29 ekim 2017 trabzonspor galatasaray maçında yediği kırmızı karttan dolayı aldığı cezanın onanmasına zerre şaşırmadığım futbolcumuz. ha bu şaşırmama durumunu sineye çekmekten ziyade, kör göze parmak misali cayır cayır konuşarak yönetimden birilerinin kulağına ulaşmasını sağlamak için de haykırmak zorunda bırakılmak, ülke gerçeklerinin dayattığı bir iğrençliktir.
futbol bir spor dalıdır. oyundur futbol. yapılmasının, izlemesinin, kıyısından köşesinden ilgilenmesinin keyif verdiğidir. tıpkı diğer tüm branşlar gibi. biz neyle uğraşıyoruz? yok o buna şu kadar maç ceza verdi, buna neden vermedi, yok o hareket sonucunda şu kadar indirime gidildi de burada neden gidilmiyor. bize ne ulan bundan? siz kim oluyorsunuz da, herbiri; hayatlarının bir şekilde kendi karşısına çıkardığı onlarca-yüzlerce problemle uğraşmakta olan, iki gram zevklerinin destekledikleri takımlarının olduğu milyonlarca taraftarı bu tip s*kko dertleri düşünmek zorunda bırakıyorsunuz?
hemen peşine şak diye cevabı da geliyor tabi;
memlekette hiç ama hiçbir şey gereğince yapılmadığından mütevellittir, herkesin herbir b*ku bilmesinden türemektedir problemler. yalnızca futbol değil bu genel olarak hemen her alanda. tamamen geniş açı bir lense geçme durumu, kamerayı biraz geri çekip dışardan bakma durumu.
memleket insanının "ayıpsın abi hallederiz" "bizde o iş ya biz en iyisini biliriz" "ne var canım ben daha iyisini yaparım" "çözeriz" tavrıdır ülkede yaşanan herbir saçmalığın kaynağı. herkes kendi kapısının önünü süpürse gram yaşanmayacak dertler, herkes kendi bildiği işi yapsa çok çok daha yaşanılabilir olacak memleket ama nerde? burada değil orası kesin.
örneğin adam diyor ki; biz şu kadar film çektik, şöyle şöyle reklamlar çektik, öyle diziler böyle tanıtım filmleri yaptık, "olduk biz!"
efendim???
"olduk biz!"
yahu nasıl olmuş olabilirsin sen ya? arkadaş james cameron mısın? robert de niro mu? steven spilberg müsün meryl streep mi? inarritu musun? sen nasıl olmuş olabilirsin ya? bak gözünü seveyim bir bak hollywood projelerine, at gözlüklerini çıkar bir bak. (özellikle hollywood diyorum) de niro ben oldum diyor mudur? cameron avatar'ı çekti ben oldum demiş midir? meryl streep gömlek değiştirircesine her sene oscar'a aday oluyor o diyor mudur biz en iyisiyiz diye? innaritu amores perros gibi şaheser bir işe imza atıp kendisinden hiç beklenmedik bir tarzda birdman gibi bir filme imza attı. benden daha iyisi yok diyor mudur?
iş çünkü kime göre neye göre noktasında göreceli bir kavrama dönüşüyor.
sen "bence" gelmiş geçmiş en iyi futbolcu ronaldo dersin diğeri pele der, bir başkası messi, öbürü zidane der. gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olmanın istatistiki bir değeri var mıdır? varsa bile "bence" dedikten sonra mevzu zaten bitiyor.
elin almanı, ingilizi, fransızı, italyanı vs. biz ülke futbolunu nasıl daha iyiye taşırızı düşünüp taşınıp, altyapısından tesislerine, futbolcusundan hakemlerine çalışıp kafa patlatıyor, uygulamaya geçiriyor, sen koymuşsun cüneyt'i video hakem'in başına, paşam -yönlendirilmiş- kafasına göre yorum yapıyor. neden yönlendirilmiş? rant! neden rant? kimse işinin ehli değil de ondan. ne kadar soyar soğana çevirirse birileri bu durumu fark etmeden, fark etseler de koltuğundan etmeden, cukkayı sağlamlarsa problemi olmaz. cukkayı sağlamlamadan koltuğundan olursa ne olur? her şeyin en iyisini bildiği için(!) başka bir yerde tekrar var olamaz. üretemez. o çarklar tersine dönmeye bir başlarsa s*çtığının resmidir.
ölüm gösterilmiş fakat sıtmaya razı bırakılmış koyun çok tabi
*. yardırın!
kılıfları güzelce giydirilmiş hırsızlığınızla, hak yemenizle uğraşadurun. gösterdiğiniz o kılıflar bir yerlerinizden mutlaka ama mutlaka çıkacaktır. işte o zaman kadehlerimizi tokuştururken g*tlerimiz çatlayıncaya kadar da biz güleceğiz elbet.
edit: düzenleme