorduk, belki cok mutsuzduk.. evet

    evet ama özlüyorum lan, cok özlüyorum, yine olsa yine deli gibi mutsuz olucagımızı bilsem de istiyorum lan onu, ama bi bucuk ay cok uzun bi süre, ne yaptıgını bile bilmiyorum, konusmak istesem konusur mu onu bile bilmiyorum, vericegi tepkilerden korkuyorum. ama seviyorum lan hala cok.
  • 618
    bu kadar süre yakınında olup üstüne hayatta en çok değer verdiğin kişi olduğu halde en yakın arkadaşına karşı olan duygularını af edersiniz "mal" gibi uzun süredir bilinçaltına atmak suretiyle saklamak, sonrasında saçma sapan ve beceriksizce ilan etmek, sonrasında ondan gelen karmakarışık tepkilerle iyice kafası karışmak ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi devam etmeye çalışmak.

    otuzlarında aşık olmak ne zor şeymiş bilader, ama daha zoru otuzlarında en yakın arkadaşına aşık olmak, hepsinden de zoru otuzlarında en yakın arkadaşına karşılıksız aşık olmakmış... galiba en zoru da onun sana karşı beslediği arkadaşlıktan öte ama ne olduğu bilinmeyen ve söylemekten kaçtığı hisleri öğrenme şansın elinden alınarak hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmeye çalışmak zorunda bırakılmak...

    en büyük aptallık beraber geçirilen onlarca akşamın mutluluğunun temel nedeninin o olduğunu çok sonra anlamaksa, en büyük yalnızlık da yanında bu kadar mutlu olabileceğin birisi varken bu mutluluktan tek taraflı mahrum olmak herhalde.

    yine de hayatta bu denli önemli birinin olması bile güzel...
  • 619
    canimi cok yakan, icimi cok acitan bazı seyler var sozluk, ve bunlari bu baslik disinda hic bir yerde paylasamam. konu galatasaray'imla ilgili, melo'yla ilgili...

    ben galatasaray'la ilgili tum gelecek planlarimi melo'lu yaptim, onsuz bir seylerin eksik olacagini biliyorum, hissediyorum. bu yuzden ne kadar uzarsa uzasin gelip bizimle oynamasini, yeniden bizden biri olmasini, pitbull'umuz olmasini istiyorum.
    buraya kadar her sey normal, cunku neredeyse butun galatasaray taraftari bu ortak hissiyatta ve goruste, melosuz bir yanımız hep eksik olacak.

    ancak, icimi acitan, kafami durmadan tirmalayan da bir gercek var. bu adam temmuz'un 26'sina kadar ailesi ile tatil yapti, bu nereden baksak 2 aydan da fazla bir sureye denk geliyor ki eger sen profesyonel bir futbolcuysan boyle bir luksun ne yazik ki olamaz, olmamalı. hele ki senin avrupa kupasi* oynamis arkadaslarin, sadece 10 gun* tatil yapip takimiyla antremanlara baslamıssa, bu işte bir terslik vardır.** bu hem takım arkadaşlarını, hem de bizleri aptal yerine koyup, kandırmaktan başka bir şey değildir.

    buna ek olarak bir de melo'ya konduramadığım ve menajerine saldıracagım bir başka husus var. "galatasaray'dan ne koparsak, bunları ne kadar yolsak o kadar kar olur" mantığı güdüyor olması. bu son 2 ayda en az 4 5 hatta belki daha da fazla melo üzerinden haberler yollandı, "geliyorum", "kulüple anlaştık", "geriye sadece juventus'la anlaşmak kaldı", "sizleri özledim" "melo'nun baska talipleri var"* gibi gibi. melo'yu çok seviyorlar, o'na ihtiyacları var, bu yüzden isteklerimizi yerine getirmek durumundalar diye düşünenler oldu. kısacası, burda bizim melo'ya olan sevgimiz, acıkca suistimal edilmeye çalışıldı ve bu tutum beni gerçekten yıprattı. kariyerinin en parlak ve belki de en mutlu günlerini galatasaray'da geçiren melo'nun, belki kendi arzusuyla belki de tamamen kendi arzusu dısında menajerinin baskısıyla böyle bir yol izlemiş olması gerçekten beni çok üzdü, çünkü onu ben hep bizden biri olarak gördüm.

    neyse sözlük daha da uzatmıyorum, melo'nun tekrar aramıza katılmasını çok istiyorum, ancak eğer gelirse de gönlümüzü kazanmak için biraz kendini parçalamasını, arkadaşları 1 emek sarf ederken onun 5 kat emek sarf etmesini ve en az geçen sene ki gibi bir performans sergilemesini bekliyorum ondan. bunu beklemenin de en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum.
  • 623
    sözlüğün belki de en çok sevdiğim yeri burası. özellikle sözlükten bire bir kimse ile tanışıklığım olmadığı için buraya yazdıklarım içgüdüsel olarak koruma kalkanı kullanmıyorum. bir nevi terapi gibi burası. hatta sağolsun yazar arkadaşlar, burada yazılanlar için mesaj atıp, fikir veriyorlar; işte o arkadaşlar da terapinin psikologu oluyor benim için. neyse uzun zaman sonra yine buraya bir şeyler karamaya başlasam iyi olacak.

    iyiden iyiye benden bi bok olamayacağından emin olamaya başladım. hani bir söz var ya ne uzuyorum ne de kısalıyorum diye. işte ben hem uzamıyorum hem de üstüne üstelik kısalıyorum artık. yurtdışına gidip oraların denizinde boğulmayı iyiden iyiye göze aldım, zaten şimdikinden daha da kötü olabileceğini düşünmüyorum. hemen hemen her gün annemle konuşurum ama ciddi ciddi galatasaray'dan uzak kalmayı göze alamıyorum. evet çok saçma hatta sağlıklı bir düşüncenin çok uzağındayım farkındayım ama ne yapayım böyle düşünüyorum. tekrar gelirsek yurtdışına aslında ona da cesaret edemiyorum çünkü elimde bir adam akıllı bir meslek yok. mevcut mesleğimde para kazanmam türkçe konuşarak oluyor. o derece de yabancı dilim yok zaten ama yine de denemek istiyorum.

    27 yaşına geldim; hala bi baltaya sap olamamamın sıkıntısı bir yandan hala askere gidememenin sıkıntısı bir yandan ki 15 ay gittikçe gözümden büyüyor. işin maddi skıntısına girmiyorum; zaten girsem buradan parken stadyumuna köprü olur. gün geçtikçe daha da sinirli, bokuyla kavga eden, üşengeç, tembel bir adam olmaya başladım. bunun farkındayım ama bir türlü çözemiyorum da.

    4-5 doktora gittim, hiç biri dizimin sıkıntısına özüm bulamadı. kimisi kilo ver dedi, kimisi baker kisti önemli değil dedi, kimisi çok sağlıklısın dedi bir diğeri de diz kapağında kayma var gibi, git şurada mr, röntgen çektirip kan tahlili yap dedi. dediği yere gittim ssk indirimi ile 800 liralık kol gibi bi fatura çıkardılar, mecburen vazgeçtim. ssk'da 2 kere mr çektirdim ilk mr ile ikinci mr arasında geçen sürede daha da kötü olup, adım atarken canım yanmaya başlamasına rağmen 2. mr'da çıkan sonuca göre ilk mr'dan çok daha sağlıklıyım!!. bakalım nereye kadar sürecek bu böyle..

    kasımdan beri dayım, patronum, en yakın arkadaşımın babası ve teyzesi kanser ile savaşıyordu; iki gün önce öğrendim ki çocukluk arkdaşlarımdan bir tanesi de kanser olmuş ve dağ gibi çocuk tanınmaz halde. sağlıklı insanlar görmek istiyorum artık..

    son olarak sıra assolistte... bu kadar boktan şeyleri yaşayıp, bu kadar umutsuz hissetmeme rağmen hala onu düşünmeden edemiyorum. özledim aga özledim işte. hala seviyorum diyor hala çok değerlisin diyor üstüne üstelik bir de hayatıma dahil olan en değerli şey sensin dedi. ama ısrarla yok bitti diyor. halbuki mezun olduğu için ona mezuniyet hediyesi olarak ahmet ümit'in kitabını onun adına psikolog titri ile ahmet ümit'e imzalatıp verdiğimde ağlamıştı. onu en çok neyin mutlu edeceğini, onun en çok ne zaman neye ihtiyacı olduğunu en iyi ben biliyorum. zaten o da öyle düşünmezse 3 - 4 ay önce ayrı olmamıza rağmen gecenin üçünde beni arayıp sabahın yedisine kadar dertleşmezdi benimle. hoş iki kere iki nasıl dört ediyorsa ben de onun titrine şu halimle layık değilim. belki de ayrılmak onun için daha iyi oldu. ama niye yalan söyleyip seni sevmiyorum falan fişman demiyor ki.

    neyse uzatıp kafa açmayayım, turgut uyar konuşsun ben susayım...
    ...
    falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
    inecek var deriz otobüs durur ineriz
    bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
    herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
    hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
    herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
    herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
    nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
    beni bırak göğe bakalım
    ...
  • 624
    her sey cok yogun sozluk. ama bir boku da halledemiyorum. hatirlat bir ara aglayacagim. aglayacak vaktim bile yok. hicbir sey yolunda gitmiyor. cok sey yapmak istiyorum, bir sey yapamiyorum.

    okul, ask, is, tatil, galatasaray.. hepsi ayri dert. ha bir de askerlik. tecil ettiremedim gitti. dur bakalim pazartesi ne olacak. bu sefer de olmazsa baskonsoloslugu birbirine katarim!
  • 625
    bu akşam lanet bir olay yaşadım sözlük. istanbul'da yaşayanlar marmara forumu bilirler. ben, ablam ve iki arkadaşı daha iftar yapmaya gitmiştik. iftardan sonra maçı izlemek için eve gidecektim ama bana gel bir yere gidelim orada büyük ihtimal maçı yayınlarlar izlersin dediler. her neyse otoparktan çıkarken bir tane taksiyle çarpıştık. biz ana yolda giderken o tali yolda gidiyordu. hızımızda en fazla 20 civarıydı. arabadan indik arabaya bakmak için ama adamın bizi bir dövmediği kaldı. yok en az 60 ile gidiyormuşuz. gerizekalı adam 60 ile gitsek o otoparkta felç olur orası. böyle seviyesiz seviyesiz konuşmalar, pis pis sırıtmalar bize karşı. israrla hem suçlusunuz, ralli yapıyorsunuz resmen, gelip beni suçluyorsunuz demeler. orada forumun görevlileri olmasa bizi dövecekti arkadaşlarıyla. sonra polis geldi. baktılar, incelediler, adamı suçlu buldular. yol hakkı senin değilmiş, hanımefendilerinmiş dikkat etmen gerekiyordu sağına soluna dediler. bunun yüzü düştü tabi polis bizi haklı bulunca. zaten 4 tane bayan susmadılar sabahtan beri sizde burada böyle demeyin demeye başladı polise. tutanaklar tutuldu, evrakların gelmesini bekliyorduk artık. görevliler ve polislerde gitti. yalnız kaldık orada. tabi bizi en az iki saat tuttu orada maçta içine oynadı. yok arabası hareket etmiyormuş, aksı kopmuş, çekici falan gelecekmiş derken 2 saati geçirdi. o çekici iki saatte gelemedi tabi. çekici falan hikaye ne kadar para koparırsam bunlardan o kadar iyi derdindeydi. taksinin de sadece tekerleği yamuldu. yani arabayı çok rahat kullanabilir. sonunda evraklar geldi tam gidecektik bunun arkadaşları geldi, bize baskı yapmaya başladı. hepside çok özür dileyerek söylüyorum ayının, nezaketsizin, hayvanın tekiydi. karşınızdakiler bayan biraz saygılı olun. polis bile sizi suçlu bulmuş hala vıdı vıdı. bu adam gene hala 60 ile gidiyordunuz deyince dayanamadım cevap vermeye başladım. adam üstüme geldi sözlük, dövecekti beni. arkadaşları tuttu bunu, sonra bizde arabaya bindik. hala olayın etkisindeyim sözlük. daha anlatmadığım yığınla şey var. maçta içine oynadı. büyük bir keyifle elmander ve burak'ı izleyecektim planım oydu bir de. başıma gelene bak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın