resmi bildirim gelmeden hakkında yazmayacaktım. resmi bildirim geldi. artık galatasaray'ın değil, sparta prag'ın oyuncusu.
buraya, yaptığı birçok saçmalığa dair linkler koyup gidişini kutlamayı planlıyordum. semih gerçekten benim bu takımda en sevmediğim birkaç futbolcudan biriydi çünkü. buna rağmen, kap bildirimini açtığım zaman fark ettim ki aslında ben semih'ten nefret etmek istemiyorum ki.
2013'te, schalke maçında uchida'yla çarpıştıktan sonra schalke'yi elemek kadar semih'in sağlığını düşünüyordum ben. adam bayılır gibi olduktan sonra sedyeyle çıkarılırken bir an için turu geçmeyi falan bırakmıştım, semih'in iyi olmasını istiyordum. 2014'te benim için semih stopere ilk yazılacak adamdı. devamında da kaptan olacağını ve futbolu bizde bırakacağını düşünüyordum.
kötü oynayan, hata yapan oyuncudan nefret etmem ben. bakarsanız umut'u bile ciddi bir dönem boyunca burada savunduğumu görebilirsiniz. semih de 2014 sonrası oyun anlamında büyük bir hızla çökmesine rağmen nefretimi kazanmıyordu. aptalca açıklamalar yapacağına topunu oynamaya devam etse iyi niyetli ancak yeteneksiz bir futbolcu olarak görecektim belki.
ancak semih ne dedi, yaptığımı bir hata olarak görmüyorum dedi. astana maçında iki golü de bizzat yedirmesine rağmen yaptığını bir hata olarak görmeyen bir adama nasıl antipati duymayacağım ki? milli takımda ve galatasaray'da yaptığı basit hatalardan oluşan video kolajı 10 dakikayı bulan semih hayatında hiç basit hata yapmadığını iddia etti. yetmedi, almanya'dan gelen ve tamamen yönetimsel iş bilmezlikle kariyerini siktiğimiz bir futbolcunun psikolojik problemiyle aptalca dalga geçmeye kalktı. yetmedi, yabancı sınırının bir olması gerektiğini iddia etti. çünkü semih futbola yabancı, çünkü semih daha az çalışarak daha çok kazanmak istiyor. alt yapıdaki topçuları kendi menajeriyle anlaştırmak için yemek ısmarlayan semih'in bir rol model olarak alt yapıdaki kardeşine verdiği öneri ne mi:
http://i.hizliresim.com/P0MaD9.png semih'in florya'da saç kesme şaklabanlığı için ilk sırada koşmasına, çeşitli adamlık gösterilerine şaşırmıyorum. çünkü, semih futbolu ile galatasaray'da barınabilecek biri değil. semih'in saygı görmesini sağlamak için ancak gelenekler imdadına yetişecek. abi ya semih, milletin saçını keserek abiliğini gösterecek.
şimdi tekrar soruyorum, bu adamdan nefret etmek istemeyen ben bu davranışlar karşısında ne yapmalıyım? sözlükteki kimi yazarlarımız gibi gözümün gördüğü menajerlik anlaşmasını "ne var çocuk iyi niyetiyle bir yemek yedirdiyse" diye mi geçiştireyim yoksa yabancı sınırı bir olmalı açıklamasını pragmatizme mi bağlayayım? ben semih'ten nefret etmeyi hiç istemiyordum, şu anki sonuçtan dolayı da kendimi suçlu görmüyorum.
eyvallah kardeşim, seni hiç mi hiç özlemeyeceğim.