• 306
    ulan sözlük şu ielts sınavı çok belimi büktü zaten 3 kuruşa çalışıyorum onunda büyük bir kısmı vergi borcuma gidiyor elimde kalanıda kursa ve kitaplara yatırmak beni çok parasız bıraktı ve sosyal hayatımı tam anlamı ile 0 a indirdi,önceden cebimde param yokken bile sosyal hayatım az da olsa vardı ama şimdi ev,iş - iş,ev olayların son bulması 3 aralık yanı sınav saatinden sonra ki günler.tabi oda sınavdan başarılı olma koşulu ile.başarı gelmezse ne olacak hiç bir bilgim yok...
  • 309
    "seni sevdiğim güne ........" diye başlayan küfürler edilir ya hani...
    o "seni sevdiğim gün" işte 2 sene önce böyle bir gündü. -günü gününe nasıl hatırlıyorsun pezevenk diye sormayın, hatırlıyoruz işte...-
    aradan geçen 24 ay öylesine yıkıcı geçti ki, bir hastahane odasında bitkisel hayatta yatmış olsam o kadar zarar veremezdi hayatıma...
    siz daha 8,9 diye sayıyorken bak işte ben 24'ü sayıyorum hala salak gibi...
    gözüm yok tabi lan, allah size de 24'ü göstersin, 240'ı göstersin, 480'i hatta 4800'ü de...
    ben eşşekliğime doymayayım, doyamadım zaten bir türlü...

    seni sevdiğim güne .....................
  • 310
    sevgili sözlük,

    şehir tiyatroları mevsimi açıldı. oyunlar çok güzel, bilet fiyatları gerçekten çok uygun. herkesin bütçesine emin olun çok uygun. gidiniz, izleyiniz. ama izledikten sonra oyunun hemen bitiminde kalkmayınız. o emeği avuçlarınız kızarıncaya kadar alkışlayınız. alkışlayınız, alkışlayınız, alkışlayınız. alkışlamayacaksınız o tiyatroya gitmeyiniz. o kadar saygısız olmayınız.

    şimdi bu yazar sabah sabah ne kafamızı ütülüyor, neden bahsediyor diye merak edenler için kısa bir açıklama.
    20 küsur yıldır her sahne aldığında kapalı gişe oynayan lüküs hayat müzikaline gittim dün akşam. yaklaşık 4 saat sürdü. zihni göktay gibi bir duayeni canlı izlemek müthiş bir duygu. keza diğer oyuncularda mükemmeldi. ancak müzikalin sonunda bazı seyirciler oyunun bitimini dahi beklemeden o emeğin karşılığını vermeden salonu terkettiler. alkışı çok gördüler. ayıptır.
  • 311
    bugün kıl dönmesi (allah düşmanımın başına vermesin) ameliyatı oldum sözlük.
    şimdi bir yandan ameliyat yerlerimin ağrılarını untmaya bir yandan yüzüstü maç seyretmeye ve bi yandan beni böyle yüzüstü yerde görünce atçılık oynamaya çalıştığı düşünen oğlumu malum yerden uzak tutmaya çalışıyorum.
    herkes şu an için oturup haline şükretsin.
  • 312
    2008'in haziran ayı. galatasaray şampiyon olmuş, milli takım yarı finale çıkmış avrupa şampiyonası'nda. şükela ötesi bir yıl geçiriyoruz kısaca. lig kupası gelmiş, ayva çiçek açmış, yaz gelmiş...* neyse tam da o yaz kuzenin mardin'de düğünü var. hiç hazzetmem düğünlerden. ne lan öyle millet takım elbiseleri almış, herkes de bir çakma ciddiyet, polat alemdar havaları falan. neyse zorla götürdüler. düğünden 1 hafta önce gittik halamlarda kaldık sözlük. kalmaz olaydık. ya da iyi ki kaldık hiç birşey anlamadım ya neyse. yan komşuları da ordaydı. * yani o. neyse dedik ozan sıçtın olm. ilk bakışta belli oldu neler hissettiğin. neyse o bana baktı ben ona. tokalaşmaya bile cesaret edemedik. düğüne onlarda davetliymiş. ben ki düğünlerden nefret eden birisi olarak o düğüne öyle bir zevkle gittim ki anlatamam. orda da bakıştık öyle sadece. tam cesaretimi topladım dansa kaldıracam, adam gitti izzet yıldızhan çaldı amk. bana da bahane çıktı ya neyse * hayatımda 1 hafta bile kalmadığım mardin'de 1.5 ay kaldım onu görebilmek için. sonunda cesareti toplayıp gidip mektup yazdık ve olumlu bir yanıt gelince kainat yeni bir 2'li daha kazanmış oldu. tabi bu arada bizimkiler şaşkın noluyor lan bu çocuğa niye dönmüyor eve falan modundalar. anasını satayım biz dönmüyoruz da onlar gidiyor tatile izmir'e. ne halt yiyecez derken ben adana'ya dönüyorum ayağına bizimkilerden izin alıp izmir'e onların kaldığı otele gittim. gizlice 1.5 hafta birlikte tatil yaptık. *

    tatil bitti. onlar mardin'e ben adana'ya dönecem. son gün son kez buluştuk ama diğerlerinden farklı bir buluşma oldu çünkü +1 kişi fazlaydık. evet babası yakaladı amk. yediğim lafları buraya yazmayayım da kızın telefonunu alması kötü oldu. malum tutucu olur biraz o taraflar. e ayrılacaz akşama, telefon da yok. ne bok yiyecez? neyse ki kızın halası beni sevdi de arada gizlice kendi telefonuyla konuşmamıza izin verdi.

    şimdi bakıyorum da tam 3 yıl geçmiş. uzak mesafe ilişkisi hakkaten zor arkadaş. hele ki böyle bir yerden böyle bir aile türünden bir kız seviyorsan. ayda 1 kere mesajlaşsak bayram ediyoruz. konuşabilmek zaten mucize. fırsatını buldukça adana-mardin arasını mekik dokuyoruz. onda da maksimum 2 ya da 3 saat buluşabiliyorsun çünkü her şey açığa çıkmış. yakalanmaman gerek. bazen sokakta yürürken el ele kol kola gezen çiftleri görmek çok can yakıyor. biz de istediğimiz zaman görüşemediğimiz için gece yatarken fotoğrafa sarılıp uyuyoruz belki rüyamızda birbirimizi görürüz diye. yani işin kısacası o taraflarda evlilik yoksa sevgili ayağına dolaşamazsın. o yüzden bende gittim halasıyla konuştum babasını evlenmemize ikna etmesi için. bakalım artık eğer ikna edebilirse 2 yıla evlenme ihtimalimiz var. e ben şimdi nick seçerken bu nicki almayayım da gidip ne alayım sözlük. :)

    neyse daha fazla kafanı şişirmeyeyim sözlük. bu ilişkinin gizli kalması gerektiğinden doğru düzgün kimseye de dert yanamıyorum. bari içimi gelmişken sana dökeyim dedim. yalnız senden ricam fazla açığa çıkmasın bu mesaj. şimdi olur ya ailesinden biri okur belaya girer başımız. *
  • 315
    bazı arkadaşlarımız var mesela hakan şükür'ün siyasi görüşünü beğenmiyor ama ona futbolculuğu üzerinden bok atıyor. fatih terim'in düşüncelerini beğenmiyor ona da futbol üzerinden döşüyor.mesela ben de bir livorno'yu severim ama lazio'dan nefret ederim faşist olduklarını düşündüğüm için. roma'dan da nefret ederim düşmanım düşmanı dostumdur değil yani . roma'dan nefret etme nedenim ideoloji değildir bizimle yaşadıkları husumetlerdir.

    neyse sözlük benim de içim acıyor bir çok şeye ama hakan şükür , fatih terim , suat kaya bu adamlar kulüp için sembol isimlerdir , bayrak adamlardır , yıllarca bu formanın hakkını vermişlerdir. herkesin kendi özel hayatı vardır. yok şu a partili yok bu c partili yok bu m partili yok bu k partili diye bu insanları eleştirme hakkımız yok , sözlükte bu hakkımız olmadığını bilenler de başka yollardan sallıyorlar bu insanlara.

    üzülüyorum işte ağlayasım geldi bende seninle dertleşmek istedim ne yapayım.
  • 317
    olmuyor be sözlük biz ne kadar iyi olsakta inadına üstümüze geliyorlar onların dilinden konuşmadığımız,konuşamayacağımızı sandıkları için mi acaba?
    illa oda mı basmak lazım maç kazanmak için,televizyonun karşısında çaresizce bakmak olmuyor işte...
    hani birileri daima iyi birileri de daima kötüdür ya masallarda ama iyiler kötüler tarafından zulme uğratılıp en sonunda alnının akıyla çıkar ve masal mutlu sonla biter işte öyle bir an şimdi bu güzel gidişatı sindiremeyenler var,sindirmek istemeyenler ama mutlu son çok yakın sözlük,mutlu son çok yakın...
  • 321
    hakkaten bahtıma sıçayım. her boku çektiğim yetmez gibi şimdi de diş kırılıyo. nası oluyosa kökünden kırılıyo bi de.
    ulan senelerdir ağızda üç tane takma dişle azap çektiğim yetmiyo şimdi yeni bi üçlüye mi alışmaya çalışcam.
    dişçiden nefret ediyorum protez diş taktırmaktan iğreniyorum. birisi beni öldürsün allaşkına yapsın bunu.
    ötenazi hakkımı kullanmak istiyorum :(
  • 322
    hayat ne garip lan sözlük, tahtırevanlar filan.

    mutlaka bizim cinsten çoğumuzun başına gelmiştir, benim de az önce geldi. elim ayağım titredi, beyin travması* geçirmiş bulundum.

    tee ortaokul dönemlerimde bu sıfatımla bana bakabilecek, bayağı aşk mektupları filan yazabilecek*, yanımı her boş gördüğünde oturabilecek, benden başka kimseye kafasını çevirip bakmayacak, sağa sola adımı yazabilecek yegane kızla karşılaşmıştım. ama hani kezban dedikleri bir hadise var ya, hah işte bu da tam olarak öyle. ama ne kezban. yani ne sen sor, ne ben anlatayım. benim de gözüm başkasında haliyle. arkadaş, kız da öyle böyle değil. aklıma düşünce karnıma ağrılar sokuyor. gözüm görmüyor hiçbir şeyi. kör kütük seviyorum. kız ''çok terledik ya.'' diyor, ben tutup da beni gördüğü yerde sopayla kovalayacak kantinciden sağ salim kola almaya çalışıyorum. ''acıktım ya.'' diyor, yine aynı kantinciden balık kraker almaya çalışıyorum. yakalattığı kopyaları üstleniyorum, çocuğun biri sesini yükseltti diye kavga çıkarıp müdür yardımcısından dayak diyorum, kalemini evde unuttu diye kalem çalıp getiriyorum, kendi kalemimi verip kalemim olmadığı için dersten atılıyorum, sırf izliyor diye sınıfın hightower'ına bilek güreşinde kafa tutup müdürün arabasıyla apar topar ortopediye götürülüyorum.* şu an aklıma gelmeyen daha neler neler. ama yok arkadaş. bakmıyor yüzüme. doğru dürüst konuşmuyor bile. ne yaptım, ne ettiysem olmuyor. bu arada tek talihlim olan kız kahroluyor, ağlıyor, biliyorum. ama benim de içimde ne fırtınalar kopuyor işte. bu olaylar ortaokulun sonuna kadar devam ediyor. kezban'ı en son orta üçün karne günü görüyorum, sonra bir daha da görmüyorum. o beni fırtınadan fırtınaya gark eden kızla evlerimiz yakın o dönem. lise dönemlerimde devamlı karşılaşıyoruz çarşıda pazarda, selamlaşıyoruz o kadar. üniversite zamanlarım geliyor. bu arada bu facebook hadisesine de eşin dostun da iteklemesiyle heves ediyorum.

    bu akşam birisi arkadaşlık isteği gönderiyor, bakıyorum ki benim kezban. yani isim soyisim ona ait ama fotoğraftaki o değil. değil yani. ulan kim bu acaba diyorum, bilgilerine bakmak için onaylıyorum. o an öyle bir hassiktir çekiyorum ki babam içerden çüş ulan çüş diye bağırıyor. allah'ım o nedir? nasıl olmuş o? nasıl öyle değişmiş? evrim diyorum bu, başka bir açıklaması olamaz. o kadar güzel olmuş ki, yahu nasıl anlatayım? anlatamam, dilim kısa kalır. gülüyorum, fotoğraflara bir daha bakıyorum, kendi kendime konuşuyorum filan. şoktayım lan, kafam bildiğin duruyor. eski defterlerimin, kitaplarımın, o yazdığı mektupların hatıralarına değer verdiğimden saklarım hepsini. çıkarıyorum yazdığı mektupları bazanın altından, okumaya başlıyorum. sonra kızın fotoğraflarına bir daha bakıyorum. allahım diyorum, nasıl olur yahu? kafam almıyor. yavaş yavaş kendime gelmeye başlayınca bor'a sürecek eşşeğim dahi olmadığını anımsıyorum. sonra bir merhaba dahi demeden allah sahibine bağışlasın nidaları eşliğinde siliyorum.

    karnıma ağrılar sokan kız mı? akrep nalan'dan bir beden daha küçük giyiyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın