25 senelik ömrüne 1 kafa patlaması, 1 körlüğün kıyısından dönme, birkaç tane de diz ameliyatı sıkıştırmış olan bir acayip ademoğlu. aslında safkan bir defans tetikçisidir bu arkadaş, düzgün tipi ve rakipten çok kendini sakatlaması sebebiyle takoz recep'in modifiye bir versiyonu bile denebilir. iyi bir tandemde tamamlayıcı oyuncu olarak görev alabilir ki
büyük şef ile kurdukları ortaklık da tam olarak budur. tetikçiden kasıt tek müdahalelik bir adamdır semih. rakip oyuncu koptu geliyor mu, diğer stoper pozisyon alana kadar gide adamı karşılar hatta becerebilirse topu uzaklaştırır, kafaya mı çıkılacak gider vurur. zamanında emre aşık da öyleydi mesela. bülent korkmaz da kariyerinin önemli bir bölümünde bu görevdeydi aslında. kariyerinin son dönemlerinde mecburiyetten tandemi yönlendiren adam rolüne soyundu, özellikle 2003-2004 sezonundaki maceralarımız malum...
tabi semih'in hataları yok mu, var elbette. bülent korkmaz dediğimiz adam profesyonelliğin kitabını yazmış bir adamdı. emre aşık asla yaşını göstermeyen, jübileden 2 sene sonra takımı ziyarete geldiğinde bile yeni transfermişcesine fit duran bir adamdı. günümüz futbolunda hatta sporun tüm dallarında vücut geliştirme denen olaydan fayda almak avantajdan ziyade zorunluluk olmaya doğru gidiyor. semih vücut yapısı itibarı ile ince yapılı bir adam. ikili mücadelelerde, hatta araya girip topu uzaklaştıracağı/pas vereceği pozisyonlarda sık sık yerde kalmasında konsantrasyonunun kısa süreyle sınırlı olmasının yanında fiziksel yapısının da önemli rolü vardır elbette. kadın sporcuların bile yavaş yavaş kas kütlesi kazanmaya başladığı günümüzde bu konuda ilerleme kaydetmesi gerekirdi. o vücut yapısıyla kazanacağı gelişmenin de olandan daha az görüneceği gerçek, ayrı bir konu. ama galatasaray gibi "üst düzey" bir kulübün defansında kalıcı bir yer edinmeye çalışan bir adamın rakibin rüzgarından yere düşen bir görüntüde olmaması gerek.
tabi bir de zaman içinde oyun görüşünü geliştirebilip geliştiremeyeceği meselesi var. "defans yapmak öğretilebilir, hücum yapmak yetenektir" diye laf var sonuçta. oyun zekası ve görüşü her ne kadar geliştirilebilir olsa da bunun için belli bir potansiyelin olması da gerekir kanaatimce. o yüzden semih'ten bir ujfalusi ya da popescu olmasını beklemek biraz haksızlıktır. ama bir bülent korkmaz, olmadı emre aşık olabilmelidir.
ha kendisini zerre geliştirmeden 15 sene bu ülkede alternatifsiz olarak top oynayan adamların olduğu bir düzende; semih durup özel antremanlarla, kişisel gelişimle, ağırlık çalışmalarıyla falan niye uğraşsın? o da bambaşka bir konu...