(bkz:
ne dediler/#3779515)
kendisinden ezber bozan bir analiz gelmiş. sinan yılmaz'a katılmamak mümkün değil. mesela euro 2020 kadrosu da tam da bu yüzden övülürdü. stoperlerin leicester-atalanta'da oynuyor, orta sahan interli, şampiyon lille'nin 3 oyuncusu bizde, o halde turnuvada kesin iş yapıyorduk. öyle bir hayal kırıklığına uğradık ki o kadrodan itibarı kalan bir isim bile kalmadı, çoğu da ortalama 23-24 yaşında topçulardı. peki nerede fenerbahçeli, galatasaraylı oyuncular? aman canım onların önemi mi var, hepsi avrupa'da oynuyor maşallah. bu takım avrupai takım, bakın yabancı sınırı kalktı, ondan böyle oldu, hadi salın bir daha yabancı sınırını falan. bu cümleler sorgulanmadan kabul ediliyordu, gerçekler tam tersi yönde olmasına rağmen.
aynı frankofon kitle, yabancı sınırının kaldırılmasıyla aynı anda takıma 10 tane yabancı yıldız alarak, tek bir türk oyuncu bile oynatmayarak avrupa'da başarı geleceğini zanneder. başarı gelir mi bilmem ama batış-iflas garanti. üretmeden, katma değer yaratmadan, sadece markaları yan yana getirip başarılı olan tek bir kulüp bile yok. buna real madrid los galaktikos dönemi de dahil. başarı için bazen bir hagi bile yeterli olabiliyor. ama hagi'yi başarılı kılan ortamın varlığını herkes atlıyor. yine bu frankofon kitle hagi olmasaydı hiçbir şeyin başarılamayacağına inanır, mesela bunu fatih altaylı'da görebilirsiniz. bunlara göre fatih terim'i bile hagi fatih terim yapmıştır. yani bu kompleks özellikli ve emek kokan başarıyı bile bu kadar basit formülize ederler. sonra da aynı başarının yıllardır neden bir daha gelmediğine kafa yormazlar.
rahmetli william wallace braveheart filminde ''iskoçya'nın en büyük sorunu iskoçyalılarla dolu olmasıdır.'' derdi. ya da mel gibson böyle buyurmuştu. bizim sorunumuz da bu. fazla türk'üz. kimimiz batı dünyasına aşık, kimimiz araplara aşık. bu aşağılık kompleksinden bir an önce çıkmamız gerekiyor. bizde imkan var ama vizyon yok. o vizyon da yabancı sınırından kurtulmalıyız, kaç evladım bu ülkeden kurtar kendini gibi basit cümleler hiç olamaz.