1
http://bandieras.blogspot.com/...rna-sayg-durusu.html
--- alıntı ---
hıncal uluç'un başını çektiği, stadyuma gitmeden maçı yorumlayan kişilere verilen payedir 'şezlong taraftarı' olgusu. kendileri, aksiyonun ortasında olmadan yorum yaptıklarından çokça eleştirilirler, hatta hakarete uğrarlar. ancak, şezlong taraftarının stadyumu terketme sebeplerini kimse sorgulamaz, o artık tribüne gidecek kadar yürekli değildir yada tribüne gidenleri cahil sayalar. ancak asıl sebeplerini ben bu sezon türk telekon arena'da gözlemlediklerimle anlamaya başladım.
sezon başından beri inanılmaz bir erozyon var tt arena tribünlerinde. hiçbir şeyden memnun olmayan, beklentileri inanılmaz yüksek olan, tahammül sınırları çok düşük olan, kendi futbolcusuna çok rahat hakaret edebilen bir taraftar topluluğundan bahsediyorum.
son maçta, kötü bir performans göstermemesine rağmen (ki kötü olsa dahi hiçbir futbolcu ıslıklanmayı haketmez) ıslıklanan hamit altıntop'un o anki ruh halini cidden merak ediyorum. büyük beklentilerle galatasaray'a gelmiş olan altıntop'un, ligin ilk yarısında şampiyonlar ligi maçları haricinde beklentileri karşılayamadığı bir gerçek, ancak bir sene doğru düzgün resmi maça çıkmayan bir oyuncuya kendi taraftarı sahip çıkmazsa kim sahip çıkacak acaba ?
bir başka tepki toplayan oyuncu da emre çolak. hani şu galatasaray taraftarının her daim gurur duyduğu, kendilerini farklı kıldığını düşündüğü altyapıdan gelmiş bir oyuncu. emre halen üstüne koymaya çalışıyor, çabalıyor, kovalıyor, basıyor. futbol zekasının çok üst düzey olduğunu şu an için söyleyemeyiz ancak alt yapıdan bu değerde bir oyuncu çıkartmışken ona sahip çıkmamak nedendir, bunu anlamak çok zor. başka bir noktadan ele alırsak olayı, emre çolak, şu an bir anadolu takımında top koşturuyor olsaydı, galatasaray kendisine talip olmaz mıydı ? kendisini almaya kalksaydı galatasaray, sizce ne kadar bonservis bedeli ödemek zorunda kalırdı ?
bir de tribünlerin fenomeni sabri olayı var tabi ki. bu noktada benim de tribünlere tahammülüm olmuyor genelde. bir taraftar, kaptanı ile her platformda neden dalga geçer ? ayrıca bu futbolcu, bize ne yapmış ? topu ısıracak kadar mücadele etmemiş mi ? neymiş, orta yapamıyormuş, kendisinin jeneriklik en az on tane golünü bir çırpıda sayabiliriz ki şu an sahadaki görevi gol atmak da değil. bir kaptan düşünün ki, son bir buçuk senedir doğru düzgün kadroya giremezken halen takımını deli gibi sahipleniyor. ancak tt arena'da sabri oyuna girerken, gülüşmelerden, hafife almalardan geçilmiyor..
seni anlıyorum şezlong taraftarı, sana saygı duyuyorum ve çok yakında senin yanına geliyorum..
--- alıntı ---
--- alıntı ---
hıncal uluç'un başını çektiği, stadyuma gitmeden maçı yorumlayan kişilere verilen payedir 'şezlong taraftarı' olgusu. kendileri, aksiyonun ortasında olmadan yorum yaptıklarından çokça eleştirilirler, hatta hakarete uğrarlar. ancak, şezlong taraftarının stadyumu terketme sebeplerini kimse sorgulamaz, o artık tribüne gidecek kadar yürekli değildir yada tribüne gidenleri cahil sayalar. ancak asıl sebeplerini ben bu sezon türk telekon arena'da gözlemlediklerimle anlamaya başladım.
sezon başından beri inanılmaz bir erozyon var tt arena tribünlerinde. hiçbir şeyden memnun olmayan, beklentileri inanılmaz yüksek olan, tahammül sınırları çok düşük olan, kendi futbolcusuna çok rahat hakaret edebilen bir taraftar topluluğundan bahsediyorum.
son maçta, kötü bir performans göstermemesine rağmen (ki kötü olsa dahi hiçbir futbolcu ıslıklanmayı haketmez) ıslıklanan hamit altıntop'un o anki ruh halini cidden merak ediyorum. büyük beklentilerle galatasaray'a gelmiş olan altıntop'un, ligin ilk yarısında şampiyonlar ligi maçları haricinde beklentileri karşılayamadığı bir gerçek, ancak bir sene doğru düzgün resmi maça çıkmayan bir oyuncuya kendi taraftarı sahip çıkmazsa kim sahip çıkacak acaba ?
bir başka tepki toplayan oyuncu da emre çolak. hani şu galatasaray taraftarının her daim gurur duyduğu, kendilerini farklı kıldığını düşündüğü altyapıdan gelmiş bir oyuncu. emre halen üstüne koymaya çalışıyor, çabalıyor, kovalıyor, basıyor. futbol zekasının çok üst düzey olduğunu şu an için söyleyemeyiz ancak alt yapıdan bu değerde bir oyuncu çıkartmışken ona sahip çıkmamak nedendir, bunu anlamak çok zor. başka bir noktadan ele alırsak olayı, emre çolak, şu an bir anadolu takımında top koşturuyor olsaydı, galatasaray kendisine talip olmaz mıydı ? kendisini almaya kalksaydı galatasaray, sizce ne kadar bonservis bedeli ödemek zorunda kalırdı ?
bir de tribünlerin fenomeni sabri olayı var tabi ki. bu noktada benim de tribünlere tahammülüm olmuyor genelde. bir taraftar, kaptanı ile her platformda neden dalga geçer ? ayrıca bu futbolcu, bize ne yapmış ? topu ısıracak kadar mücadele etmemiş mi ? neymiş, orta yapamıyormuş, kendisinin jeneriklik en az on tane golünü bir çırpıda sayabiliriz ki şu an sahadaki görevi gol atmak da değil. bir kaptan düşünün ki, son bir buçuk senedir doğru düzgün kadroya giremezken halen takımını deli gibi sahipleniyor. ancak tt arena'da sabri oyuna girerken, gülüşmelerden, hafife almalardan geçilmiyor..
seni anlıyorum şezlong taraftarı, sana saygı duyuyorum ve çok yakında senin yanına geliyorum..
--- alıntı ---