• 28
    seyirci maçta çekirdek çitleyen, selfi çeken, elinden telefonu düşürmeyen ama kombine ve forma alıp kulübe maksimum düzeyde ekonomik katkı sağlayan nispeten genç nesil güruhtur.

    taraftar romantik ruhlu, kötü oynasa da oyuncusunu bağrına basan, genellikle daha ileri yaşta ve kulübe ekonomik katkısı seyirci kadar olmayan babalarımız, abilerimizdir.

    seyirci harcadığı paranın karşılığını ister; oyunu beğenmezse maça gelmez, oyuncuyu beğenmezse yuhalar, teknik direktörü beğenmezse istifaya çağırır.

    300 liraya forma sattığın, 80 liraya atletten hallice boktan tişört sattığın seyirciye yılda 3-4 milyon euro kazanan ama bir halta yaramayan selçuk inan, younes belhanda gibi adamlara sahip çık diyemezsin, kusura bakma.

    seyirci değil de taraftar görmek istiyorsan aç stadın kapılarını, ücretsiz doldur tribüne sucukçu tayfayı.

    (bkz: 22 ekim 2019 galatasaray real madrid maçı)
    (bkz: #2791325)
  • 30
    taraftar milyonlarla ifade edilen ve gönül verdiği takımın var olmasını maddi, manevi ama en çok "manevi" olarak destekleyen, yeri gelip insani değerlerinden bile ödün veren, manevi haz dışında menfaat gütmeyen, resmi olmasa da, kalben camiasına hizmet eden adamdır.

    seyirci ise, kendi zevkine göre hareket eden, "müsait" olduğunda, "canı istediğinde" ücreti mukabilinde temaşa'ya veya maça eşlik eden, gittiği yerde bol bol anı olarak fotoğraf, video çeken, sonrasında ise birkaç ay veya yıl bunu sohbetlerine malzeme eden adamdır.

    seyirci bir yerde toplanır, taraftar her yerdedir.

    şahsen bunu yazarken çok tereddüte düştüm, fakat benim bu konuda naçizane fikrim budur.

    kırılan veya incinen olursa affola...
  • 34
    galatasaray' ın şu an ki durumu itibariyle, takımının yıllardır kötü gidişine bir an önce dur deyip, doğru yolu göstermek için yırtınan seyirci, takım kötü olsa bile menfaatleri uğruna gıkını çıkarmayıp alkışlayan ise taraftardır.

    not: tanımda, kıçı kırık, ülke puan sıralamalarında uçurumdan aşağı yuvarlanan türkiye ligi sallanmamıştır.
  • 50
    farklı şeyler olduğunu kabul ettiğim ama bana göre fatih hocanın tamamen kendi çıkarlarına göre ayırdığı terimler. biliyorum üstünden çok zaman geçti ama belhanda konusundaki yorumunda seyirci-taraftar ayrımındaki tavrı beni çok soğutmuştu hocadan. oraya sadece bir maçlığına asgari ücretin dörtte biri kadar para biriktirip geleceğim ama kötü oyunu eleştirme hakkım olmayacak. berbat oynayan oyuncuyu ıslıkladım diye ondan küfür yiyeceğim ama hocam maç sonu röportajında bunu savunur tarzda beni seyirci konumuna koyacak. gerçekten bu durum çok can sıkıcıydı ve o dönem tepkiler yetersiz kaldı bence.
  • 55
    takım tutmayan ama futbol izlemekten zevk alan birisi seyircidir. karşılaşan her iki takımında iyi mücadele etmesini ister çünkü onun için amaç seyir zevkidir. kimin gol attığı önemli değildir.

    taraftar ise takım tutar ve tuttuğu takım gol attığında dünyanın en mutlu insanı olur. 90 dakikalık maçın her dakikasında tezahürat yapmak zorunda değildir çünkü aklı sahadadır. yerinde durmadan her atakta heyecanlanır ve maça full konsantre olur. takımı kazandığında mutlu olurken, takımı kaybettiğinde ise mutsuz ve kızgın olur. mücadele eden futbolcusunu melo gibi baş tacı ederken, mücadele etmeyene ise belli bir sabır gösterdikten sonra yuhalar. ama unutulmamalıdır ki her halükarda aslan gibi taraftardır.

    aslında taraftarlık olgusu ülkemizde çok farklı bir anlamda kullanılıyor. nedir bu? mesela taraftarsan, illa ki sesin kısılana kadar tezahürat yapacaksın, telefonunu çıkarmayacaksın, takımı her zaman sahipleneceksin, yuhalamayacaksın, eleştirmeyeceksin falan da filan...
    o kadar da değil ya demeyin çünkü birçok kişi taraftarlıktan bunu anlıyor. tezahürat yapmazsa taraftar değildir seyircidir. eleştirirse taraftar değildir trolldür. yuhalasa taraftar değil seyircidir, ki bunu fatih terim söylüyor. neden? çünkü taraftar sesi kısılana kadar her ne şartta olursa olsun destekleyecek ve yanlışa asla ses çıkarmayacak.

    başta ingiltere olmak üzere birçok ligde böyle bir durum yok. mesela chelsea maçını açıyorsun ve birkaç dakikalık belli bölümler hariç tık yok. gol olursa "gooaaaaaoooolll" sesi duyulur, olmazsa da "ahhhh" derler ve alkışlarlar. takım kaybettiğinde kimse taraftardan hesap sormaz. daha doğrusu taraftarı farklı kalıplara sokarak bahane aracı olarak görmez. çıkıp aslanlar gibi şampiyonlar ligi kupasını alır ve taraftarıyla birlikte kutlar!
  • 51
    çok fazladır.
    taraftar; gerek statta gerek stat dışında takımını destekleyen kişilere denirken seyirci; yedek kulübesinde, oynattığı veya oyuna aldığı oyuncuların oyunu katletmesini film seyreder gibi seyreden teknik ekip mensuplarına denir.
    seyretmekse mesele esas seyircilik budur, taraftarın oyuna müdahale etme şansı yokken bu şansı olup da müdahale etmeyen daha bir seyircidir.
  • 40
    (bkz: #2791549)
    yukarıda da denmiş, en ucuz bilet 175 tl bu maça. parayı veren istediğini söyleme hakkına sahip değil tabii, ama bu kadar ulaşımı zor bir stada, hafta içi gece 10'da en az bu parayı vererek giden birinin, aylardır kötü oynayan bir oyuncuya tepki göstermesi çok büyük bir olay mı acaba? ya da taraftarlık ne yaparsan yap, arkandayız demek mi?
    hoca'nın aldığı maaş 18 milyon tl. ayda 1.5 milyon tl yapıyor. profesyonel bir çalışan olarak, müşterisine dediği laflara dikkat etmesi gerekiyor. eleman olayına geliyor biraz ama, yaptığı işi galatasaray'ı çok sevdiğinden yapıyor da olsa, bedavaya çalışmıyor. aldığı o kadar parayla taraftarlık dersi vermesin. kendisi için şu an işler duygusal değil.
  • 53
    kelimelerin anlamlarıyla alakalı olmayan mecazların yüklenilmeye çalışıldığı zorlama duygusallık. bir futbol takımının maçlar kazanmasını kupalar kazanmasını canı gönülden samimi olarak istiyorsan taraftarsındır. bir futbol maçını keyif almak vakit geçirmek için "izliyorsan" seyircisindir. birisi kitlelere yayılabilir diğeri genelde bireysel veya en fazla birkaç kişiyle yapılabilir.
    bırakın da nasıl taraftar olacağımıza kendimiz karar verelim.
  • 27
    taraftar, adı üstünde taraf olandır. seyirci ise sadece seyreden. seyirci seyrettiği şeyden zevk almak ister, taraftar ise taraf olduğu takımın kazanmasını... bu amaçla destekler takımını. ikisi arasındaki temel fark de buradan kaynaklanıyor olsa gerek. desteklemek...

    peki desteklemek nedir?

    desteklemek, takımı ataktayken, gaza getirici tezahüratlar ile futbolcuları motive etmektir. hakemin en ufak bir ters kararında kulakları sağır edercesine tepki gösterip*hakemi etki altına alabilmektir. ya da top rakipteyken çıkartılacak uğultu ile rakibin elini ayağına dolamaktır.

    desteklemek ne değildir?

    takımın ateşlenmeye ihtiyacı olduğunda ekmeği tuza banıp yemek değildir. top rakipteyken saldır galaaaatasaray diye takımını uyutup, rakibin işini kolaylaştırmak değildir. hele hele her ne olursa olsun, kendi futbolcusunu maç içerisinde yuhlamak hiç değildir.

    bilmem anlatabildim mi?
App Store'dan indirin Google Play'den alın